İttifak gazetesinin genel yayın yönetmeni mevkutesine yazı kaleme almak için bilgisayarının başına geçti! Gönlünden, Ü lker Fotoğraf Kulübü`nün çalışmaları özelinde, içinden, anahtar kelimeleri 'bakmak' ve 'güzeli görmek' olan bir yazı geçiyordu. Lakin yazıya esas teşkil edecek fotoğraflara ilişkin katalogları koyduğu yerde bulamadı. O esnada mezkû r gazetenin internet editörü Mustafa Şahin`in 'abi, bugün yazı lazım!' şeklinde, acil koduyla geçtiği yazı talebini geri çevirmek de olmazdı. 

(; )

Malum, hac mevsimi. Allah`ın misafirlerinin Hicaz yolculuğu başladı. Yazının öznesindeki zat, 'ne var, ne yok!' mülahazasıyla ajans haberlerine baktı. Gözü, AA`nın 'Türkiye`den ilk hac kâfilesi Medine`ye ulaştı' serlevhalı haberine takıldı! AA muhabiri Muhammed Semiz haberinde kutlu topraklara hac farizasını yerine getirmek için Türkiye`den yola çıkan ilk hac kâfilesinin Medine-i Münevvere`ye ulaştığını bildiriyordu. Böylelikle yazının konusu da belirmiş oldu: Medine-i Kadî me`de mahzun bir Osmanlı eseri: Amberiye Mescidi.

(; )

Yazar, Medine-i Münevvere`de ziyaret etmeye muvaffak kılındığı Amberiye Mescidi`nin hikâyesini Sondevir haber portalında yayınlamıştı. Bir yayıncı kuruluşun 30 mini belgesel programı serisinin senaryo metinleri sadedinden kaleme aldığı yazıyı ne hikmetse bilgisayarında bulamadı! İnternet arama mecralarında yaptığı araştırmada Sondevir`in, alan ismini güncelleyerek 'sondevir.gaste24.com' şeklinde yayınlanmakta olduğunu fark ederken aradığıyazısını da nihayet` ilgili yerde buldu. Fotoğraflarını bizzat kendi çektiği yazı görselleri ise linkten düşmüştü. 

(; )

Arama sonuçlarında ayrıca aynı isimli bir yazı daha buldu. İhsan Muslu, Ortadoğu gazetesinin portalında 20 Ağustos 2017 tarihinde yayınladığı 'Amberiye Mescidi; ' başlıklı makalesini hüvesi hüvesine milimi milimine Sondevir`deki yazısından araklamıştı! 

Müellif, bir dönem edebiyat-sanat sayfasını yönettiği Ortadoğu gazetesinin, ismine ilk defa tevafuk ettiği yazarı İhsan Muslu`ya şöyle bir mesaj iletti: 'Muhterem, Ortadoğu Gazetesi`ndeki 'Amberiye Mescidi' yazısı size mi ait! Bu yazı, bana ait! 20.08.2017 tarihli yazınız, 4 Aralık 2015 tarihli 'Amberiye Mescidi' başlıklı yazımdan birebir alınmış, yazık, çok yazık!'

(; )

İttifak gazetesi genel yayın yönetmeninin Amberiye Mescidi`yle ilgili talep ettiği görsellerin prestij kitap sanatları uzmanı Yüksel Yücel`den gelmesiyle birlikte yazı, okumakta olduğunuz haliyle internet editörü Mustafa Şahin eliyle gazetemizin portalında yüklendi.

Medine-i Kadî me`de mahzun bir Osmanlı eseri: Amberiye Mescidi

Medine-i Kadime`de 34`üncü Osmanlı Sultanı Gazi Abdülhamid Han`ın inşa ettirdiği Amberiye Mescidi, 100 küsur yıldır peygamber şehrinin hizmetinde bulunuyor.  Mescid`in beyaz kubbesi, kesme taştan inşa edilmiş ölçülü minaresi ve sağlam yapısı Osmanlı Devleti`nin Medine-i Münevvere`deki hizmetlerine şahitlik ediyor.

Amberiyye Mescidi, Medine-i Münevvere`de Tren İstasyonu`nun hemen yanında bulunmaktadır. Abdülhamid Han tarafından inşa ettirilen bu eser Osmanlı Devleti`nin peygamber şehrine kazandırdığı onlarca eserden sadece biridir.

Hicaz Demiryolu`nun hizmette bulunduğu yıllarda, güzergâhı olan Medine`de inen hac ve umre yolcuları bu mescitte hem namazlarını kılar hem de biraz olsun soluklanırdı.

Amberiye Mescidi, Mescid-i Nebevi`ye birkaçkilometre mesafededir.  Amberiye Mescidi`nden Mescid-i Saadet`e doğru yol alan 'Allah`ın misafirleri' yeşil kubbeyi görünce tüm yorgunluklarını unuturdu.  Çünkü vakit İki Cihanın Sevgilisine (sav) kavuşma vaktiydi.

