E. Deniz yüzbaşı, yazar, uzun yol kaptanı, akademisyen Dr. Vehbi Kara ile gerçekleştirdiğimiz e-mülakatın yedinci ve son bölümünde Çin’in en büyük amirali olarak tarih kayıtlarına geçen ve ülkemizde göz ardı edilen Amiral Zheng He’nin (Seyyid Muhammed Hasan Şemseddin) tebliğ ve irşad faaliyetleriyle vefâtının ardından yaşanan gelişmeleri teşrih masasına yatırıyoruz.
Seyyid Zheng He
İbrahim Ethem Gören: Zeng He’nin, Ming İmparatoru Yonglo döneminde de önemli hizmetleri söz konusu. Çin’in zamanının ekonomik ve askeri yönden kelimenin tam anlamıyla süper güçolmasında bu mülakatın muhatabı nasıl bir rol üstlenmiştir?
Dr. Vehbi Kara: Zheng He’nin Batı denizlerine yaptığı 7 seferi sayesinde Çin devleti maddi ve manevi büyük bir prestij kazanmıştır. Öyle ki her sefer esnasında 20 ülkenin elçisi ve devlet adamları Çin’e gelerek Çin’in devasa gemilerine ve büyük filolarına hayran oluyorlardı.
Çin’in porselen ve ipek ticaretinden elde ettiği muazzam gelirler sayesinde ekonomik büyüme sağlanmıştı. Bütün krallık saraylarında dünyada Çin porselenleri ve ipeği en çok talep edilen mallar arasındaydı. Gemi inşa ve denizcilik alanında elde edilen başarıların Çin’in o dönemde dünyanın süper gücü olmasında katkısı büyüktü. Zheng He’nın vefâtı ile birlikte bu seferler de sona ermiş ve Çin eski ihtişamını kaybetmeye başlamıştı.
Bu süreç“Afyon Savaşları” adı verilen ve Batı ülkelerinin Çin’e zorla uyuşturucu kullanması için baskı yaptığı acıklı bir döneme kadar devam etmiştir.
Bu dönemde Müslümanların durumu nasıldı?
Zheng He’nin Hint ve Batı Pasifik okyanuslarındaki seyahatleri Çin ile Güney Asya ile Doğu Afrika kıyılarına kadar ulaşmıştı. Bu seferler ile bölge ülkeleri arasında ekonomik ve kültürel ilişkiler gelişmişti. Fakat en önemlisi Endonezya adalarının İslâm ile tanışmasına neden olmuştu.
Zheng He, Cava başta olmak üzere Güney Doğu Asya adalarında İslâm’ın yayılması için çok gayret eden bir amiraldi. Bölgeyi korsanlardan temizlemekle kalmamış ardında yüzlerce cami ve okul bırakmıştı.
Zeng He nerede ve ne zaman garik-i rahmet oldu? Kabri nerededir?
1433’de yedinci seyahatinin sonuna doğru 62 yaşındaki Zheng He vefât etmiş ve cesedi geniş bir kabir olan deniz ile kucaklaştığı düşünülmektedir.
Amiral Zheng He'nın Nanjing'deki kabri
“Allah büyüktür”
Zheng He bir deniz adamı olduğu için öldüğünde cenazesi toprağa değil denize gömülmüş olabilir. Fakat yine de onun anısına yapılmış bir anıt mezar mevcuttur. Mezarının baş ucunda Çince ve Arapça olarak “Allah büyüktür” yazmaktadır.
Ölene kadar yedi sefere çıkan He, büyük Çin filosunun yedinci seferinde iken son yolculuğunda Hürmüz’den dönerken 1433 yılında vefât etmiştir. Her ne kadar Çin’de bir mezarı olsa da bu mezar boştur, diğer ünlü amiraller gibi denize gömüldüğü tahmin edilmektedir.
Filo, bu vefât yüzünden dönüş yolundaki bazı limanları iptal ederek Zheng He’nin yardımcısı Wang Jinghong’un komutasında bir an önce Çin’e dönmeye çalışmıştır.
Güneydoğu Asya halkları nezdinde Zheng He nasıl bir kişiliktir?
Güneydoğu Asya halkları, Zheng He’ye olağanüstü güçleri olan birisi olarak bakıyordu.
Ma Sanboa yani Zheng He, Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed’in (sav) neslinden gelen en önemli kişilerden birisi olarak anılmış ve hakkında çok çeşitli efsaneler söyleniyordu. Söylenmiştir.
Maalesef bazı Müslüman olmayan halklar da çeşitli heykeller yaparak Zheng He’nin hatırasını yaşatmaya çalışıyorlar. Zheng He’nın ismi bazı coğrafi yerler verilmiştir.
