Ülkemizin en büyük STK’ları arasında bulunan Türkiye Yazarlar Birliği (TYB), kültürel alanda var olma mücadelesindeki öncü rolünü Kudüs, Filistin ve Gazze davasında da güçlü bir âvazla haykırmaya devam ediyor. Bu süreçte TYB İstanbul Şubesi de üzerine düşen sorumlulukları bihakkın yerine getirmenin gayreti içerisinde bulunuyor. Bu cümleden olarak TYB İstanbul da artık geleneksel bir keyfiyet kazanan marka faaliyeti İstanbul Edebiyat Festivali ile, kültür, sanat ve düşünce dünyamız için mücerret festival anlayışından öte kalıcı umdeler üretiyor.
İnsan olan Filistin'in yanında olur!
Bu yıl 25-29 Aralık tarihlerinde “Bir Filistin vardı, Bir Filistin Gene Var!” temasıyla düzenlenen 15. İstanbul Edebiyat Festivali’nde edebiyat, şiir, sanat, düşünce ve aksiyon adamlarımız dört gün boyunca Filistin’i, Gazze’yi, Ümmet-i Muhammed’in sorumluluklarını, Gazze özelinde insan olmayı ve insan kalmayı konuşarak tarihe, içinden hüzün geçen iki mühim not bıraktı: “İnsan olan Filistin'in yanında olur.” ve “Boykota kesintisiz devam." 15’nci İstanbul Edebiyat Festivali, Kur’an-ı Kerîm tilavetleriyle, dualarla, şiirlerde, Filistin ezgileriyle, asliyet ve terkip şuuru yüklü konuşmalarla şenlendi. Şenlenenlere ve dahi şenlendirenlere ne mutlu!
TYB İstanbul Başkanı Mahmut Bıyıklı: Siyonistler en çok şairlerden, edebiyatçılardan korkuyor.
Festival özelinde görüştüğümüz değerli kültür insanı TYB İstanbul Başkanı Mahmut Bıyıklı, Filistin için, Gazze için edebiyatın önemine dikkat çekerek “Her yıl edebi bir tema ile İstanbul karşısına çıkıyoruz ama bu sene Filistin'de gelişen soykırım dolayısıyla Filistin'i küresel ölçekte gündeme getirmek için festivalin temasını Filistin yaptık.” dedi.
Bu cümleler, TYB İstanbul Başkanı Mahmut Bıyıklı’ya ait: "Filistin meselesini meydanlarda olduğu gibi medyada ve kültürel cephede de ele alacağız. Şairlerimiz şiirleriyle, romancılarımız romanlarıyla Filistin davasına sahip çıkacak. Eğer bir şair naat yazmamışsa, şair olarak rüştünü ispat etmemiş demektir. Biz de diyoruz ki her şair, hikâyeci, romancı, Allah’ın kendisine verdiği yeteneğin zekâtı olarak Filistin'i yazmalı, edebi işlerinde Filistin'i de mutlaka işlemeli.
Siyonistler en çok şairlerden, edebiyatçılardan korkuyor.
Siyonistler en çok şairlerden, edebiyatçılardan korkuyor. Onlar edebiyatçıların dünyaya yaydığı gücün farkında. İsrailli sözde komutan bir şair öldürdüklerinde bunun 10 suikasttan daha tesirli olduğunu söylüyor!
Mahmud Derviş'in “Ben şiirimle bir uçağı düşüremem biliyorum ama ben şiirimle bir pilotun fikrini değiştirebilirim” haykırışını hatırlarsınız. Şiirin ve edebiyatın gücüne inanıyoruz, Filistin için yazmaya ve üretmeye devam edeceğiz.
TYB olarak küresel intifadanın yanında kültürel intifaya devam edeceğiz.
TYB olarak küresel intifadanın yanında kültürel intifaya devam edeceğiz. Türkiye'de ödevimizi, görevimizi hakkıyla yerine getirdiğimiz söylenemez. Maalesef bu topraklarda Filistin, ancak olaylar şiddetlendiğinde gündeme geliyor. Oysa Filistin'in edebiyatını, kültürünü, mûsikisini, sinemasını her daim Türkiye'de canlı tutmamız gerekiyor.
Bugün Gazze'de Kassam Tugayları hangi dirençle zalimlere karşı duruyorsa, Türkiye'deki edebiyatçılar da aynı dirençle yazmak, söylemek ve konuşmak zorunda. Biz Filistin'in edebiyatını diri tuttukça, Filistin'i anlatan eserleri Türkiye'de tanıttıkça ve bundan sonra biz de Filistin'i daha fazla yazdıkça Filistin ebediyen yaşamaya devam edecek."
Açılışı, TYB İstanbul’un merkezi Kızlararağası Medresesi’nde yapılarak etkinlikleri Rami Kütüphanesi’nde gerçekleştirilen 15’inci İstanbul Edebiyat Festivali, 29 Aralık Cuma günü Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nde Cuma namazı sonrasında düzenlenen “Filistinli Şehit Şairler için Mevlid ve Dua Programı”yla taçlandı. Biz de Sırlı Süleyman Efendi’yle birlikte Ayasofya Camii’nde Cuma namazında kendimize bir yer bulduk. Dualara “âmin” dedik: Âmin.
Ayasofya’dan Kudüs’e bin selâm.
Namazda hemen yanımızda Bayburtlu 90 yaşındaki Cemal Baba vardı. Cemal Baba, ilerleyen yaşına rağmen Filistinli Müslümanlar için, Gazzeliler için bir şeyler yapmanın derdinde bir koca insan... Netice itibarıyla herkes yetkinlikleri dâhilinde Filistin’in, Gazze’nin gene var olması için üzerine düşeni yapmakla mükellef… Cemal Baba da Osmanlı devlet armasının üzerine yerleştirdiği Filistin mesajlarını tâkâtinin yettiği, gücünün erdiği yere kadar taşımayı kendine görev bilmiş. Bu meyanda Cuma günleri Ayasofya meydanında “özgür Filistin” tebliğinde bulunan muhatabımızın pankartında yer verdiği mesajlara nazarla yazımıza nihayet verelim: Ey Filistin’in örnek insanları. Katledilen çocuklarınızın canları cennette, bedenleri ise zavallı liderlerin yüzkarası haline ağlıyor. Barış isteyene 1000 selâm, istemeyene de kelâm. Ayasofya’dan Kudüs’e bin selâm.