Siyonistlerin başı Netanyahu evleri enkaza dönüştürülen ve tüm yaşamsal kaynakları kurutulan Gazzeli halkı tehdit ediyor ve onlardan şehri acil boşaltmalarını istiyor. 75 yıldır cellatları ile birlikte yaşayan ve şiddetin her türlüsüne maruz kalan insanlar uğruna ağır bedeller ödedikleri toprakları beyaz bayraklarla terk ediyorlar. Yalnızlığa terk edilen onlarca kadın, erkek, çocuk nelerle karşılaşacaklarını bilmeden güneye doğru yürüyorlar. Mescidi Aksa’nın çocukları İslam coğrafyasının göbeğinde Holokost’un yeni versiyonunu İkinci Nekbe’yi yaşıyorlar. Ve sitemlerini dile getirmeden, hallerini kimseye arz etmeden sessizce gidiyorlar. İnsan içinde insansız kalmak, yalnızlığa terk edilmek… Ne acı!

İsrail, ABD ve Batı ittifakı, sömürdükleri kaynaklarla elde ettikleri maddi olanakları, son model savaş araçları ve gelişmiş medya aygıtları ile çıkıyorlar Gazzeli halkın karşısına. Siyonistlerin güç aldıkları yandaşları var, Filistinli halk ise yalnızlığa ve çaresizliğe terk edilmiş. Merhum Aliya İzzet Begoviç “Savaş bittiğinde hatırlayacağınız şey düşmanlarınızın sözü değil dostlarınızın sessizliği olacak.” der ve dostların vefasızlığının düşmanın şiddetinden daha ağır olduğuna işaret eder. Yıkıntılar arasında çocuklarının ceset parçalarını toplayan Gazzeli anne babalar bölge ülkelerinin soykırımı sessiz ve tepkisiz bir şekilde seyrettiklerinin farkındalar. İki çocuğu şehit olan anne bunu şöyle ifade ediyor: “Vallahi kıyamet günü, bize bu zulmü yapanlardan önce zulme sessiz kalan Müslümanlardan hesap soracağım.” Anneler “nerede Müslümanlar?” diye haykırıyor. Fakat bizler kınama eylemleri, nefret söylemleri, boykotlar ve duamız dışında bir şey yapamıyoruz.

75 yıldır devam eden katliamlar, sürgünler, tecrit, abluka ve işgaller 7 Ekim’de ikinci Nekbe ile zamanı donduruyor ve öksüz kalan çocuklar, dul kalan kadın ya da erkekler ve yaralı gençler şehri terk etmeye zorlanıyor. Bütün yaşamsal kaynakları kurutulan ve enkaza dönüşen Gazze ise cihadın ruhunu birlikte soluduğu insanlarla aynı kaderi yaşıyor.

Siyonistler ve işbirlikçileri kolları sıvamış Gazze’yi tamamen boşaltmak ve halkı bölgeden sürgün etmek için farklı seçenekler üzerinde duruyorlar. İngiliz Financial Times Gazetesi Avrupa Birliğinin Mısır’a bir milyon sığınmacıyı kabul etmesi yönünde görüşmeler yaptığına ve Mısır’ın bu tekliften rahatsızlık duyduğuna yer veriyor.  Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula Von Leyen Avrupa birliğinin Mısır üzerinden Gazze Şeridine insan hava koridoru açacağını ifade ediyor ve Gazzeli halkın sürgüne gönderilmesi yönündeki senaryoya işaret ediyor. Şer ittifakı bir araya gelmiş ve katliamlardan sağ kalan insanları nereye süreceklerinin hesabını yapıyorlar peki Müslümanlar nerede? Nerede Gazzeli halkın mümin kardeşleri, mümin yöneticileri ve liderleri?  Artık İslam İşbirliği teşkilatı, Arap Birliği ve hak ihlallerine yönelik tüm kuruluşlar yok hükmündedir ve şu saatten sonra mazlumlar için adaleti tesis edecek bir yapı inşa etmek vicdanlı insanların boynuna borç olmuştur. Peki, kim sokacak elini taşın altına?

Gazze’de yaşananlar İslam âleminin kopukluğunu, dağınıklığını ve ümmet çizgisinden tamamen uzaklaştığını gösteriyor mu? Filistin’de 75 yıldır soykırım yaşanıyor ve ne yazık ki bölge ülkeleri İsrail ile ticari, askeri ve siyasi ilişkileri sürdürüyor ve Coğrafyamızın zengin kaynakları, şer ittifakın hizmetine sunuluyor. Filistinli çocukların katilleri ile el sıkışan ve normalleşme adı altında ihanet belgeleri imzalayan yerli işbirlikçiler göreve devam ettiği sürece bu işgallerin ardı kesilmeyecektir. 

Gazze’de tarihin en ağır vahşeti yaşanıyor ve bütün dünyada vicdanlı insanlar harekete geçerek adalet için eylemler yapıyorlar… Vicdanlı insanların kalpleri Gazze’de atıyor. Doğu’da, Batı’da, Güney’de, Kuzey’de tüm duyarlı insanlar merhamette buluşuyor ve soykırımı reddediyorlar.

Gücümüz nispetinde hepimiz Filistinli mazlum halkın yanında olduğumuzu göstermeli ve zulmün ateşine su dökmeliyiz. Ama halkların gücü nereye kadar ulaşabilir ki? Biz asıl bölge ülkelerinin yetkin şahsiyetlerinin ve yöneticilerin harekete geçip siyasi ve ekonomik yaptırımlarını devreye sokarak katilin direncini kırmalarını bekliyoruz. İsrail ırkçılığı bölge ülkelerinin rehavetinden ve boyun eğişinden besleniyor ve güç elde ediyor. Buna fırsat verilmemelidir.