Kızılcahamam; sonbaharda, iş ve sosyal hayatıma mola verip kendimle buluştuğum bir sinema seti gibidir.
Kızılcahamam’da, bütün sesler susup yerini kuş şakımalarına bırakırken, birbirine karışan yapay kokulardan sonra çam kokusunu teneffüs etmek çoktan unuttuğumuz sağlıklı uykunun teminatıdır. Sağlık turizminden istifade eden ilçe ziyaretçileri unutulmuş mahalle kültürü, komşuluk ilişkilerini belirli süre için de olsa yaşarlar.
Kızılcahamam, ilk çağlara kadar uzanan köklü bir tarihe sahiptir. M.Ö. 12. yüzyılda Friglerin, Kirmir Çayı boyunca Yabanabat adını verdikleri kenti kurdukları rivayet edilmektedir. Lidyalılar, Galatlar, Romalılar, Bizanslılar ve MÖ 333 yılında Makedonya Kralı Büyük İskender’in bölgede hüküm sürdükleri tarihi kalıntılardan anlaşılmaktadır. Bilinen ilk yerleşim merkezi Demirciören köyü olup Yabanabat adıyla anılan yerleşim merkezi bugünkü Kızılcahamam ilçesidir. Ankara Valisi İzzet Paşa, 1296 yılında ilçeyi bugünkü Pazar beldesine yerleştirmiş olup, Cumhuriyet’in ilanına kadar “Çorba” adıyla anıldığı kayıtlarda geçmektedir. Ankara Valisi Suphi Bey, 1926 yılında ilçeyi bugünkü yerine nakletmiş, toprağının kırmızı renkli oluşu, kaplıcalarından dolayı da Kızılcahamam adı verilmiştir.
Değişen ve dönüşen dünyaya turizm sektörü de hızla uyum sağlamaktadır. Turizm, kapitalist sisteme mahkûm olmuş şehirlerin, yoğun, yorgun, yılgın insanlarının yeni beklentilerine yeni çözümler üretmektedir. Kızılcahamam ilçesi her ne kadar termal kaynak değerleri ile sağlık turizmi açısından öne çıksa da çeşitlilik anlamında da saklı bir turizm cennetidir.
Kızılcahamam, dağları, doğal ve baraj gölleri, akarsuları, milli parkı, jeoparkı, özel doğa koruma alanları, yaylaları ile tahribata uğramamış tabiat güzelliğine sahiptir. Bunun yanı sıra, cami, türbe, kale, hamam, müzeleri ile tarihi ön plana çıkar. Kızılcahamam yöre insanının yaşam tarzı, gelenek ve görenekleri, folkloru, yöresel lezzetleri, kültürel coğrafya özellikleri ile de güçlü bir turizm potansiyeline sahiptir.
Kızılcahamam’da sağlık turizmine hizmet eden en önemli kaynak termal sularıdır. Fiziki ve kimyasal bileşim olarak hipotermal, hipotonik sular sınıfında yer alan kaplıca suları hekim kontrolünde banyo uygulamaları ile birçok rahatsızlığa şifa olmaktadır. Maden sularının florür ve bikarbonat içermesi nedeni ile içme kürü şeklinde mide, karaciğer, dolaşım sistemleri, bronşit, solunum yolu, kalp ve kan dolaşımı gibi pek çok hastalık üzerinde iyileştirici etkiye sahip olduğu bilinmektedir.
Kıyı turizminden alışılmış “Mavi Yolculuk” Kızılcahamam’da yerini “Yeşil Yolculuk” a bırakır. Kızılcahamam, ekoturizm açısından da zengin kaynaklara sahiptir. Soğuksu Milli Parkı, fauna ve flora çeşitliliği ile önemli kuş popülasyonuna sahiptir ve kuş gözlemleme (Ornitoloji) için uygun ortama sahiptir. Kızılcahamam ilçesinde, Salın (Maden), Miala (Miyala), Belpınar, İğceler, Yukarıçanlı, Kasımlar ve Meşeler yaylaları doğa yürüyüşleri, kamping, doğa fotoğrafçılığı için alternatiftir.
Kızılcahamam-Çamlıdere Jeopark Projesi ile Türkiye’nin ilk jeoparkı oluşturulmuştur. Kızılcahamam ve çevresinde tespit edilen jeosit varlıklar jeoturizm açısından önemlidir.
Kızılcahamam’da hristiyanların inşa ettiği kilise ve mağaralar ilgi çekici olup, Mahkemeağcin Köyü Kaya Kiliseleri, Alicin Manastırı, Roma Hamamı, Çeltikçi ve Eğerlibaşköy Kaleleri ile Güvem Köyü başta gelen yerleşmeleridir. Selçuklu döneminden itibaren, Türkleşme ve İslamlaşma hareketinin etkisi ile tarih ve kültür değerlerinde de artış görülür. Oruç Gazi Türbesi, Kırmızı Ebe Türbesi, Ayran Taşı, Hacı Ali Efendi Camii, Şeyh Abdurrahman Türbesi, İskender Bey Camii, Baba Kımel Türbesi, Çamlıdere Şeyh Ali Semerkandi Türbesi kültür turizmi açısından ziyaret edilecek yerler arasındadır.
Kızılcahamam, Ankara’ya yakın mesafede olması, doğası ve sakin ortamı ile kurumlara hizmet verme gücüne sahiptir ve kongre turizmi açısından da her geçen yıl gelişmektedir. Kızılcahamam ilçesi gelecekte yapılacak doğru yatırımlar ile belki de “Davos” gibi bir kongre ve forum merkezi olacaktır.
Turizm, ülkemiz gibi birçok ülkede ve bölgede ekonomik kalkınmanın, gelişmenin ve bölgelerarası gelişmişlik farklarının azaltılmasında önemli bir kaynaktır. Turizm güçlü bir kaynak olduğu kadar girdiği beldelerin tabiatının tahrip edilmesi, yöre insanının hayatlarının işgal altına alınması gibi olumsuz yönlerinin olduğu da kaçınılmazdır.
Kızılcahamam, bir sinema filminin içinden geçer gibi, insanlarının huzurunu mekâna ve ziyaretçilerine yansıttığı tahrip olmamış özel bir ilçemiz.
Kızılcahamam için dileğimiz, sosyokültürel ve tabiat dokusu bozulmadan gelişmesi, manevî huzuru ile var olmaya devam etmesidir.
Hep böyle kal Kızılcahamam…