Bu yazıya bir soru ile başladık. Sosyal ağları kullanırken neden dikkat eksikliği yaşanmıyor?

Kitap okuma, bilgilenme ve öğrenme uğraşılarında dikkat eksikliği yaygınlaşırken, ekran kullanımında dikkat eksikliği yaşanmıyor. 

Yetişkinler dahil olmak üzere yoğun bir dikkat eksikliği yaşanıyor. Okuma süreleri kısalmaya başladı. Kitap okumada gerileme var. Verilere göre Türkiye’de yılda ortalama 6 kişi 1 kitap okuyor. Kitap toplum hayatında önem düzeyi 235 sırada. Toplumun % 75’i kitap okumuyor. 

Buna karşın sosyal medya kullanımında 2024 itibariyle Türkiye'de 74,41 milyon internet kullanıcısı var. Bu sayı nüfusun yüzde 87,16'sını kapsıyor. Toplam sosyal medya kullanıcısı ise 57 milyonun üzerinde. Türkiye Instangram üyeliğinde dünyada 6. sırada. Bu veriler ışığında giderek popüler bir topluma doğru evrildiğimiz söylenebilir.

Yaygın kullanım sebebiyle metin okuma giderek azaldı. Uzun köşe yazıları daha az okunuyor. Ekrandan metin okuma neredeyse başlık okumaya kadar geriledi. Yoğun kullanım dikkat eksikliğini tetikliyor. Her 20 çocuktan biri ve her 25 ergenden de biri öğrenme ve iletişim gibi etkinliklerde odaklanma sorunu yaşıyor. Önemli miktarda insan bu yakınmalarla uzmanlara başvuruyor. Dikkat eksikliği kızlarda daha çok görülüyor.

Teknolojik cihazların aşırı kullanımı nedeniyle akademik başarıda kayıplar var. Dikkat eksikliği ve ders çalışma isteksizliği, ders dinlerken uyuma, okulda konsantrasyon bozukluğuna sebep oluyor. Teknoloji bağımlılığı, dikkat eksikliğini tetiklemeye başladı. Özellikle ders çalışmayı ve sınavlarda odaklanmayı krize dönüştüren dikkat eksikliğinin teknoloji kullanımı ile yakından ilişkisi var. Oyun bağımlılığı beynin dikkat süresini ve algılama çeşitliliğini olumsuz yönde etkilemektedir. 

Ekran ve kitap arasında bir başka kıyaslama fiziksel alanda. Günde üç dört saat sanal ağlara takılanlarda bir takım fiziksel rahatsızlıklar meydana geliyor.  Buna rağmen birkaç saat kitap okuyanlarda bel ve boyun sendromları, göz kuruması ve diğer fiziksel sorunlardan eser yok.  Peki iki etkinlik arasındaki bu fark neden? Teknoloji kullanımında yaygın fiziksel ve ruhsal sorunlar ortaya çıkarken, isteksizce girişilen ve yorgunluk hissedilen etkinliklerde aksine bir durum var. Neden? 

Cevap, büyük oranda üretmek ve tüketmek fiillerinde yatıyor. Buna bağlı olarak üç noktayı belirtmek gerekiyor: Ego, zaman ve üretim.  Bu korelasyon bize teknoloji kullanımında önemli bir noktaya götürüyor. 

Hazırlayacağınız yazı için bir Word sayfası açtınız ya da bir konu hakkında, kitap karıştırdınız, internette bazı konulara baktınız. Çalışmalarınızı bir yazıya dönüştürdünüz ya da bir klasöre taşıdınız. En az dört saat çalıştınız. Sonra ne hissediyorsunuz? Saatlerce bilgisayar başında olmak nasıl bir duygu? 

Yoruldunuz, belki canınız sıkıldı fakat ruhsal bakımdan huzurlu olduğunuzu hissediyorsunuz, öyle mi? 

 Evet, çünkü ürettiniz! Egonuz bu arada defalarca eğlenceli bir etkinlik arzuladı. Mesela video sitesinden bir görsel izlemek, sosyal ağlarda paylaşımları kontrol etmek ya da cep telefonundan mesajlara karşılık vermek. Bunun yanında, öylesine oturmak, bir şeyler atıştırmak ya da TV izlemek. Elbette insan dinlenmeye ihtiyaç duyacak. Fakat dinlenme ihtiyacı yorulmayı gerektirir. Bir çaba ve üretim sonunda dinlenme etkinlikleri yaptığınızda elbette kendinizi huzurlu hissedersiniz. 

Teknolojiye egomuzla yaklaşınca hangi sonuca varıyoruz?  Örneğin sosyal ağlarda abartılı profil oluşturmak narsisizmde uç veriyor. Bununla birlikte hoyratça geçirilen zaman nedeniyle stres ve gerilim kaçınılmaz. 

İki tür cihaz kullanımı ortaya çıkıyor. ‘Üretmek’ ve ‘tüketmek’. Bu iki eylemin duygu durumu ile ilişkisi var. Teknolojiyi zararlı hale getiren ona hangi amaçla yaklaştığınızdır. Ruhsal yapıda ortaya çıkan boşlukları kapatmak için sanal alana girmek gibi. İnsanlık ruhsal yaralarını onaracak bir kudret arayışında. Avuç içi ekranlarda parmakların aradığı bir şey var. Bağımlı olmadan bağ kurabileceği bir hakikat peşinde...