Şairler arasında Nef`inin çok özel bir yeri var. Nef`inin yaşadığı 16. yüzyıl sonu ile 17. yüzyıl başının hem Osmanlı Devleti hem Avrupa için kargaşa dönemi olduğunu, halkı da seçkinleri de derinden etkileyen büyük ekonomik ve siyasi değişimlerin bu dönemdedir. Şiiri de kendisine kadar gelen Türkçe ve Farsça şiirin bir zirvesi kabul edilir.
'Nef`i ,Türk`ün ayranının kabarmasıdır.' der Yahya Kemal
Namık Kemal, Magosa Zindanı`ndan Recaizade Ekrem Bey`e yazdığı bir mektupta, 'Nef`i Divanı`nı gene okuyorum. Ne büyük, ne büyük; ' diye hayranlığını belirtmişti.
Şairliği ile kısa sürede büyük şöhret kazanan Nef`inin, saray katipliği yaptığı dönemde, Padişah I. Ahmed`e sunduğu ilk kaside, Sutan Ahmed Camii`nin yapımıyla ilgilidir. Kasidede camiin büyüklüğünden, ihtişamından bahsederken, şairleri desteklemenin padişahın büyüklüğüne yakıştığını belirtir. Padişahın ilgisini beklediğini ifade eder.
Nef`inin büyük sanat kudreti, kendisini çekemeyenler arasında kıskançlık, kin, ve düşmanlık yaratıyordu. Onun hicvine uğrayanlar, fırsat buldukça Nef`iye kötülük etmekten geri durmadılar.
Türk Edebiyatının büyük hiciv şairi Nef`i, Vezir Bayram Paşa tarafından boğdurulup cesedi Sarayburnu`nda denize atılmıştı.
Büyük şöhretini Dördüncü Murad zamanında yapan Nef`i, Padişah`ın bozuk düzen şiirlerine, hatta atlarına methiyeler de kaleme almıştı. Hicivleri yüzünden dilinin belasını çok çeken Nef`i, üçdefa işinden kovulmuş, haşin, mağrur bir şairdi.
Ü nlü tarihçi Naima nın anlattığına göre:
'Beşiktaş sahilinde güzel bir köşk yaptırmış, bu köşkte Nefi, hicvini okurken yağmur yağmaya başlamış ve şimşekler çakıp yıldırım düşünce korkmuş, günahlarının bağışlanması için sadaka dağıtmış ve Nefi ye bir daha hiciv yazmaması için yeminler ettirmiştir.'
Bir müddet hicve tövbe eden Nef`i, Padişah`a şöyle demişti: 'Padişah`ım, evet bugünden itibaret kimseyi hicvetmemeğe yemin ettim, ama eğer izin verseydin, şu uygunsuz bahtımı hicvederdim.'
Nef`inin, Gürcü Mehmed Paşa aleyhine yazdığı Siham- Kaza (Kaza- Okları) adlı hicviyesi çok meşhurdur. Rivayete göre, Nef`i, sarayda Dördüncü Murad`ın huzurunda Sihamı- Kaza`yı okurken, saraya bir yıldırım düşmüş. Bu hadise, büyük hicivcinin gözden düşmesine sebep olmuş. Nef`iyi çekemeyenler şu beyiti söylemişler:
Gökten nazire indi Siham-ı Kaza`sına
Nef`i diliyle uğradı hakkın belasına;
Nef`i kimseyi hicvetmemeye yemin ettiği halde, sözünü tutamayarak yine etrafını hicvetmeye başladı.
Bayram Paşa için yazdığı hicviyeyi haber alan Padişah memnun oldu ise de Padişah`ın kız kardeşini alarak eniştesi olan Bayram Paşa da okudu ve Nef`inin katlini emretti. Naima Tarihi`ne göre, Bayram Paşa, Nef`iyi huzura çağırarak ağzına geleni söyledi ve 'kaldırın!' diye emretti.
Zavallı Nef`iyi hemen Saray odunluğuna hapsettiler orada boğup, cesedi de Sarayburnu`ndan denize attılar. Bu işe memur edilen ve sonraları paşa olan Boynu Eğri Mehmed, şairi odunluğuna götürürken, Nef`i Efendi, gel odunlukta hicvedilecek bir şey var!' deyince, Nef`i de ağzına geleni söylemiş. Nef`i odunlukta hapis iken, katli fermanını kendisine okumak üzere Haremağası gelmiş. Fermanın üzerine bir damla siyah mürekkep düşünce, son deminde bile dilini tutamayan Nef`i, Haremağası`nın siyah tenini kastederek, kağıda damlayan mürekkep için, 'Ağa hazretleri, fermanın üzerine terini damladı!' demiş.
Naima`nın yazdığına göre, Bayram Paşa, huzuru, hümayunda, 'Padişah`ım, halk arasında benim ırzım ve haysiyetim kalmadı bu hasibin katline izin buyurunuz!' diye ısrar edince, Padişah, Nef`iyi Bayram Paşa`ya teslim etmiş. Nef`iden hemen hemen herkes şikayetçi olduğundan, bütün ulema derhal katline fetva vermişler. Hatta bu hususta, Farsça meşhur bir beytin tercümesi şöyledir: 'Hicviye söyleyen o şair ki ismi Nef`idir dört mezhep hükmüne göre, engirek yılanının katli nasıl vacib ise, onun da katli öyle vaciptir.
Nef`i, fırsat bulunca, hicivlerinde dost ve düşman ayırmaz, onları yerin dibine batırıp çıkarırdı. Fakat onun nükteli zarif hicivleri de vardır. Bir gün Tahir Efendi adında biri, mecliste Nef`iden bahsedilirken, 'Aman anmayın şu kelbi (köpeği),' demiş.
Bunu haber alan Nef`i, şu kıt`a ile Tahir Efendi`ye cevap vermiş:
Bize Tahir Efendi kelp demiş;
İltifatı bu sözde zahirdir!
Maliki Mezhebim benim, zira
İtikadımca kelp tahirdir;
Şair, böylesine, hem insan adı, hem de Arapça`da 'temiz' anlamına gelen 'Tahir' kelimesi ile cinaslı bir nükte yaptı. Maliki mezhebinden olarlarca, köpek temiz bir hayvandır.
Misilsiz bir ruh azametiyle hakikaten kudretli bir şair olan Nef`inin, üçpadişahın dostu olmasına rağmen, ömrünü hicivler yazarak heder etmesi garip bir tecellidir.
Odunlukta Nef`iyi boğdurup cesedini denize attıran, Sadrazam olan Boynu Eğri Mehmed Paşa`da, boynunu cellada teslim ederek can verdi.