Ali Ayçil

Ali Ayçil

Tüm Makaleleri

Yıkımına terk edilen!..

Kısıklı'dan Bağlarbaşı'na doğru inerken, Macar atların çektiği süslü arabasıyla Bihruz Beyin, bir zamanlar aşk gezintisine çıktığı yerlerden geçersin.

Uzak Halk

Önce onları değil, önce onların ayakkabılarını tanıdım. Bir yaz sonu dış kapının eşiğine dizilmiş, çamurlu, yırtık, topukları kırık, boyasız, düğümleri kördüğüm sıra sıra ayakkabılar.

Mevsimlerin yalnızlığı beni üzüyor!

Bu hal bende yeni değil. Ama her seferinde sanki ilk kez duruyormuş gibi duruyor zaman.

Kuzguncuk postanesi

Kuzguncuk Postanesi günün bütün saatlerinde sakindir. Ömrünün baharını geride bırakmış olanlar ona şöyle cephesinden bakınca, sokakların tenha, zamanın bol ve insanın sıkça kalbine yenik düştüğü günle...

İnsanın Yurdu

Şimdiye kadar "insanın yurdu" üzerine konuşmamış olmamız ne tuhaf. Oysa söze önce buradan başlamalıydık.

Heft Peyker

Bir aydır, her gün mutluluk hapı alır gibi birkaç sayfasını okuduğum bu kitaba hiç başlamayabilirdim aslında.

Edebiyat umuttur

Sene 1918. İşgal gemileri kentin limanına demirlemiş. Pera’da azınlık bir halk, sevinçle dükkânlarını mavi-beyaz bir bayrağın rengine boyamaya başlamış bile.

Demir, barut, hidrojen

İnsan akıllıydı ama içinde yaşadığı uçsuz bucaksız dünyanın homurtuları da pek korkutucuydu.

Çürümenin kokusu

On yılı aşkın bir süre önce, “Sur Kenti Hikâyeleri”ni yazarken, bu tarihi şehrin düşman tarafından yok edilmeden çok önce içten içe zaten çürümüş olduğunu ve hiçbir saldırıya karşı koyamayacak hale ge...

Boşluk Bekçisi

Bozkırda bir trende giderken, rayların hemen yanı başına dizilmiş telefon direkleri yolculuğunuz boyunca size refakat eder.

Aksaray’ın yurtsuzları

Bir akşam vakti yolu Aksaray’dan geçenler, birden İstanbul’un ortasında ama İstanbul’a karışamamış yabancı bir yerde oldukları hissine kapılırlar.