Koleksiyoner, iş adamı Oral Avcı ile İşgal Dönemi Irak pulları üzerine söyleştik. Okumakta olduğumuz mülakat Türk matbuat tarihinde bir ilk mahiyetinde;
Mülakatımızın öznesinde Oral Avcı`nın geçtiğimiz yılın son ayında Bilim ve Sanat Vakfı`nda (BİSAV) düzenlediği 'İşgal Devri Musul-Kerkük`te Osmanlı Pulları' serlevhalı sergi etkinliği yer alıyor. Mezkû r sergide BİSAV`ın Vefa`daki genel merkezinde Musul ve Kerkük`ün I. Dünya Savaşı`nda işgal edilişinin 101. yıldönümünde İngilizlerin bölgede hâkimiyetlerini tesis etmek maksadıyla kullandıkları Osmanlı pullarının işgal sürecinde yaşadığı dönüşüm gözler önüne serilmişti. 30 Kasım Cumartesi günü Musul-Kerkük tarihine yönelik önemli çalışmaları bulunan akademisyenler Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya, Doç. Dr. Ebubekir Ceylan ve koleksiyoner Oral Avcı`nın konuşmacı olarak katıldıkları sohbetin ardından açılışı yapılan sergiyi 3 Aralık 2020 Salı günü ziyaret etme imkânım olmuştu.
Avcı`nın pullara olan ilgisi çocukluk dönemine uzanıyor.
Çocukluk dönemlerinden itibaren pullara karşı özel bir alakası bulunan ve söz konusu ilgi zamanla önemli bir koleksiyona dönüşen Oral Avcı`nın sergi alanında yer alan, 1965 yılında 5 yaşındayken çekildiği ve üzerinde pullarla müzeyyen gömleği bulunan siyah beyaz fotoğraf karesi ziyaretçileri Kerkük`ün orta yerine götürmüştü.
İngilizlerin Musul ve Kerkük`ü işgal altında bulundurdukları döneminde kullandıkları Osmanlı pulları sergisini Türkiye, bir adım öte dünya filateli camiasının duayeni Turhan Turgut başta olmak üzere yüzlerce medeniyet âşığı ziyaret etmişti.
Pul deyip geçmeyin lütfen!
Pul deyip geçmeyin lütfen! Haddizatında hemen her eşyanın, objenin ve dahi pulun ardında önemli ve dahi büyük hikâyeler var. Koleksiyoner Oral Avcı 50 yıldır biriktirdiği herbiri diğerinden âlâ yüzlerce pulun arkasındaki hikâyeye odaklanmış. Söz konusu odak Avcı`yı sadece posta tarihine değil, yakın tarihin hemen her boyutuyla ilgilenmeye sevk etmiş. Böylelikle koleksiyonu daha bir anlam ve derinlik kazanmış.
Okumakta olduğunuz mülakata ve sergiye değerli katkıları sebkat eden BİSAV`ın Türkiye Araştırmaları Merkezi`nin (TAM) Koordinatörü Serhat Aslaner`e ve koleksiyoner Oral Avcı`ya hususen teşekkür ediyorum.
Oral Bey pul dünyasına hangi zamanda, hangi şartlarda dahil oldunuz?
1960`lı yılların ortalarında başlar. Küçüklüğümden beri üçdört konuya çok meraklı idim.
Hangi konular?
Birincisi harita/coğrafya, ikincisi tarih, üçüncüsü az çok siyasi tarih idi. Bu üçünün bir arada bulunduğu yer pullardı benim için. Ü lkeler pullarla belirlenir, ülkelerde olan biten hadiseler, siyasi olaylar pullar üzerinden anlatılır, önemli siyasi olaylar/yıl dönümleri pullarda yer alır. Bu şimdi de böyle o zaman da öyleydi. Pullar benim bütün bu meraklarımı tatmin eden bir dünyaya girişimi sağladığı için çok erken yaşlarımda ilgimi çekmeye başladı.
Siz bu bilinci kendiniz mi geliştirdiniz?
Ben üç-dört yaşındayken babamın bütün arkadaşları bizim eve geldiklerinde benimle hemen bir yarışma yaparlardı. Açarlardı haritayı, falan ülke nerededir, komşuları kimlerdir? Şu nehir nereden geçer? Ben de hemen hemen hepsine cevap verirdim. Ben dünyada olan biteni çok merak ederdim. Özelikle ülkelerin coğrafi konumu, başkentleri, dağlar ve nehirlerin konumu o yaşta benim çok ilgimi çekiyordu.
