-Kahramanmaraş depremlerinde vefât eden kardeşlerimizin aziz ervahına Fatiha niyazıyla; -

6 Şubat 2023 Pazar günü henüz tan yeri ağarmadan büyük bir deprem felaketini yaşadık. Kahramanmaraş`ın Pazarcık ilçesinde 7.7 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. İlk depremin üzerinden henüz 9 saat geçmişken bu kez Elbistan`da 7.6 büyüklüğünde yeni bir deprem daha vuku buldu. İki depremin ardından yüzlerce artçı sarsıntı meydana geldi. 

Binlerce can kaybı

Depremler maalesef Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay`da büyük yıkımlara yol açtı. 12 Şubat 00.05 itibarıyla Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay 12 Şubat 00:05 itibarıyla, Kahramanmaraş merkezli depremlerde hayatını kaybedenlerin sayısını 24 bin 617 olarak duyurdu. 80 bin 278 kişi ise yaralı olarak kurtuldu. 

Dünya genelinde 2023 yılının en büyük felaketi

Memleketimizin güneydoğu bölgesinin topoğrafyasını değiştiren deprem tüm dünya halklarını derinden üzdü. Kahramanmaraş`ta cereyan eden yeryüzü hareketleri son yüzyılın en büyük depremleri olarak kayıtlara geçerken aynı zamanda 2023 yılında gerçekleşen en büyük tabii afet oldu.

HAARP sadece bir komplo teorisinden ibarettir!

Depremle birlikte yine bir takım bildik söylemler, komplo teorileri gündeme geldi. Kahramanmaraş depremleri depremin öncesinde İstanbul boğazında demirleyen ABD deniz kuvvetleri gemisinden mülhem ABD`nin geliştirdiği iddia edilen HAARP teknolojisine bağlandı. HAARP sadece bir komplo teorisinden ibarettir. ABD`nin elinde deprem üreten böyle bir teknoloji olsa evvelemirde Rusya-Ukrayna savaşını sona erdirir!

Böylesi mülahazalar içindeyken değerli büyüğüm, Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası (TÜ GİS) Başkanı Kaan Sidar gönderdiği notla bu yazının ivedilikle ortaya çıkmasını temin etti.

`height=
Yazarımız İbrahim Ethem Gören ve TÜ GİS Genel Başkanı   Dr. Kaan Sidar

Bu martavalları boş verin!

Kaan Sidar-Türkiye Gıda Sanayii İşverenleri Sendikası Başkanı

Dünyada her zaman komplolar olabilir ancak ben sağlam deliller olmadıkça komplo teorilerine genelde pek itibar etmem. Deprem olduğunda ister istemez ellerinde depremleri tetikleyebilecek gizli silahlar bulunduğu iddia edilen malum dış mihrakların başımıza açtığı yeni bir bela olabilir mi bu diye düşündüm ama derhal vazgeçtim. Depremden hemen önce bir Amerikan Muhribinin İstanbul`u ziyaret etmesiyle deprem arasında bir ilişki kurmaya çalışanlar da oldu bu arada. 

Dr. Sidar: Türkiye topraklarında dünyanın en etkin fay hatları bulunuyor.

Bu martavalları boş verin! Türkiye topraklarında dünyanın en etkin fay hatları bulunuyor. Antik çağlardan bu yana Anadolu kentleri defalarca depreme maruz kalıp yerle bir oldular, milyonlarca insan hayatını kaybetti. Bugün turistik ziyarete açık olan Efes, Bergama, Knidos, Perge, Nemrut ve daha nice arkeolojik alanlar depremler nedeniyle tahrip olan şehirlerin kalıntılarına ait.  Kendimize yerleşecek yeni bir ülke bulamayacağımıza göre çok geçkalmış olsak bile depremle birlikte yaşamayı artık öğrenmemiz gerekiyor.  Dünya var oldukça Anadolu topraklarında daha nice depremler olacak. Filmi geri saramayız ama (biiznillah) geleceği kurtarmak elimizde.' 

***

Kahramanmaraş depremleri özelinde emekli deniz yüzbaşı, denizci, yazar, mühendis, araştırmacı, Dr. Vehbi Kara ile Bedî üzzaman Hazretleri`nin Sözler serlevhalı kitabından hareketle deprem komplo teorileri üzerine bir e-mülakat gerçekleştirdik.

***

İbrahim Ethem Gören: Vehbi Bey, milletimizin başı sağ olsun. 'Yüzyılın âfeti' şeklinde tarif ve tavsif edilen büyük bir deprem yaşadık. Ve hemen akabinde öznesinde ABD  ve HAARP teknolojisi olan komplo teorileri gündeme getirildi. Bu hususta neler söylemek istersiniz?

