Şair, yazar, mütefekkir Sezai Karakoç üçüncü vefât yıldönümünde ülkemiz genelinde düzenlenen etkinliklerle hayır ve rahmetle yâd ediliyor.
Şüphesiz mezkûr etkinlikler içerisinde en anlamlı olanı 21 Kasım 2024 Perşembe günü Gebze Osman Hamdi Bey Kültür Merkezi'nde düzenlenen Yâd-ı Cemîl serlevhalı sergiydi. ‘Diriliş Şairi’nin şiirleri ve halkımızın irfanında yer eden sözleri sergi özelinde ilk defa hüsn-i hat sanatıyla buluşturuldu.
Yâd-ı Cemîl’i, Sezai Karakoç’a vefâ sadedinden üstadın 21 sözünü celî şikeste ta’lik yazı neviyle kaleme alan Hattat Mahmut Şahin ve edebiyat öğretmeni Şüheda Süngü ile teşrih masasına yatırdık.
İttifak gazetesi nezdinde Sezai Karakoç’a rahmet niyaz ederken hüsn-i hat sanatı hocası Hattat Mahmut Şahin’e ve öğrencisi Şüheda Süngü’yü tebrik ediyoruz.
İbrahim Ethem Gören: Mahmut hocam Sezai Karakoç kelâmı ile Türkiye özelinde Ümmet-i Muhammed'e neler söylemiştir?
Hattat Mahmut Şahin: Sezai Karakoç merhum kendine özgü sözleri ve yaşam tarzı ile ve daha da önemlisi Muhammedî çizgideki hayatı ile ve dahi tevazuu ile bu toprakların insanlarına İslâmî çizgi ile tekrar dirileceğini bizlere anlatır. Bu çok mühim. Ve dahi onun anlatısı muhatapları nezdinde mâkes bulmuştur. Çünkü Sezai Karakoç yaptığını söyleyen ve söylediğini yapan bir diriliş eriydi.
Sezai Karakoç'in şiirleri ilk defa hüsn-i hatla buluştu. Üstadın şiirlerini, hikmetli sözlerinin, mesajlarının hat sanatıyla da kitlelere ulaşması halet-i ruhiyenizde ne türden karşılıklar buluyor?
Hüsn-i hat sanatı son dönemde kitâbî olmaktan çok levha kültürü ile gündemde bulunuyor. Ecdadımız yazdıkları levhaların yerleştirildiği yerleri özenle belirlemiştir. Kapalıçarşı’nın giriş kapılarından birine ve Sultanahmet Camii’nin çıkış kapısına “El kâsibu habîbullah/Çalışıp kazanan Allah'ın sevdiğidir.” Hadis-i Şerifi yazılmış. Hattat Sami Efendi’den ve Ali Haydar Efendi’den mezkûr hadis-i nebevînin yazılmasını isteyen zevk-i selîm bunun kanıtıdır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Hattat Mahmut Şahin: Hüsn-i hat sanatı sessiz bir çığlık gibidir!
Ayrıca Hüsn-i Hat sanatı sessiz bir çığlık gibidir. Asıldığı yerden muhataplarına yüzyıllar boyunca mesaj vermeye devam eder.
Sezai Karakoç merhumun davasını sanat ve estetik zaviyelerden en üst perdeden olmakla birlikte sessiz bir çığlık gibi anlatmaya çalışması hattatların kamış kalem ve mürekkep gibi mütevazı iki yazı vasıtasıyla vermekte olduğu mesajla birebir örtüşüyor.
Üstadın 21 şiirini/sözünü yazdınız. Yâd-ı Cemîl haddizatında süreli bir sergi. Sonrasında bu eserleri nasıl değerlendirmek istiyorsunuz?
Keşke memleketi Diyarbakır'da adına bir müze açılsa ve eserleri oraya verebilsek. Ben dostlarım ve talebelerim ile onun biiznillah ölümsüz şiirlerini, sözlerini sonraki nesillere aktarabilsek.
Ve yine keşke onun sözdeki sanatını, hat sanatı, görsel ve gelenekli sanatlar ile gelecek nesillere; diriliş nesline bırakabilsek. Mütevazı kişiliği ile hediye ve ödülü geri çevirmiş biri olarak bu önerim konunun tüm ilgilileriyle devlet merciine bir vazifedir.”