Harçlıklarımı pula harcıyordum.`
Çocukluğunuzun geçtiği Kerkük`te pul piyasası nasıldı? Pul ihtiyacını büyükleriniz mi karşılıyordu, yoksa gidip bir yerden alıyor muydunuz?
Tam tersi, harçlık veriyorlardı, pula harcıyordum. Genelde biz okul tatillerinde, bayramlarda Bağdat`tan Kerkük`e gidiyorduk. Büyüklerimiz de harçlık verirdi haliyle. Arkadaşlarım daha ziyade misket, balon, çatapat (bizim orda 'tarraka' derdik) alırdı. Ben o işleri çok sevmezdim nedense. Kerkük`ün büyük caddelerinden Atlas Caddesi vardı. Orada bir Ermeni pulcu vardı. O adama gider, pul alırdım ondan.
İlk pullarınızdan bahseder misiniz? Irak`ın eski pullarıyla nasıl tanıştınız?
İlk pullarım renkli, kuşlu, böcekli pullardı. Bir seferinde bana 'sen madem pul alıyorsun... Bu şatafatlı olanlardansa biraz daha kıymetli pul al sen. Madem bu kadar meraklısın, bu şatafatlıları bırak.' demişti. Böylelikle koleksiyon değeri olan pullara dikkatimi çekti. Irak`ın eski pulları ile tanışmam bu şekilde oldu.
Irak`ın eski pullarının özelliklerine değinir misiniz?
Tabii ki... Nedense o pullarda bir asalet var. Rengi çok özel. Yeni matbaada basılmadığı, İngilizler tarafından basıldığı için daha ağır pullar olmalı. Velhasıl o Ermeni pulcu bana çok yardımcı oldu.
Irak`ın ilk pullarını, kralın bastırdığı pulları o tarihte bulundurmak yasak olduğu (Cumhuriyet Irak`ında eski döneme ait her şey kötü görülürdü) için onları tezgâh altından çıkarır, gizlice gösterir ve beğendiklerimi satardı bana. O adam beni çok yönlendirdi. Ve ben ondan sonra hep kıymetli Irak pulları aldım. Öyle başladı. O zaman aldığım pulların hepsi de duruyor.
1997 yılına kadar nizami olarak Irak pulları topladım.`
Bu ilgi hiçazalmadı mı?
Şöyle yaptım. Ben 1977`ye kadar nizami olarak Irak pulları topladım. 1977`de Kerkük`ten İstanbul`a okumaya geldikten sonra, pullarla alakam azaldı ister istemez. Ancak 1983-84`ten itibaren işlere koyulup seyahat etmeye başlayınca pul defterini tekrar açmaya başladım. Gittiğim ülkelerde mutlaka bir postaneye gider ve birkaçseri pul alır oldum. Tabi bunlar koleksiyon amacından ziyade pul sevgisini/merakını tatmin etmek içindir.
Koleksiyonunuzun öznesinde neler var?
Pul koleksiyonumun esasını hep Irak pulları teşkil etmiştir. 2015`ten itibaren koleksiyonumla daha yakından ilgilenmeye ve materyal bakımından geliştirmeye başladım. Şu anda işgal dönemi de dâhil olmak üzere eksiksiz olarak tüm Irak pullarına sahip olduğumu söyleyebilirim.
Kıymetli bir koleksiyon gibi duruyor. Pahalı bir hobi olduğunu düşünür müsünüz pul koleksiyonerliğinin?
Koleksiyonumu kıymetli hale getirmeye çalışıyorum diyeyim.
Pulların kıymeti ilginçliği nisbetinde artar.`
Pul koleksiyonerliğin maddi boyutuna gelecek olursak: Pulların kıymeti ilginçliği nisbetinde artar. 10 kuruşluk bir Osmanlı pulu bugün de çok çok pahalı değildir söz gelimi. Ama eğer bu pul yanlış basılmışsa fiyatı on misline çıkar. Eğer bu yanlış basılan pulun üzerine İngiliz işgalinde bir sürşarj yapılmışsa 50 misline çıkar. Eğer bu sürşarj da yanlış yapılmışsa tekrar fiyat katlanır. Tarihsel bağlam ve nedret pulun değerini belirleyen iki temel faktörün başında gelmektedir. İşgal dönemi pulları arasında öyleleri var ki sadece 64 tane, 120 tane, 300 tane basılmıştır. 100 yıl önce bu miktarda basılan pulun takdir edersiniz ki bugün bulunması çok zordur ve elbette çok pahalıdır.
