Girişimcilik hayâlle başlar, icraatla gelişir. İnsan muhayyilesinde pişmeyen yahut olgunlaşmayan işler/iş fikirleri olduğu yerde kalır, başka bir tabirle hali üzerine merfû olur!
Yazımızın serlevhasındaki üçkelimeden müteşekkil cümle  Erhan Erken`e ait.  Erken çok yönlü ilgi, kabiliyet ve uzmanlık alanlarında yetkinliğe sahip olan eğitimci, yazar, yayıncı, işletmeci, siyaset bilimci, vakıf insanı, sahaf. Hâsılı müteşebbis, kurucu bir şahsiyet. Erhan Erken için müteşebbis, kurucu bir şahsiyet cümlesini kurdum. El-hak öyledir. Muhatabımız pek çok vakfın kuruluşunda yer almış, Oda ve Birliklerde, Ü niversitelerde, STK`larda üst düzey yöneticilik yönetim kurulu ve mütevelli heyeti başkanlıkları, yüksek istişare kurulu azalığı yapmış bulunan nev`i şahsına münhasır bir zattır. 
Erhan Erken
Erhan Erken bir sohbetimizde  'Girişimcilik hayâlle başlar'  dedikten sonra şu cümleyi kurmuştu: 'Bir işin/iş fikrinin hayâlini görmeden başarılı olamazsınız.' Benzer bir ifadeyi de yıllar önce iktisat gurusu  Mustafa Özel`den de işiterek not etmiştim: 'Kafada çözemediğiniz işi hayatta da çözemezsiniz.'
Erhan Erken arz ettiğimiz gibi bir girişimci; Sosyal ve iktisadi alanda pek çok girişimleri olmuş. Ü niversite yıllarında iş hayatına atılan Erken, bunlardan bazılarında hedefine ulaşmış, bazılarında istediği neticeyi elde edememiş. Bu satırların yazarı Erken`in eğitim, sosyal/ictimai alandaki başarılarını önemsiyor. Yakın zaman önce başladığı sahaflık tecrübesini de ilgiyle takip ediyorum.
Kariye kitap hediye
Özellikle  Bayrampaşa Bilgi Evi  tecrübesi bir adım öte iş/eğitim modeli, hamle çapında bir girişim olarak mütalaa edilip Türkiye`nin pek çok yerinde başarıyla uygulanıyor.  Tahsil çağındaki binlerce öğrenci her gün Bilgi Evlerinin kapısını aşındırıyor.
Böyle bir girişten sonra 'Erhan Erken`in gözünden ve dahi lisanından  'girişimcilik'  diyelim ve değerli büyüğümüzün tetebbuatından istifade ederek kaleme aldığımız yazıyla hasbihalimize devam edelim;
Yazarımız İbrahim Ethem Gören ve yazar-mütefekkir Erhan Erken
(; )
'Girişimcilik lafzının suyu çıktı! Bir kelime/tabir çok kullanılınca, yerli yersiz ifade edilince içi boşalıyor. Bunlardan biri de  'proje'.  Maalesef günümüzde çok kişinin elinde/çantasında projeler var ve artık proje, paraya dönüşecek bir hadiseye dönüşmüş durumda. Biri bana  'projesi'nden bahsedince bir adım geri adım atıyorum. Maalesef girişimcilik de ona döndü!
Peki, girişimcilik nedir? Girişimcilikten ne anladığımı soracak  olursanız 'Etkin olma halini anlıyorum' cevabını veririm. Ne iş yaparsanız yapın, yaptığınız işte etkin olun, pasif olmayın, bir kenarda oturup size iş verilmesini beklemeyin. Hiçkimseye kenarda oturup beklemek yakışmaz. Her daim işe el koyabilecek bir haliniz almalıdır.  Suyun gidişine göre pozisyon almakla işler yoluna girmez.
Hayâli olmayanın girişimi olamaz.
