Bütün dillerin ortak türküsü.. Tanımı yok, zira olmadığı sürece..
Her ne derse denilsin ailenin, devletin hatta ve hatta imanın yapı taşı ADALET.
Mahkeme koridorlarına hapsedilmiş ADALET.
Kendinin aleyhine olsa da toplumu ayağa kaldıran ADALET.
Emevî halifesi Ömer Bin Abdulaziz, hanedanın adam kayırma saltanat olgularını yakinen görüp dertlenmiş biridir.
Hatta öyle ki cuma hutbelerinde okunan ayetin sebebi de ailesinin yaptığı bu kayırmacı adaletsizlik uygulamalarıdır.
İktidara gelir gelmez bu kayırmaya son vermek için “Nahl” suresinin 90. ayetinin hutbelerde okunmasını tavsiye etmiştir:
“Allah adaleti, iyiliği ve akrabaya yardım etmeyi emreder. Fenalığı ve çirkin işleri yasaklar. Düşünüp tutasınız diye size öğüt verir.”
Oysa ki Allah birçok yerde iyiliği emretmiştir. Akrabaya yardım zaten farzdır. Adam kayırma ile bu ayetin hutbede okunmasının bağlantısı nedir?
Hani emin olduğumuz, “Düşünüp tutasınız diye” kısmı.
Biz de düşünsek ve ayeti şöyle okusak;
Allah adaleti emretti; iyilik yaparken de akrabaya yardım ederken de…
İmanın yapı taşı adaleti başka hiçbir şey bu kadar güzel örnekleyemezdi; zira adalet öyle bir şeydir ki iyilik yapanın yaptığı iyilik de “adil” olacak. Mesele akrabaya, yani yakınlığı olan kişiye yardım etmek değil yardım ederken başkasına adaletsiz olmamak…
Unutulmasın ki zulmün ilacı merhamet değil ADALET’tir..