Bununla beraber şayet ne aradığınızı biliyorsanız ve merakınız da daima canlı ise, çok büyük paralar harcamadan da bir koleksiyon sahibi olunabileceğini belirtmek isterim, her şeye rağmen.
Asıl değerli olan toplanan materyali anlamlandırmak.`
Haddizatında asıl değerli olan şey, topladığınız bu materyali anlamlandırmak. Bu ise para ile değil, ancak emek ve zaman harcayarak, yapacağınız okuma ve araştırmalarla elde edebileceğiniz bir meziyettir.
Pul dışı materyaller topluyor musunuz?
Pulları tamamladıktan sonra özellikle, diğer materyallere yoğunlaşmaya başladım. Şu anda zarf, kartpostal ve mikro-tarih bakımından kullanılmamış bir pula göre daha fazla şey söyleyen tedavüle girmiş pullara yönelmiş durumdayım. Dolayısıyla, zarf, kartpostal, telgraf gibi materyaller daha öncelikli hale gelmiş durumda benim için.
30 Kasım-7 Aralık 2019 tarihleri arasında BİSAV`da 'İşgal Devri Musul ve Kerkük`te Osmanlı Pulları Sergisi'ni düzenlediniz. Bu sergi fikri nasıl ortaya çıktı? Sergiyi kurgularken hareket noktanız ne oldu?
Bu sergi memleketimize duyduğumuz sevgi ve minnetin bir tezahürü her şeyden önce. Malumunuz 2019 Kasım`ı Kerkük`ün işgalinin 100. yıldönümü idi. Sergi fikri bu sembolik dönüm noktasının yaklaşması ile beraber filizlendi diyebilirim. 2017`nin ortalarına tesadüf eder bu düşüncenin şekillenmeye başlaması.
Yeri gelmişken Kerkük`ün işgal sürecine de değinir misiniz?
İngiliz işgali aslında fiili olarak 1914`te Basra`dan başlıyor ve 1917`de Bağdat`ın işgaliyle devam ediyor. Sonra da Mondros Mütareke`sine rağmen Kerkük ve Musul`u kapsayan bir işgal dönemi başlıyor. Bu süreçte çok ilginçbir şey gelişiyor. Bunu Basra işgalinde görüyoruz. Sonra Bağdat, Musul ve Kerkük`te de görüyoruz. İşgal eden ülke, işgal ettiği yerde posta hizmetlerinin devamlılığını sağlamak için bir çözüm önermeye çalışıyor.
Nasıl bir çözümden söz ediyorsunuz?
Bu çözüm aslında çok ilginç; Hem tarihi yansıması hem de pratiği bakımından ilginç... Bundan dolayı hem bunu insanlara anlatmak, hem de bu tarihi tekrar canlandırmak ve Kerkük`ün mağduriyetini vurgulamak için böyle bir sergi düşündük. Bu ilginçdurumu kısaca anlatmaya çalışırsam;
Tabii ki Oral Bey, lütfen;
Ü zerine 'İngiliz işgali altında Bağdat' sürşarjı geçilen, para birimi olarak Hindistan para biriminin yazılı olduğu bir Osmanlı pulu düşünün.
Pullar devletlere aittir.`
Bildiğiniz gibi pullar şehirlere değil, devletlere aittir. Bağdat diye bir ülke olmamasına rağmen böyle bir pul görüyorsunuz. Bunun hiçşüphesiz bir anlamı olmalı. Bu bir tarafıyla Osmanlı Devleti`nin izzet-i nefsini rencide etmek istemelerinin, bir tarafıyla da İngilizler`in bölgede nasıl bir devlet kuracaklarına henüz karar vermediklerinin bir göstergesi bu.
Irak devlet projesi ilk defa pullar üzerinden ilan edilmitir.`
Keza Mondros sonrası işgal edilen Musul`da işgal uluslararası hukuka ve antlaşmalara aykırı olarak fiili bir durum şeklinde ortaya çıktığı için oradaki pulların üzerine 'İngiliz işgali altında Musul' yerine, daha az tepki çekeceği düşünülen bir ifadenin, işgale gelen ordu birliklerinin isminin (I. E. F. D.) yazıldığını görüyoruz. Biz ancak 1921-1922`den sonra 'İngiliz işgali altında Irak' ifadesini pullarda görmeye başlıyoruz. Yani Irak diye devlet projesinin ilk defa bir pul üzerinden ilan edildiğini görüyoruz.
