Yeni bir öğretmen olarak eğitim yolculuğunuza adım attınız. Evet, ilk adımı attınız ancak bu her şeyin bittiği anlamına elbette ki gelmiyor. Bu hem heyecan verici bir başlangıç hem de bazı zorluklarla dolu bir macera olabilir. Bu yolda zaman harcamış, emek vermiş, terlemiş bir meslektaşınızdan sizi başarıya götürecek değerli ipuçları vermeye gayret edeceğim.
İlk günlerinizde, okulunuzu, öğrencilerinizi ve idareyi tanımak için sabırlı olun. Hemen en yüksek sınıfları almak yerine, daha küçük sınıflarla başlayarak mesleğinizi sağlam temeller üzerine inşa edin. Örneğin, ortaokulda beşinci sınıflarla; lisede dokuzuncu sınıflarla başlayarak, öğrencilerinizin öğrenme ihtiyaçlarını daha yakından gözlemleyebilir ve onlara daha iyi rehberlik edebilirsiniz. Bu, ilerleyen dönemlerde daha büyük sorumluluklar üstlenmenize sağlam bir zemin oluşturacaktır. Böyle bir başlangıç işin mutfağından başlamak gibi düşünülebilir.
Okul idaresiyle sık sık iletişim halinde olun, onların rehberliğini isteyin ve okulunuzun dinamiklerini öğrenin. Örneğin, okuldaki deneyimli öğretmenlerle görüşerek, sınıf yönetimi konusunda ipuçları alabilir ve öğrencilerle daha etkili bir iletişim kurma yöntemleri hakkında fikir edinebilirsiniz. Sorunları büyütmeden, biriktirmeden çözüme götürme işini alışkanlık haine getirmelisiniz. Biriktirdiğiniz takdirde küçük sorunların bile ne kadar büyüdüğünü hayal bil edemezsiniz. Siz, siz olun! Soruna anında müdahele edin, yardım alın, üzerine gidin ve çözün.
Öğrencilerle samimi bir ilişki kurun; onların ilgi alanlarını öğrenin, duygularını anlayın ve onlara değer verdiğinizi hissettirin. Örneğin, sınıf içi etkinlikler düzenleyerek öğrencilerinizin yeteneklerini keşfedin ve onların özgüvenlerini arttırıcı geri bildirimlerde bulunun. Bu, sınıfta pozitif bir atmosfer oluşturmanıza ve öğrencilerin motivasyonunu artırmanıza yardımcı olacaktır. Teneffüste, ders aralarında onları tanıyın. Hayata dair cümlelerle başlayın. Öğrenci zaten en doğal haliyle size gelecek ve sevdiği alanları sizinle paylaşacaktır.
Dükü maç ne oldu?
Ayakkabıyı yeni mi aldınız?
Dün akşam ne yediniz?
Ben öğrenciyken en çok sevdiğim ders: “Beden eğitimi” idi. Seninki nedir?
Baban ödevlere yardımcı olabiliyor mu?
…
Buna benzer sorular öğrenci ile aranızdaki muhabbeti pekiştirir ve size müthiş ip uçları verir. Ancak bu muhabbetleri yaparken seviyeye dikkat edin! Siz, öğretmen, o da öğrenci gibi davranmalı. Tüm konuşma ciddiyet ve tebessüm dengesi gözetilerek yapılmalı.
Velilerle iş birliği yaparak öğrencinin gelişimi konusunda ortak bir payda bulun ve onları eğitim sürecine dahil edin. Örneğin, veli toplantıları düzenlendiğinde, öğrencilerin akademik ve sosyal gelişimleri hakkında bilgi paylaşımı yapın ve velilerin endişe ve önerilerini dinleyerek ortak çözümler üretin. Mutlaka somut örnekler ve ödevler verin. Neyi neden yapması veya yapmaması gerektiğini kısaca özetleyin. Öğrencinin sınıftaki durumunu, ödevlerini, iletişimini, paylaşımını, saygısını, sorumluluklarını, okuma alışkanlığını veli ile paylaşın.
Kendi eğitiminizi ihmal etmeyin. Sürekli öğrenme, öğretmenlik mesleğinin vazgeçilmez bir parçasıdır. Örneğin, mesleki gelişim kurslarına katılarak, öğretim teknikleri ve pedagojik yaklaşımlar konusunda kendinizi güncel tutun ve bu bilgileri sınıfta uygulayarak öğrencilerinizi daha etkili bir şekilde destekleyin. Ders tasarımı, ders oyunları, şakalaşma yöntemleri, öğrencilere yönelik hikayeler, yeni teknolojik gelişmeler, hayata dair genel bilgiler konusunda sürekli takipte olmalısınız. Mesleğinizle ilgili haberleri, köşe yazılarını, dergileri mutlaka okuyun, okumalısınız.