Hayâli olmayanın girişimi olamaz, bir şeyin hayâlini göremezseniz onu kurgulayamazsınız. Girişimcilikte azim, sebat ve kararlılık çok önemlidir.  Girişimci ruha sahip olanlar gördüğü hayâlin üzerine gider.
Girişimciyi tırtıla benzetirim. Bir dalın üzerinde bulunan tırtıla dokunarak bulunduğu yerden düşürdüğünüzde büyük bir azimle aynı dala tekrar tutunur, ikinci kez düşürseniz, kısa bir süre sonra tırtılı aynı yerde görürsünüz.
Girişimcilikte ekip ve ekip ruhu önemli. Her işe yetişemezsiniz. Şahıs karizmasından ziyade grup karizmasını tercih ederim. Pek çok işi en iyi bilen kişiler de bir yerde tekler. Takım ruhu önemlidir.  One man show keyfiyetini sevmem. İyi bir takım kurabilirseniz iyi neticeler elde edersiniz.
Takım oyununu sadece kendi işinizde değil işinizin dâhil olduğu sektör(ler)de de oynayabilenler muvaffak olur. Söz gelimi ambalaj sektöründe faaliyet gösterenler kâğıt, cilt, kesim vb. imalat atölyelerinin sahipleriyle senkronize hareket etmelidir.
Meslekler kadar meslek birlik ve komiteleri de önemlidir. 
Meslekler kadar meslek birlik ve komiteleri de önemlidir. Herkes iş yaptığı sektörün komitelerini elinde tutmak suyun başında olmak ister. Odalar, Borsalar, İhracatçı Birlikleri mühim teşkilatlardır. Buralarda  akl-ı selim tab-ı müstakim  insanların bulunmasını önemsiyorum.
Hemen her işte olduğu gibi girişimcilikte de cesaret önemli yer tutar. Yapılacak işin piyasada talebinin oluşturulması da gözden kaçırılmamalıdır.
Ahlâk herkese lazım. 
Ahlâk herkese lazım.  Dolayısıyla girişimciye de ahlak, güzel ahlâk çok yakışır. Elhamdülillah Müslüman`ız. Öldükten sonra hesaba çekileceğiz. Hayat hızla akıp gidiyor. Böyle bir hengâmenin içinde birdenbire düdük çalacak ve Allah  'Gel kulum'  diyecek. İkbal, para, makam ve mevki kazanmak için ahlaka uygun olmayan işler zinhar yapılmamalıdır. Yoksa hesap verilemez.  Gerçek başarı hesabı verilebilecek işler yapmaktadır.
Girişimci yeni fikirlere açık olmalıdır.
Girişimci yeni fikirlere açık olmalıdır. Yeni iş fikirlerini takip etmezseniz piyasanın gerisinde kalır, başarılı olamazsınız. Bu bağlamda  girişimci Türkiye`yi ve dünyayı iyi takip etmelidir.
Son 15-20 yılı hariçtutacak olursak Türkiye`de iş yapmak çok zordu(r). Girişimci, piyasaların en rahat olduğu zamanda bile tetikte olmalıdır. Çünkü her an her şey olabilir. 9-10 yıl öncesinin  Gezi hadisesi  ve  6-7 Ekim olayları  coğrafyamızın iyi okunmasını gerekli kıldı/kılıyor.
Cebir ilmi önemli.
İş hayatında cebir ilminden çok yararlanmışımdır. Cebirde hesap yaparken paranteze alma yöntemi vardır. Kendi iş hayatımdan örnek vereyim. 80 personelin çalıştığı bir ambalaj şirketimiz/orta ölçekli bir matbaamız vardı. İşletmemiz iç-içe geçmiş dükkânlar gibiydi. Bir tarafta baskı yapıyoruz, diğer taraftan matbaadan çıkan kâğıtlar kesiliyor, diğer tarafta ciltleniyor, diğerinde yapıştırılıyor, bir diğerinde paketleniyordu.
