Her yılın kendi hikâyesi vardır. Kimi zaman bir fırtına gibi gelir, ardından iz bırakarak geçer; kimi zamansa sessiz bir devrim gibi, fark edilmeden ama köklü değişikliklerle yaşanır.

2024, tam da bu tanımların arasında, bir tarafta büyük çalkantılarla, diğer tarafta derin hazırlıklarla dolu bir yıl olarak hafızalara kazındı. Çalışmayanlar, üretmeyenler, hakkı gözetmeyip mazlumu korumayanlar tarihin sarsıcı çarklarında savrulurken; zalimler, 2025 için planlarını çoktan kusursuz bir düzenle kurdu.

Şimdi önümüzde, 2025 gibi belirsizliğin ve dönüşümün iç içe geçtiği bir yıl var. Sorulması gereken kritik bir soru var: Bu değişim rüzgârlarını arkamıza mı alacağız, yoksa bu rüzgârların savurduğu yapraklardan biri mi olacağız?

2025’in kapısını aralarken, hem geçmişin getirdiklerini hem de geleceğin vaat ettiklerini anlamaya çalışıyoruz. O halde, 2024’ün bıraktığı izleri takip ederek, 2025’in haritasını birlikte çıkaralım. Dünyanın nabzını tutmaya hazır mısınız?

Her yıl kendine özgü bir hikâye yazarken, ardında bıraktığı izler bir sonraki yılın gidişatını şekillendirir. 2024, birçok açıdan hem kritik gelişmelere sahne oldu hem de derin etkiler bıraktı. Şimdi bu değişimlerin, The Economist’e göre 2025’te dünyayı nasıl şekillendireceğine birlikte göz atalım ve kapaktaki şifreleri çözmeye çalışalım. Ancak durun bir dakika; 2024’e girerken The Economist neler söylemişti? Hangi öngörüleri gerçek oldu, hangileri yolda kaldı? Önce gelin, geçmişin izini sürerek geleceği daha net anlamaya çalışalım. Sahi The Economist 2024 nasıl kurgulamıştı?

The Economist 2024 Kapak

2024: Gerilim ve Hazırlık Yılı

2024, dünyada büyük gerilimlerin, değişim taleplerinin ve çatışmaların yükseldiği bir yıl oldu. Öne çıkan başlıkları şöyle özetleyebiliriz:

  1. ABD Başkanlık Seçimleri:
    2024’te ABD’de düzenlenen başkanlık seçimleri, yalnızca Amerikan siyaseti için değil, küresel dengeler için de belirleyici oldu. Donald Trump’ın zaferi, ABD’nin “Önce Amerika” politikasını yeniden dünya sahnesine taşıdı. Bu durum, NATO’dan ticaret anlaşmalarına kadar birçok alanda yeni bir oyun planının habercisiydi.
  2. Küresel Ekonomik Baskılar:
    Plandeminin kalıcı etkileri ve Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle birçok ülke, ekonomik krizlerle mücadele etti. Yükselen enerji fiyatları, enflasyon ve borçlanma sorunları, Batı ülkelerini özellikle savunma harcamalarını artırma yoluna iterken, gelişmekte olan ülkeleri kırılgan bir ekonomik yapıyla karşı karşıya bıraktı.
  3. Yapay Zekâ Yükselişi:
    Yapay zekâ teknolojileri, 2024’te hızlı bir şekilde hayatımıza entegre oldu. Ancak bu entegrasyon, aynı zamanda etik, iş gücü ve veri güvenliği gibi tartışmaları da beraberinde getirdi.
  4. Sosyal Hareketler:
    2024, sözde kadın hareketleri, çevre aktivizmi ve gençlerin yükselen sesiyle adalet ve eşitlik arayışlarının zirveye ulaştığı bir yıl oldu. Kadınların öncülük ettiği sosyal hareketler küresel çapta desteklenirken, bu taleplerin ardına gizlenen kirli oyunlar dikkat çekti. Eşitlik ve hak savunuculuğu maskesiyle, toplumlara "zehri altın bir kase içinde" sunmayı başaranlar, sahte bir ilerleme algısı oluşturdu.

2025: Dönüşüm ve Yeniden Yapılanma Yılı

2025, bir önceki yılın hazırlıklarının ve krizlerinin dönüşüme uğrayacağı bir yıl olacak. Kendince The Economistin kapağı da bu dönüşümün şifrelerini sunuyor.

