İnsanlar kültür, kitap, sanat olmadan da yaşayabiliyorlar ama ekmeksiz, yemeksiz, ucuz pahalı tatlısız yaşayamıyorlar.
Müslümanlara bir teklifim var:
Ekmek, aşçılık, börekçilik, pidecilik, pastacılık, kurabiye, dondurma ve bunlara benzer yeme ve içme eğitimi verecek çok ciddî bir meslek lisesi açsınlar. Başına dünya çapında uzman ve becerikli bir müdür, idareciler, öğretmenler getirsinler. Dışarıdan da çok kalifiye ustalar ve öğretmenler arayıp, bulup bizimkilere ilave etsinler. Böyle bir okula rastgele öğrenci alınmaz. Bütün öğrencilerinin çalışkan, ahlaklı, zeki, kabiliyetli, cevherli olması gerekir. Çürük öğrencilerle, okul iflasa mahkû mdur.
Bu okulun mezunları ne yapacak?
Her kategoride lokantalar açacaklar.
Türkiye`de değil, dünyanın her yerinde.
Onların yaptığı yüz çeşit ekmeği başka hiçbir ülke ve toplum yapamayacak.
Onlar ülkemizi nefis ve leziz börekler ülkesi haline getirecekler.
En güzel Özbek pilavı Türkiye`de yapılacak.
Okulun ilmî araştırma bölümü eski unutulmuş yiyeceklerimizi, içeceklerimizi yeniden üretecek.
Şişeler ve kutular içinde satılan öyle şerbetler yapılacak ki, boyalı kolaların pabuçları dama atılacak.
Bu anlattıklarım mümkündür ama gerçekleştirilmesi çok zordur.
Eskiden simidimiz en mütevazı yiyeceğimizdi, şimdi saraylarda satılıyor.
Simit konusundaki bu gelişme her konuda olabilir.
Bu simit işinde fakirin de bir katkısı olmuştur. 1995`te Çamlıca sosyal tesislerinde Çamlıca simidi yaptırmıştım. Bildiğimiz simit ama içinde tereyağı, yumurta, süt, kaşar peyniri rendesi vardı. Çelik Gülersoy bey zamanında günde en fazla 120 simit satılırken, fakirin icadı, malzemesi zengin simitten, bir günde dört binden fazla satılmıştı.
Ü niversitede okuyan gençlerin hemen hepsi memur olmak istiyor.
Onların hiçolmazsa yüzde onuna girişim ruhu kazandırmalıyız.
Bendeniz böreği çok severim ama ağız tadıyla yenilebilecek, 10 üzerinden en az 7 not alacak lezzetli börek bulmakta çok zorlanıyorum.
Börek yedikten bir buçuk saat sonra midesi kaynamaya yanmaya başlıyor. O börek (nimet olarak elbette nimettir ama) iyi börek değildir.
Müslüman kesim, yazımın başında bahs ettiğim meslek lisesini açabilir mi? Teorik olarak mümkündür, açabilir ama pratikte açamaz. Niçin? Bu bir vasıf ve kültür meselesidir, bizde bunlar yoktur.
İstanbul`un Kemerburgaz`ında bir Kardeşler Lokantası var. Esnaf halk lokantası ama yemekleri nefis. Bütün Müslüman lokantalar onun gibi olmalı.
Müslümanlıkta müsabaka (yarışma) vardır. Bütün hayırlı işlerde yarışmak gerekir.
Unkapanı`nda seyyar bir pilavcı vardı. Ben yemedim ama çok medh ediliyor. Camlı tekerlekli pilav arabasından dükkâna geçmiş. Gece geçvakitlerde otomobil ile oradan geçerken, etrafındaki kalabalıktan ışıklardan revaçgördüğü anlaşılıyor.
Eskiden bir esnaflık etiğimiz vardı. Fütüvvet teşkilatı ve ahlakı ticaret, üretim, iş, çalışma hayatını sıkı şekilde denetlerdi.
İkinci Bayezid`in Kanunnamesinde bir madde okumuştum: Börekçilere dikkat edile, kıyma diye içyağı doldurmasınlar mealinde idi.
Şehremini Odabaşı camiinin arka tarafında bir çibörek dükkânı var, çok güzel Tatar böreği yapıyor.
Köftelerimiz Makedonya köftelerinden daha leziz ve nefis olmalı.
Fransızların kruvasanlarına benzer yeni şeyler icat etmeliyiz.
Fazla keskin olmamak şartıyla üzüm şırasını yaygın hale getirmeliyiz.
Hayata hâkim olmak için bu anlattığım gibi şeyler yapmak gerekir.
Bir köye gidiyorsunuz, köy yoğurdundan ayran yok ama Amerikan kolası var.
Börek sarayları açmalıyız.
Pilav sarayları;
En az on beş çeşit lezzetli çorbanın satıldığı çorba sarayları.
Sadece zeytinyağlı yemekler yapıp satan dükkânlarımız.
Size bir şey söyleyeyim mi? Bu anlattıklarım inşaallah yapılsın ama en lezzetli yemek şudur: Fırından yeni çıkmış mis gibi kepekli buğday ekmeği, biraz gerçek peynir (sahtesi çok), kaşkaval peyniri olabilir. Sele zeytini. Yarım domates, biraz tereyağı ve bal, bir de Amasya elması. Nesli tükenmediyse bendeniz Ferik elmasını severim. Yanında açık kahvaltı çayı, içine yarım ay şeklinde bir limon dilimi atarsanız şifa olur. (Dikkat: Bu kahvaltı edilirken hiçkötü söz söylenmeyecek, zevzeklik edilmeyecek, lisan gıybetten korunacaktır. Yoksa çay ve yiyecekler bozulur.)
SORU: Muazzam imkânlara sahip büyük islamî sivil toplum kuruluşlarımız niçin böyle meslek liseleri açmıyor?
Not: Yaşlılık ve sağlık problemlerim dolayısıyla yazılarımın hacmini (Kelime sayısını) biraz küçültüyorum. Mâzeretimin kabulünü istirham eder, sıhhat afiyet selamet hidayet dilerim.