Serginin mimarlarından edebiyat öğretmeni Şüheda Süngü “Yâd-ı Cemîl sergisi nasıl gündeminize geldi? Sergi hazırlık süreçlerini özetler misiniz?” şeklindeki sualimizi şu cümlelerle cevapladı:
“Türk edebiyatının önemli isimlerinden olan Karakoç’un mirasının yaşatılması ve ona duyduğumuz saygı ve minnetimiz çok değerli hocam Mahmut Şahin’in bizleri Karakoç’un anısını yaşatmak için harekete geçmeye itmiştir.
Sezai Karakoç, Türk şiirine önemli katkılar sağlamış, derinlikli ve anlamlı düşünce dünyasına sahip şairlerimizdendir. “Yâd-ı Cemil” sergisi, Sezai Karakoç’un edebî mirasını ve düşünce dünyasını hatırlamak amacıyla düzenlenen bir sergi olarak gündemimize geldi. Bu sayede sergiye katılan misafirlerimiz onun edebiyatını, sanatını ve düşünce dünyasını derinlemesine keşfetme imkânı bulacaktır.”
Üstad Sezai Karakoç’a bir kez daha rahmet niyaz ederken, yazımıza Şüheda Süngü’nün “Sezai Karakoç'un Anadolu irfanı için ürettiği katma değere baktığınızda neler görüyorsunuz?” sualimize verdiği cevapla nihayet verelim:
“Sezai Karakoç, Anadolu irfanı üzerinde derin düşünce ve köklü değişimler sağlamış bir düşünürümüzdür. Karakoç şiirlerinde Anadolu’nun zengin kültürel birikimini, felsefî ve mânevî değerle harmanlayarak bireysel ve toplumsal bir bilince ulaştırmıştır.
Onun Anadolu irfanına kattığı katma değerler, sadece toplumsal ve kültürel boyutta değil, aynı zamanda bireysel ve mânevî bir düzeyde şekillenmiştir. Karakoç, Anadolu’yu yalnızca coğrâfî bir bölge olarak değil, aynı zamanda kültür ve kimlik anlamında ele alır. Anadolu’nun tarihsel ve mitolojik tabakalarını edebî bir dille kaleme almaktadır. Bu sayede Anadolu’dan gelen kültürel mirası modern çağın okuruyla buluşturur.
Şiirlerinde toplumsal ve kültürel yapıları sorgularken bireysel varoluşun dönüşümünü de ele almayı ihmâl etmemektedir. Anadolu’nun muhâfazakâr değerleriyle modernleşme arasındaki çatışmayı edebî bir dilde derinleştirmektedir.
Karakoç, Mevlânâ ve Yunus Emre gibi büyük tasavvuf düşünürlerinin düşünce dünyalarını yazılarına entegre eder. Böylelikle şiir ve metinlerinde okuyucusunu varoluşsal bir yolculuğa çıkarırken, aynı zamanda ruhsal bir derinlik ve mânevî bir arayış da sunar.
Anadolu’nun geleneksel irfanı, bu bağlamda insanın içsel yolculuğunu anlamlandırması için bir pusula görevi görmektedir.
Süngü: Sezai Karakoç şiirlerindeki imge ve sembollerle geleneksel halk şiirini farklı bir boyuta taşımıştır.
Karakoç’un şiirlerindeki imge ve semboller, bize yazarın modern dil anlatımıyla birlikte geleneksel halk şiirinin yeniden yorumladığını gösterir. Onun şiirinde doğa metaforu Anadolu’nun dağları, vadileri, akarsuları doğal yapısı hem dışsal hem de içsel derin anlamlar taşıyan imgelerle bütünleşir. Ve böylelikle Anadolu’nun doğası, insanın ruhsal ve kültürel dünyasına açılan bir kapı görevini görür.