İşlerimizden birinde aksama olduğunda onu kendi içinde değerlendirip paranteze alıp çözüyorduk .Çünkü iş hayatı meseleleri parantez içine alıp sorunu diğer ünitelere yansıtmamayı gerektiriyor. Bu keyfiyet hayatında olduğu kadar aile hayatında da önemlidir.  İşinizde bir sorun yaşadıysanız dükkânınızdan çıkarken bu meseleyi parantez içine alıp evinize taşımamanız gerekir.  Aynı şey ev hayatında da geçerlidir. Evde bir problem olduysa bu keyfiyet iş yerine taşınmayarak parantez içine alınmalıdır.  Parantezleri kapatmazsanız evdeki hanımızın, işyerindeki çalışanınızın suçu ne ola ki!
Girişimcilikte öğrenilenleri çevreyle paylaşma, aktarma ve öğretme de önemli bir erdemdir. Bildiklerinizi kendinize saklamayınız.  Sizin de başkalarından öğrenmeniz gereken pek çok şey vardır.  Ve tüm işler birbirleriyle bağlantılıdır.
Girişimci işini mütemadiyen hesap, kitap, genel gidişat ve hedefler noktasında değerlendirmelidir. Bunu bazen işin profesyonellerine yaptırmalıdır.  Özellikle küçük işletmeler, büyük, kurumsal şirketler gibi değildir.  Sürekli orta seviyeli bir kar/zarar durumu söz konusudur, ipin ucu bir kez kaçırıldığında bir daha zor yakalanabilir. 
İş yaptığınız insanların memnuniyetlerini ölçün.  İşinize çok duygusal bakmayın, rasyonel değerlendirmeler yapın.  Sürekli zarar eden bir işletmeniz varsa vakitlice kapatın yahut alan değiştirin.
İşinizi seviniz. Gönlünüze yatan işi kurun, sevmediğiniz işi yapamazsınız.
Girişimcilikte kendine güven önemlidir. Muhatabınızın size güvenmesi ise daha da önemlidir.
Şirket kültürü mühim bir kavramdır.
Şirket kültürü mühim bir kavramdır. Büyük müesseselerde oturmuş, yerleşmiş kültür(ler) vardır. Buralarda çalışmaya başlayanlar kendilerini şirket kültürünün içinde bulur. Küçük şirketlerde bu kültürü girişimci oluşturmak zorundadır.
İş hayatında, sosyal hayatta, aile hayatında istişare, es geçilmemesi gereken bir kavramdır. Başkalarını dinleme, görüşlerine önem verme, fikirlerinden istifade etme iş hayatının olmazsa olmazlarındandır. Hep 'ben, ben'  dememek lazım gelir. Bu hususta validemin bir sözünü aktarmak isterim:  'Akıllar pazara çıkmış, herkes kendi aklını beğenmiş!'  Bu gerçeğe rağmen diğer insanların akıllarına da değer verilmeli onlardan istifade edilmelidir.
Sosyal girişimcilik de mühim.
Girişimcilik sadece iktisadi anlamda değildir.  Siyasi, sosyal ve kültürel girişimcilik de söz konusudur.  Sivil toplum örgütleri yaşanan olaylar karşısında soğukkanlı durabilmeli, uyarma, doğru yolu gösterme görevini yerine getirmelidir. Yetişmiş insanlar, yöneticiler STK`larda görev almalıdır. En verimli vakitler STK`lara ayırmalıdır.  STK faaliyetleri hizmet alanının hakkı, hukuku gözetilerek yerine getirilmelidir.
Devlet de girişimciyi gerçek manada desteklemelidir. Birçok mevzuatla girişimciler oyalanmamalıdır. Mesela küçük ölçekli şirketlerin KOSGEB desteği alabilmesi bile çok zor hatta hayâl gibidir. İşyerlerimizde bir zaman bu tür bir girişimde bulunmuştuk. Tüm şartları oluşturduktan sonra müracaatımızı yaptık, bir türlü desteği alamadık. Sonrasında iş yerinde o işi takip eden arkadaşa  'Bırak ucunu gitsin Ü zeyir!'  demiştim.