`height=
Yazarımız İbrahim Ethem Gören ve Dr. Vehbi Kara İyilik Sağlık Vakfı nda

Dr. Vehbi Kara: Milletimizin, Ü mmet-i Muhammed`in başa sağ olsun. Vefât eden kardeşlerimize rahmet, yaralılara şifalar, yakınlarını kaybedenlere sabr-ı cemil niyaz ediyorum.

Arz ettiğimiz üzere ülkemiz bir günde üst üste 6 ve 7 nin üzerindeki şiddetlerde dört büyük deprem yaşadı. 10 ilimizde yaklaşık 20 milyon insanın yaşadığı bu bölgede adeta küçük bir kıyamet yaşadık.

Bu depremler Allah`ın iradesi ve kudreti ile gerçekleşmektedir. Dünyanın fani olduğunu ve her an ölümün kapımızı çalacağını hatırlatmaktadır. Depremin esası budur. Elbette çok hikmeti de vardır.

Bununla birlikte birçok insan farkında olmadan ABD propagandasına katılmaktadır. Derler ki ABD nin HAARP isimli bir merkezi vardır ve bu merkezde geliştirilen bir teknoloji ile depremler insan eliyle gerçekleştirilmektedir.

Bu iddianın arka planında ne/neler olabilir?

FETÖ; Bu iddia özellikle FETÖtarafından ortaya atılıp insanlarımız kandırılmaktadır. Yıllar önce Aydoğan Vatandaş isimli FETÖsanığı ve suçlusu, bunu kitaplaştırmıştır. 

Maksadı ne olabilir?

Maksat çok basittir. ABD nin elinde öyle müthiş bir teknoloji vardır ki bunun ile 7 ve 8 şiddetinde depremler meydana getirebilmektedir. Bu akıl dışı iddia sahipleri yerin 20 kilometre altında 200 atom bombası şiddetinde bir enerjinin patlatılması gerektiğini bilmeyecek kadar cahildirler. Eğer belirli bir frekans yayarak deprem çıkarılacağı mümkün olsaydı ABD bunu öncelikle devam eden Rusya-Ukrayna savaşında Rusya`nın kritik tesislerinin bulunduğu bölgelerde çıkarırdı. Bunu düşünmeyecek kadar propagandalara kanılmaktadır.

Bu meyanda daha da ileri gidilerek ABD`nin ülkemizi işgal edebileceği ima ediliyor!

Türkiye`yi işgal etmek için bir deprem çıkarıp sonrasında deprem kurtarma operasyonu ile ülkemizi işgal etmek kadar akıl dışı bir operasyon olamaz. 

`height=
Dr. Vehbi Kara

Doğrusu nedir?

Doğrusu şudur: ABD, kendisinin hâlâ dünyanın süper gücü olduğunu ve kimsenin elinde bulunmayan gelişmiş teknoloji bulunduğunu göstermeye çalışmaktadır. Yandaşları ve uzantısı olan medya kuruluşlarında bu propagandayı yapmaktadırlar. Biz Müslümanlar böyle gülünçiddialara inanacak kadar saf değiliz. Zira Allah`ın izni olmadan yaprak dahi kımıldayamaz.

Vakt-i merhununda Bedî üzzmaman Hazretleri Kastamonu vilayetimizde gökyüzünün yoğun bir şekilde kızarmasını, Amerika`da beş saat boyunca bütün makinalarının durdurulmasına bağlayanları hayalden hakikate davet etmişti; Mülakatımızın bu yerinde depremin esasından Ü stad Hazretleri`nin ilhamatıyla hikmetine nazar edelim;

Hay hay İbrahim Ethem Bey. Depremin hikmetleri nedir? İşte bir kısmını ifade etmeye çalışalım. Bedî üzzaman,  Sözler isimli kitabında bunların en önemli kısımlarından bahsetmiştir. Şöyle ki:

'Küre-i Arz, hareket ve zelzelesinde vahy ve ilhama mazhar olarak emir tahtında depreniyor. Bazan da titriyor. 

Birinci Sual: Bu büyük zelzelenin maddî musibetinden daha elî m manevî bir musibeti olarak, şu zelzelenin devamından gelen korku ve me`yusiyet ekser halkın ekser memlekette gece istirahatını selbederek dehşetli bir azab vermesi nedendir?

