İki kapılı bir handayız...Yenileri geliyor, vakti dolan gidiyor, haberli habersiz...evet gerçekten misafiriz. O'nun misafiri.
Bildiğimiz iki dünya var...Umduğumuz iki cihan saadeti ✨
Öyle ki, ahiret için sorumluluk almaktan kacindigimizda dünya yogunlugumuz, işlerimiz, bahanelerimiz var, bir dünya var arkasına saklandığımız, sigindiğimiz.  Dünyanin siğliğindan, yorulunca, karmaşa ve zorluklarında ve kendimizle  yüzleşemedigimiz  durumlarda ise; ahiret var diyoruz...Burada da sorumluluk almaktan kaçıyoruz. Kaçıyor muyuz?
İki kapılı handa, iki kapılı çocuk gibi şımarık davranıyoruz.
Davranıyor muyuz ?
Annesi kızınca babaya, babasi kızınca anneye sığınan çocuk muyuz sanki?
Dünyada zorlanınca ahirete atıfta bulunup, iyi ki ahiret var deyip, ahirete dair zorlanınca dünyanın faniliginde gölgelenmeye çalisiyoruz.
Oysa ki, ikisi de var, ikisi de gerçek.
Dünyayı inşaa etmeden, ahiretten neler umuyoruz? Ümidimiz; O'nun lütuf ve merhamet sahibi oluşu, bizi sevdiğini, bize kiyamadigini biliyor olmamiz.
Lakin bize de düşen bir gayret olmalı değil mi ?
Ne zaman büyüyeceğiz? Büyüyor muyuz? Bu dünyanın ve ahiretin sorumluluklarını, yaşadığımız duyguların konumlandigimiz ânın sorumluluğunu alıyor muyuz?
Güzelliklerin, nimetlerin sevgiyle kabulünü gerçekleştirip teşekkürle taçlandirabiliyor muyuz? Her iki handa da Onun sevgisiyle O'dan aldığımız sevginin tezahürü ile kıymetli olabileceğimizin farkındayız.
Farkında mıyız?
Şuan burada olduğumuzu, yolculuğun tabî ve gerçek olduğunu kabûl ile niyetimizin gayrete, gayretimizin de rıza-i ilahiyesine erişecegi ümidi ile, sevgisine şükürle varligimizi varlığı ile hissedebiliyoruz...Bu ipe sımsıkı sarılınca hangi han olursa, dünya da ukba da...
Seven sevdiğinin gölgesinde bahtiyardir... Nasip olsun, nasip olsun...Hayırla, huzurla, kolaylıkla. Amin.