Mesela…
Malakka’da Samboa Dağı ve Otağı gibi çok sayıda ismi vardır. Surabaya’daki Sanboa Camii, Malakka’daki Sanboa Çeşmesi gibi İslâmî yapılar yanında Kuala Lumpur’daki Sanboa Tapınak ve heykelleri dahi Zheng He adına yapılmıştır.
Cakarta, Tayland ve Kamboçya başta olmak üzere birçok ülkede Zheng He anısına birçok yapı inşa edilmiştir. Ölümüyle birlikte devlet politikası olarak ülkenin tüm deniz seferleri sona erecek, her türlü yelkenli yapımını yasaklanacak ve kıyılar seyahatlere kapanacaktır. Ne yazık ki; Zheng He’nın ölümünden sonra ona ait olan seyahat notları İmparatorun emriyle yok edilmiştir. Takip eden yüzyıllarda, Amiral Zheng He ve filosunun macerası yavaş yavaş bir efsane hâline gelmiştir.
Hedeflerine ulaşmak için çok iyi bir diplomasi yürüten Zheng He’ye çağdaşları tarafından “Kaplan gibi” yakıştırması yapılmıştır. Ma’nın (Zheng He) mezar kitâbesinin bulunduğu mezar taşı kırmızı kumtaşından yapılmıştır.
Mezarın uzunluğu 160 santimetre, genişliği ise 93 santimetredir. Mezar başlığının tepesinde yarım daire şeklinde bir anıt başlık bulunmaktadır. Bu anıt başlığın üzerinde “Ma’nın Mezar Kitâbesi” yazmaktadır. Mezar taşının dört tarafı yeşilliklerle çevrilidir. Mezarın ayakucunda yaklaşık bir metre uzunluğunda kumtaşından yapılmış bir kaplumbağa figürü dikili durmaktadır. Mezar taşının üstündeki yazı 14 satırdan oluşmaktadır. Her satırda 28 karakter yer almakta olup metin şu şekildedir: “Zheng’nin kendisi ise seyahatleri hakkında şunları yazdı: Biz 100.000 Li yol aldık (Li= 50.000 kilometre veya 30.000 mil) ve muazzam sularda dalgaların gökyüzüne dağlar gibi yükseldiği anlara şahit olduk. Dev dalgalı okyanusu izledik gözlerinde barbar bir mavilik olan uzaklara yelken açtık bulutlar ayaklarımızın altında yol oldu. Bu tablet Zheng He tarafından Fujian’a 1432’de dikildi.”
Zheng He'nin hazine gemisi
Çin’in en büyük amirali olarak tarihe geçti.
Zheng He’ye 1405 ile 1433 arasında 3 ayrı İmparatora hizmet etti, 7 büyük sefer yaptı. Çin’in denizaşırı ticarî ve siyasi ilişkilerini geliştirdi. Zheng He, 62 yaşında vefât ettiğinde Çin’in en büyük amirali olarak tarihe geçti.
Çin’de Konfüçyüs bilginleri onu unutturmaya çalışsa da tamamen unutulmadı. 1983’te mezarı ve adına dikilen anıtlar restore edildi. Müslüman olduğunu belirten Arapça levhalar yenilendi.
Çin yönetimi Zheng He’nin vefâtının ardından hangi mülahazalarla denizaşırı seyahatleri yasaklamıştır?
1405 yılında başlayan seyahatler, 1433 yılında yedinci seyahat ile beraber sona ermiştir. Son seyahatten sonra Ming Hanedanlığı’ndaki deniz faaliyetlerine son verilmiştir.
Çünkü Konfüçyüsçü anlayışa göre zaten bu seyahatlerin hiçyapılmaması gerekmektedir. Bu seyahatlere harcanılan para gereksizdir, israftan başka bir şey değildir.
Bu yüzden 1433 yılında tüm deniz seyahat defterleri yakılarak insanların bir daha deniz seyahatine çıkması yasaklanmıştır. Bu defterlerin yakılması, bilim dünyası açısından büyük bir kayıp olmuştur.
Zheng He araştırmaları Çin’in dışa açılmasını engelleyen bu görüş yüzünden uzun süre gözardı edilmiştir. Eski kaynakların ortaya çıkarılması ile beraber Zheng He seyahatleri ile ilgili toplanan belgeler, tutulan kayıtlar bugün Zheng He’nın yaptığı seyahatlerin Çin açısından ne kadar önemli olduğunun büyük bir kanıtı olmuştur.
