Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ü niversitesi`nin merkez kampüsünde 140. Kuruluş yıldönümü etkinlikleri kapsamında düzenlenen 'Medresetü`l-Hattâtî n`den Akademi`ye Geleneksel Türk Sanatları 1915-2022' serlevhalı program özelinde hazırladığımız yazı dizimizin ikinci bölümünün öznesinde Mimar Sinan Güzel Sanatlar Ü niversitesi`nin Cilt Anasanat Dalı var. 

`height=

Dr. Öğr. Ü yesi Yasin Çakmak`ın 21 Mart 2022 Pazartesi günü üniversitesinin Sedad Hakkı Elden Oditoryumu`nda düzenlenen etkinlikte yaptığı konuşmanın metnine geçmezden önce Sanatın ve Sanatkârın İzinde serlevhalı kitabımızdan iktibasla cilt sanatına yönelik tetebbuatımızı okuyucularımızın irfanına arz edelim. 

Cilt Sanatı

İbrahim Ethem Gören

Kuveyt Türk Katılım Bankası Sanat Danışmanı

Yazının icat edilmesiyle birlikte, yazılanların korunmasının gerekli olduğu düşünülmeye başlanmıştır. Kâğıdın icadından evvel papirüs ya da parşömen üzerine yazılan yazılar tahta kutular içerisinde muhafaza edilmiştir. Kâğıdın kullanılmaya başlanmasıyla birlikte ise kâğıtların üzerindeki yazıların korunabilmesi amacıyla cilt tekniği geliştirilmiştir. 

Cilt, Arapça kökenli bir kelime olup 'deri' anlamına gelmektedir. Klasik cilt yapımında kullanılan en uygun malzeme deri olduğu için bu ismi almıştır. Esere takılan kapağa cilt, cilt ustalarına erkekse mücellit, kadınsa mücellide denilmektedir. 

Cildin tarihi, bir altlık üzerine yazılmış yazının bağlanıp saklanmasıyla başlayan bir sanatın öyküsüdür. Geçmişi 5000 yıllık olan bu sanatın 14 asırlık bölümü İslâm cilt geleneğiyle gelişmiş ve yoğrulmuştur. 

Hz. Ömer`in Kur`ân-ı Kerî m`i toplatıp kitaplaştırmasıyla başlayan İslâm cilt yapım geleneği, Abbasiler, Emeviler, Memlukler, Büyük Selçuklular, Timurlular, Anadolu Selçukluları, Beylikler Dönemi, Osmanlı Devleti, Babür Devleti, Safevî Devleti gibi birçok İslâm devrini kapsar. Bu devletler kendi coğrafyalarında İslâm kültür ve medeniyeti ürünlerinden olan kitap yazımı ve ciltçilik sanatı hususunda çok kıymetli eserler vücuda getirmişlerdir. 

Her bir eser, döneminin üslup ve özelliklerini taşımaktadır. Bu üslup ve özellikler sayesinde günümüzde coğrafi adlarla anlattığımız ve tanımladığımız önemli eserler meydana getirilmiştir. Bu eserlerin üretildiği yerlerin genellikle saray çevrelerinde gelişmiş olması bize, desteklenen sanat ve sanatçıların nasıl bir kültür ürünü ortaya koyabileceğini de göstermektedir. 

Cilt sanatı, sanat merkezlerinde gelişmiş olup kendine has teknik ve süsleme özellikleriyle çeşitli dönemlere ait çok kıymetli eserlerin ortaya çıkmasına katkı sağlamıştır. 

Günümüzde müze, kütüphane ve yazma eser kütüphaneleri gibi önemli mekânlarda geçmişten bugüne cilt sanatının en değerli örneklerine rastlanabilmektedir. 

Birçok İslâm devletinin kültür anlayışına göre şekillenmiş olan cilt sanatı, Osmanlı Devleti`nde kendi üslubunu oluşturmuştur. Bu üslup ve tekniklerin usta-çırak ilişkisi vasıtasıyla günümüz mücellidleri tarafından hâlen devam ettiriliyor olması, bu sanatın derinliği ve barındırdığı kültür birikiminin ne denli güçlü olduğunu göstermesi açısından önemlidir.

Medresetü`l-Hattâtî n`in ilk cilt hocası Bahaeddin Tokatlıoğlu`dur.

