“Anomali.” Genellikle tıp terimi olarak kullanılıyor, ama hayatın her aşamasında veya bilimin ilgilendiği her alanda görülebilecek, normalde pek raslanmayan ya da “normalden farklı olan” anlamına geliyor.
“Müttefikimiz” Amerika Birleşik Devletlerinde devlet kurumlarının gelecek yıla ait bütçeleri bir süredir Temsilciler Meclisindeki komisyonlarda görüşülüyor. Bütçesi en çok tartışılan kurumlardan birisi de Anomali Çözüm Ofisi, (All-domain Anomaly Resolution Office) kısa adıyla AARO, Amerikan ordusuna bağlı olarak faaliyet gösteren bir birim. İnternet sayfalarına göz atmak isterseniz adresleri de şu: https://www.aaro.mil
İnternet adresleri hakkında pek bilgisi olmaya okurlar için hemen belirtelim “.mil” uzantısı military yani askerî anlamına geliyor ve Amerikan ordusuna bağlı birimlerce kullanılıyor.
AARO, yeni bir terim olan UAP, yani “Tanımlanamayan Anormal Olaylar” ile ilgileniyor. Eskiden UFO kısaltmasıyla bilinen “Tanımlanamayan Uçan Cisimler” ismi terk edilerek, yerine daha geniş kapsamlı “Tanımlanamayan Anormal Olay” terimini getirdiler. UAP sınıfına giren olaylar, hemen ne olduğu anlaşılamayan ve tanımlanamayan, uzay ile atmosfer veya atmosfer ile su kütleleri arasında geçiş yaptığı gözlemlenen araçların, görülebilen nesnelerin veya cihazların normalden farklı davranışlarının gözlemlenmesi şeklinde ifade ediliyor.
Bunlar işin resmiyet kısmı, madalyonun diğer yüzünde ise bu büroda çalışanlar, başkana bile yalan söyledikleri, seçilmiş sivil otoritenin bilmesi gereken pek çok şeyi kararttıkları suçlamasıyla karşı karşıyalar. Amerikan kongresinde hem Cumhuriyetçiler hem de Demokratlar, UFO, yeni adıyla UAP meselelerini ciddiye alıyorlar. Bizde herhangi bir toplulukta lafı geçtiğinde alay konusu edilen, hemen espriyle karşılanan UFO, ben gördüm diyenin aklını yitirmiş sayıldığı şey, Amerika Birleşik Devletleri’nde ordu içerisinde birimler kurulmasına ve büyük bütçeler ayrılmasına yol açacak şekilde ciddiye alınıyor.
Peki ama neden?
2024 yılı Amerikan Kongresi bünyesindeki Gözetim ve Sorumluluk Komitesi duruşmaları için millet meclisine çağırılan dört tanıktan birisi eski Savunma Bakanlığı yetkilisi Lue Elizondo idi. 2017’de NewYork Times’ın “Parlayan Auralar ve Kara Para” başlığıyla yayınladığı haberle Pentagon’un gizemli UFO programı açığa çıkmıştı, belki hatırlarsınız bu olaydan sonra da dünya dışı bir uzay aracının videosu ilk kez ABD tarafından doğruluğu onaylanarak medyada yayınlanmıştı ve büyük ilgi çekmişti. Aynı haberle, Lue Elizondo’nun görevi UAPleri incelemek olan AATIP adlı gizli bir Pentagon programının üst düzey yetkilisi olduğu da ortaya çıkmıştı.
Bunlardan niçin bahsediyorum? Çünkü Lue Elizondo söz konusu komisyonda verdiği ifadede, “Amerikan hükümeti veya dünyadaki başka herhangi bir hükümet tarafından üretilmemiş ileri teknolojilere sahip birilerinin, dünya genelindeki “hassas” askeri tesisleri gözetim altında tuttuklarını” açıkladı. Açıklamanın video kaydı internette var. Ayrıca Amerika Birleşik Devletlerinin dünyaya düşen UAPlar üzerinde çalışarak tersine mühendislik yöntemiyle diğer ülkelerle silahlanma yarışına girdiğini de laf arasında söyleyiverdi. İşin skandal kısmı Pentagon’un bu çalışmaları Amerikan Kongresi’nden sakladığının ortaya çıkmasıydı. Sivil otorite, kendisinden habersiz yapılan çalışmaları sorguluyor, AARO’ya tahsis edilen yüksek bütçelerin nerelere, ne şekilde harcandığını öğrenmek istiyor. İşte Gözetim ve Sorumluluk Komitesi adı verilen meclis komisyonunun şimdilerde sorguladığı konu bu. Komitenin başında fanatik bir Trump yanlısı olarak bilinen Cumhuriyetçi milletvekili Nancy Mace bulunuyor. Mace, son seçim kampanyası sırasında Donald Trump’a yapılan suikast girişimi ile ilgili olarak ABD Gizli Servis Müdürü Kimberly Cheatle’ı sorumlu tutmuştu.