Yeni Çağ’ın en önemli seyahatlerinden biri Vasco Da Gama’nın seyahatleriyle beraber Asya’da başlamıştır. Portekizler, bu ülkelerde Hint Okyanusu üzerindeki deniz ticaretini korumak için bir sistem oluşturmuşlardır. Filipinler’de, ilk önce İspanyollar, sonra da Fransızlar ve İngilizler deniz güçlerini kullanarak ticareti korumayı ve artırmayı amaçlamışlardır. Fakat hiçbir Batı sömürgesi Asya’da Amerikalılar kadar uzun kalmamıştır. Amerika, koloni sömürgeciliğini 20. yüzyılın ortalarına kadar sürdürmüş ve her bir Asya devletinin sosyal yapısını değiştirmiştir.
Ming Hanedanlığı ise bu bölgelerde 1405’den 1433 yılına kadar güçlü bir varlıktır. Sonra geri çekilmiş ve bir daha da geri dönmemiştir 1433 yılında Ming Hanedanlığı tarafından deniz seyahatleri yasaklanmış, yapılan seyahatlere dair tüm kaynaklar ve seyir defterleri ortadan kaldırılmıştır. O günden sonra da Çin, denizcilik alanında zayıflamaya başlamıştır. Zheng He araştırmaları Çin’in dışa açılmasını engelleyen bu görüş yüzünden uzun süre göz ardı edilmiştir.
Batılıların Zheng He’nın seyahatlerine duydukları ilgi ile ortaya çıkan Zheng He araştırmaları günümüzde önem kazanmaya başlamış ve tüm dünya Zheng He’nın kimliğine ilgi duymaya başlamıştır.
Zeng He’nın hatırasının yaşatılmasına müteveccih Çin’de neler yapılıyor?
Çin devleti 2005 yılında “Zheng He’nın Batıya Seyahatlerinin 600. Yıldönümü için Anma Töreni” düzenleyerek Zheng He ve Batı’ya seyahatlerine yönelik araştırmalara yoğunluk vermeye başlamıştır. Yapılan anma töreni vesilesiyle eski kaynaklar ortaya çıkarılmış ve Zheng He’nın aile tarihi ile ilgili araştırmalar üzerinde durulmuştur.
2008’deki Pekin Olimpiyatları’nın açılışında anılan önemli kişilerden biri de Zheng He idi. Bugün Çin Denizcilik Tarihi’nin en büyük kahramanı olarak anılmaya devam ediyor.
Çin, 15. yüzyılda denizaşırı seferler için görevlendirdiği Zheng He’nin mirasını bugün Afrika ve Ortadoğu ülkeleriyle tarihi bir bağ kurabilmek için de kullanıyor. Hatta Zheng He’nın askerlerinin Afrika kıyılarında evlenerek ‘Afro-Çin’ aileler kurdukları tezi bile işleniyor.
2005’te Çin kökenli olduğu iddia edilen Kenyalı bir gençkız Zheng He kutlamalarına katılarak bunu ispatlamıştır. Her yıl temmuzda Zeng He’nın 1405’teki ilk seferinin yıl dönümü kutlanır.
610. kutlama ise Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinden kısa bir süre önce yapılmıştır. Çin, yüzyıllar önceki bu Müslüman amiralinin mirasıyla Müslüman coğrafyalarla ilişkilerini geliştirmeye devam etmeye çalışmaktadır.
Bu mülakatımızın neşir gayelerinden biri de Zheng He özelinde Müslümanlığın Çin toplumu üzerindeki etkisini artırmaktır.
1983’te Zheng He’nın mezarı ve adına dikilen anıtlar restore edilirken 2008’deki Pekin Olimpiyatları’nın açılışında Çin’in en büyük değerleri arasında Zheng He’nin adının zikredilmesi amaçlanmıştır.
600 yıl önce Çin için fetihler yapan Müslüman Amiral Zheng He, her yıl temmuz ayında törenlerle anılmakta olup mezarı ziyaretlere açıktır.
Doğuda ve Çin’de çok iyi tanınıp bilinmesine, hakkındaki efsanelerin dilden dile gönülden gönle aktarılmasına nazaran Amiral Zheng He ülkemizde neden tanınmıyor?
Türkiye’deki resmi tarih ve eğitim sistemi Batı hayranı bir nesil yetiştirmeyi öngörmektedir. Uzun yıllar, özellikle bu topraklarda kültür karakışının yaşandığı dönemlerde İslâm kahramanları ve Türk büyükleri daima küçümsenmiş, Müslüman kimlikli ilim adamları görmezden gelinmiştir.
