TARİHİN ÖTEKİ YÜZÜ

15 Mayıs 1919 mu öncedir, 19 Aralık 1918 mi?

Az buçuk takvimden anlıyorsanız ‘Elbette 19 Aralık 1918’ diye cevap verirsiniz. Verirsiniz ama tarihlerimiz öyle yazmıyor.

Nasıl yazıyor? Şöyle:

Milli Mücadele’de ilk kurşun 15 Mayıs 1919 tarihinde İzmir’de atılmıştır.

İlk kurşunu atan ‘kahramanı’ da bulmuşlar kendilerince: Osman Nevres veya nam-ı diğer Hasan Tahsin.

Bir de vesikalık fotoğraf. Altında “İzmir’de düşmana ilk kurşunu sıkan gazeteci Hasan Tahsin” yazılı.

İyi ama Genelkurmay Başkanlığı’nın 29 Ocak 1992 tarihinde Kadir Arslan’ın dilekçesine verdiği resmi cevabı nereye koyacaksınız.

ATASE tarafından “Hatay Valiliği’ne yazılan cevapta valilikten “işgalci güçlere karşı ilk kurşunun Dörtyol’da atılıp atılmadığı sorusuna yapılan inceleme neticesinde şu hükme varılmış. Aynen aktarıyorum:

“Uzman raporu ve konuyla ilgili Başbakanlık yayınlarının tetkiki neticesinde, Birinci Dünya Savaşından sonra galip devletlerin yurdumuzda ilk işgal ettiği yerlerin İskenderun ve Dörtyol olduğu, bu düşmana karşı ilk direniş hareketlerinin yine bu bölgede başladığı, buna bağlı olarak da ilk silahlı direniş hareketinin de 19 Aralık 1918’de Dörtyol ilçesi Karakese köyünde gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Bilgilerinize arz ederim. Genelkurmay Başkanı namına Korgeneral Erdoğan Öznal (Askeri Tarih ve Stratejik Etüt Başkanlığı)”

ATASE tarafından “Hatay Valiliği’ne yazılan cevap.

İşgalcilere ilk kurşunun 19 Aralık 1918’de Dörtyol’da atıldığına dair resmi belge önümüzde duruyor ama biz bu mavalı kitaplarımıza yazmaktan vazgeçmiyoruz. Bu nasıl iştir?

İlk kurşunu sıkan Dörtyollu kahramanımızın adı Mehmet iken İzmirli Sabetayist Hasan Tahsin’i hem de Mustafa Kemal Paşa’ya rağmen kahraman ilan etmişler. Özellikle “Mustafa Kemal’e rağmen” demeyi tercih ediyorum, çünkü Nutuk dahil hiçbir konuşma veya yazışmasında Hasan Tahsin’in adını dahi anmamıştır. Hatta liseler için yazdırdığı ve bizzat redakte ettiği Tarih kitabında Hasan Tahsin’in adı anılmadığı gibi Yunanlılar tarafından atıldığı ve Efzon taburuna katliam fırsatı verdiği için suçlanır!

İnanmadınız değil mi? İnanmayacağınızı bildiğim için kitabı yanıma aldım. Şöyle yazar 1931 tarihli Tarih IV adlı ders kitabının 28. ve 29. sayfalarında:

15 Mayıs sabahı saat yedi buçukta yunan kuvvetleri İzmir rıhtımına çıkarıldı; rıhtımda Rumlar, yabancılar ve gayrimüslimler tarafından alkış ve nümayişlerle istikbal olundu (karşılandı). Efzon taburları, İzmir kışlasının yanına yaklaşırken, Yunanlılar tarafından atılan silahları behane ittihaz ederek kışlayı ateşe tuttular.”

Gördüğünüz gibi ne Hasan Tahsin’in adı geçer bu Tarih kitabında, ne de ilk kurşunu Türklerin attığı. Kitaba göre Efzon taburları, Yunanlar tarafından atılan silahları bahane ederek katliama girişmiştir.

Bilir misiniz ki, Tarih IV adlı kitap liselerde 1945 yılına kadar okutulmuştur.

Yine bilir misiniz ki, İnönü devrinde Prof. Dr. Enver Ziya Karal’a yazdırılan ve 1945 yılında bastırılan Türkiye Cumhuriyeti Tarihi adlı ders kitabında daha ileri gidilerek ilk kurşunu atan kişi Yunanlara katliam fırsatını verdiği için suçlanır.

Yine mi şaşırdınız? Şaşırmak iyidir. Düşünmek şaşırmakla başlar çünkü. Unutmayın ki Cemil Meriç’in dediği gibi düşünmek savaşmaktır. Savaşmaya buyrun.

Enver Ziya Karal’ın Türkiye Cumhuriyeti Tarihi’nin 15. sayfasından itibaren şu satırları şaşırarak okuyoruz:

“15 Mayıs sabahı Yunanlılar İzmir’e, Rumların çılgınca gösterileri arasında çıktılar. Bu gösteriler karşısında kendini tutamıyan bir Türk vatanseverinin attığı kurşun Yunanlılara önceden tasarlamış oldukları korkutma hareketine geçmeleri için vesile oldu. Silâhlarını bırakmış olan Mehmetçiklerin bulundukları kışla ateşe tutuldu…”

İki metin arasındaki farkı fark ettiniz umarım. Gazi zamanında yazdırılan Tarih kitabında kurşunun Yunanlar tarafından atıldığı yazılıyken İnönü devrinde kendini tutamayan bir Türk vatanseveri tarafından atıldığı ifade edilmektedir.

Hayret. 14 yılda bu ne çark? Her iki metinde sabit nokta, kurşunun atılmasının bir katliamı başlattığıdır. Bu da elbette alkışlanmamakta ve fena bir neticeye yol açtığı vurgulanmaktadır. (Mason olan Prof. Karal’ın kitabı 1973 yılında Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tekrar basılmış ve Hasan Tahsin adına yine yer verilmemiş.)

Atatürk zamanında yok… İnönü zamanında yok… Menderes zamanında yok… Peki ne zaman çıktı başımıza Hasan Tahsin?

Cevap: 27 Mayıs 1960 askeri darbesinden sonra.

Kıssadan hisse:

Darbeler yalnız siyasete değil, beyinlerimize de yapılmakta.

Hollandalılar başbakanlarını önce parçalamış, sonra kızartıp afiyetle yemiş! Hollandalılar başbakanlarını önce parçalamış, sonra kızartıp afiyetle yemiş!

1400 yıl önce 'vahşice öldürülen' Pikt adamın yüzü çarpıcı ayrıntılarla yeniden canlandırıldı 1400 yıl önce 'vahşice öldürülen' Pikt adamın yüzü çarpıcı ayrıntılarla yeniden canlandırıldı

Piktler hakkındaki bu haberi okuduğunuzda ‘Game of Thrones'un sırlarından birini daha çözeceksiniz Piktler hakkındaki bu haberi okuduğunuzda ‘Game of Thrones'un sırlarından birini daha çözeceksiniz