16 Kasım Çarşamba günü Şehzadebaşı Camii`nin haziresinde ebedî âleme yolcu edilen Ü stad Sezai Karakoç`a rahmeti vesile kılarak bir vefeyat dosyası hazırladık. Dosyamıza katkıda bulunan N. İhsan Kabil`e, Mahmut Bıyıklı`ya. Sait Akdağ`a, Ufuk Uyan`a ve Yener Bey`e teşekkür ediyorum. 

`height=

Bir gün mutlaka gün doğar`

Şehzadebaşı`nda gün doğmadan` serlevhalı şiirinden mülhem üstad Sezai Karakoç`un cenaze namazı Şehzadebaşı Camii`nde kılındı ve merhum kadim ibadethanenin haziresine sırlandı.  

Karakoç`un Şehzadebaşı`nda gün doğmadan` şiirinde dile getirdiği 'Gün de doğar gün de doğar/Bir gün mutlaka gün doğar' mısralarındaki 'gün' mefhumunu akl-ı selim tab`-ı müstakim bir büyüğüm hususi bir sohbetinde şöylece teşrih masasına yatırdı: 'Birinci gün` zahir manası öyle olsa gerektir, tekrar ve şiirsel vurgu, ritmin zirve yapması. Diğeri, gün var, gün var, ama bir de bir gün var ki; 'Gün' tabiri Kur`ân-ı Kerî m`de 365 kez geçer değişik manalarda. Fakat rüyalarda tabir edilmesi için usul 3 kez görülmesidir. Yani 'Diriliş Nesli'nin arzu ettiği günün rüyası gibidir.

1.ci gün herhangi bir gün, 2.gün bizim güneşimizin doğduğu gün, 3.gün Kıyamet günü sabahı ki o gün yeryüzü başka bir yeryüzü olur denilir ve dahi arz başka bir arza inkilab eder. Günler böyle deveran edecektir, ümitvar olunuz, gaflete düşmeyiniz, bir an bile unutmadan çalışmaya devam ediniz.  İnsan için çalıştığından başka bir şey yoktur.`

Buraya kadar olanlar nefs derecelerinden Emmare, Levvame, Mülhime ve Mutmainneye karşı gelenlerdir. Ve 7`de tamam olurlar. Son üçtanesi el-an bizim için geçerli değildir: Radiye, Mardiye, Safiyye. Her şeyin doğrusunu Allah bilir, O bizi doğru yol ve yoruma ulaştırır.'

İttifak gazetesi camiası olarak Sezai Karakoç`a vasi rahmet niyaz ediyoruz, makamı âlî , mekânı Firdevs olsun. Ruhu için Fatihalar okuyalım. 

Onurlu duruşun bükülmeyen timsali.

`height=

N. İhsan Kabil / Yapımcı-Sinema eleştirmeni

Türk düşünce ve şiir dünyasının önemli simalarından Sezai Karakoç, Cumhuriyet dönemi hemen her münevverin içinden geçtiği Batılı formasyon ve zihniyet dünyasından, kendi derin medeniyet ve kültür kaynaklarına yönelerek İslam inançdairesinin umman gibi velud değerler manzumesinin üzerinden bir duruş ve yaklaşım geliştirmiştir. Yaşadığı çağın duyarlı bir tanığı olarak, izlenim ve gözlemlerinin konjonktürel ötesi bir çarpanını alarak insan ve toplum olgusunu sahici bir okumaya tabi tutmuş, tarihi perspektifi gözeterek ancak günün dinamiklerini de hesaba katarak bir belli tespitlerde bulunmuştur. İnançdünyasının olgularının şuurunda olarak birey ve toplum düzlemini gözeterek yaptığı değerlendirmeleri varoluşsal bir duyarlılık çizgisinde daima kişinin kendini geliştirerek, yeryüzü ve kâinatla ahenkli bir varlık olarak zuhur etmesinin gerekliliğinin altını çizmiş, her daim kendini yenilemenin başatlığını vurgulamıştır. 