Ü lkemizde Devlet vergiyi maalesef daha çok orta ve zayıf kesimlerin sırtına yüklüyor. Bu kolaycı bir tutum. Bu keyfiyetin ters-düz edilmesi gerekir. ÖTV, KDV gibi dolaylı vergilerin oranı %70`lerde. Diğer taraftan direkt vergiler %30`larda.  Yani kazanmadan vergisini ödüyorsunuz.  Gariban sürekli vergi veriyor. Bu husus mütemadiyen zayıfların aleyhine sürüp gidiyor. Neden? Çünkü dolaylı vergi çabuk toplanıyor.
Küçük girişimcilerin korunması, gözetlenmesi lazım.  Girişimci işini kurarken de kapatırken de para ödüyor.  Bugün bir işyerinin kapatılmasının maliyeti minimum 10 bin TL. Bu oranların minimize edilmesi lazım.
Babanızdan devam eden bir aile şirketi varsa ve iktisadi anlamda zarar eden bir halde değilse aile şirketini devam ettirmek çok önemlidir. Aile müessesesinin üzerine ilave katma değerler ekleyerek devam ettirin.
İsrafil Kuralay, Erhan Erhan, Nihat Alayoğlu
İstanbul Ticaret Odası`nın yönetiminde bulunduğumuz dönemde esnafın/tüccarın/iş adamının işini zorlaştıran maddeleri araştırdık. Yaklaşık 15 madde tesbit ettik. Bunların 7-8`ini gayretlerimizde kaldırılmasına vasıta olabildik. Ama hâlâ yarısı duruyor. Bunları yapmaz, girişimcinin, esnafın, işletmecinin önünü açmazsanız herkes zaman içinde işveren değil iş gören haline gelir.  İş görenlerden de   bittabi girişimci olmaz.
Her nimetin şükrü kendi cinsindendir.
Her nimetin şükrü kendi cinsindendir. Paranın, malın şükrü zekâtla ifa edilir. İlmin zekâtı anlatmak, öğretmektir.  Bilen, bildiğini öğretecek ki ilminin zekâtını vermiş olsun.
Siz de neye sahipseniz onun şükrünü ifa etmeye çalışmalısınız.
Sadaka-i câriye önemli;
Defterin yani amel defterinin açık kalması önemlidir. Amel defterinizin açık kalmasına sebep olacak fiiller işlemeye özellikle dikkat etmelisiniz. Millet, memleket sevgisi âlâ bir duygudur. Bu duygu ile işlerimize sarılmamız gerekir.
Bölgemiz önemlidir.  Tarihin yaşandığı yer coğrafyamızdır.  Hemen hemen bütün önemli hadiseler üzerinde yaşadığımız coğrafyada geçmiştir/geçmektedir. Bir zaman bu coğrafyada ipi elimizde tutarken birkaçyüz sene önce bu ipi kaçırdık.  Şimdi ipi yeniden, sımsıkı tutma zamanıdır; Bu konuda önümüzdeki dönemde hemen herkese çok iş düşecek buna hazırlıklı olmalıyız.
'Rızkın 10`da dokuzu ticarettedir.'
Müslüman kişi rızk faktörünü ıskalamaz/ıskalamamalıdır.  Çünkü rızkı veren Allah`tır.  Her işte muvaffak olunmaz. Başarılı olan işlerin şükrü zekâtla eda edilmeli, başarısız olununca da isyan  edilmemelidir. Bu noktada ifrat da tefrit de problemli alanlardır.
Netice itibarıyla her şeye rağmen girişimcilik önemlidir. Çünkü 'Gayret bizden tevfî k Allah`tan.'