İsrail uluslararası tüm hukuki anlaşmaları, sivilleri korumaya yönelik olan tüm sözleşmeleri ayaklarının altına alarak Gazze’de binlerce mazlum insanı fosforlu bombalarla şehit etti. Enkazın altından sağ çıkanların ise ekmeğini, suyunu, elektriğini ve ilacını keserek ölüme terk etti. Ne yazık ki İslam dünyasından bu vahşeti durduracak etkin bir yaptırım kararı alınmadı ve Filistin halkı yalnızlığa terk edildi.
75 yıldan beri pek çok saldırıya maruz kalan Gazzeli halk, binlerce bebeğin yanarak şehit olduğu son saldırıdan sonra tüm dünyada vicdanlı halkları metanetleri ile yanlarına çektiler ve Gazze bir dünya şehrine dönüştü. Artık tüm adalet taraftarlarının kalbi orada atıyor ve yalnızlığa terk edilen annelerin feryadına binlerce vicdanlı insan eşlik ediyor.
İşgalciler sırtlarını işbirlikçilerine yaslamışlar ve çocukları katletmeye devam ediyorlar. Annelerinin göğsünde vuruluyor bebekler... Saatleri Filistin’in özgürleşeceği güne kuran gençlerin hayalleri, yıkılan şehrin enkazı altında... Acı! Çaresizlik! Yalnızlık!
Cellatlar ABD ve Batıyı arkalarına almış vurdukça vuruyorlar. Peki nerede Filistinli annelerin mümin kardeşleri? Çocuklar bizim, çocuklar hepimizin… Ve çocuklar katlediliyor. Peki, nerede dünya çocuk hakları kurum ve kuruluşları? Bizi hamasetle uyutmuşlar... Meğer sırtımızı yaslayacağımız soğuk duvarlar dışında hiç kimsemiz, hiçbir şeyimiz yokmuş. Meğer büyüklerimiz birbirlerini vururken cellatlar çağın en gelişmiş savaş araçlarını üretmekle meşgullermiş. Biz yalnızmışız... Yapayalnız!
Filistin topraklarında çiçekler kanla sulanıyor. Anneler toprağa basmaktan kaçınıyorlar. Başınızı çevirdiğiniz her yerde şehitlerin hatıraları var. Ve sokaklardan keskin barut kokuları yükseliyor. İşgalci İsrail’in Amerikası var peki mazlum Filistin halkının yanında kim var? Ölüyoruz… Öldürülüyoruz... Neredesiniz? diye haykıran annelerin, çocukların, yaşlıların haklarını koruyacak bir ses, bir inisiyatif, bir birlik yok mu Allah aşkına?
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan Filistinli kadınlar sitemlerini düşmana değil dosta yapıyor ve bizim için üzülmeyin kendi vurdumduymazlığınıza, duyarsızlığınıza üzülün diyorlar. Biz çocukların yaslarına eşlik etmenin ötesine geçemezken onlar tekbir sesleri ile vuruyor düşmanı kalbinden.
Enkazı kaldırarak yaralılara ulaşmaya çalışan Gazzeli babalar ellerini attıkları her noktada bir bebeğin cansız bedeni ile karşılaşıyor ve suçsuz, günahsız, temiz bebekler şehadetin bilinciyle iç içe yaşayan annelerin ağıtlarıyla uğurlanıyor.
Fosforlu bombalarla vurulan Gazze bir dünya şehri oldu ve doğuda batıda, kuzeyde güneyde tüm vicdanlı insanlar merhamette buluşarak sokaklara taşıyor. Biz halkız ve ancak buna güç yetirebiliriz. Bunun dışında ne yapabiliriz ki? Ne yapabilirim? Gece vakti kalkıp ellerimi duaya açmanın dışında neye güç yetirebilirim? Duvarlara pankart asıp, katilin kanlı dişlerine lanet okumanın, boykot yapmanın, siyasilere çağrıda bulunmanın dışında ne yapabilirim?
Çocuklar… Çocuklarımız… Yüzlerine bakmaya kıyamadığımız ciğer parelerimizin bedenleri toprağa savrulurken eylemleri ve kınama mesajlarını aşan bir yaptırıma ihtiyaç var ama elini kim sokacak taşın altına?
Zihnimde uçuşan sorulara cevap ararken, İslam İşbirliği Teşkilatı, Arap Birliği Ortak zirvesi ve üye ülkelerin Filistin sorununu mütalaa etmek için Riyad’da bir araya gelmeleri içimi serinletmiş ve İslam coğrafyasının kaynaklarını katillere peşkeş çeken yöneticilerin geri adım atıp, etkin bir yaptırım kararı alabileceklerini düşünmüştüm. Fakat tahmin edebileceğiniz gibi görkemli saraylarda boy boy pozlar veren liderler durum tespiti ve basit kınama mesajları dışında bir icraatta bulunmadılar.
Anlaşılan adaletin tesisi halkların talepleri ve haklı çıkışları ile gerçekleşecek! Zira bölgedeki işbirlikçi yöneticilerin kalbi körlüğüne rağmen İngiltere, Almanya, Fransa, İrlanda, ABD’de kitlesel yürüyüşler, boykotlar yapılıyor ve dört bir yandan vurulan Gazze insanlığın kalbine yerleşiyor. Binlerce vicdanlı insan meydanlara çıkıp adaletin ekmekten daha önemli olduğunu vurguluyor.
İşgalciler ellerindeki kanla meydanlara çıkıp zafer naraları atsalar da bu savaşın kazananı Gazze halkı olmuştur. Cellatlar ise insanlığın kalbinden sürgün edilmiş ve tarihe mutlak kötülük olarak geçmişlerdir.