“Titrekler, Zarif Kanat ve Dönüşüm Ustası” Eğri Dağı'nın eteklerindeki Yaylayurdu’nda, zorlu bir patikada bir karınca, sırtında devasa bir buğday tanesini taşırken aniden ayağı kaydı
Aşağı doğru yuvarlanarak sivri taşlara çarptı ve hareketsiz kaldı. Yanında küçük kardeşi, Titrek vardı. Titrek, bağırıyordu.
“Biri yardım etsin!” İmdaaat, lütfen biri yardım etsin!
Sesi duyan komşulardan biri hemen telefonundan acil kodlu düğmeye bastı. Daha basar basmaz -birkaç dakika geçmeden- o an gökyüzünden hızla süzülen bir dron göründü. Dron üzerindeki hassas sensörlerle karıncanın hayati durumunu inceledi ve acil müdahale gerektiğini tespit etti. Dron, hemen bir otonom ambulans uçağı çağırdı.
Göğden markalı bir şirket tarafından üretilen bu otonom ambulans uçak böyle durumlar için mükemmel bir araçtı. Zarif Kanat Yusufçuk böceği, bu otonom ambulans uçak dünyanın en ileri otonom sağlık araçlarından biri. Özellikle kırsal bölgelerde hızla müdahale edebilmesi için tasarlandı.” dedi. Zarif Kanat bu uçağın fabrikasında bir müddet çalışmıştı, o yüzden bilgisi vardı.
Kısa bir süre sonra, modern kanatları ve parlak ışıklarıyla ambulans uçağı olay yerine indi. Minik bir robotik cihaz ve tıbbi ekipman yüklü uçak, karıncanın durumu hakkında dronun verdiği bilgileri analiz etti. Karınca ambulans uçağına alındı ve modern tıbbi cihazlarla ilk müdahale yapıldı. Uçak, karıncayı daha gelişmiş müdahaleler için bir robotik cerrahi merkezine taşırken, Titrek’in yanında küçük kardeşi ve annesi de vardı.
Ambulansın içindeyken anne karınca, yüzündeki endişe ve sevgi dolu bakışlarla oğluna dönerek sordu:
“Ah evladım, o kadar büyük bir buğday tanesini neden tek başına taşımaya çalıştın ki?”
Titrek’ in abisi Büyük Titrek, zayıf ama kararlı bir sesle cevap verdi:
“Anne, taşımadan, zorlanmadan hayatı nasıl öğreniriz ki?
Sen hep şöyle demez miydin:
“Zorluklar bizi olgunlaştırır.”
Anne karınca başını sallayarak onun elini tuttu.
“Evet, doğru söylüyorsun, ama unutmamalısın ki bazen bir yükü taşırken yardım istemek de olgunluktur. Her şeyi tek başınıza yapmak zorunda değilsiniz.”
Bu sırada yuvarlama böceği de denilen Dönüşüm Ustası ve Zarif Kanat Yusufçuk, olay yerine yaklaştılar. Dönüşüm Ustası,
"Biz eskiden böyle şeylere ihtiyaç duymazdık," diye homurdandı. "Dayanıklılık ve doğal yöntemler bize yetiyordu. Şimdi robotlara güvenip her şeyi unuttunuz."
Zarif Kanat Yusufçuk ise kararsızdı. “Ama bu cihazlar hayat kurtarıyor,” dedi ve ekledi:
"Bakın, Türkiye’de robotik cerrahi hızla gelişiyor. Hastanelerde kullanılan Da Vinci robotlarıyla en zor ameliyatlar bile başarıyla yapılıyor. Da Vinci robotları yerine artık kendi cerrahi teknoloji ürünlerimizi kullanacağız.
İstanbul’da ve Ankara’da artık doktorlar, robotlarla birlikte çalışarak hem daha hassas hem de daha hızlı müdahale edebiliyorlar. Üstelik tıp öğrencileri bu teknolojileri öğrenmek için özel simülasyon merkezlerinde eğitim alıyorlar. Gelecekte bu cihazlar sadece hastanelerde değil, kırsal alanlarda bile kullanılabilecek. İşte bu yüzden karınca Büyük Titrek kurtulabildi.