Dr. Öğr. Ü yesi Yasin Çakmak
MSGSÜ Cilt Anasanat Dalı 

`height=

Fatih Sultan Mehmed in Topkapı Sarayı`nda kurdurduğu saray nakkaşhanesi birbirinden kıymetli sanat eserlerinin üretilmesine etki etmiş ve devrin bezeme anlayışıyla birlikte seyrederek Ehl-i Hiref teşkilatı bir bütün içerisinde çalışmıştır. XIX. yüzyıla gelindiğinde Osmanlı Devleti`nin malî sıkıntı içerisinde olması sanatı da olumsuz yönde etkilemiş ve eski günlerindeki istikrar sağlanamamıştır. Cilt sanatı ise babadan oğula geçen bir esnaf zanaatı haline dönüşmüştür. Bu ve benzeri durumları ortadan kaldırıp geleneksel sanatları bir çatı altında toplama çabaları meyvesini vermiş ve Medresetü`l Hattâtî n kurularak 1915 senesinde eğitim hayatına başlamıştır.

Bahaeddin Tokatlıoğlu
1866-1939

`height=

Kayıtlardan edindiğimiz bilgiye göre Medresetü`l-Hattâtî n`in ilk cilt hocası Bahaeddin Tokatlıoğlu (1866-1939)`dur. Kendisi bu mesleği babası Nureddin Efendi`den öğrenmiştir. 1915 senesinde Medresetü`l-Hattâtî n`de cilt hocalığı yapmasının yanında Topkapı Sarayı`ndaki birçok eserin tamiratında da görevlendirilmiş, böylelikle de saraydaki eserleri yakından tanıma fırsatına sahip olmuştur. Kendisi mücellitliğinin yanında müzehhiptir ve aynı zamanda zerendû d yazıları yazmakta da maharetli bir sanatkârdır. 1936 senesinde Medresetü`l-Hattâtî n Güzel Sanatlar Akademisi ne bağlanınca ömrünün son üçsenesini bu kurum altında cilt hocalığı yaparak geçirmiştir. Fakat bazı sağlık problemlerinden dolayı derslere gelememiş ve yerine Necmettin Okyay devam etmiştir.

Necmeddin Okyay
1883-1976

`height=

Bahaeddin Tokatlıoğlu`nun yetiştirdiği iki önemli isimden ilki Necmettin Okyay (1883-1976), diğeri ise Necmettin Okyay`ın oğlu Sami Necmettin`dir. Sami Necmettin (1911-1933) hocası Bahaeddin Tokatlıoğlu ile birlikte cilt çalışmalarını sürdürmüş aynı zamanda Topkapı Sarayı nda da birlikte bulunarak hocasının söylediği tabirleri, tanımlamaları not alarak cilt sanatı konusundaki terminolojik ifadelerin günümüze ulaşmasında önemli bir köprü vazifesi görmüştür. Çok yetenekli bir sanatkâr olduğu gençyaşta ortaya çıkardığı işlerden anlaşılmaktadır. Kendisi kap içlerinde kullandığı katı` örnekleriyle de bu sanatın canlanmasını sağlamıştır. Geçirdiği rahatsızlıktan dolayı 23 yaşında vefât etmiştir. 

`height=

Necmettin Okyay, oğlu ve hocasını kaybedince bu mesleği diğer evladı Sacit Okyay`a öğretmiştir. Sacit Okyay (1914-1999) 1936`dan 1976 senesine kadar Akademi`de klasik cilt hocalığını sürdürmüş olup Necmettin Okyay`ın 1958 senesindeki emekliliğinden sonra ebru ve Türk Kitap Sanatları alanındaki derslerini de vermiştir. Rikkat Kunt, Muhsin Demironat, Emin Barın, İslam Seçen ve Mustafa Düzgünman gibi önemli isimler Necmettin Okyay`ın Akademi`deki öğrencilerinden bazılarıdır. 