Manevi olgunlaşmanın dışında herhangi bir ideolojik sisteme angaje olmanın kişiyi zaafa uğratıcı bir yönelim olacağını ortaya koyarak, inançsistemi de olsa her türlü izm`in insanın yaratılışına aykırı bir tutum olacağını, kökleriyle bağdaşık bir varoluş inşasının ise kişinin gerçekte alması gerektiği yol olduğunu işaret etmiş, incelikli bir söylem oluşturmayı tercih etmiştir. Sosyal bir varlık olarak insanı ilgilendiren hemen her kültürel sahada görüşlerini imbikten damıtırcasına sergileme yoluna gitmiş, kitap ve özellikle dergi çalışmalarıyla çağının tanığı insanı tarihi kökleriyle barışık ve oradan güçalarak geleceğe uzanan birer şahsiyet olarak yetişmesinin adeta uçbeyliğini ifa etmiştir. 

Sinema literatürünün önemli okumalarından biri sayılan rüya sineması kavramlaştırmasını ilk dile getiren kişi olmuş, sinemanın ontolojik anlamının insanın yeryüzü sahnesindeki rolünü yerine getirmesiyle örtüşen bir yanı olduğunu ifade etmiştir. Genelde sahip olduğu biraz özensiz sinema dili gerçeğine rağmen, Türk sinemasının üstünden geçen yıllardan sonra içerdiği mekan ve insan tipolojilerinin varlığıyla nostaljik bir değer kazandığını, şehrin doğal görüntülerinin ve insan hal ve davranışlarının sosyolojik yansımalarının kayıt altına alınmasının bir belge değeri olduğunun fark edilmesini sağlamıştır. 

Diriliş dergisi, zaman zaman yayınındaki aksamalara rağmen, çok uzun yıllara dayanan yayınlanma sürecinde bir yorumlama ve beslenme kaynağı olarak, hem yaşadığı döneme seslenme becerisi göstermiş hem de tarihi kök ve kaynaklarından taviz vermeyerek onurlu bir duruşun bükülmeyen timsali olmuştur. Kitapları, edebiyat ve şiirin duru ve yalın diliyle yayımının yanında, sosyolojik olarak beşeri düşüncenin manevi gerçeklikle sarmalanarak daha bütüncül bir yaratılış anlayışının temayüz etmesinde etkin bir işlev görmüştür.

Yetim Kaldık!

`height=

Ufuk Uyan / Kuveyt Türk Katılım Bankası Genel Müdürü

Takvim yapraklarının büyük âlim Muhyiddin-i İbni Arabi Hazretleri`nin vefatını gösterdiği 16 Kasım tarihinde, yine bir ihya hareketi olan Diriliş Hareketi`nin kurucusu, güzeller güzeli Ü stadımız Ahmet Sezai Karakoçebedi âleme irtihal eyledi. Hâkk` ın Rahmetine kavuştu, âlimin ölümü alemlerin ölümü gibidir. Yetim Kaldık! Rabbim ömrünü İslam Medeniyetinin yeniden dirilişi yoluyla büyük İslam Milleti`nin, İslam Ü lkesi ve Devleti ile birliği ideali uğruna vakfeden, diğergâm, Hakk`ın ve mazlum insanlığın gür ve cesur sesi olan Ü stadımızı, güzellerin en güzeli, güzel Efendimiz`e komşu eylesin. Ahiret yolculuğu ve menzili mübarek olsun.

Bizlere ve gençliğe düşen Ü stad`ın adeta imbikle damıtarak yazdığı ve söylediklerini şiar edinerek, Diriliş Düşüncesini İslam Birliği yolunda devam ettirmek ve gerçekleştirme gayretinde olmaktır. İşte ancak o zaman manevi olarak yine 'Sin Şın`a girmiş; ' olacaktır.