Yine manevî cevab: Şöyle denildi ki: Ramazan-ı Şerifin teravih vaktinde kemal-i neş`e ve sürur ile sarhoşçasına gayet heveskârane şarkıları ve bazan kızların sesleriyle radyo ağzıyla bu mübarek merkez-i İslâmiyetin her köşesinde cazibedarane işittirilmesi, bu korku azabını netice verdi.

İkinci Sual: Niçin gavurların memleketlerinde bu semavî tokat başlarına gelmiyor? Bu bî çare Müslümanlara iniyor?

El-cevab: Büyük hatalar ve cinayetler te`hir ile büyük merkezlerde ve küçücük cinayetler ta`cil ile küçük merkez­ lerde verildiği gibi mühim bir hikmete binaen ehl-i küfrün cinayetlerinin kısm-ı a`zamı, Mahkeme-i Kübra-yı Haşre te`­ hir edilerek ehl-i imanın hataları, kısmen bu dünyada cezası verilir. 

Ü çüncü Sual: Bazı eşhasın hatasından gelen bu mu­ sibet bir derece memlekette umumî şekle girmesinin sebebi nedir?

El-cevab: Umumî musibet, ekseriyetin hatasından ileri gelmesi cihetiyle ekser nâsın o zalim eşhasın harekâtına fi­ ilen veya iltizamen veya iltihaken taraftar olmasıyla manen iştirak eder, musibet-i âmmeye sebebiyet verir.

`src=
Sözler-Bediüzzaman Hazretleri

Dördüncü Sual: Madem bu zelzele musibeti, hataların neticesi ve keffaret-üz zünubdur. Masumların ve hatasızların o musibet içinde yanması nedendir? Adaletullah nasıl müsaade eder?

Yine manevî canibden elcevab: Bu mes`ele sırr-ı kadere taalluk ettiği için, Risale-i Kader`e havale edip yalnız burada (bir ayet mealinde) Yani: 'Bir bela, bir musibetten çekininiz ki, geldiği vakit yalnız zalimlere mahsus kalmayıp masumları da yakar.'

Bedî üzzaman Saad-i Nursî : Bu dünya bir meydan-ı tecrübe ve imtihandır.

Şu âyetin sırrı şudur ki: Bu dünya bir meydan-ı tecrübe ve imtihandır ve dâr-ı teklif ve mücahededir. İmtihan ve teklif iktiza ederler ki, hakikatlar perdeli kalıp, tâ müsabaka ve mücahede ile Ebubekirler a`lâ-yı illiyyî ne çıksınlar ve Ebucehiller esfel-i safilî ne girsinler. Eğer masumlar böyle musibetlerde sağlam kalsaydılar, Ebucehiller aynen Ebubekirler gibi teslim olup, mücahede ile manevî terakki kapısı kapanacaktı ve sırr-ı teklif bozulacaktı.

Madem mazlum, zalim ile beraber musibete düşmek, hikmet-i İlahî ce lâzım geliyor. Acaba o bî çare mazlumların rahmet ve adaletten hisseleri nedir?

Bu suale karşı cevaben denildi ki: O musibetteki gazab ve hiddet içinde onlara bir rahmet cilvesi var. Çünki o masumların fâni malları, onların hakkında sadaka olup, bâki bir mal hükmüne geçtiği gibi, fâni hayatları dahi bir bâki hayatı kazandıracak derecede bir nevi şehadet hükmünde olarak, nisbeten az ve muvakkat bir meşakkat ve azabdan büyük ve daimî bir kazancı kazandıran bu zelzele, onlar hakkında ayn-ı gazab içinde bir rahmettir.

Beşinci Sual: Â dil ve Rahî m, Kadî r ve Hakî m, neden hususî hatalara hususî ceza vermeyip, koca bir unsuru musallat eder. Bu hal cemal-i rahmetine ve şümul-ü kudretine nasıl muvafık düşer?

El-cevab: Kadî r-i Zülcelal, her bir unsura çok vazifeler vermiş ve her bir vazifede çok neticeler verdiriyor. Bir unsurun bir ek vazifesinde, bir tek neticesi çirkin ve şer ve musibet olsa da, sair güzel neticeler, bu neticeyi de güzel hükmüne getirir. Eğer bu tek çirkin netice vücuda gelmemek için, insana karşı hiddete gelmiş o unsur, o vazifeden men`edilse o vakit o güzel neticeler adedince hayırlar terkedilir ve lüzumlu bir hayrı yapmamak, şer olması haysiyetiyle, o hayırlar adedince şerler yapılır. Tâ bir tek şer gelmesin gibi gayet çirkin ve hilâf-ı hikmet ve hilâf-ı hakikat bir kusurdur. Kudret ve hikmet ve hakikat kusurdan münezzehtirler.

