Konfüçyüs'ün çok manidar bir sözü vardır, der ki; "Ya bir yol bul ya bir yol aç ya da yoldan çekil." Bu söz başta bir nasihat gibi anlaşılsa da esasında insanın bütün bir yaşamı boyunca kendisini konumlandırdığı menzili telkin eder.

O zaman diyebilir miyiz ki insanın hayat hikâyesi üç menzilden ibarettir?

İnsan hayatında ya herhangi bir görevin belirleyicisidir ya görevi belletendir ya da görevden çekilendir. Bu durum Kant'ın ödev ahlakı anlayışının da bir nevi uzantısı mukabilindedir. Çünkü her menzil birtakım mükellefiyetlerin, gereklerin ve dolayısı ile toplumun sağlıklı nizamının tayin edicisidir. Şuurlu bir varoluş ahlaklı bir duruşun gölgesinde ancak müstahkemleşebilecektir.

Peygamber efendimiz (sav) in "Her biriniz birer çobansınız ve yönetiminizde bulunanlardan sorumlusunuz." Buyurduğu üzere her insanın yaratılışında liderlik vasıfları kimimizde az kimimizde çok olmak kaydıyla mutlak surette mevcuttur. Konfüçyüs'ün doktrinindeki temel insan modeli kuşkusuz "yol açıcılar" olsa gerektir. Yol  açmak ise ancak lider ruhların vasfıdır. "Yol bulucu" olmak ferdi bir eylemin tatbikkarı olma cihetiyle sınırlı kalma unsuru barındırmasından ötürü toplumsal manada müspet bir inkılaba iktidar olması uzun vadede ancak gerçekleşebilecektir. Fakat "yol açıcı" meziyette tüm uyuyanları bir uyanığın uyandırma gayretindeki cehd eden ruh teşekkül edecektir. "Yol açmak" açılan yolun kıymeti derecesinde ihtilala müsavi bir yankı uyandırması muhtemeldir. Bunun en bariz ifadesi Kuran'da (maide 32) "...kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Her kim bir can kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur..." ayetidir.

Ki ayetten de anlaşılacağı üzere yol açmak hem menfi hem müspet anlamda mümkündür. İşte tam burada da menfi şekilde tezahür edecek olan bir yolun gayretkeşi olmaktansa "yoldan çekil " muahezesi istilzam eder. Zira hiçbir şey yapmamak kötü bir şey yapmaktan daha üstündür.

Her hangi bir yolun yolcusu olamayan ya da yürüyecek olanlar yol açamayanın yol bulanlara yahut yol açanlara engel teşkil edici bir zaviyede bulunması insanın içine düştüğü başıboşluğun neticesi olabileceği gibi herhangi bir şey yapamıyor oluşun verdiği vicdanî rahatsızlıktan ötürü kendi içerisindeki kavganın dışavurumu da olabilmektedir. Bu kavga zamanla kötü ruhun besleyicisi olan hasede dönüşecektir. Hasedin istila ettiği bir benliğin yol bulması da yok açması da muhaldir. Üstelik yolun tozu olmaya dahi güç yetiremeyecektir. Bu yüzden hiçbir şey yapamayanın en azından yoldan çekilmesi icap eder.

İnsan bu üç menzilin herangi birinde bulunabileceği gibi her üçünde de bulunması veya ömrü süresince menziller arası bir rotasyon gerçekleştirmesi de vakidir. Çünkü insan, sürüklendiği hayatın bu coşkun ırmağında yol bulmasa kaybolacak yol açmasa yok olucak yoldan çekilmese yem olacaktır.

İnsan zaman zaman "bir yol açmanın" say-ü gayretinde olması lüzum edeceği gibi gücünün erişmediğinden çekilmesi yerinde olacaktır. Fakat değişmeyecek olan "yol bulmak" olacaktır. İnsan yanılacak girdiği yol belki yanlış olucaktır. Kişi derhal başka bir yol bulmanın sancısını yaşayacak fakat yolda olmanın takaddümü "yol açmanın eşiğine götürecektir.

İnsan bu ya meşguliyetlerin mahalidir.