Emin Barın 
1913-1987

`height=

Klasik Türk cildini Necmettin Okyay`dan öğrenmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı Neşriyat Müdürlüğü tarafından açılan Avrupa ihtisas sınavını kazanarak önce Almanya`nın Weimar kentine akabinde de Leipzig Kitapçılık ve Matbaacılık Akademisi (Staatliche Akademie für Graphische Künste und Buchgewerbe)`ne giderek cilt ve yazı eğitimi görmüştür. Weimar`da Prof. Otto Dorfner`dan Batı cildini öğrenmiştir. Yetenekli bir kişi olduğundan 1938 senesinde hazırlamış olduğu 'Olimpiyat' adlı kitabıyla Hamburg kitap sergisinde birincilik ödülüne layık görülmüştür. 1958 yılında ise 'Fatih Divanı' adlı kitabıyla da Brüksel sergisinde birincilik ödülünü kazanmıştır. 

`height=

Almanya`da eğitim gördükten sonra Türkiye`ye dönüp bilgi ve tecrübelerini Akademi`de öğrencilere aktarmıştır. 1955 senesinde Prof. Sacit Okyay`la birlikte Dekoratif Sanatlara bağlı yazı ve cilt atölyesini kurmuşlardır. Bu atölyeden mezun olan önemli isimler ise Yılmaz Özbek, İslam Seçen, SevinçOğuz ve İlhami Turan olmuştur. Emin Barın yazı ve cilt hocalığını vefâtına kadar Akademi`de bilfiil devam ettirmiştir. 

İslam Seçen 
1936-2019

`height=

Necmettin Okyay ve Sacit Okyay`dan klasik Türk cildi, Emin Barın`dan ise Batı cildi ve kaligrafi eğitimlerini almıştır. Sacit Okyay`ın Akademi`de eğitim verdiği öğrencilerinden yalnızca İslam Seçen cilt sanatını meslek edinip devam ettirmiştir. 

1961 senesindeki mezuniyetinden sonra Süleymaniye Kütüphanesi`nde patoloji bölümünü kurmuş ve 27 sene boyunca binlerce yazma eseri ve cildini restore etmiştir. Aynı zamanda Portekiz`in Lizbon kentindeki Gülbenkian Müzesi`nde selden zarar gören İslam el yazma eserlerin restorasyonunu da hocası Emin Barın ile birlikte 36 sene boyunca sürdürmüştür.

Süleymaniye Kütüphanesi`ndeki emekliliğinden sonra Akademi`deki derslerine devam eden İslam Seçen, 2013 senesinde Fatih Sultan Mehmet Vakıf Ü niversitesi`nde Cilt bölümünü kurmuş ve aynı zamanda hocası Emin Barın`a ait Çemberlitaş`ta, Barın Han`daki atölyesinde de kişisel çalışmalarını vefâtına kadar sürdürmüştür. Bilgi ve tecrübesiyle birçok öğrenci yetiştiren İslam Seçen`in cilt sanatına katkısı büyüktür. 

1982 senesinde Güzel Sanatlar Akademisi, Mimar Sinan Ü niversitesi olarak eğitim öğretim hayatına devam etmiştir. İslam Seçen ve Emin Barın`dan cilt eğitimini alan Habib İşmen, uzun yıllar Cilt Anasanat Dalı Başkanlığı`nı sürdürmüş ve 2013 senesindeki emekliliğine kadar bu çatı altında birçok öğrenci yetiştirmiştir. 

Günümüzde ise Prof. Dr. A. Sacit Açıkgözoğlu Cilt Anasanat Dalı başkanlığını yürütmekte olup lisans eğitimlerinin yanı sıra lisansüstü çalışmalara da ağırlık verilmektedir. Son dört sene içerisinde 21 adet yüksek lisans ve 1 adet de sanatta yeterlik tez çalışması sonlandırılmıştır. 

Cildin yapım ve teknik kısımlarının yanında öğretim planlarına eklenen derslerle birlikte hem nazari hem de tasarım ağırlıklı çalışmalar hız kazanmıştır. Prof. Dr. A. Sacit Açıkgözoğlu, Dr. Öğr. Ü yesi Yasin Çakmak ve Öğr. Gör. Gürcan Mavili kadrolu, Öğr. Gör. Saadet Gazi, Öğr. Gör. Feyza Oyat, Öğr. Gör. Nurçin Kural Özgörüş, Öğr. Gör. Emel Türkmen, Doç. Ü lkü Gezer ve Doç. M. Nilüfer Kiraz ise yarı zamanlı olarak Cilt Anasanat Dalı`nda ders vermektedirler.

Yarın: Medresetü`l-Hattâtin`den Günümüze MSGSÜ Tezhip Anasanat Dalı