Amerika’da Trump’ın görevi devralması ile çok şey sorgulanacak ve değişecek gibi görünüyor. Bu defa Trump, toplama adamlarla değil, ne yapacağını önceden planlayan bir ekiple geliyor. Ancak UAP konusu da topluma açıklanır, dünya dışı akıllı varlıklarla ilgili bilgiler ortaya çıkarılır şeklinde bir öngörümüz asla yok. Çünkü derin dünya devleti, Amerika’nın seçilmişleri tarafından yapılan böylesi bir girişimi her zaman engelliyor ve müthiş bir dezenformasyonla olayların üstü kapatılıyor. Ancak askeri üslerin gözetim altında tutulduğu konusundaki resmi ağızdan yapılan açıklama önemli.
Ruslar da Sovyetler Birliği döneminden beri bu tür bir gözetim altında olduklarının farkındaydılar. Ukrayna’nın SSCB’nin bir parçası olduğu yıllarda, 4 Ekim 1982’de Usovo’daki Nükleer Füze Üssü’nde yaşanan bir olay, bu konunun hafife alınamayacağını göstermişti. 52035 numaralı Usov askeri üssünün yer altındaki kumanda merkezi Amerika’ya ve dünyanın değişik ülkelerine atılması planlanan nükleer başlıklı füzelerin bulunduğu bir savaş merkeziydi. Yarbay Boris Sokolov ve Yarbay Vladimir Platunov gecenin karanlığında havada uçarak askerî üssü gözetleyen bir UAP fark etmişlerdi. Cisim görüldükten kısa süre sonra, aniden askeri üsteki nükleer silahların kumanda merkezinde ışıklar yanmaya başlıyor ve nükleer silahlar hiçbir insan müdahalesi olmadığı halde fırlatılmaya hazır hale geliyor. Ne olduğunu anlamaya çalışan personelin korkulu bakışları altında. Normal prosedürde bu işlemin Moskova’daki Genel Kurmay Merkezinden onaylanarak başlaması gerekiyordu. Daha sonra Moskova’ya sorulduğunda olaydan hiç kimsenin haberi olmadığı ortaya çıkmıştı. Şimdilerde sözü çokça edilen Üçüncü Dünya Savaşı o an başlamak üzereydi. Nükleer Silahların aktive edilmesinden sorumlu subay olan Binbaşı Davidoviç Kataman, daha sonra verdiği ifadelerde şöyle demişti; “Bir şey, bir dizi aktivasyon kodunu girip nükleer füzeleri fırlatılmaya hazırlamıştı. Onbeş saniye sonra herşey normal döndü.” (*) Bütün donanım daha sonra tek tek sökülerek arıza olup olmadığı araştırılmış ve Ruslar hiçbir kanıt ve arıza bulamamışlar. Verilen mesaj çok net, “en gelişmiş silahlarınızla bile çocuk oyuncağı gibi oynayabiliyoruz.” Buna benzer hatta geniş kitlelerin UAP gözlemlediği pek çok olay Rusya’da Savunma Bakanlığı’nda bir seri toplantıların yapılmasına yol açmış ve inceleme komitelerinin kurulması sürecini başlatmıştı. Bu işlerinde içinde Ruslar da var elbette. Ellerindeki dünyaya düşmüş bazı dünya dışı araçları, yüksek teknoloji taşıyan silahlar geliştirmek amacıyla inceledikleri söyleniyor.
