Bir ülkenin, bir şehrin tarihinde unutulmaması gereken şahsiyetler vardır. Ü stad Mehmet Şevket Eygi Bey, geçtiğimiz akşam işte böyle bir ismi hatırlattı bize Ahmet Nafiz Çelebi`yi;
***
Adana`dan gelen dostlarımız yeminli mali müşavir Ali Akçay, işadamı Hüseyin Nuri Çomu, eşi Vildan Çomu Hanımefendi ve kayınpederi işadamı Vefa Çelebi ile birlikte ikindi çayına Mehmet Şevket Eygi Beyefendiye misafir olduk.
***
Sohbetimizin ana mevzu hat üzerineydi.
***
Şevket Bey, misafirlerimiz arasında yer alan Vefa Çelebi Beyefendinin babası, Vildan Hanım ın dedesi Hacı Nafiz Bey ve konağından bahsetti. Ayrıca Hacı Nafiz Çelebi`nin de unutulmaması gereken bir kültür insanı olduğunu hatırlattı.
***
Yakından tanıdığı bu kültür insanı hakkında konuşan Şevket Ağabey, 'Hangi hayır işi olsa, o işte mutlaka Hacı Nafiz Beyin tuzu olurdu. Hacı Nafiz Çelebi Beyefendi ile Müşerref Hanımefendi Süleymaniye`de Ayşekadın Sokağında ahşaptan eski bir Osmanlı konağında otururlardı. Bu konak, içindeki tarihî ve değerli hüsn-i hat levhaları ile adeta bir müzeye benzerdi. Çelebi ailesi çok cömertti. Bu evde zaman zaman şehrin ulemasının, urefanın, meşâyihin, müslüman yazar, gazeteci ve akademisyenlerin katıldığı ziyafetler verilirdi' diyerek döneme dair hatıralarını paylaştı.
***
Kendisinin de Süleymaniye`deki konağa misafir olduğundan söz eden Şevket Ağabey, '1951 ve 1952 olmalı tam hatırlayamıyorum. Galatasaray`da öğrenci olduğum sırada ilk defa Hacı Nafiz Beyin konağına gitmiştim. O gün üniversitelerden müslüman öğrenciler gelmişlerdi, konak lebâleb doluydu. Hatırlıyorum, Şeyh Sâmi Efendi Hazretlerinin damadı mimar Ömer Kirazoğlu gençlere hitaben konuşma yapıyordu. Daha sonra bu konağa çok gidip geldim. Hattat Hâfız Müşerref Hanım`ı da unutmamak lazım, bir çok hanım talebe yetiştirdi.' diye hem Hacı Nafiz Beyi hem de dönemin isimlerini hayırla yad etti.
***
Sohbet sırasında Hafız Müşerref Hanımın adının geçmesi torunu Vildan Çomu Hanımefendiyi çok mutlu etti. Babaannesinin sanatı hakkında derin bir bilgi sahibi olduğunu fark ettiğim Vildan Hanım ile Şevket Ağabey, evdeki hat levhaları üzerine uzun süre sohbet ettiler. Vildan Hanımın Türk hat sanatı ve sanatçıları hakkındaki geniş bilgisi Şevket Ağabeyin de takdirini kazandı.
***
Şevket Ağabeyin dönemin şahsiyetleriyle ilgili bir de teklifi vardı. Mutlaka bu kişilerin haklarında onları tanıtıcı bir küçük kitap çıkarmak gerektiğini söyledi. Ben bu işi üzerime aldım, inşallah bu unutulmaması gerek güzel insanlar hakkında birlikte çalışma yapacağız.
***
Şevket Ağabeyin evindeki hoş sohbetten sonra yakında bulunan Sultan Köşesi Lokantasına akşam yemeği için geçtik.
***
Yemeğe gazetemiz yazarlarından Fatih Sadırlı ve Prof. Dr. Aydın Gülan Beyefendi de dahil oldu.
***
Fatih Sadırlı yemekte nedendir bilinmez, bana takılma ihtiyacı hissetti. Şevket Ağabeye beni işaret ederek 'Masamızda Osmanlı mutfağının son temsilcisi bulunuyor' dedi.
***
Star gazetesinde benimle yapılmış 'Abdülhamid`in soğanlı yumurtasından Abdülaziz`in hünkar beğendisine Osmanlı saray mutfağı' başlıklı röportajı okumuş ve aklı sıra Şevket Ağabeyden bana yönelik iğneleyici sözler söylemesini bekliyor. Hemen gardımı aldım ve 'Ben Şevket Ağabeyin dizinin dibinde yetiştim, onun talebesiyim, Keçinin olmadığı yerde, koyuna Abdurrahman Çelebi derler' dedim ve Şevket Ağabeyin keskin oklarından kurtuldum.
***
Yemekten sonra İttifak Gazetesi`ne dair sohbete geçtik. Şevket Eygi Beyefendinin memleket meseleleri` ile alakalı tadına doyum olmaz sohbeti burada da devam etti. Gecenin sonunda tam bir sohbet ziyafetiyle ayrıldık.
***
Ve Hacı Ahmet Nafiz Çelebi ve kıymetli eşi Hattat Hâfız Müşerref Hanımı bir kez daha hayırla yad ediyorum.
***