Merkezi Avrupa’daki çöküş, kültürel çöküşü beraberinde getirdi. Başta Almanya olmak üzere Türk ve Müslüman düşmanlığı farklı bir seviyeye ulaştı.

Ne yazıkki yaşanabilecek koşulları artık sağlayamıyorlar. Beş sene içinde Avrupa’da Türk ve Müslüman karşıtlığı ile ilgili önemli gelişmeler bekleniyor.
Şu resme bir bakın:
Almanya'nın doğusundaki Cottbus şehri.
Nasyonal Sosyalizmin (Nazizm) "dost yüzü" adını veren bir adamı dinlemek için küçük bir mekan.
Seçimler öncesinde  önde gelen ırkçı parti Alternative für Deutschland (AfD) üyeleri tarafından düzenlenen bir gençlik etkinliği.
 Üç eyalette çok güçlüler, Saksonya, Thüringen ve Brandenburg. Pankart "Cami olsun ya da Olmasın!" - "Cami mi? Oh hayır!" 

Ein Prozent (Yüzde Bir) derneği, Zukunft Heimat (Gelecekteki Vatan) ve "Büyük İkame" komplo teorisini desteklediği bilinen Kimlikçi hareket, kasıtlı olarak Batı ülkelerinin demografisini değiştirmeyi planladıkları aşırı sağcı fikirle yürüyorlar .
Irkçı Almanya İçin Alternatif Partisi (AfD) şu anda yaklaşık %30 destekle anketlerde önde gidiyor.
Daha beteri var, AfD Partisi sadece Almanya’daki Müslümanlara karşı olmakla kalmayıp dünyanın başka bölgelerinde Müslümanların soykırıma maruz kalmasını da destekleyen sorunlu bir anlayışa sahip.
İslam bölümünde Alman resmi kurumları ile Türkiye’ye bağlı Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) arasındaki işbirliğinin sonlandırılacağı, Müslüman Kardeşler gibi İslami cemaatlerin yasaklanacağı, Alman üniversitelerindeki İslam teolojisi kürsülerinin kaldırılacağı, minare ve dışa aktarılan ezana izin verilmeyeceği ifade ediliyor. Vaatlerde "Almanya’daki Yahudi yaşamının sadece aşırı sağcılar tarafından değil, giderek artan bir şekilde Yahudi ve İsrail düşmanı Müslümanlar tarafından da tehdit edildiği" ve "Yahudilere yönelik saldırıların kararlı bir şekilde önlenmesi gerektiği" belirtiliyor.
Siz anladınız yani.

Almanya’da yaşayan Türkleri i "yabancı" kategorisi içerisine dahil edip hedef haline getirdi. 
Hatta Alman vatandaşı olan Türklerin bile sınır dışı edilebileceğine dair görüşler ortaya atıldı.
Diğer Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, Almanya’da da yabancı düşmanlığı ve göçmen karşıtlığı korkusu kuruldu.
Bu korkuyu büyütmek için siyaset yapmak Avrupa’da göçmen nüfusunun ve mülteci dalgalarının arttığı bir dönemde geniş seçmen kitleleri kazanmak açısından önemli bir fırsat olarak görülüyor.
Ve bu fikir yaşama geçirildi.
Saldırılar örgütlü ve yükselişte.
Sloganlar islam’ı hedefliyor.
"İslam Almanya’ya ait değildir." (Der Islam gehört nicht zu Deutschland) cümlesiyle Almanya’daki Müslüman yaşantısına karşı çıkıyorlar.
Bu da ya büyük çatışmayı gündeme getirecek. 
Ya da artık gurbetçilerimiz kesin dönüş için düğmeye basacak.
Az sonra son darbe isimli kitabında 80 li yıllarda Almanya’nın Türk devleti aleyhindeki propaganda çalışmalarını dile getirmiştim.
21. yüzyılda Almanya aynı kadere yeniliyor.
Merkezi Avrupa Türk ve İslam düşmanlığında birleşiyor.
Hatta eyalet yönetimleri de öfkenin önünü açıyor.
Bavyera Eyaleti İçişleri Bakanlığı, sosyal medya hesabından Müslümanları terörist gösteren bir video yayınladı. Videoda dans eden Almanlar Müslüman kadınlara küçümseyerek bakmaları dikkat çekiyordu.

Daha önce ifade ettiğim gibi önce Türk diasporası ardından dost diyasporalar derhal organize edilerek bir arada güçlendirilmelidir.
Bu yöndeki ittifak gazetesindeki yazımdan sonra ufak kıpırdanmalar görmek sevindirici. Eğer kesin dönüş olacaksa; ayrılık da sorunsuz ve kolaylıkla gerçekleşmeli ancak bize yakışan Balkanlardan kopmamak gibi merkezi Avrupa’dan da ayrılmamaktır.
Türk’ün olduğu her yer güçlüdür.