`height=

Mescidin içinden misk, amber ve peygamber sevgisi geçer.  Dokunaklı bir inşa hikâyesi vardır. Şimdiki zamanlar da Medine-i Münevvere`ye giden hac ve umre ziyaretçileri fırsat bulduklarında bu mescidi ziyaret eder. Orada bir yandan Harem-i Şerif`in hizmetlilerini hayır ve minnetle yâd eder, diğer yandan da iki namaz kılar.

Bilindiği üzere Osmanlı sultanları hac ibadetlerini malum şartlarından dolayı yerine getiremez. Bununla birlikte Haremeyn`iş-Şerifeyn`in hizmeti için hiçbir fedakârlıktan kaçınmaz, hizmette kusur etmez. Padişahlar hac mevsimlerinde kendi yerlerine vekil gönderirler. Sultanlar  'El-vekî l-ü kel asl-ı' fehvasınca hac ibadetinin sevabından mahrum kalmazlar.

Abdülhamid Han, Hicaz`a 'Şehirlerin anası' Medine-i Münevvere`ye, yeryüzünün ilk mescidinin, Beyt-i Atik`in bulunduğu Mekke-i Mükerreme`ye hürmette ve hizmette kusur etmemiştir.  Sultan Abdulhamid hemen her hac mevsiminde Asitane`den kendi yerine kutlu topraklara vekiller göndermiştir.

Bir hac mevsimi daha yaklaşırken Osmanlı Cihan Devleti`nin padişahı, İslâm Ü mmeti`nin Halifesi Abdülhamid Han, hac farizasını yetire getirmek üzere vezirini vekil tayin eder. Yıldız Sarayı`ndan vezirini dualarla ve kutlu toprakların ahalisine takdim edilmek üzere türlü türlü hediyeler ve dünyalıklarla birlikte mukaddes beldelere gönderecektir.

Ulu Hakan, vezirinden Ü mmet-i Muhammed`in kurtuluşu için içten dualar etmesini ister. Vezirinden bir talebi de hac dönüşünde Ravza-i Mutahhara`dan bir avuçtoprak getirmesidir.

Vezir, hac ibadetini yerine getirir. Mekke-i Mükkereme`de tavaf eder. İslâm coğrafyasından gelen müminlerle tanışır. Büyüklerin ellerinden küçüklerin gözlerinden öper. Kutlu beldelerin fakirlikten toprağa düşmüş olan insanlarına Padişahın emanetlerini takdim eder.  Arafat`ta vakfeye durur. Müzdelife`de gözyaşı döker. Mina`da şeytanları 'Rağmen  lişşeytâni  ve  hizbihî ' diyerek taşlarken, şeytanların yerine İslâm düşmanlarını koyar.

Mekke-i Mürekkere`den Medine-i Tahire`ye giderken Efendimizin (sav) Hicret yolunda çektiği sıkıntıları düşünür. Bir yetimin (sav) ümmetine nasıl yettiğine anlamaya çalışır. Mescid-i Tahire`de ibadete koyulur. Baki kabristanlığında dünyanın geçiciliğinin farkına varır.

Vezir, hac vazifesini tamamlar. Yorgun bedenini, Arafat`ta ilahi affa mazhar olmuş yüzlerce hacı ile birlikte İstanbul`a götürecek olan trenin vagonlarına atar.  Tren, Medine-i Münevvere`den tam hareket etmek üzereyken Ulu Hakan`ın ricası aklına gelir. Bu esnada Mescid-i Nebevi`ye gidip Ravza-ı Mutahhara`nın misk kokan kabir toprağından bir tutam alacak kadar vakti yoktur. Hareket etmek üzere olan trenden hızlıca inerek istasyonun karşısındaki araziden bir avuçtoprak alır;

İstanbul`a vardığında padişah, vezirini öz kardeşi gibi karşılar, sarılır. Efendimiz`in (sav) kokusunu hissetmeye çalışır ve sözü, Ravza-i Mutahhara toprağına getirir. Vezir, kadife bir kesenin içine koyduğu toprağı Sultan`a uzatır;   Abdülhamid Han, kemâl-i edep ve hürmetle toprağı avuçlarının içine alır, koklar, bir daha koklar; Ve sonrasında vezirine 'Bu toprağın amberi var lakin miski yok' dediğinde Vezir Efendi olup biteni anlatır. Ziyanı yoktur, padişah her vesileyle kutlu beldelere ihsanda bulunmaktadır. Vezirin toprağı aldığı yere bir mescid inşa edilmesini talep eder. Bir sonraki hac mevsimine kadar Medine-i Münevvere Tren İstasyonu`nun karşısına beyaz kubbeli mescid inşa edildiğinde ismi hazırdır:  Amberiye Mescidi.

`height=

Not: Yazımda kullandığım görseller için prestij kitapları tasarım-uygulama uzmanı Yüksel Yücel`e teşekkür ediyorum. 

Görsel-1 1908 yılında Hicaz Demiryolu projesi sırasında yapılan Amberiye Mescidi. Yıldız Albümleri Arşivi.

Görsel-2 Günümüzde Amberiye Mescidi Fotoğraf: Yüksel Yücel-2013.