TARİHİN ÖTEKİ YÜZÜ

“Deve” denilince aklımıza ilk anda Ortadoğu ve çöller gelir popüler kültürün etkisiyle. Oysa o yalnız Ortadoğu’da, daha yaygın bir ifadeyle “Arabistan”da yaşayan bir hayvan değildir. Aşağıda okuyacağınız gibi Osmanlı devrinde canlı bir ticaret şehri olan İzmir sokaklarında gezmiş olsaydınız taşımacılıkta istihdam edilen çok sayıda deveden oluşan nice kervanı görebilirdiniz.

Öte yandan Avustralya’dan Amerika kıtasına kadar eski ve yeni dünyanın dört bir tarafına yayılmıştır deve nüfusu. Üstelik yalnız hayvanat bahçelerinde değil, birkaç sene önce çöllerde sürü halinde öldürülürken hayretle gördüğümüz gibi Avustralya’da taşımacılıkta hâlâ kullanılmaktadır.

Devenin Amerika kıtasına gelişinin şaşırtıcı bir hikâyesi vardır. Aşağıda bu efsanelere bulanmış hikâyeyi Roanna H. Winsor’ın yazısından faydalanarak aktaracağım (bkz. Son Çağ, Sayı 11, Mayıs 1962, s. 22-25 ve 29.)

Meksika savaşını sona erdiren 1848 tarihli anlaşmanın şartları ABD’ye Meksika sınırı boyundaki şehirleri Kızılderililerin akınlarından korumak mecburiyetini yüklüyordu. Bu da, ilerde California, Nevada, Utah, Arizona, Colorado ve New Mexico’nun bir bölümü olacak yeni alınmış 3 milyon km2ye yakın bir arazi üstünde askeri sınır karakolları kurmak demekti.

Savaşçı ruhlu Kızılderililer karşısında ordu dara düşmüştü; yavaş ilerleyen katır yüklü gereçleriyle süvari birlikleri bunlarla bir türlü başa çıkamıyordu.

1851 yılında Senato Askeri İşler Komisyonu Başkanı Jefferson Davis çöl bölgesinde ordu gereçlerinin develere taşıtılması fikrini ileri sürdü. Arkadaşları kabul etmediyse de 1853-56 Kırım Savaşı sırasında develerin epeyce işe yaradığının görülmesi bu hayvanlara ilgiyi artırdı. Kongre “askerî işler, kurye ve keşiflerde kullanılmak üzere develer ve hecin develerin satın alınması ve memlekete sokulması için” Savunma Bakanlığı emrine 30 bin dolar tahsis etti. Bu ödenekledir ki, ABD tarihine Osmanlı Devleti ve ayrıntısını birazdan öğreneceğiniz “Hi Jolly”nin adı karışacaktır.

Önce dünya deve piyasasını incelemek üzere Binbaşı Henry Wayne gönderildi. Bu sırada Deniz yüzbaşısı David Porter, ambar gemisi Supply’ı develeri taşıyacak hale sokmaya çalışıyordu. Develeri barındırmak için gemiye büyük bir ahır yaptırdıktan sonra Tunus’a gittiler. Burada ancak 3 deve alabildiler. Sonra ver ilini İzmir.

İzmir develeri ABD’ye

Bu sırada İzmir’de G.H. Heap adında bir sivil onlara yardıma çalışmaktaydı. Semerciler, denkçiler ve devecilerin toplandığı yer olan meşhur Kemer Köprüsü’nün yakınında semerci Mimico Teodoro’nun bir dükkânı vardı. İşte Amerikan tarihine geçmiş olan Hacı Ali ile Heap bu dükkânda tanışmıştı. Sonradan Amerikalı dostlarının ağzında adı Hi Jolly’ye çevrilen Hacı Ali develeri almalarında ona yardım edecekti.

Uyanık biri olduğu anlaşılan Hacı Ali develerle beraber “yeni dünya”ya gitmek isteğinde bulundu. Heap de bir dahaki sefere götüreceğine dair söz verdi.

İzmir’de ne kadar deve bulduysa o küçük gemiye yükletildikten sonra Selanik ve İstanbul’a uğranıp İskenderiye’ye gidildi. Lakin Mısır’da deve darlığıyla karşılaştılar. Kırım Savaşı yüzünden develerin sayısı azalmıştı. Zar zor birkaç deve ile deveci bulup İzmir’e döndüler.

Gemi İzmir’den 33 deveyle yola çıktığında takvimler 11 Şubat 1861’i gösteriyordu. Deveci olarak Mehmed Mervan, Mustafa Gulam Hasan, Ali oğlu Süleyman, Selim Ali Akvam da vardı. Bir de Alexander Aslayna adında bir tercüman. Gemi 3 ay sonra Indianapol’a (Texas) vardı.

Ardından yeniden deve almak üzere İzmir’e gelince, Heap sözünü tutarak Hacı Ali’ye Amerika yolculuğuna hazırlanmasını söyledi. Porter ise hükümete şu raporu gönderdi:

“Yarın yola çıkıyoruz. Mr. Heap, çok güzel develer satın aldı. 6 tanesi Padişahtan hediye. Bu kez 44 deve ile geliyoruz. Develerle Texas’a gidecek iyi adamlar da tuttum.”