Bu çirkin tutum özellikle kimi üniversitelerimizde halen devam etmekte olup Zheng He gibi dünyanın gıpta ile baktığı meşhur insanların bilinmemesi şaşırtıcı olmamalıdır.
Zheng He’nın denizler yoluyla İslâm’ı yayma çabalarını da konuşalım…
Zheng He, Cava başta olmak üzere Güney Doğu Asya adalarında İslâm’ın yayılması için çok gayret eden bir amiraldi. Bölgeyi korsanlardan temizlemekle kalmamış ardında yüzlerce cami ve okul bırakmıştı. 1411 yılında Andro, Cirebon, Tuban, Gresik, Ruoban ve Jakarta’da camiler yapılırken bölge insanları akın akın İslâmiyet’e koşuyordu. Yardımcıları olan Ma Huan ve Fei Xin ile birlikte bu camileri ziyaret edip namaz kılıyordu.
Zheng He, Cava, Eski Liman ve Batı Kalimantan bölgelerinde İslâm’ı Çince anlatıyordu. Malakka’da Jayavarman’ı Kral olarak atamış gümüş damga, taçve pelerin vermişti. Bu onurlandırma sayesinde Malay halkı tamamen Müslüman olmuş Malakka hem bir ticaret hem de İslâm’ın merkezi olmuştu.
Bugün dünyanın en büyük Müslüman topluluğu Endonezya’da yaşıyor. Bu nedenle Zheng He’nın İslâm’ın yayılmasındaki gayreti emsalsizdir. Zhenge He Müslüman olduğu için gittiği yerlerde İslâm’ın tanınmasında da öncülük etmiş ve bölge sakinlerinin kalplerini fethetmiş bir amiraldir.
Zheng He, seyahatleri esnasında uygun Muson rüzgârlarını beklerken yardımcıları ile beraber ibadetlerini yapmaya çok özen gösterirdi. Müslüman denizcileri dua ve toplu ibadetlere teşvik etmekteydi. Kendisi de İslâm inancının gereklerine son derce titiz bir şekilde uyuyor; yardımcısı Müslüman amirallerin de uymasını sağlıyordu.
Uzun deniz yolu seferlerinde mezkûr çabanın hangi örneklerine tevafuk ettiniz?
Hint Okyanusu sahilleri genellikle Müslüman halkların yoğun yaşadığı şehirlerle doludur. Kıyılardan içbölgelere gidildikçe Müslüman nüfusu azalır. Örneğin Hindistan’ın sahil kesimi çoğunlukla Müslüman halklardan meydana gelmektedir. Güney Doğu Hindistan’daki Tamil eyaletinde alfabe hâlâArap harfleri iledir. Arap harflerinin kullanılması bölgede Müslüman halkın en azından bir dönem çoğunlukta olduğunu göstermektedir. Amiral Zheng He’nın efsaneleşmiş seferlerinin halkın dini inançları üzerinde önemli bir etkisinin olduğunu düşünüyorum.
Amiral Zheng He’nin; namıdiğer Muhammed Hasan Şemseddin’in tanınması, Çin’in Türkiye ve bir adım öte İslâm ülkeleriyle ilişkilerinin geliştirilmesine ne türden katkıları sebkat edecektir?
Dünyaya ilim, ticaret ve güzel ahlak başta peygamberler ve Müslümanlar vasıtası ile yayılmıştır. Günümüzde ise materyalizm, para hırsı ve acımasızlık hüküm sürmektedir. Müslümanların kendi tarihlerini Batılılardan öğrenmesi gerçeklerden neredeyse taban tabana zıt bir tarih anlayışını beraberinde getirmektedir.
Zheng He hakkında seminer ve toplantılar düzenlenmesi Müslümanların kendi aralarındaki uhuvvet ve kardeşlik duygularının pekişmesine sebep olarak dayanışmasının da önünü açacaktır.
Zheng He
Zheng He’nın deniz politikası günümüz diplomasine nasıl ve ne kadar yansıyor?
Zheng He’nın seyahatlerinde emperyalizm ve sömürge maksadı aramamak gerekir. Daha çok siyasi ilişkileri geliştirme çabası vardır. Belki de böylesine büyük bir filoyu bir Müslüman amiralin kumanda etmesindeki en önemli amaçlardan biri de budur.
İslâm kelimesi “silm “kelimesinden gelir ve sulh, sükûnet, barış ve refah anlamındadır. Selâm kelimesi de aynı kökten gelir. O hâlde “İslâm barış dinidir” denilse yanlış değildir.
