'Seni seviyorum' diye bir ifade lüksümüz yok sanıyorum.
Seni sevmek için sebep(lerim) var,' diyebiliriz ancak.
Oysa, 'sevmenin sebebi mi olurmuş?' diyenlerdenim esasında, sizin de bu soruyu sorduğunuzu duyar gibiyim.
Duyguları ön planda tutan biriyle akıl çerçevesinden hayata bakan birinin farklı bakış açıları da diyebiliriz.
Ya da sevginin hakkını verdiğinde fani bir canın bunu taşıma kapasitesinin yeterli olmadığını göre göre belki de en son bu kanaatte kalmak istiyorsunuzdur, ne melazim!
Bizi yaratma lütfunu ve kudretini gösteren bir Rabbim varken,  Onu sevmek için küçücük kalbim yalnız O na tahsis edilmiş olmalı.
Telefonlarımız diyor ya depolama alanı yetersiz, hafıza dolu .
Eğer kalbin yoruluyor, sırtının yükü artıyor ve duygu dünyamız error veriyor ise, yüreğimizde ilahi bir temizlik, derlenme, sevgileri bir kitapligin rafları gibi önem sırasına göre yerleştirme zamanı çoktan gelmiş demektir.
Yaratılanı, Yaratan dan ötürü sevmek, yükümüzü hafifletir.
Yüreğimizi, duygu ve düşünce dünyamızı ulvî leştirir.
Rabbimiz` in huzuruna varmaya gün sayarken, bizi bir o kadar sadeleştirir.
Kendi sevgisinin önüne geçen sevgileri, kalbimizden bir bir çıkarmamızı istiyor, yanlış düşünmüyorum değil mi ? Sevgi zayi edilmemesi gereken kıymettir.Bizim yaşamımızdan ölümümüze, dünyadan ahirete lazım gelen, bir iskelet sistemi gibi ruhumuzu ayakta tutan bir nimet. Elbette ki bir nizam, had ve öncelik gerektirmektedir.
Sevme demiyor sevgiyi Yaratan, sevdiğini benim hatırım için sev diyor, bir öncelik, incelik gerektiğini hatırlatıyor adeta.
Kalbimizin tam ortasına oturttuğumuz fanileri, bir bir çıkarmamızı söylüyor adeta, bir kitaplığın tasnifini yapar gibi huzurlu bir ruh hali için de sevgi tasnifi yapmak gerekiyor.
Kalbinden çıkarırken ' öncelik hatalı sevgiler i',  tıpkı bir bebeğin doğumu gibi, sancılı oluyor.
Kolay olmuyor.
Fakat sonuçiyi olur inşallah diyoruz.