İkinci Amerika yolculuğuna katılan deveciler şunlardı: William Kaufman, Mechilo Georgios, Alexi Stavri, Hagiatis Yanaco, Giorgios Costi, Antanatio Coralli, Yannacco Yanni İlliato, Mimico Teodoro, George Garalambo ve Hacı Ali.

Texas’ta büyük yolculuk

1857’nin 10 Şubatında 22 yaşındaki Hacı Ali, son nefesini vereceği yeni ülkede karaya çıktı. Fakat götürülen devecilerin çoğu sonradan kaçtı. Kalan birkaç kişininse adları değişmiş ve onlara Old Mico, Greek George ve Hi Jolly diye hitap etmeye başlamışlardı. Hi Jolly ise aralarında en renkli, en canlı ve en iyisiydi.

Çok geçmeden New Mexico topraklarında Kızılderili yurdu olan Ft. Defience’den Colorado nehrine kadarki araba yolunun kontrolü emri çıktı. Bu iş, eski bir deniz yüzbaşısı Edward Beale’e verildi. Bu zat, Batı’ya ulaştırma işlerinin develerle yapılmasını çoktan istediği için hayvanları deneme işi ona bırakılmıştı.

Hacı Ali’ye Texas’taki deve kampından usanç gelmeğe başlamıştı zaten. ABD uyruğuna geçmekte bulunduğundan kendini göstermek için can atıyor ve bu yolculuğu bir fırsat sayıyordu.

Beale, Texas’tan Hacı Ali de beraberinde olmak üzere 44 kişi ve 25 deveyle yola çıktı. Yolculuk uzun ve yorucu geçti. Texas düzlüklerinden geçerek Arizona çölünü ve Büyük Kanyon’un güneyinde yerlilerin tuttuğu ormanlık yolu aşıp çamurlu Colorado kıyılarına vardılar.

Kervan 3 bin mil yol kat ettikten sonra 5 ayda California’ya varmıştı. Develer, Amerika’da kendilerini ispat etmişti. Beale develerin değerini özetlerken “Yazık ki, diyordu, Amerika’da bu hayvanları anlayan ve gerek denk sarma, gerek yolculuk hallerini en iyi bilen, onlarla beraber buraya gelmemiş olan Türklerdir; başka anlayan yok.”

Söylendiğine göre Hacı Ali, develerin soğuk havaya dayanıklılığını ölçmek için Beale’le beraber Colorado’ya dönmüştü. Bazıları ise Beale’in develeri California yolunu bir kere daha izleyecek olan Hacı Ali’ye bırakıp doğuya doğru gittiğini ileri sürer. Ne var ki 1859’da Beale bir başka yolu gözden geçirdiği sırada şu satırları yazmıştır:

“(Falstaff, Arizona) yakınında Leroux Springs’de kamp ateşi yakarken uzaktan beyaz bir hecin devesi ile iki adamın geldiğini gördüm: S. A. Bishop ve Ali Hacı (Hi Jolly).”

Demek ki Beale askerlerin gelmesini bekliyordu. Fakat onlar yerlilerin baskınına uğramıştı. Ancak deve üzerindeki iki adam Kızılderililerin elinden kurtularak gereçleriyle beraber gelmeyi başarmıştı.

“Altın tarlaları”na hücum

1861’de develer kamptan alınarak Los Angeles’a götürüldü. Orada kurdukları yeni kampta serüvensever Hacı Ali’nin işi biraz zorlaştı. Şehrin Alman kolonisi, bir kır yemeği düzenlemişti. Uzaktan yakından herkes bu eğlenceye gelmişti. Derken eğlenen kalabalığın ortasında iri yarı iki devenin çektiği koca tekerlekli bir araba belirdi. Ortalık karıştı. Develeri gören atlar ve katırlar kişneyerek koşumlarını kopardı. O kadar ki çevredeki yamaçların şişe kırıkları, yular parçaları ve bozulmuş arabalarla dolduğu söylenir. Oysa Hacı Ali tatsızlık çıkarmayı aklından bile geçirmiş değildi. Sadece eğlenceye katılmak için gelmiş fakat olan olmuştu.

Aynı yılın Ekiminden Aralık ayına kadar arada bir kullandığı ordu adı olan Philip Tedro namıyla Los Angeles ve Yuna (Arizona) arasında posta ve nakliye işlerinde çalıştığını görürüz Hacı Ali’nin. Burada, hükümetin son zamanlarda develerle ilgili bir memuru olan Sam McLenegan adlı zat araya girer. Develer satılığa çıkarılır. En çok parayı veren olduğu için o alır. Yük taşıtmak üzere Nevada’ya götürür. Dolayısıyla Hi Jolly’nin hayalleri gerçekleşmiş olur. Greek George adlı arkadaşı ile beraber develerle Comestock Lode’un altın tarlalarına gider. Fakat büyük çapta altınla bir türlü karşılaşmaz.