İslâm kelimesi Allah’ı tanıyarak iman etmek ve ona ibadet etmek şeklinde anlaşılmaktadır. Selâmı yaymak aynı zamanda İslâm’ı yaymak demektir. Sonuçolarak bu sayede insanlığın barış, huzur ve esenliği için gayret edilmiş olur.
“Selâmı yayınız”
“Selâmı yayınız” hadis-i şerifini bu şekilde de anlamak gerekiyor. İşte, Çin İmparatoru’nun da Hint Okyanusu’ndaki Müslüman topluluklar ile iyi ilişkiler kurmak maksadı ile Müslüman bir amirali bu maksatla göndermiş olduğundan şüphe yoktur.
“Allah selâmet versin”
Müslüman denizcilerinin karada da, denizde de daima “Allah selâmet versin” sözünü kullanması geçmişten gelen bu güçlü gelenek ve inançsebebiyledir. Özellikle gemide köprü üstüne çıkarken veya vedalaşırken hep bu cümle söylenir. Selâmet; barış, esenlik, sakin deniz anlamındadır. Umulur ki denizcilerin bu temennisi bütün insanlığın dileği olsun.
Âmin…
Barış kelimesinin zıt anlamlısı olan savaşlar özel bir durumu ifade eder ve istisnai bir durumdur. Asıl amaçbarış, esenlik ve selâmettir. İslâm hukuku da barış zamanına göre tanzim edilmiş ve uygulanmıştır. Bununla birlikte savaşta her şey serbest değildir.
İslâm’ın temel ilkeleri savaş hukukunda da geçerlidir ve uygulanmadığı takdirde insanı vebâl altına sokar. İnsan, o dehşetli mahşer gününde savaşta yaptıklarından da mesul tutulur.
İslâmiyet, barış zamanlarında ehl-i kitap veya dinsiz dahi olsa herkesin hukukunu muhafaza ederken, savaş zamanlarında sadece saldırgan olan savaşçılara şiddetle mukabeleyi caiz sayar yani kabul eder. Bunun dahi şartları ve sınırlamaları vardır.
İslâm’da Savaş Hukuku bu hususları içinde barındırır ve çok detaylıdır. İslâm’da savaş hukukuna bina edilen inceliklerle dolu çokça tafsilat vardır. Bu perspektiften bakarak ve bir örneği ele alarak şiddete karşı nasıl davranılması gerektiği üzerinde durulması gereklidir.
Öncelikle altını çizmek gerekir ki; ekseriyeti Müslüman olan ülkeler, din düşmanları tarafından her daim taarruz altındadır. Tüm dünyanın algısını ve anlayış biçimini “Müslüman teröristtir” fikrine yöneltmeye çalışan “11 Eylül İkiz Kuleler” senaryosuna karşı uyanık olunmalıdır.
Bunun bir senaryo olması İslâm’ı yeterince tanımayan dünya kamuoyunu aldatmak demektir. Zira bir Müslüman ancak saldıran bir askerî öldürür, kadınlar, çocuklar, yaşlılar veya savaşa dâhil olmayan ilgisiz masumları öldüremez. Böylesi bir eylemden asla keyif almaz.
Üzücü olan ise şudur; bazı Müslümanların, savaş hukukunun her yönüyle çiğnendiği bu tablo üzerinden El-Kaide gibi bir oluşumu ve terörist kişilikleri alkışlaması ve bundan keyif almasıdır. Oysa her savaşta insanlar öldürülür ancak İslâm hukukundaki ilkeler bundan keyif almayı men eder.
Terör örgütü mensuplarının fare ve sivrisinek misali oluşumların itlafı hâlinde bile, marazlı bir haşereden kurtulmakla sevinmek anlaşılabilir; lakin bundan sadistçe bir keyif almak, insandaki İslâmî bir hassasiyet değil tam aksine zulüm ve zalimlikten gelen bir duygudur.
Bu husus İslâm’ın barış, huzur ve esenlik mânâları ile çok yakından alakalıdır. İşte Zheng He’nın gemileri devasa boyutta olmalarına rağmen yapılan seyahatlerin siyasi ve diplomatik amaçiçerdiği anlaşılmaktadır. Seyahat edilen ülkelerin yöneticilerine daima Çin’den ipek, Çin takvimi gibi Çin için değerli ürünler takdim edilmiştir.
Gemideki askerî birlikler karşı taraftan saldırı gelmedikçe gidilen hiçbir ülkede çatışmaya girmemiştir. Çin İmparatoru’ndan gelen bu hediyeler karşılığında Güneydoğu Asya ülkelerindeki yöneticiler, İmparatora saygılarını sunmak için Çin’e elçiler ve ülkelerinde değerli sayılan hediyeler göndermişlerdir.
