Saatler on ikiyi vurduğunda İstanbul/İstiklal caddesinde sokak müzisyenleri yerlerini alır ve birbirine karışmış sesler Taksim’in karanlık sokaklarında yankılanmaya başlar.  Gecenin o vaktinde şehrin caddeleri boşalırken İstiklal Caddesi gizemli bir insan seline dönüşür ve onlarca insan bilinmez bir mecraya doğru akar. Caddeye renk veren sokak müzisyenleri ise yüreklere işleyen şarkıları ile katılırlar geceye. Sözü yazanların, besteleyenlerin, dinleyenlerin ruhu vardır şarkılarda ve insanlar farklılıkları bir tarafa bırakıp acıda ve neşede birleşirler.

İstiklal Caddesi İstanbul’un en renkli caddelerinden biri... Sokak müzisyenleri farklı inanç,  kültür ve ideolojiye sahip insanları gecenin o vaktinde buraya çeker ve acılarına ve neşelerine ortak olurlar. Karanlık bastırdıkça kasavet de artar ve sokak bir gizemler şehrine dönüşür. Yorgun adımlarla ilerleyen insanlar ise kendilerini zamanın akışına bırakır ve müziğe bulundukları yerden eşlik ederler.

 Mağazaların önlerinde kendilerine bir mesken edinen sokak müzisyenleri insanların hiç kimseye açmadıkları, açmaya cesaret edemedikleri gizli sandukalarına kadar ulaşır ve hatıraları tazelerler. Müzik burada kulaklara değil kalplere işler ve karanlığa karışan acı gökyüzüne doğru savrulur. İstanbul göğsünde taşıdığı canlı cansız bütün varlıklarla birlikte uykuya dalmıştır; İstiklal Caddesinde ise hayat gece başlar ve sabahın ilk ışıkları ile sakinleşir.  

Taksim İstanbul’un hemen her kesimine kucak açan bir ana gibidir. Girişlerde ellerindeki simit sepetini yolculara doğru uzatan sokak simitçilerini görürsünüz, köşe başlarında önlerindeki ürünleri satmak için bekleyen işportacılar vardır, araçların yoğun olduğu noktalarda ise karanfil demetlerini rızka dönüştürmeye çalışan roman kadınlarla karşılaşırsınız. Bu renkli hayata dâhil olan sokak müzisyenleri ise seslerini İstiklal caddesinden duyurmaya çalışırlar.

 İstiklal caddesi hemen her türden müziğin icra edildiği bir sanat merkezi gibidir. Burada saatler on ikiyi vurduğunda tatlı bir uyanış başlar ve hemen girişte yorgun yüzlü bir adamın yüreğinize işleyen türküleri ile karşılaşırsınız. Anadolu’dan esintiler taşıyan bu ses sizi çocukluğunuzun sokaklarına götürür ve farkında olmadan türkiye eşlik edersiniz. Az ötede Arapça şarkıları ile mültecilerin yüreklerine dokunan Suriyeli bir genç vardır. Otuzlu yaşlarda gösteren genç dram kokan bir ses tonu ile mevtani, mevtani derken dinleyenler arasında bir kadın başını arkaya çevirmiş hıçkırarak ağlamaktadır.   

Caddeden aşağı doğru akarken gözünüz Rock müzik söyleyen bir gence takılır, ilginizi çekmese de olduğunuz yerde kalır ve bir süre dinlersiniz. Az ötede iki genç kız akordeon eşliğinde Boşnakça şarkılar söyleyerek geceye renk katmaktadır. Gündüzleri üniversiteye devam eden genç kızlar geceleri İstiklal caddesindeki o renkli hayata katılıp sokak müzisyenliği yapmaktadırlar.  İstiklal caddesinin çıkışına yaklaştığınızda ise görme engelli bir çiftin icra ettiği alaturka müziği dinler ve geceye bir not bırakırsınız. Yolun son kıvrımında kendine küçük bir alan açan yaşlı bir adam, tulum eşliğinde Karadeniz şarkıları söylemektedir.

 Rumca, Arapça, İngilizce Boşnakça ve çeşitli yerli dilleri ile icra edilen şarkıların sözlerini anlamazsınız belki ama seslere yansıyan duyguları hissedersiniz. Çünkü şarkıların doğduğu acılarla akrabalığınız vardır, sizi şarkılara çeken şey de aslında budur.

İstanbul’da sokak müzisyenleri deyince ilk akla gelen yerler Kadıköy bahariye caddesi, Beyoğlu ve İstiklal caddesi, Bakırköy meydanı gibi mekanlar olur. Toplu ulaşım araçlarında, mağazaların yoğun olduğu mekânlarda, rıhtımda genellikle halk müziği, sanat müziği, etnik müzik icra edilirken, restoranlarda, kafelerde ve elit kesimin bulunduğu mekânlarda caz, klasik müzik, rock türü müzikler icra edilir.

Sahne ortamında müzisyenler kendilerini dinlemeye gelenlerle mesafeli ilişki kurarken sokak müzisyenleri insanlarla sıcak bir bağ kurar, tanışır, sohbet eder hatta düet yaparlar. Kurulan bu bağ sokak müzisyenlerine yorgunluklarını unuttur ve motive eder.