Madem bir kısım hatalar, unsurları ve arzı hiddete getirecek derecede bir şümullü isyandır ve çok mahlû katın hukukuna bir tahkirli tecavüzdür. Elbette o cinayetin fevkalâde çirkinliğini göstermek için, koca bir unsura, küllî vazifesi içinde 'Onları terbiye et' diye emir verilmesi ayn-ı hikmettir ve adalettir ve mazlumlara ayn-ı rahmettir.

`height=
Bedîüzzaman Said Nursî Hazretleri

Altıncı Sual: Zelzele, küre-i arzın içinde inkılabat-ı madeniyenin neticesi olduğunu ehl-i gaflet işaa edip, âdeta tesadüfî ve tabiî ve maksadsız bir hâdise nazarıyla bakarlar. Bu hâdisenin manevî esbabını ve neticelerini görmüyorlar tâ ki intibaha gelsinler. Bunların istinad ettiği maddenin bir hakikatı var mıdır?

El-cevab: Dalaletten başka hiçbir hakikatı yoktur. Çünki her sene elli milyondan ziyade münakkaş, muntazam gömlekleri giyen ve değiştiren küre-i arzın üstünde binler enva`ın bir tek nev`i olan, meselâ sinek taifesinden hadsiz efradından bir tek ferdin yüzer a`zasından bir tek uzvu olan kanadının kasd ve irade ve meşiet ve hikmet cilvesine mazhariyeti ve ona lâkayd kalmaması ve başıboş bırakmaması gösteriyor ki, değil hadsiz zî şuurun beşiği ve anası ve mercii ve hamisi olan koca küre-i arzın ehemmiyetli ef`al ve ahvali belki hiçbir şeyi, -cüz`î olsun küllî olsun- irade ve ihtiyar ve Kasd-ı İlahî haricinde olmaz. Fakat Kadî r-i Mutlak hikmetinin muktezasıyla zahir esbabı tasarrufatına perde ediyor. Zelzeleyi irade ettiği vakit, bazan da bir madeni harekete emredip, ateşlendiriyor. Haydi madenî inkılabat dahi olsa, yine emir ve Hikmet-i İlahî ile olur başka olamaz. 

Meselâ: Bir adam bir tüfek ile birisini vurdu. Vuran adama hiçbakılmasa, yalnız fişekteki barutun ateş alması noktasına hasr-ı nazar edip, bî çare maktû lün büsbütün hukukunu zayi` etmek ne derece belâhet ve divaneliktir. Aynen öyle de: Kadî r-i Zülcelal`in müsahhar bir memuru, belki bir gemisi, bir tayyaresi olan küre-i arzın içinde bulunan ve hikmet ve irade ile iddihar edilen bir bombayı, ehl-i gaflet ve tuğyanı uyandırmak için 'ateşlendir' diye olan emr-i Rabbanî yi unutmak ve tabiata sapmak, hamakatın en eşneidir.