Bu sergi, işgal pullarının hangi tarihi bağlamda ortaya çıktığını anlatmayı hedefliyordu sanırım;
Öyle de diyebiliriz zira, pulculuk tekniğinden ziyade tarihi bağlamın daha öne çıkarıldığı bir sergi hazırlamaya çalışmıştık. Şimdi bu konuyu serginin de ötesine geçirerek bir kitap hazırlamaya çalışıyoruz. İnşallah Osmanlı Irak`ının işgal dönemindeki posta tarihini ve pulların kullanımını anlatmaya çalışacağız.
İnşallah.. Sergiye ilgi nasıl oldu? Pul dünyasının ilgisini merak ediyorum özellikle;
Bu sergide çok önemli bir simayı, Osmanlı posta tarihi üzerine çalışan, uluslararası filateli camiasının da yakından tanıdığı Turhan Turgut beyi misafir ettik. Klasik bir pul sergisi hazırlamadığımız için onun tepki, eleştirileri bilhassa önemliydi bizim için.
Turhan Turgut`un geribildirimleri ne yönde oldu?
Sağolsun, takdirlerini ifade ettiler. Biraz önce söylediğim kitap hazırlama sürecinde Turhan beyin verdiği cesaret, teşvik ve katkıların da etkisi olduğunu burada bir kez belirtmiş olmak isterim.
Yayın çalışmalarından bahsetmişken şunu da sormak isterim: Türkiye`de posta ve pul tarihi ile ilgili çalışmalar ne durumda?
Osmanlı posta tarihi ile ilgili çalışmalar içerisinde Turhan Turgut beyin kitabı ve diğer metinleri oldukça doyurucu nitelikte. Cumhuriyet dönemi posta tarihi için de önemli eserlerin yayınlanmaya başlandığını bu bağlamda Mehmet Akan ve Timur Kuran`ın hazırladıkları kapsamlı eseri zikredebilirim. Bunların dışında, ekseriyetle kataloglar var. Katalog ve kitap çalışmaları daha ziyade filateli ve pul merkezli. Az önce zikrettiğim iki önemli eser, bunun iki önemli istisnası olarak görünmektedir. Ancak burada şunu da belirtmem gerekir ki başından beri vurguladığımız tarihsel bağlam boyutunu halletmek için çok daha fazla metin okumak ve araştırma yapmak gerekiyor. Esasen gördüğümüz her pulun ya da objenin arkasında büyük bir hikaye var. Şayet bu hikayeyi okumak istiyorsak, sadece posta tarihine değil, tarihin hemen her boyutuna eğilmemiz gerekiyor. Siyasi tarih, savaş tarihi, sosyal tarih, iktisadi tarih, iktisadi yapı, ticaret tarihi, hukuk tarihi, yerel ve uluslararası bağlantılar, teknoloji tarihi vs; Belki bu işi en kazançlı hale getiren tarafı da budur.
Oral Avcı
İlk, orta ve lise öğrenimini Bağdat`a gören Avcı, Lise son sınıfı memleketi olan Kerkük`te tamamladı. 1977 yılında İstanbul`a gelen Avcı, 1978 yılında Boğaziçi Ü niversitesi Fizik Bölümü`nde tahsile başlayarak, 1983 yılında mezun oldu.
ABD`de 1 yıllık bir eğitim hayatından sonra 1984 yılında yurda dönen Avcı, Elektrik Mühendisliğini okumak için Yıldız Teknik Ü niversitesine katıldı, 1986 yılında mezun oldu. Mühendislik fakültesinde okurken, bir sanayi kuruluşunda part time` mühendis olarak çalıştı. Askerlik görevini tamamladıktan sonra, 1987 yılında bir Alman firmasında elektro-mekanik projelerle ilgili iki yıl görev aldı.
1989 yılında uluslararası bir firmanın Türkiye organizasyonunda Endüstriyel İşletmeler Otomasyon Sistemleri ile ilgili projelendirme ve satış görevlerinin yanı sıra, devreye alma ve mühendislik çalışmalarında bulundu.
Türkiye, Balkanlar ve Afrika`nın çeşitli ülkelerinde Mühendislik ve Müteahhitlik işlerini yapmak için 1992 yılında PİOMAK firmasını kuran Avcı, halen çalışmalarına devam ediyor.
Bilim ve Sanat Vakfı`nın ve Boğaziçi Yöneticiler Vakfı`nın kurucuları arasında yer alan Oral Avcı, Irak Türkleri Kültür ve Yardımlaşma ve Mimar ve Mühendisler Grubu derneklerinde üst düzey yönetici olarak görev aldı.