O tarihlerde develerin her zamanki katır kervanlarını nasıl ürkütüp çiğnediği, bu yüzden tuz taşıyan deve kervanlarının geceleri arka yollardan nasıl götürüldüğü haberleri gazetelere yansır.

Hacı Ali ise altını en yakından Virginia City’den açıkgöz bir Çinli iş adamıyla tuz-altın alış verişi yaptığı sırada görecekti. Bu bir tutam altın tozu 65 dolar değerinde olacaktı, pazarlığı da öyle yapıldı. Gelin görün ki, Hacı Ali tozu erittiği zaman çıka çıka 48 dolarlık altın çıktı. Gerisi altın tozuna ustaca karıştırılmış olan gümüştü.

1860’ların ortasında katır kervancıları develerden öylesine yakındı ki, McLeneghan, Hacı Ali ve Greek George onları satmak üzere Yuma’ya götürmek istedi. Yolda McLeneghan öldü ve iki deveci zavallı hayvanlarla bir çöl karakolunda yüzüstü kaldı. Develeri salıvermekten başka çare görünmüyordu. Çünkü kimse deve satın almak istemiyordu. Greek George California’ya döndü ve ölünceye kadar çift çubukla uğraştı. Hacı Ali ise altın peşinde başarısız aramalardan sonra 1867’de Arizona’da Ft. McDowell bölgesinde orduya gözcü ve kılavuz oldu. Yolları avcunun içi gibi biliyordu. Arizona’nın ünlü hayvan tacirlerinden biri Hacı Ali’nin bir sığırtmacı öldürüp 137 baş sığır ve katırla kaçan Apaçi Kızılderililerini izlemekte başarı gösterdiğini, bir süvari bölüğüne “çok iyi ve titizlikle” kılavuzluk ettiğini söyler.

1872’de Hacı Ali yeniden altın aramaya başlar. Bu kez Meksika’nın Sonora bölgesinde sınırın güneyindedir. Eski bir gazete onun bu tarihlerde kaçak bir katili yakalayıp adalet huzuruna getirilmesine yardım ettiğini yazar. Tuscon (Arizona)’da Hacı Ali’nin ordu adı olan Philip Tedro adıyla kayıtlı olduğu ve isminin hizasında 41 yaşında, “Madenci” diye yazılı bulunduğu görülür. Tuscon’da oturduğu tahmin edilir. Çünkü 1880 Nisanının 28’inde bu şehirden güzel bir Meksikalı kızla evlenmiştir. Bu evlilikten 2 kızı dünyaya gelmiş, fakat altın tutkusu onu yeniden serüvene atmıştır. 1883’de Yuma bölgesinde eski dostları olan develerle yakın bir yerde altın aramaya başlamıştır.

Deveyle ağlaşan adam

Bir gün develerden birinin çölde kendi başına dolaştığı söylentisi kulağına çalındı. Hacı Ali heyecanlanarak yerini sordu, öğrendi ve gidip çöl ortasında beklemeye başladı. Gerçekten de kum tepeciklerinin ardından bir deve çıkageldi. Hacı Ali onu yanına çağırdı, deve ona sokuldu. Hacı Ali devenin boynuna kollarını doladı ve bir süre öylece kaldı: Ağlıyordu.

Hacı Ali aradığı altını hiçbir zaman bulamadı. 67 yaşında öldüğünde Colorado çölünün Quartzsite mevkiindeki küçük mezarlığına gömüldü; yeri belli değildir.

Arizona eyaleti bu sevilmiş ve neşeli serüvensever için taştan bir piramit dikmiş, üzerine de bir deve oturtmuştur. Tabelada şunlar yazar:

“Hi Jolly’nin son kampı… 1828’de Suriye’de bir yerde doğmuş… Bu ülkeye 1856 Şubat’ının 10’unda gelmişti. Deveci, denkçi ve kılavuz… 30 yıldan fazla ABD Hükümetine sadakatle hizmet etmiştir. 12 Aralık 1902’de Quartzsite’da ölmüştür.”

Anıtın dibindeki bakır kasada Hacı Ali’nin Hükümetle yaptığı anlaşmalar, hizmetini belirten mektuplar ve bütün varlığı olan 60 sentlik bir mangır bulunmaktadır. Aynı zamanda bir küçük kap içerisinde hayatında çok sevdiği ve baktığı ilk develerden sonuncusu olup Griffith Hayvanat Bahçesinde ölen Topsy adlı devenin külleri saklıdır.

Hacı Ali’nin günümüze 2 fotoğrafı kalmıştır. Biri evlendiği gün alınmış. Öteki muhtemelen son resmi olup 1896’da çekilmiş.

Bir zamanlar yaşamış olduğu topraklarda hâlâ ay ışığı altında kırmızı bir devenin korkusuz bir biniciyle çöllerde kolan vurduğu anlatılır durur. Ömrü boyunca câzibesinden kurtulamadığı altını hâlâ arar gibi olan serüvensever, korkusuz Türk’tür o. Amerika’ya deveyi götüren ilk Türk (Osmanlı) daha doğrusu.