Çatalca’da tarih kokan bir köy var insanı kendisine çeken. İnsan okuyarak mı, gezerek mi, yaşayarak mı tarih öğrenir? Bana göre insan yaşayarak tarihe iz bırakır, tarihi okuyarak öğrenir, gezerek hafızasına kazır.

Rotamız İstanbul’un batısı. Katırtırnakları tepecikleri örterken, patikalar bu hoş rayiha eşliğinde akıp gitmekte. Ayçiçeği ile güneşin aşkına şahitlik etmek, yol kenarlarını süsleyen oya gibi süslü karaçalının yapraklarına hayran kalıp, bu adı niye takmışlar sorusunu sorarak ilerlemek günün beyin jimnastiği. Dallardan dökülen erikler, çalıların arasında bize göz kırpan kıpkırmızı böğürtlenlerden tatmak, horozibiklerinin arasında fotoğraf çekilip, tabiatla bütünleşmek, yeşil daracık patikaların sonunda, durgun bir göl, bazen mavi dalgalarla kucaklaşmanın heyecanını yaşamak büyüleyicidir. 

3Cf457Fb 119E 4559 Bfef 3D38A41Aef6E

Köy kahvelerinde içtiğimiz lezzetli çaylar, ıhlamur ağaçlarının gölgesi, mübadillerle yaptığımız tarihi sohbetler. Kimi zamanda bir bahçenin ortasında sanat eseri gibi inşa edilmiş ateşe verilmeyi bekleyen odun yığınlarının mangal kömürüne dönüşmesini gözlemlemek. Yol kenarında aheste süzülen kaz sürüleri göz doldururken, ilk defa manda görenler için, fotojenik mandalar poz verirken cesur fotoğraflar çekmek. 

341E2F46 72D0 4Ea3 8948 2D7C93Ab9F63

Bazı coğrafyalarda tarihten miras hüznü iliklerinize kadar hissedersiniz. Farklı bir sükûnet vardır. Çatalca sınırları içindeki Çakmak Hattı çevresi de böyle bir yer. Sürülmüş bir tarlanın ortasında, uzaklarda garip, kimsesiz duran bir savunma hattı. 2. Dünya savaşının çıkacağı anlaşılınca, gelebilecek bir Alman saldırısından korunmak için büyük asker Mareşal Fevzi Çakmak tarafından yaptırılan Çakmak Hattı’na ulaşabilmek için tarlanın tüm engebelerini aşarken, nereye ve neden gittiğimizi anladım desem yalan olur. Yanına vardığımız vakit, yaşadığım duygu yoğunluğunu tarif etmek mümkün değildir. Ürkek ilk adımı atarken, içeri girdikçe koruganlar, mevziler, cephane sevkiyatı için düşünülmüş siperleri görünce, girişteki ürkeklik çıkışta kendini tarifsiz gurura bıraktı. Tarihime olan düşkünlüğüm, tarihi kişiliklere duyduğum şükran, büyük saygı zirvelere ulaşmıştı. Okuduklarını sahada yaşamak, hissetmekten başka bir tarifi olamaz sanıyorum. 

2E8D151C 872C 4D95 B80F Bf081512E1Ec

Kafamı kaldırıp, şöyle bir gökyüzüne bakınca, kayıp giden parçalı bulutlar, çorak bir tarla, çevrede yaprak, çalı varken tek bir çiçek kök vermemesi kendimce anlamlar yüklememe sebepti. Sahipsizlik miydi beni etkileyen, tarihten akan hüzünlü hikâyeler mi? 

8Cdfacb2 8434 4Efc 8239 55611521C961

Bu duygu yoğunluklarıyla yol bizi Dağyenice Alaiye Şehitliği’ne götürdü. 1912'deki 1'inci Balkan Savaşı'nda Osmanlı Devleti, kendisinden ayrılarak ayaklanan Bulgaristan, Yunanistan, Sırbistan ve Karadağ'a karşı savaşa girer. Düşman kuvvetleri Çatalca'ya kadar ilerler. Bir gece önce düşmanı püskürten yol yorgunu Alaiye Redif Taburu, Dağyenice Köyü civarında, mevzilerde konuşlanarak dinlenmeye çekilir. Mevzilere sızan Bulgar askerleri süngü hücumu ile uykudaki Alaiye Taburu'na saldırarak 657 askerimizi şehit eder. Saldırının ertesi günü karşılık verilir ve Bulgar ordusu ağır kayıplarla geri çekilir. 

1Ce012B0 E026 4E9D 8Fd0 Be3C3Eff6C04

Zaman tünelinde yolculuk ederken, köylülerle anlamlı sohbetler ediyoruz. Yol kenarında fotoğraf çekerken selam veriyor insanlar. Hep güler yüzlü, naif, sırrı toprak mıdır bilinmez. Gezimizi aile kökeni yüz yirmi yıla dayanan, değerlerini koruyarak aynı coğrafyada yaşamaya devam eden, ev yemekleri yapan bir mekânın sahibinin, çiğ börek ve hoş sohbeti ile nihayete erdiriyoruz. Her masada çiçekler, Türk bayrağı, milli bayram coşkusu yaşatıyor. Ağaçların dallarından sarkan erikler cömertliğin bereketi olsa gerek. Vedalaşırken erik toplama zevkini de yaşayıp, güzel temenniler ve hoş dokunuşlarla uğurlanıyoruz.

9Fa68Ec5 770D 4102 9846 38458C4A6A40

Uzaklarda değil, herkesin ulaşabileceği mesafede köyler var. Topraklarında eşsiz bir mücadelenin şahidi derin tarih ve şehitlikler.  Yeter ki biz o köy türküsüne kulak verelim, sahip çıkalım.