Peki bizde durum ne merkezde. Yukarıda sözü edilen “birilerinin” askeri ve stratejik bölgelerimizi izlediği konusunda bir gözlem veya görgü tanığı ortaya çıktı mı? Çıkmaması çok normal, çünkü bu tür bir söylemde bulunan kişilere bizim toplumumuz şüpheci bile değil tamamen alaycı bir yaklaşımla bakıyor ve hatta aklını yitirmiş olarak görüyor. 24.000 alemin var olduğuna inanıp, o alemlerde kimsenin yaşamadığını zannetmek de cabası. Gerçi bundan yıllar önce, 1974 yılının haziran ayında bor ve borun kimyasal bileşeni olan boraks sevkiyatı yapan gemilerimizin çokça gelip gittiği bir limanımızın iki mendireği arasında, iki yüz metre kadar yükseklikte, havada sabit durarak limanı gözetleyen, giriş çıkışı kontrol altında tutan beyaz renkli ve silindir kesiti şeklinde bir UAP görüldüğü rapor edilmişti. Ama kimse ilgilenmeyince tarihi kayıtların arasında kayboldu gitti.
Aslında pek çok insan, çok sayıda anomali olayına şahit oluyor. Ama eğitim sistemimiz, bu olayları ayırt edebilecek farkındalığı veremediği için hepsi sıradanlaştırılıyor ve yok sayılıyor. Bir örnek vereyim isterseniz. Siz hiç akşam iş çıkışı saatlerinde E-5 karayolundaki yoğun trafikte, milim milim ilerleyen yüzlerce araçta bulunan insanların gözü önünde bir anomali olayının yaşanabileceğine ihtimal veriyor musunuz? Yaşandı. Yoğun trafikte araçlar ne yaparlar? Son derece düşük hızla giderken arada bir trafik durur, sonra önündeki arabanın ilerlemesini bekler ve öndeki araç harekete geçince şoför hafifçe gaza basar ve onu takip eder. Öyle olmadı. Öndeki aracın arka iki tekerleği, arkadaki aracın ön camının üstüne çıktı. Evet evet arkadaki aracın sürücüsü, birden bire öndeki aracın iki tekerleğini arabasının ön camının üzerinde, tam önünde gördü. Şöför yolu göremez hale geldi. Yaz mevsimi, araçların camları açık, araçta bulunan genç kızların çığlıkları çevreden duyuluyordu. Öndeki araçta bulunanlar ise neler olduğunu anlamak için şaşkınlıkla aracın içinde arkaya dönüp bakıyorlardı. Önceki aracın arkası iyice kalktığı için, burnu yere değmek üzereydi, ama değmiyordu. Bir süre böyle birliktelik halinde yol aldılar. Sonra öndeki aracın tekerlekleri nasıl olduysa, arka tamponu arabanın ön kaputu üzerinde kayarak yere yumuşak iniş yaptı (!) ve araç yolda yavaşça ilerledi, araları bir iki metre açıldı. Ama olay bitmemişti, aynı şey bir kez daha tekrarlandı, öndeki aracın arka iki tekerleği yine arkadaki otomobilin ön camına çıkıverdi. Öndeki aracın burnu yine yere değmek üzereydi neredeyse, ama değmiyordu. İnsanlar korkuyla yine çığlık atmaya başladılar. İnanılmazdı. Normalde arkadaki arabanın öndekine çok yaklaştığında tamponların birbirine çarpması ve bir itişme yaşanması gerekirken, öndekinin arka tekerlekleri sanki görünmez bir el tarafından havalanıyor ve arkadaki aracın ön camına yerleşiyor, hem de camı kırmadan/göçertmeden öylece kısa da olsa birlikte mesafe kat ediyorlardı. Araç yine yavaşça kayarak yere indi ve ikisi de hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ettiler. Bir anomali yaşanmış ama insanlarımız bunu normal karşılaşmıştı.
Buraya kadar bahsettiğimiz anomaliler yaşanmış olaylardı. Bir de yaşanmadığı halde insanlara yaşanmış gibi aktarılanlar var. Küreselciler, UAP, eski adıyla UFO lafları ederek insanları istedikleri gibi algı operasyonlarıyla yönlendirmek istiyorlar. Korku yaymak için ya da kendi yaptıkları kötülükleri var olmayan uzaylıların üzerine atmak gibi, ispatı çok zor olan yöntemlere başvurmaları an meselesi. Asıl uyanık olmamız gereken nokta burası. Yoksa yaşanan, yani gerçek olanları görmek için başımızı kaldırıp gök yüzüne bakmamız yeterli. İhmal etmeyip arada bir gökyüzüne bakalım. Ya da Kuran okuyup anlamaya çalışalım.