The Economist 2025 Kapak

  1. ABD’nin Küresel Etkisi:
    Trump yönetimi, 2025’te küresel politikaları sert bir şekilde etkileyecek. Göçmen politikaları sıkılaştırılırken, ABD’nin dış ilişkilerdeki İsrail’i korumacı tavrı artarak devem edecek. Bu durum dost ve düşmanlar arasındaki çizgileri netleştirecek. Dünyadaki bu pısırıklık devam ettiği müddetçe, ABD’nin kararlarına daha bağımlı hale gelebilir.
  2. Ekonomik Sıçrama ve Durgunluk:
    2024’te temelleri atılan ekonomik değişiklikler, 2025’te daha keskin bir hal alacak. ABD ekonomisindeki hareketlilik piyasaları karşılıksız dolar basmaya devam ederek canlandırırken, Avrupa başta olmak üzere Batılı ülkeler ekonomik durgunlukla mücadele edecek. Bu dönemde, Çin’in liderliğinde temiz enerji ve teknoloji alanında büyük atılımlar  adı altında yayılmacı politikası devam edecek
  3. Kadınların ve Gençlerin Yükselişi:
    Sözde 2024’te güçlenen kadın hareketleri algısı, 2025’te küresel çapta daha da belirgin hale gelmesi iiçin desteklenecek. Bu dönemde, toplumsal cinsiyet eşitliği ve genç liderlerin etkisiyle politikadan sanata kadar her alanda değişimler yaşanacak. Aileler cinsiyetsizliğe daha açık bir ifade ile eşcinselliğe yönlendirilecek amaç insan üreme popülasyonunun önüne geçmek.
  4. Yeni Tehditler ve Keşifler:
    Uzay keşifleri ve teknolojik atılımlar, 2025’in umut veren başlıkları arasında olacak. Ancak şırınga görselleri ve sağlık temalı uyarılar, yeni bir plandeminin veya biyolojik tehditlerin kapıda olduğunu işaret ediyor. Bu durum, insanlığın sadece teknolojide değil, sağlık sistemlerinde de dönüşüm yaşaması gerektiğini gösteriyor. Bu algıyı desteklemeyen ülkelerin kökten ortadan kaldırılması yok edilmesi plan dahilinde…
  5. Avrupa’nın Kırılma Noktası:
    2024’te yükselen aşırı sağ dalgası, 2025’te Avrupa’da yeni siyasi krizlere yol açabilir. Schengen sistemindeki yıpranma, seyahat özgürlüğünü sınırlarken, Avrupa Birliği’nin dayanışma testinden geçeceği bir döneme işaret ediyor.

2024’ten 2025’e Dersler

2024’ü geride bırakırken, dünyamızın karşı karşıya kaldığı krizler 2025 için birçok ders ve fırsat sunuyor. Ekonomik dengesizlikler, teknolojik ilerlemeler ve sosyal hareketler, yeni bir dünyanın temel taşlarını döşüyor. Ancak 2025, yalnızca fırsatların yılı değil, aynı zamanda insanlık için kritik seçimlerin yapılacağı bir dönem olacak.

  • 2024: Hazırlık, kaos ve dönüşümün başlangıcı.
  • 2025: Yeniden yapılanma, fırsatlar ve tehditlerin dengesi.

Her iki yıl, insanlık tarihinde önemli bir dönemeç olarak kayıtlara geçecek. Peki, bu süreçte siz hangi tarafta olacaksınız? Geleceği şekillendirenlerden mi, yoksa değişimin gölgesinde kalanlardan mı?

Milli Güvenlik Tehlikede: Akaryakıt Alımlarındaki Yeni Çip Uygulaması ve Siyonist Firma Bağlantıları Doğru mu?

Yeni yılda araç sahiplerini yakından ilgilendirecek önemli bir değişiklik devreye giriyor. 1 Ocak’tan itibaren akaryakıt alımlarında, araç plakalarının elle girilmesi yerine, sistem otomatik tanıma özelliğiyle çalışacak. Bu yenilik, araçlara takılan çipler aracılığıyla gerçekleşecek. Ancak bu çiplerin üreticisi ve yazılımını geliştiren firma hakkındaki iddialar dikkat çekici ve endişe verici.

Edinilen bilgilere göre, söz konusu çiplerin patenti, bir Siyonist firmaya ait. Yazılımın geliştirilmesi de aynı firma tarafından yapılmış durumda. Özellikle yapay zeka ile Gazze'de ki katliamlar, Lübnan’da ki telsiz ve çağrı cihazlarının patlatılmasının ardından ortaya çıkan güvenlik kaygıları, bu tür çiplerin kullanımıyla İsrail’in araç sahiplerini ve hareketlerini takip edebileceği endişesini artırıyor.

Bu durum, milli güvenlik açısından kritik bir mesele olarak karşımıza çıkıyor. Türkiye’nin bu tür bir sistemde yabancı ve güvenilir olmayan firmalarla iş birliği yapması kabul edilemez. Yetkililerden, kamuoyundaki bu endişelere yönelik bir açıklama yapması ve bu uygulamanın olası tehditlerini bertaraf edecek adımları ivedilikle atması beklenmektedir. Eğer bu çipler gerçekten bahsi geçen firmadan temin ediliyorsa, uygulamanın derhal durdurulması hayati önem taşımaktadır. Milli güvenlik, ekonomik yeniliklerden ve teknolojik kolaylıklardan önce gelir.

Sonuç: Tarihin Tanıkları ve Değişimin Aktörleri

Sonuç olarak;  2024, tarih sahnesine derin izler bırakarak çekilirken, 2025 yeni umutlar, riskler ve fırsatlarla kapımıza dayanmış durumda. Bu süreçte, yaşananlar yalnızca kişisel hikâyelerimizi değil, küresel gidişatı da şekillendiriyor. Ancak asıl soru şu: Bu değişimlerin neresinde olacağız?

Tarihin tanıkları olarak geriye dönüp sadece izlemekle mi yetineceğiz, yoksa değişimin aktörleri olarak adımlarımızı sağlamlaştıracak mıyız? Bugün, toplumları altın bir tepsiyle sunulan zehirlerden koruyacak, değerlerini yeniden inşa edecek liderlere her zamankinden daha çok ihtiyaç var. 2025’in sunduğu fırsatlar kadar tehditleri de büyüyecek, ama unutmamalıyız: Korkaklar için kader bir pranga, cesurlar içinse bir meydan okuma gibidir.

O halde, kendi tarihimizi yazma cesaretini gösterelim. Hayatı bir seyirci gibi izlemek yerine, mücadele eden ve çözüm üreten insanlar olarak değiştirelim.

Çünkü 2025, yalnızca bekleyenlerin değil, harekete geçenlerin yılı olacak.

Peki, siz hazır mısınız?