Seyyid Hüseyin Nasr, İslâmi gelenek, İslâm kültürü alanındaki çalışmaları ile günümüzün en önemli şahsiyetleri arasında kabul edilen, İslâmi ilimler uzmanı, İranlı profesör ve mütefekkirdir. 1980/81 eğitim döneminde “Knowledge and the Sacred” başlıklı makalesi ile Edinburg Üniversitesi’nin düzenlediği ve bilim câmiasında saygın bir yere sahip olan Giffors Seminerleri’ne davet edilen ilk müslüman bilim insanıdır. Yüksek öğrenimini ABD’de, Massachusetts Institute of Technology’de fizik dalında, doktorasını Harvard Üniversitesi’nde bilim tarihi alanında yapmıştır. İslam felsefesi, tasavvuf ve dinler tarihi üzerine 50’den fazla kitap ve 500’den fazla makale yazan Nasr’ın eserleri 28 dile çevrilirken Türkiye’de de büyük ilgi görmüştür.
Seyyid Hüseyin Nasr, eserlerinde modernleşmenin getirdiği sorunları tespit eder, geleneksel değerlerin ve bilginin önemini savunur. Çok iyi seviyede Farsça, Arapça, İngilizce, Fransızca, Almanca ve İspanyolca bilen Nasr, İtalyanca, Eski Yunanca ve Latince de bilmektedir ve Batı felsefesine, modern bilime hâkimdir. Nasr, İslam’ı sadece bir din olarak değil, bir medeniyet ve kültür olarak değerlendirir. Modern dünyanın sorunlarına İslam’dan ilham alan çözümler önerir, İslam’ı Batı dünyasına tanıtmada önemli bir rol üstlenmiştir.
Seyyid Hüseyin Nasr eserleri ile tanışmam, eserlerinin Türkçeye çevrilmesi, tanıtılmasında emekleri olan Prof. Dr. Ersin Nazif Gürdoğan hocamızın tavsiyesi ile oldu. Yazılarımda kitaplarından alıntılar yaptığım, düşünce dünyamda yeni pencereler açan, hakikatı özlü, net şekilde gösteren başucu kitabım olan eserleri çok kıymetli. “İnsan ve Tabiat” eserini defalarca incelediğim Nasr’ı, 25 Mayıs 2024 Cumartesi günü Atatürk Kültür Merkezi’nde ruberu dinlemek tarifsiz bir duyguydu.
Seyyid Hüseyin Nasr, “Hakiki İnsan Kalabilmek” konferansında kendi usulü erkânınca hazırlanan koltuğa oturmayı reddedip, konferans süresince kürsüde ayakta konuşmasını tamamladı. Nasr’ın duruşundaki vakar, saygı, sözcüklerindeki yumuşaklık, akış, gözlerindeki ışık, şevk, inancından aldığı gücü bilgi ile harmanlamasının verdiği bilgelik mekânın atmosferini de etkiledi. Yaşına, programlarının yorgunluğuna rağmen kendisine gösterilen teveccühe verdiği karşılık tepeden tırnağa nezaketti. Tüm sesler durmuş, mekândan soyut, karşılıklı manevi alışverişin verdiği huzuru hissetme vakti gelmişti. Konuşması sırasında “İnsanlık ihtişamını gitgide azaltıyor” derken, kendi özelinde insanlık ihtişamını çoğaltarak, halkalar halinde yayan ve yaşatan Seyyid Hüseyin Nasr ile buluşmak büyük imkân, manevi bir rızıktı.
Seyyid Hüseyin Nasr, “Hakiki İnsan Kalabilmek” konferansına, insanın İngilizce “man” ve Latince anlamından, birlikteliği ifade ettiğini açıklayarak başladı. Kur’an-ı Kerim’de evrim yoktur diyen Nasr, evrim teorisinin iddia ettiği gibi insan maymundan yaratılmadı dedi. Nasr’a göre insan kalabilmenin iki yolu, vahiy ve gelenektir. Gelenek aynı zamanda kutsal alışkanlıkları da içeriyor, gelenek hakikate yapışmaktır diyen Nasr, Hakikat nedir? Nasıl insan kalırız? İnsan ve Tabiat ilişkisi başlıkları altında, Allah, hakikat, tevhit odaklı konuştu. Türkiye’den bir bilge Seyyid Hüseyin Nasr geçti, ömrü çalışmaları bereketli olsun.