Karakoç, Anadolu irfanını modern Türk edebiyatının önemli bir unsuru haline getirirken, bu anlayışı sadece yerel bir kültür olarak değil, evrensel bir düşünceye diriliş mefkûresine dönüştürmeyi hedefler. Onun eserleri, Anadolu’nun köklü geleneksel öğeleriyle modern düşünceyi bir araya getirerek, toplumsal, bireysel ve manevi düzlemde böylelikle büyük bir katma değer meydana getirirmiştir.”
SEZAİ KARAKOÇ
DİYARBAKIR 1933-İSTANBUL 2021
Yazar Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde 2 Ocak 1933 tarihinde dünyaya gözlerini açmıştır. Çocukluk dönemlerini babasının işi nedeniyle Ergani ve çevresinde geçirmiştir. Anadolulu bir aileye mensup olduğunu “Anadolu’luyum, Güney Doğu Anadolu’danım. Ailemiz, halkımızın içinde diğer aileler gibi bir aile.” şeklinde ifade etmiştir. Karakoç, eğitim hayatına Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde başlamıştır.
Maraş ortaokulunu parasız yatılı bitirdikten sonra Gaziantep Lisesi’ni yine parasız yatılı olarak başarıyla tamamlamıştır. Felsefe okumak isterken babası, ilahiyat okuması yönünde ısrarcı olmuştur. Fakat kendi imkanlarıyla okuyamayacağını anlayan Karakoç, üniversiteye parasız yatılı bölümü bulunan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde başlamıştır.
1955 yılında Maliye bölümünden mezun olup öğrenimini tamamlamıştır. Daha sonraları devlet bünyesinde çeşitli görevlerde bulunmuştur.
1973 tarihinde 40 yaşındayken, bir daha dönmemek suretiyle memuriyetten ayrılmıştır. Çocukluk yıllarını zamanın en önemli iletişim aracı olan radyodan İkinci Dünya Savaşı haberlerini dinleyerek geçirmiştir. Savaşın getirdiği sıkıntılı yıllar ülkede iç karartıcı olayların yaşandığı insanların kıtlık, yoksulluk ve açlıkla baş etmek zorunda olduğu bir dönem olmuştur. Bu yıllarda ailesinin kayıplarına küçük abisinin ölümünün de eklenmesi üzerine Karakoç, sürekli bir özlem ve hüznün tabiat haline geldiği bir yaşam sürecektir. Böylesi zorlu bir zamanda çocukluk ve gençlik sürmüş olan Karakoç’un lekelenmemiş safiyane duyguları daha sonraları bir aksiyona gebe olup cemiyeti için diriliş muştusuna dönüşecektir.
Ufkunda derin açılımlara neden olacak Büyük Doğu dergisiyle ortaokul yıllarında tanışmış ve sürekli okuru haline gelmiştir. Mehmet Leventoğlu imzasıyla dergiye şiir göndermiş ve yüzlerce kişi arasından şiiri seçilip yayımlanmıştır.
1950 yıllarında ise Necip Fazıl tanışıp bir ömür ayrılmamıştır. Necip Fazıl’a karşı derin bir saygı beslemiş ve düşüncelerini büyük oranda benimseyip savunmuştur. Onlar bu yolda hem iki dost hem de iki ülküdaş olacaktır. Karakoç’un fikir hayatına Necip Fazıl gibi Doğu ve Batı’dan yön verip besleyen birçok düşünür olmuştur.
İmam Rabbani, Said Nursi, Muhyiddin Arabî, Mevlâna, Yunus Emre gibi tasavvuf erenlerinin yanında Mehmet Akif Ersoy ve Yahya Kemal gibi düşünürler yazarın düşünce dünyasında derin izler bırakmıştır.
Büyük Doğu başta olmak üzere Millî Gazete, Yeni İstanbul, Sabah, Hisar, Akpınar, Dernek, Düşünen Adam gibi gazete ve dergilerde deneme, şiir ve fikir yazıları yayımlamıştır.
Sezai Karakoç, inanç ve değerleri güçlü bir mütefekkir olup İslâm diniyle bütünleşmiş bir ömür yaşamıştır. 88 yaşında 16 Kasım 2021’de dünya sürgünü sona ermiştir. Ruhu şâd, mekânı âlî olsun. Âmin.
İbrahim Ethem Gören/23.11.2024 Yazı No: 634