Kabule geçmediginiz bir güzellik hayatınıza yansıyabilir mi?
Kabule geçmediginiz bir nimet size hizmet eder mi ? Etse bile bunun hazzından şükründen nasiplenebilir miyiz?
Kabul etmediğimiz bir ışık gelip pencerimizden içeri doğar mı doğasındaki coşkuyla?
Yüzüne bakmadiginiz bir çiçek gönlünüzü açar mı?
Yaşadığınız bir olay, siz kabule geçmedikçe bir öğreti sunabilir mi?
Kabul etmediginiz bir hata için özür dileyebilir misiniz?
Yada bu hatayı düzeltme şansınız var mıdır?
Hasta olduğunu kabul etmeyen birini hangi doktor tedavi edebilir.
Varlığını kabul etmediginiz bir yaraya hangi merhem yetişir?
Bütün bu farkındalıklara öncelikle, insan olduğumuzu kabul ederek başlamalı...İnsan olduğumuzu, kusursuz ve melek olmadigimizi hatırlayarak. Acziyetimizi de bilme, O'na iltica etme imkanı da doğar böylece. Diğer insanlarında haliyle insan olduğunu hatırlatır bizlere ve merhamet hâsil olur arada, insanî ikişkilerde.
Sizler günahsiz hatasız olsaydınız, sizlerin yerine hata işleyecek kullar yaratirdim diyor Rabbimiz. Böyle buyurmakta ki muradı nedir ? Düşündük mü? Düşünelim...
Şeytan günahsız idi. Kabule gecmeyerek nihâi bir kibirle safını belirledi, huzurdan kovuldu. Hatasız olmak yetiyor muydu o halde...Kibir, ego, hırs, benlik gibi duyguları dönüştürmek, dönüştürebilmek değil miydi asıl cihat...İnsanı; diğer canlılardan üstün kılan. Öyleyse, yaşam boyu her ne ise karşımıza çıkan; iyiye ve güzele evrilmek üzere kurulmuş düzen. Mevcut olan fakat doğamizdaki safliğa temizliğe ait olmayan bütün duygu ve durumlardan arınmak arınabilmek ve güzellikleri katlayarak yolumuza devam etmek, insanoğluna yakışan bir cengaverlik ile. Tekamül ettiğimiz hayat yolunda sonuç itibariyle sevginin ve safligin özüne, asıl kaynağına erisebilme sevdası.
İlk baharda daha sağlıklı ve huzurlu filiz verebilmesi için, erken ilkbaharda ve çoğunlukla sonbaharda; ağaçların fazla besin ve su harcayan fazla kısımların budanarak ağacın köklenmesine ve yeni filizlerin sağlam dallar üzerinden yeşermesine olanak sağlanır, bakım yapılırken. Yazık değil midir ağaca ? Görünüşe bakılırsa.
Bu ağaç bu zulmü hakettiği için mi yaşamıştır, bu durumu? Yoldan geçen biri için, ağaca eziyet ediliyor şeklinde algılansa da, bakım yapan bilirkişi için, ağaca yapılan bir hizmettir esasında.
Bizler önümüze çıkan zorlukları ceza gibi değil de birer ders olarak görebilirsek, ardındaki; Yaradanın rahmetini ve merhametini de idrak etmiş oluruz binbir şükürle. Ben iyi bir insanım, yapılan bunca şeyi haketmedim diye düşünen ne çok insan vardır? Bu sözleri haketmedim diyen kim bilir? Bu kadar insan iyi niyetli, hatasız ve herkes birbirinden alacaklı konumda ? Ama muhattaplarin hepsi hatalı ve haksızlık peşinde.Burada büyük bir kibrin oldugunun farkına varilabilirse, hepimiz önce iğneyi kendimize batirabilirsek olası hataların da önüne geçilebileceği kanaatindeyim. Hangi sözden, hangi davranıştan hangi yanlarimiz arinacakti kimbilir ? Herkes yasattigini elbet bir gün yaşıyor, lakin biz yaşadığımızı hangi haksizligimiz itibariyle yaşıyoruz bunun sorgulamasından mesulüz. Başkasının yargıcı, olmaktan ziyade, kendi hayatlarımızdan kendi hatalarimizdan ve kendi alıp alamadığımız derslerden mes'ulüz diye, ifade etmek niyetindeyim, haddimi aşmamaya gayret ederek.
Bizler bunca hata ve günahla bu kadar kibir sahibi isek, sandığımız gibi günahsız ve hatasız olsa idik, kimbilir akibetimiz ne olur idi? Biz bilmiyoruz, Rabbimiz bizi bizden iyi biliyor ve sistem bizim hayrimiza işliyor, her konuda. Elbette Yüce Yaradan çok merhametli, kullarına ve bütün canlılara.
Bizler Rabbimizin varlığını birliğini henüz dünyaya gelmeden kendimizi bilmeden kabul eyledik, kabul ile varlığımız tamamlandı dünyaya gözlerimizi açtık. Rabbimiz bizleri insan olarak yaratmayı lütfeyledi, varlığımızı kabul buyurdu. Öyleyse kabul etmedigimiz nedir? Kendimizi, insanları, olayları, bizlere bahşedilen nimetleri...Hangilerini olduğu gibi kabul ettik, kabule geçtik, geçebildik?
Kabule geçmediğin bir sevgi gönlünde hangi kapıları açabilir? Sana ait, kabule geçmediğin hangi yetenek insanlığa hizmet sunabilir ?
Kabule geçmediğin hangi zorluk senin tekamülüne, altın imzasını atabilir? Kabule geçmediğin hangi nimetler şükürle beraber, huzurla, keyifle, katlanarak hayatına katkı sağlayabilir?
Kabule geçmek, kendimizi bilmektir aslında. Kabule geçmek, Rabbimizi bilmek değil midir ?
Ona teslim olmayı, verdiği hediyeleri sevgiyle kabul etmek, teşekkür etmek değil midir?
Zorlukların ardındaki öğretilere, kendini teslimiyetle açmak değil midir?
Ve en güzel soru bu saniyorum;
Sevginin ve güzelliğin kaynağını bulmak değil midir? Ve, bütün varlığımızın O'na ait olduğunun idraki değil midir?
El cevap;
- Evet, evet, evet !