Ancak bu hepimizin kanayan yarasıdır. “Öğretmen oldum!” “Bundan sonra okumasam da olur.” “Kitaba para mı vereceğim?” “Öğretmene değer mi veriyorlar ki ben kendimi geliştireyim!” “Meslekteki ve eğitimdeki yeniliklere bakmasam da olur.” gibi cümleleri lafız olarak söylemesek de davranışlar bunu çok net ortaya koyuyor. Biz öğretmenler yeniliklere açık olmalıyız, en çok biz okumalıyız, okutmalıyız.
Öğrencilerin bireysel ihtiyaçlarına dikkat edin ve derslerinizi mümkün olduğunca buna göre uyarlayın. Örneğin, öğrencilerin öğrenme tarzlarını ve güçlü/ zayıf yönlerini belirleyerek, özelleştirilmiş öğrenme planları oluşturun ve öğrencilerin akademik başarılarını artırmak için bireysel destek sağlayın. Klasik olanın dışına çıkmamız gerekiyor. Oyunlara, slaytlara, farklı etkinliklere, tiyatroya, eğlenceye, şakaya, grup etkinliklerine ihtiyaç olabilir. Öğretmenin ders saati, diğer imkanlar, ortam buna göre ayarlanmalı. Bunun için de biz öğretmenler her kapıyı aşındıralım. Birkaç defa çaldığımız kapıdan öyle ya da böyle olumlu bir cevap, yardım gelecektir. Yeter ki biz samimi ve istekli olalım.
Öğretmenlik mesleğinin önemini ve değerini her zaman hatırlayın; öğrencilere rehberlik etmek ve onların hayatlarına dokunmak büyük bir sorumluluktur. Öğretmenlik, geleceğimizi şekillendiren en kıymetli mesleklerden biridir ve sizin de bu kutsal görevde önemli bir rolünüz var. “Sadece dersimi anlatır, çıkarım başka da karışmam!” dediğimiz zaman kendimizle, eğitim ve öğretimin hedefleriyle, ruhuyla çelişiriz.
Başarıya giden yolculuğunuzda sabırlı olun, öğrenmeye açık olun ve her adımda ilerleyin. Unutmayın ki, her zorlukla birlikte bir fırsat gelir ve siz de bu fırsatları en iyi şekilde değerlendirerek büyüyebilirsiniz.
Kıymetli Genç Öğretmenim,
Mesleğe başlarken dikkat edilmesi gereken önemli ip uçlarından bazılarını şöyle en kısa haliyle özetleyelim:
“Nasıl başlarsan öyle gider.” Bu sözü unutma!
Sabırlı olun; öğrenciyi, okulu, idareyi, meslektaşlarınızı tanımaya zaman ayırın.
Göreve küçük sınıflarla başlayın. Çok daha yararlı olduğunu göreceksin!
Sorunları büyütmeden hemen çözme alışkanlığına sahip ol!
Sınıf içinde sıra dışı etkinlikler yapmaya gayret et.
Teneffüste, ders aralarında nokta atışı sorularla öğrencileri tanı.
Ciddiyet ve tebessüm dengesine azami derecede dikkat et!
Öğrenciye de veliye de somut örnekler ver, nedenlerini anlat.
Veli ile öğrencinin gidişatını paylaşın, geciktirmeyin, biriktirmeyin.
Kendi eğitiminizi ihmal etmeyin!
Yeniliklere açık olun. Mesleğe, eğitime dair okumalar yapın.
Klasik olanın dışına çıkmalısınız. Çıkarken yoldan çıkmadan makul sınırlar içinde bunu yapmalısınız.
En kıymetli ve yüce bir mesleği yaptığınızı hiç mi hiç unutmayın!
Değerli Öğretmenim,
Yüzmeyi öğrenmeden açık denizlere sakın ha, açılmayın! Sınıfın, okulun tozunu yutmadan tarz oluşturmaya kalkmayın! Toprağa tohum atmadan ve mevsimleri yaşamadan sakın ha ürün almaya kalkma! Tecrübeye saygı duyun! Fırsatları kaçırmayın; farklı metotları akıp giden nehrin akışını bozmadan hayatın sadeliğiyle deneyin. Karmaşık olmaktan uzak durun.
Yolunuz açık, alnınız ak, bahtınız pak olsun!
Yolun başında olana da yolun ortasında olana da küçük bir ışık, umut olabilirsek bizden bahtiyarı yoktur vesselam!