Altıncı Sualin Tetimmesi ve Hâşiyesi: Ehl-i dalalet ve ilhad, mesleklerini muhafaza ve ehl-i imanın intibahlarına mukabele ve mümanaat etmek için, o derece garib bir temerrüd ve acib bir hamakat gösteriyorlar ki, insanı insaniyetten pişman eder. Meselâ: Bu âhirde beşerin bir derece umumiyet şeklini alan zulümlü, zulümatlı isyanından, kâinat ve anâsır-ı külliye kızdıklarından ve Hâlık-ı Arz ve Semavat dahi, değil hususî bir rububiyet, belki bütün kâinatın, bütün âlemlerin Rabbi ve Hâkimi haysiyetiyle, küllî ve geniş bir tecelli ile kâinatın heyet-i mecmuasında ve rububiyetin daire-i külliyesinde nev`-i insanı uyandırmak ve dehşetli tuğyanından vazgeçirmek ve tanımak istemedikleri kâinat sultanını tanıttırmak için emsalsiz, kesilmeyen bir su, hava ve elektrikten zelzeleyi, fırtınayı ve harb-i umumî gibi umumî ve dehşetli âfâtı nev`-i insanın yüzüne çarparak onunla hikmetini, kudretini, adaletini, kayyumiyetini, iradesini ve hâkimiyetini pek zahir bir surette gösterdiği halde insan suretinde bir kısım ahmak şeytanlar ise, o küllî işarat-ı Rabbaniyeye ve terbiye-i İlahiyeye karşı eblehane bir temerrüd ile mukabele edip diyorlar ki: 'Tabiattır bir madenin patlamasıdır, tesadüfî dir. Güneşin harareti elektrikle çarpmasıdır ki, Amerika`da beş saat bütün makinaları durdurmuş ve Kastamonu vilayeti cevvinde ve havasında semayı kızartmış, yangın suretini vermiş' diye manasız hezeyanlar ediyorlar. Dalaletten gelen hadsiz bir cehalet ve zındıkadan neş`et eden çirkin bir temerrüd sebebiyle bilmiyorlar ki: Esbab yalnız birer bahanedirler, birer perdedirler. Dağ gibi bir çam ağacının cihazatını dokumak ve yetiştirmek için bir köy kadar yüz fabrika ve tezgâh yerine küçücük çekirdeği gösterir: 'İşte bu ağaçbundan çıkmış' diye Sâniinin o çamdaki gösterdiği bin mu`cizatı inkâr eder misillü bazı zahirî sebebleri irae eder. Hâlık`ın ihtiyar ve hikmet ile işlenen pek büyük bir fiil-i rububiyetini hiçe indirir. Bazan gayet derin ve bilinmez ve çok ehemmiyetli, bin cihette de hikmeti olan bir hakikata fennî bir nâm takar. Güya o nâm ile mahiyeti anlaşıldı, âdileşti, hikmetsiz, manasız kaldı.

İşte gel!

İşte gel! Belâhet ve hamakatın nihayetsiz derecelerine bak ki: Yüz sahife ile tarif edilse ve hikmetleri beyan edilse ancak tamamıyla bilinecek derin ve geniş bir hakikat-ı meçhuleye bir nâm takar malû m bir şey gibi: 'Bu budur' der. Meselâ: 'Güneşin bir maddesi, elektrikle çarpmasıdır. Hem birer irade-i külliye ve birer ihtiyar-ı âmm ve birer hâkimiyet-i nev`iyenin ünvanları bulunan ve 'âdetullah' namıyla yâdedilen fıtrî kanunların birisine, hususî ve kasdî bir hâdise-i rububiyeti irca` eder. O irca` ile, onun nisbetini irade-i ihtiyariyeden keser sonra tutar tesadüfe, tabiata havale eder. Ebucehil`den ziyade muzaaf bir echeliyet gösterir. Bir neferin veya bir taburun zaferli harbini bir nizam ve kanun-u askeriyeye isnad edip kumandanından, padişahından, hükû metinden ve kasdî harekâttan alâkasını keser misillü âsi bir divane olur. Hem meyvedar bir ağacın bir çekirdekten icadı gibi, bir tırnak kadar bir odun parçasından çok mu`cizatlı bir usta, yüz okka muhtelif taamları, yüz arşın muhtelif kumaşları yapsa bir adam o odun parçasını gösterip dese: 'Bu işler, tabiî ve tesadüfî olarak bundan olmuş.' O ustanın hârika san`atlarını, hünerlerini hiçe indirse, ne derece bir hamakattır. Aynen öyle de...

Yedinci Sual: Bu hâdise-i arziye, bu memleketin ahali-i İslâmiyesine bakması ve onları hedef etmesi, ne ile anlaşılıyor ve neden Erzincan ve İzmir taraflarına daha ziyade ilişiyor?

El-cevab: Bu hâdise, hem şiddetli kışta, hem karanlıklı gecede, hem dehşetli soğukta, hem Ramazanın hürmetini tutmayan bu memlekete mahsus olması hem tahribatından intibaha gelmediklerinden, hafifçe gafilleri uyandırmak için, o zelzelenin devam etmesi gibi çok emarelerin delaletiyle bu hâdise ehl-i imanı hedef edip, onlara bakıp namaza ve niyaza uyandırmak için sarsıyor ve kendisi de titriyor. 

(Depremlerin) Bî çare Erzincan gibi yerlerde daha ziyade sarsmasının iki vechi var:

Biri: Hataları az olmak cihetiyle temizlemek için ta`cil edildi.

İkincisi: O gibi yerlerde kuvvetli ve hakikatlı iman muhafızları ve İslâmiyet hâmileri az veya tam mağlub olmak fırsatıyla, ehl-i zendekanın orada tesirli bir merkez-i faaliyet tesisleri cihetiyle en evvel ora­ ları tokatladı, ihtimali var. (Sözler 171)' 

İbrahim Ethem Gören-Yazı No: 470