"İns" kelimesini daha çok "melek, can ve cin" ile kullanıyoruz: İns ü can, ins ü cin, ins ü melek… (İnsan ve diğer canlılar, insan ve cinler, insan ve melekler)
İnsan ins’ten türemiştir ve ins’in çoğulu… Yani insan aslında “insanlar” demek. Ben şöyle okuyorum İns/an’ı: Tek bir insan içinde insanların olması. Bir insanın aslında çok insandan oluşması. Birbirinden farklı karakterde pek çok insanın, bir insanda vücut bulması…
Paylaşımlarımda sıkça insanın zu-i zanlarını putlaştırdığının altını çizmiş ve "insan" kelimesine bir de "inzan" kıyafeti giydirmiştim. Bunu da bir kenara not edelim.
Dijital çağda insan en çok konuşmayı, beraber olmayı, hafızayı, sabretmeyi, düşünmeyi kaybetti. Aile dahil herkes elindeki dijital oyuncakla baş başa kalmayı insanın "konuşmak, düşünmek, ölçülü ve tutarlı olmak, halden anlamak, çalışmak" gibi hasletlerine tercih etti ve kendisinin aynı platformda sayfası olan herkesle eşitlendiğini sandı ve bencilleşti, sabırsızlaştı, hırslandı, heves ve arzularının esiri oldu, dijitalde gördüğünün hemen içine girdi, aceleci ve doyumsuz oldu (hız ve haz), daha çok kırıcı dökücü oldu, hatırsızlaştı, huzursuzlaştı ve akl-ı selimden, sağduyudan, muhakemeden, dostanelikten, olgunluktan iyice uzaklaştı. Kendinde herkesi görme cüretine ulaştı; dağıldı, savruldu. İnsan artık kendisini toparlayamıyor!
İsmet Özel boşa demiyordu: Toparlanın gitmiyoruz!
İnsan ağırbaşlılığını, sükutunu, suskunluğunu, durgunluğunu, duruşunu, oturmuşluğunu, istikrarını, tevazusunu, haddini ve omurgasını kaybetti. İnsan an an çözüldü, düğüm düğüm, lif lif!
İnsan artık "an"dan "an"a geçiyor ve anlık şahsiyet ortaya koyuyor, değişken ve ergen... Aynı beden ama az evvelki kişiyle az sonraki kişi birbirinden tamamen farklı sanki… Bir hay huy, bitmez bir hay hengâme... Anı anına uymuyor insanların. Tamam, çelişki insanın doğasında var; ama bu kadar sık ve anlık değişim ve tutarsızlık çağın hastalığı…
Eskiler "İnsan bir an!" derdi; lâkin burada daha ziyade can kastedilirdi. İnsan her an ölebilir veya inme inebilir, bir anda ruh ve beden sağlığı değişebilir anlamında... Faniliğe vurgu, geçiciliğe...
Şimdi "an an insan" ile karşı karşıyayız. Psikolojideki disosiasyon, kavramı tam da demek istediğimdir. Çağ insanın en yaygın hastalığı bence... İnsandaki anlık bölünme, kopma, çözülme... Zihindeki bir anının, duygunun, düşüncenin, bilginin bağı diğer anı, duygu, düşünce, bilgiden ayrılmakta, kopmaktadır. Bakın psikoloji ilmi, bu hastalığı nasıl ifade etmiş:
“Bütünlük içerisinde bulunan kimlik, bellek veya bilincin algılama fonksiyonlarında bozulma veya kopma olması şeklinde tanımlanır. Dissosiyatif bozukluğuna sahip bir kişide birden fazla kişiliğin oluşması, bireyin yaşamına kısa ya da uzun süreli hükmetmesi ve bu alter kişiliklerin geçişişinin hızlı bir şekilde olması Dissosiyatif bozuklukların özelliklerindendir.”
Sosyal paylaşım sayfaları disosiasyonu fotoğraflıyor adeta... Öyle ki İngilizce "instant" ani, anlık, hemen anlamlarına geliyor ve "gram" kelimesiyle birleşince "instagram" ortaya çıkıyor. İnsan kendisini sorgusuzca her an karşılaştığı yeniliklerle yüklüyor. Neyi yüklüyor ruhuna ve kalbine ve anına insan? İnsan "install" halinde hep! İnsan, gram gram instagram bir hayat sürüyor, maalesef! Birbiriyle çelişen anlık fragmanlardan oluşan bir film, paramparça!
Paramparça gönül, zihin, ruh ve kalp: Ahlâk, erdem, din, dil, üslûp, aidiyet, millet, kimlik kimlik…
Eskiden şahsiyet değişimi ve çelişkisi "zaman zaman" idi, şimdi "an an, her an!"
Ah ins!
Sonra insan!
Sonra İnzan!
Bitmeyen install!
İnsan; instant, instamatic ve instagram!...