Taksim Camii Kültür Sanat Merkezi’nin sergi salonunda “Haneden Dökülenler” sergisi açıldı.

Bu organizasyon  yalnızca bir sanat sergisi değil; evin sessizliği ve huzurunda şekillenen bir emeğin, toplumsal bir ifadeye dönüştüğü özel bir buluşma. 39 ev hanımı sanatçının ürettiği yaklaşık 200 eser; tezhipten minyatüre, çiniden kara kaleme, nakıştan dijital sanata uzanan geniş bir yelpazede, sanatın evlerin duvarlarından  nasıl taştığını ve izleyiciyle nasıl içten bir bağ kurabileceğini gösteriyor.Serginin her bir köşesinde, sanatçılar sadece ev hanımı kimlikleriyle değil, aynı zamanda sanat hocalığı yaparak sanatlarını öğretmeye çalışan birer eğitmen olarak da varlar.

Bf0D8Fcd A05C 4699 Ad62 1848E7F43Ce4

Serginin en dikkat çekici yönlerinden biri, eserlerin taşıdığı samimiyet ve incelik. Her bir iş, evlerin duvarları  arasında doğmuş ama sergi salonuna taşınırken bu mahremiyetini kaybetmemiş. Bilakis, o içtenlik duygusunu beraberinde getirmiş. Eserlerin yerleşimi, mekânın dinginliği, renklerin birbirine saygılı yaklaşımı… Tüm bunlar, izleyiciye yüksek sesle değil, fısıltıyla konuşan bir sanat ortamı sunuyor.

Üsküdar’dan Belçika’ya Filistin Kardeşliği

27A228Eb Ee7B 4C85 8B4A 93C9D746Ccd2

Sergi, sadece yerli izleyiciye değil, yolu İstiklal Caddesi’ne düşen yabancılara da dokunuyor. Belçika’dan gelen bir turist ailesinin sergiye rastlantıyla girişi, içlerinden birinin Hüma Ece’ye ait “Üsküdar Aşktır” adlı minyatür eserinde küçük bir detayla karşılaşması bu anlamlı etkileşimlere güzel bir örnek. Eserin minyatür diliyle işlenmiş küçük bir köşesinde, Filistin’in sembollerinden biri olan karpuzu gören kadın, bu işi kızına hediye olarak alıyor. Çünkü kızı, Belçika’da aktif bir Gazze savunucusu; protestolara katılıyor, yürüyüşler düzenliyor. Annesinin ona İstanbul’da bir sergiden, Gazze hassasiyeti olan eller ile üretilmiş bir karpuz simgesini götürmek istemesi , sanatın nasıl evrensel bir dile dönüşebileceğini gösteren dokunaklı bir örnek.

“Haneden Dökülenler”, sanatın profesyonel bir alanla sınırlı olmadığını, evin içinde de büyüyüp sergilenmeye değer hale gelebildiğini gösteriyor. Ve daha da önemlisi, bu üretimlerin izleyicide karşılık bulabildiğini, hatta kültürlerarası duygusal bir bağa dönüşebildiğini kanıtlıyor.

Eserler sadece bir teknik beceri değil, aynı zamanda bir duruş, bir hatırlayış, bazen de bir dua gibi. Belki de bu yüzden, “Haneden Dökülenler”, evden çıkan bir sergi değil; eve, kalbe, hafızaya yerleşen bir sergi.

A1E44789 A0F7 4288 8Ef0 60A84A124Cd8

Sergiyi tertipleyen  isimlerden çini sanatçısı Zeynep Güneysu ve minyatür sanatçısı Hüma Ece ile sergi salonunda karşılaşmak, serginin ruhuna dair duyduklarımı daha da pekiştirdi. Hüma Ece’nin minyatür eserinin bir küçük detayının, Belçika’daki bir genç kadının kalbine dokunacak kadar güçlü bir sembole dönüşmesi; sanatın görünmez ama hissedilir bağlarını hatırlattı.

Sergi, 5–18 Nisan tarihleri arasında Taksim Camii Kültür Sanat Merkezi’nde ziyaret edilebilir. İstanbul’un kalbinde, kalpten çıkan bu üretimlere tanıklık etmek isteyenler için kaçırılmayacak bir durak.

D3F3D38D 1Ad6 4E42 86Ea Bd52D816E7F3