Bu seyahatlerin bugün bu kadar önemli olmasının nedeni de işte budur. Çünkü Çin bu ülkelerde barış politikası izlemeyip sömürge yolunu tercih etseydi Batılılardan önce Güneydoğu Asya’nın hâkimi olacaktı.
“Panda Diplomasisi”
Nitekim olaylar bu şekilde gerçekleşmeyerek tam tersi yolda ilerlemiştir. İşte “Panda Diplomasisi” denilen ve her ülkenin sempati ile yaklaştığı bu diplomatik ilişki sürecinin esası da budur.
Çin Devlet Başkanı Şi Cin Ping’in Avrupa ziyaretlerinde başbakan ile birlikte pandaları ziyaret etmesi; aslında Çin’in yüzyıllardır uyguladığı Panda Diplomasisi’nden başka bir şey değildir.
Çin, diplomasi geleneğinin bir parçası olarak ilişkilerinin gergin olduğu ya da dostluğun pekiştirilmek istendiği ülkelere birer çift panda göndererek bu yöntemi devam ettirmektedir.
48 diplomat panda!
Sevimli pandalar, devlet ilişkilerini yumuşatabilme ve ülke imajını güçlendirme gücüne de sahiptir. Çin’in bu ilginçmetodu 1957 yılında Sovyetler Birliği’ne hediye edilen Ping Ping isimli ayı ile başlamıştır. Şu anda Çin’in; Amerika’da 12, Japonya’da 8, Singapur’da 4, Malezya ve İspanya’da 3, İngiltere, Fransa, Almanya, Belçika, Avusturya, Kanada, Avustralya, Hollanda ve Tayland’da ise 2’şer panda olmak üzere tüm dünyada toplam 48 diplomat pandası vardır.
Pandalar farklı iklimlere uyum sağlamakta zorlandığı için farklı ülkelerde doğan pandalar ve onların yavrularının 4 yaşlarına geldiklerinde Çin’e gönderilmesi şartı konmakta ve diplomat pandaların statüsü ise ticarî ateşe olarak görülmektedir.
İşte Çinli bir Müslüman olan Amiral Zheng He, hangi zorluklarla karşılaşırsa karşılaşsın İslâm’ı yaymak için neler ortaya koyabileceğini ispatlayan tarihteki ender şahsiyetlerden biridir.
“Gambot diplomasisi”
Çin bugünkü günde nasıl ki “gambot ve panda diplomasisi” karışımı bir siyasetle yol alıyorsa o dönemde de çevre ülkeler üzerinde ağırlığını koymaya çalışmaktaydı. Çin porselenleri ve ipeği dünyanın en değerli eşyaları içerisinde yer alıyordu ve Çin’in bakır paraları dünyanın en geçerli akçesi olmuştu. Zheng He’nın savaş gemileri devasa boyuttaydı ve gönderildiğinde karşı çıkan ülkeleri hemen caydırıyordu. Buna günümüzde “gambot diplomasisi” adı veriliyor. Bununla birlikte Çin asıl siyasi gücünü şimdilerde “panda diplomasisi” adı verilen bir yöntemle elde etti.
Müslümanlara, 15. Yüzyılda Hint Okyanusu hinterlandında milyonlarca insanın tarihini yakından ilgilendiren İslâm Kahramanı Amiral Zeng He’nin hatırasını yaşatma ve hikâyesini yazma babında ne türden görev ve sorumluluklar düşüyor?
Konfüçyüs bilginleri Zheng He ile ilgili tarihi kayıtları yok etmişlerdir. Çünkü İslam dininin yayılması ve sanat eserleri ile İslam’ın gelişmesine katkısından dolayı bir çeşit kıskançlık söz konusudur. Bu nedenle Çin tarih kayıtlarında Zheng He’nın önemli rolü hakkında yeterli bilgi yoktur.
Ya yerel/sözlü tarih kaynakları!
Cava’daki rolü hakkında hiçbilgi yoktur. Yerel tarih (örneğin Parlindungan’ın Kitabı ve Babad Tanah gibi) ve sözlü tarihte bu konuda birçok rivayet/hikâye vardır.
Java’da, örneğin, bazı İslâmî özelliklere sahip birçok caminin Zheng He tarafından kurulduğu söylenmektedir. Zheng He ve yardımcılarının başlangıçta Cava Çin toplumu İslâmlaşmış olmasına rağmen, burada Zheng He ve yerel halk tarafından yapılan yeni camilerin olması Zheng He’nın ve Güney Asya’ya sonradan yerleşen Çinli Müslümanların İslâm’ı yayma konusunda önemli roller oynadığını göstermektedir.