Ü stad Sezai Karakoç

Yener Bey

Gökten bir kartal geçse

Ve yere düşse gölgesi

Bu acaba kimin gölgesi

(; )

İstikamet Bursa dan Orhangazi kalıptır

Arabamız bozuldu, gökler sofra açıptır,

Hızır ile kırk saat konuşmak nasıl mıdır,

Adresi Hak diyendir, isterseniz faydadır.

 

Yasini hakikatın bereketi kimdedir,

Diyarbekir surları acep hangi haldedir, 

Zülküfül makamından derin türkü nerdedir,

Yitik cennet ve güller kim nice gönüldedir.

 

Şahdamar, dirilen ruh, aşılandık kıyamet,

Ölmeden önce ölüp gidilirse nihayet,

Bu dünyada kalanlar, sadalarla devam et,

Yasin`den selam vardır, bir de benden selam et.

Bağımlı Çağın, Bağımsız Serdengeçtisi: Sezai Karakoç

`height=

Sait Akdağ / Avukat, Şair, Yazar

Karakoçsoyadı edebiyatımızın köşe taşlarından ve abidelerinden. Kahramanmaraş ve Diyarbakır kökeni olmak üzere başlıca iki diyarı var. Ve malumdur ki her iki şehir mümbittir, fikriyat ve edebiyat bakımından. Ü stat Sezai Karakoç, Diyarbakır cephesinden... 

Şair ve yazar, mütefekkir... Biraz da siyasetçi.

Pek çok insanın evinde dahi olmayan, üstadın telif ettiği sadece kitap sayısı bile rahmetli Ü stadın değerinin fikrî ve edebi doruğunun tescillenmesi için kâfî dir. 

Şiir 16, hikâye 2, Eleştiri 3, inceleme-araştırma 3, tiyatro 2, düşünce 30, günlük yazılar 5, çeviri 4, röportaj 1, konferans 3, olmak üzere 69 adet yayınlanmış esere imza atan 88 senelik ömrüyle destan yazmış fikriyâtının çilesini çekmiş, edebî liğinin zirvesini perçinlemiş bir serdengeçti Sezai Ü stat... 

1950`li yıllarda tanıştığı ve kefil olacak kadar yakınlık duyduğu Necip Fazıl Kısakürek`le vefat edinceye kadar ayrılmadı. 'Büyük Doğu'nun sanat edebiyat sayfalarını yönetti. Fikrî temelleri burada şekillendi. Gençliğini, enerjisini ve her şeyini adadığı 'Diriliş' düşüncesi çerçevesinde çepeçevre bir şuur uyandırdı. Şiir, siyaset ve düşünce alanlarında  'diriliş nesli' dediği Müslümanların dirilişine eserleriyle emek/enerji verdi. 

'Diriliş düşüncesi' ve dergisi, Sezai Karakoçadıyla bütünleşti ve yekpareleşti... 'Kendimin bir diriliş eri olduğuma inanıyorum.' diye vasıflarken mütevazılığindeki hiçlikle, inançdoruğundaki köprüyü irtibatlandırıyordu. 'Vücudunu ruhunun buyruğuna' amâde kılması, nefsini devreden çıkarıp iman ölçüsünde, kemâllik tacıyla ve engel tanımaz enerji vurgaçlarında hedefine odaklanıyordu.   

Sonsuzluk hayatının fani kısmını yüz akıyla tamamlayıp, baki kısmına göçeden üstadın eserlerinin çokluğu izahtan varestedir. Ve sayıya vurulduğunda, düşünce ve şiir eserleri çokçadır. Bu iki husus dikkate alındığında, fikriyât ve şairlik etrafında yoğunlaşmak gerektir. Ki bu tarz, üstadın hakkının tesliminde ve mirasının anlaşılmasında uygun yol ve yöntem olacaktır.

YARIN: Diriliş Neslinin  mentüsünde Aydın Ufuklar Kaptanı, Sezai Karakoç.