Titreklerin annesi de söze karıştı: “Bu gelişmelerin kökleri El-Cezeri’ye dayanıyor. O sadece mekanik sistemler kurmadı; insanlığa hayal kurmayı ve yeniliklere cesaret etmeyi öğretti.”
Karınca Büyük Titrek, robotik cihazın yardımıyla hayata dönerken yavaşça konuşmaya başladı: “Doğru söylüyor Zarif Kanat Yusufçuk,” dedi.
Anne Titrek oğlum yorma kendini dese de o devam etti: “Türkiye’de yapay zekâ destekli sağlık sistemleri de hızla gelişiyor. Bir gün sadece şehirlerde değil, en uzak köylerde bile robotik cerrahiden faydalanabileceğiz. Gelecek, teknolojiyi anlamayı ve doğru kullanmayı gerektirir.
Unutmayın annemin de dediği gibi, ‘İnsanlar hayalleri kadar büyüktür.’ El-Cezeri’nin otomatik makinelerini tasarlarken yaptığı gibi; bir adım ötesini düşünmek zorundayız.”
Bir süre sonra anne karınca tekrar konuştu:
“Hatırlıyor musun oğlum, bir gün sana şunu söylemiştim. Eğer bir şey yapıyorsan, en iyisini yapmak için çabala. Ama unutma, bazen durup kendini de korumalısın. Şimdi seninle gurur duyuyorum. Çünkü o yola girmişsin, ama yardım istemeyi öğrenmelisin. Bu bilgileri öğrenmiş olman beni çok mutlu etti.
Yuvarlama böceği diğer ismiyle Dönüşüm Ustası hala ikna olmamıştı.
“Evet, bu teknolojiler çok güzel ancak bu teknolojiler bağımlılık oluşturursa? Ya bir gün bunları kontrol edemez hale gelirsek?”
Anne Titrek, sakin bir sesle cevapladı: “Cezeri de bu endişeleri hissetmiş olmalı. Ama icatlarını insanlığa fayda sağlamak için kullandı. Biz de aynı yolu izlemeliyiz. Her şeyde denge önemlidir. Gelecek, doğru soruları sormaya cesaret edenlerindir. İnsanların dediği gibi, ‘Geleceği şekillendirmek, ona hazır olanların işidir.’”
Son olarak küçük kardeş Titrek bir şey ekledi: “Abi, ben hep sana yardım etmek istiyordum. Belki o büyük buğdayı birlikte taşısaydık, düşmezdin.”
Büyük Titrek, gülümseyerek başını salladı: “Haklısın, bundan sonra daha dikkatli olacağım.”
Büyük Titrek; iyileşecek, ailesiyle yeniden bir araya gelecekti. Zarif Kanat Yusufçuk derin düşüncelere daldı. “Bu gelişmeler sadece bir başlangıç olabilir,” dedi. "Bir gün Türkiye, kendi robotik cerrahi sistemlerini geliştirip dünyaya ihraç edebilir. Belki de Cezeri’nin rüyası, gerçek anlamda o gün tamamlanır.”
Geleceğin teknolojileri dünyayı nasıl değiştirecek? Doğa ve teknoloji bir arada uyum içinde yaşayabilir mi? Ya bu yenilikler, hayatımızı kolaylaştırmaktan çok zorlaştırırsa? Peki, teknolojiye ne kadar güvenmeliyiz?
Bu sorular Eğri Dağı’nın eteklerindeki Yaylayurdu’nda yankılanırken, karıncaların kayalıkların üzerine Dönüşüm Ustası ve Zarif Kanat Yusufçuk ile birlikte yazdığı küçük bir yazı vardı.
“Gelecek, sadece hayal edenlerin değil, o hayalleri gerçeğe dönüştürenlerin sahnesidir.”
Evet, Titrekler, Zarif Kanat ve Dönüşüm Ustası ile müthiş bir cümle yazmışlardı. Ne de olsa her şey önce hayalle sonra onu icraata geçirmekle başlıyordu.