Malaka'da bir Zheng He heykeli
Malaka Kralı Parameswara’nın Müslüman olmasının akabinde Zheng He ile birlikte Çin’e gittiği bilinmektedir. Yolculuk Çin kayıtlarında kaydedilmiş olmakla birlikte Kral’ın İslâm’a dönüşü konusunda hiçbir bilgi yoktur. Aslında, Çin kayıtlarında, Cava’da Çinli Müslümanlar hakkında bazı kayıtlar vardır, ancak bunlar başka kaynaklardan aktarılarak Çinli Müslüman topluluklarının yaşadığı yerlerden bahseden kayıtlardır.
Çin kayıtlarında ve Güney Asya seferlerinde Zheng ile birlikte yer alan tercümanların ve seyahatlere katılan sair yetkililerin yazdıkları kitaplarda, Zheng He’den ve onun İslâm’ı yayma konusundaki faaliyetlerinden bahsedilmediği görülmektedir. Bunun dışında Lee Koon Choy, Zheng He ve elçilerinin Güneydoğu Asya’da İslâm’ı yaymak için değil, haraçsistemi kurmak ve Konfüçyüs düzeni yerleştirmek için gittileri tezini vurgulamaktan geri durmamıştır.
Muarız, her yerde ve şartta muarız!
Hatta Zheng He ve onun Müslüman yardımcıları ve tercümanlarının Güney doğu Asya’ya İslâm’ı yaymak için gitmesinin Çin kayıtlarında kaydedilmemesinin asıl nedeni, geleneksel hanedanlık öğretisi olan Konfüçyüs amaçlarına ve hedeflerine karşı olduğundan dolayı yazılmamış olması ihtimali çok daha mantıklı ve muhtemeldir.
Zheng He’nın ölümünden sonra deniz seferlerine katılan Müslüman subaylar ve denizcilerin de birçoğu, Ming Hanedanlığının denizcilik politikasına son vermesi yüzünden Güney Asya’da İslâm’ın yayıldığı bölgelere göçederek orada barışçıl bir ortamda Çin İslâm kültürünü yaşamaya ve yaymaya devam etmişlerdir.
Semarang ve Cerbon’un Malay yıllıklarından ve biraz önce paylaştığım malumattan elde edilen sonuç, Zheng He ve Çin Müslümanların 15. yüzyılın ilk çeyreğinde aktif oldukları ve İslâm’ı yayma konusunda bölgede önemli roller üstlendiği aşikârdır.
Çin tarih kayıtları ve kaynaklarında bu faaliyetler hakkında hiçbir kayıt yoktur. Semarang ve Cerbon’un Malay yıllıklarındaki iddialarını (argümanlarını) kabul edersek, İslâm’ın genel olarak Endonezya’ya ve özellikle de Cava’da yayılması yeniden yazılabilir.
Doğudan Batıya Amiral Zeng He hakkında neler söyleniyor?
Endonezya’nın dini lideri ve İslâm Âlimi Hamka (1908–1981) şöyle demektedir: “Endonezya’da İslâm bugün bu kadar yayılmış ve tanınıyorsa Amiral Zheng He sayesinde olmuştur. Onun mürettebatının çoğu Müslümandı ve imar işlerinde Müslümanlar çok çalıştı. Camiler yaptılar, depolar yaptılar, ambarlar kurdular.”
Endonezyalı bilim adamı Slamet Muljana’da Zheng He’nin Endonezya kıyılarına çıkarak halka İslâm’ı anlattığını ve hizmetlerde bulunarak onların kalplerini kazandığını yazarak İslâm’ın yayılmasında büyük emeği geçtiğini vurgular.
Çinli tarihçi Li Ton Cai, Endonezya–Efsaneler ve Gerçekler başlıklı kitabında Zheng He için şunları yazmıştır: “1430 yılında, Zheng He başarıyla Çin toplumu içinde İslâm’ın temellerini kurmuş. 1434 yılında ölümünden sonra, Hacı Yan Ying Yu, arkasındaki güçoldu. Çinli Müslüman topluluklar ve İslâm, onun katkıları ile büyümüştür.”
Zheng He’nin denizlerde kurmuş olduğu barış ve güven ortamı, efsane amiralin vefatından yıllar sonra Batılı sömürgeciler, yani Portekizliler, İspanyollar ve Hollandalılar tarafından bozulmuştur. Bu yağmacı ve sömürgeci topluluklar Hint Okyanusu’na musallat olmuş ve İslâm’ın yayılmasına engel olmuşlardır.
