Milletimiz, 15 Temmuz hain FETÖ`cü darbe girişimini milletimizin el ve gönül birliğiyle bertaraf etti. Böylelikle bir gecede vatanımızın istiklâlini bir kez daha kurtarırken 228 şehit verdik, üçbin gazimiz oldu.

Tüm şehitlerimizin ayrı bir hakikati anlamlı, büyük bir hikâyesi var. Bu yazımızda şehitlerimizden Muhammet Ambar`a rahmeti vesile kılarak, küçük bir paragraf açacağız.

15 Temmuz şehitlerden biri de Muhammet Ambar`dı. Rize`nin Çayeli ilçesinin Bayköy`ünden 39 yaşındaki iki çocuk babası Muhammet Ambar; İstanbul`da esnaflık yapmış olan merhum Mustafa Ambar`ın altı çoğundan biri olan Muhammet Ambar`ın Pendik`te çocuk kıyafetleri ticareti üzerine küçük bir dükkânı büyük bir imanı vardı; 15 Temmuz gecesi bir an bile tereddüt etmeden canını bu topraklar için fedâ etmesini bildi.

Muhammet Ambar`ı 15 Temmuz`un yıl dönümlerinde Bağcılar Kirazlı kabristanlığında hayır, minnet ve rahmetle yâd ediyoruz. Ambar kardeşimiz, Kirazlı`nın orta yerindeki kabrinden Bağcılar`a, İstanbul`a ve oradan tüm Türkiye`ye lisan-ı haliyle sesleniyor: 'Şehitler ölmez, vatan bölünmez.'

Şehitliğe sevdalı bir kardeşimizdi Muhammed Ambar. Kabri başına Fatihalar okumak için ne zaman gitsem hafızama Şair Osman Bülent Manav`ın mısraları akın eder:

Ben fetih şehriyim sokaklarıma,
Bir şehit uzandı ve kan yürüdü.
İnceden bir ağrı, şakaklarıma,
Gün bugündür deyip hakan yürüdü,
Ölüme sevdalı kırk can yürüdü.

Şair Manav`ın dediği gibi ölümün sevdalısı kara sevdalısıydı o. Darbe girişiminden haberdar olur olmaz, sağına ve soluna bakmadan o zamanki ismiyle Boğaziçi Köprüsü`nün üzerine çıkıp vücudunu tankların önüne siper etti.

'ALLAH YOLUNDA ÖLDÜ RÜ LENLERE ÖLÜ LER DEMEYİNİZ'

Milletin Ü mmet-i Muhammed`in dertleriyle dertlenen biriydi Muhammed Ambar. Dünya Müslümanlarının yaşayageldikleri, maruz bırakıldıkları sorunlarla ilgilenir, Filistinli Müslümanlara reva görülen zulmün ızdırabını gönül evinde hissederdi. Mısır`da ilk defa seçimle Cumhurbaşkanı seçilen Muhammed Mursi`nin kızı Esma şehit edildikten kısa bir süre sonra dünyaya gelen evladına Esma ismini verdi. Babasının sevmeye doyamadığı Esma şimdi dört yaşında. Esma kızımız, 15 Temmuz`un ikinci yıl dönümünde babasının kabrinin üzerine gül yaprakları serpiştirirken, hafız Davut Okumuş, haşyetullahtan yufka gibi incelmış gönül diliyle Bakara Suresi`nin 'Allah yolunda öldürülenlere 'ölüler' demeyin. Bilakis onlar diridirler, lâkin siz anlayamazsınız' meâlindeki 54`üncü ayet-i kerimesini okurken hazirunun kirpikleri artık göz kapaklarındaki ağırlıkları taşıyamaz olmuştu.

MUHAMMET AMBAR ADAM GİBİ ADAMDI

Mert bir delikanlıydı o. Adam gibi adamdı. Çocukluğunda Hazret-i Ali`nin yiğitlik menkıbelerinden etkilenerek, Efendimiz`in (sav) 'Lâ fetâ illâ Ali, lâ seyfe illâ Zülfikâr/Ali gibi yiğit Zülfikar gibi kılıçbulunmaz' hadis-i nebevisinden esinlenerek oğlunun ismini Ali koymuştu. Ali ve Esma`ya borcumuz var bizim; Vefâ borcu, kardeşlik borcu;

KARANLIK GECEYİ ŞEHİTLERİN NURU AYDINLATTI

15 Temmuz 2016`ya gidiyoruz... Karanlık bir gece... Gecenin karanlığına, vatanlarını satan hainlerin cürmü eklenince karanlık daha da derin bir hâl alıyor. Türkiye`nin geleceğine çökmek isteyen, dış güçlerin maşası FETÖ`cü karanlık örtüsü, birbiri ardına gelen şehitlerin nuru ile param parça ediyor. Boğaziçi Köprüsü`ne boylu boyuna uzanan fidanlar, sadece milleti değil ümmet-i de kurtarıyor.

MUHAMMET AMBAR 15 TEMMUZ`UN İLK ŞEHİTLERİNDEN BİRİ

15 Temmuz günü Ü sküdar Burhaniye`deki evinin balkonunda çay içmekte olan Muhammet Ambar darbe girişimini haber alınca büyük bir vazife şuuruyla Boğaziçi Köprüsü`ne koşar adım gidiyor.

Darbeye ilk direnenlerden, ilk gidenlerden ve dolayısıyla ilk şehitlerden birinden söz ediyoruz. Köprüde en ön saftaki yerini alıyor. Çok geçmeden, tertemiz alnından vurularak yere düşüyor. Hain-FETÖ`cü haşhaşilerin açtığı ateşle onulmaz yaralar alıyor. Hastanede ilk gün ışığı henüz camlarla selamlaşmadan önce ruhunu teslim ederek, şehitler kervanına katılıyor. Vefât yıldönümünde kabri başında gençhafızların terennüm ettiği gibi 'Şehit tahtında Rabbe gülümsüyor'.

DÜ NYADA BİR YOLCU GİBİ YAŞADI;

Muhammet Ambar dünyada bir yolcu gibi yaşadı. Uzun emelleri hiçbir zaman olmadı. Gözlerini, fenâ âleminin ışıltılarına elini eteğini, yalan dünyanın öğütücü çarklarına kaptırmadı. Dünyaya gönderilişinin hikmetini düşündü, vazifesini arayıp buldu. Şehadetti onun görevi.

Kanaatim odur ki Muhammed Ambar, Efendimizin (sav) döneminde yaşasaydı Uhud harbine katılır, Okçular Tepesi`ndeki mevzii, kanının son damlasına kadar savunurdu. İstanbul`un fethi zamanına şâhitlik etseydi Ulubatlı Hasan ile birlikte Bizans`ın surlarına bayrağımızı dikerdi. İstiklal savaşı günlerini görseydi Çanakkale`deki isimsiz kahramanlardan biri olurdu. Çünkü o hezâ şehit ve onun ismi Muhammet.