Zheng He tarafından yaptırılan pek çok cami zamanla ya yıkılmış ya da Budist tapınağına ve kiliselere çevrilmiştir. Bu nedenle Zheng He’nin yaptırdığı iddia edilen tapınak iddialarına çok fazla itibar etmemek gerekir.
Zheng He, yaptığı deniz seferlerini ve bu meyandaki tecrübelerini kaleme almış daha sonra bunlar kitaplaştırılmıştır. Yazdığı bazı eserler şimdi farklı ülkelerde müzelerde sergilenmektedir.
Sumanto, “Al Qurtuby” kitabında Cava ve Cava’nın diğer bölgelerinin İslâmlaşmasında Zheng He’nin önemli rol oynadığının kabul edilmesi gerektiğini belirtmiştir.
İslâm’ın Güney Asya’da barışçıl bir ortamda yükseliş dönemi tam da Zheng He’nın 15. yüzyıl başlarında bölgede Arap Fars kökenli tüccarların yanında Çinli Müslümanların Çin’in çeşitli bölgelerinden göçederek buralarda Müslüman Çinli koloniler hâlinde yaşamaya başladıkları bir döneme rastlaması tesadüfi değildir. Zheng He’nın bölgeye seferleri sırasında yapılan ve ismi hâlâSan Bao Long, Zheng He veya Cheng Ho olarak anılan camiler ve yerel halk tarafından onun anısını yaşatan ziyaret yerleri ile ilgili menkıbelerin bulunması, Zheng He olarak tanınan bu meşhur Çinli Müslüman amiralin o dönemde İslâm’ı yayma konusundaki çabalarını göstermektedir.
Amiral Zheng He
Bir Büyük Amiral’in; ZHeng He’nin hikâyesi emekli deniz subayı ve uzun yol kaptanı Vehbi Kara’ya neler ilham ediyor?
İslâmiyet güzel ahlâk ve ticaret ile yayılmıştır. Bu konuda İmam-ı Azam Ebu Hanife’den tutun Zheng He’ye kadar binlerce örnek şahsiyet vardır. Bu İslâm kahramanlarının çeşitli paneller, sempozyumlar ile anılıp insanlığa kazandırdıkları güzel hasletlerin dillendirilmesi Batı dünyasının menfi propagandalarının kırılmasına yol açacaktır.
En büyük beklentilerimden biri de özellikle Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın Zheng He ile beraber diğer büyük Türk denizcileri konusunda eserler neşretmesi, toplantılar düzenlemesidir.
Çin’deki Müslümanların huzur ve refahı için kültür ve sosyal politikalar anlamında fertlere ve devlet yöneticilerine ne türden görev ve sorumluluklar düşmektedir?
Hâlihazırda Çin’de 100 milyondan fazla Müslüman yaşamaktadır. Bununla birlikte Doğu Türkistan’da yaşayan Uygur Müslümanlarının yaşadığı sorunlar daima Çin ilişkilerimizde ilk sıraları paylaşmaktadır.
Hâlbuki Doğu Türkistan dışında çok büyük bir İslâm toplumu Çin’de yaşamakta olup çoğu insan bundan habersizdir. Özellikle ABD propagandalarına aldanarak Çin ile ilişkilerimizi baltalamak Türkiye’nin yararına değildir. Bu keyfiyet, Doğu Türkistan’da yaşayan Müslüman soydaşlarımıza da bir fayda sağlamamaktadır. Bunun yerine iyi ilişkiler kurulması Çin genelinde yaşamakta olan Müslümanların hayatı ve mutluluğu açısından çok önemlidir.
Dr. Kara: Dünya ticareti batı ekseninden koparak Doğu yönünde gelişmektedir.
Çin ile iyi ilişkiler kurulmalı ticaret başta olmak üzere kültürel ve sosyal ilişkilerimizin geliştirilmesi son derece önemlidir. Bu konuda devlet yöneticilerin tutarlı bir politika izlemeleri hepimizin yararına olacaktır.
Bir önceki sorumuzla bağlantılı olarak Deniz İpek Yolu ve Demir İpek Yolu hangi tarihi fırsatları sunuyor?
Dünya ticareti batı ekseninden koparak Doğu yönünde gelişmektedir. Dünya tarım, sanayi ve hizmet üretiminin çoğu Doğu Asya’da yapılmaktadır. Deniz İpek Yolu ve hatta Türk ülkelerinden geçen ‘Demir İpek Yolu’nun canlandırılması gittikçe önem kazanmaktadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dillendirdiği dünyanın en gelişmiş ilk on ülkesi olma hedefimiz açısından bu ticaret yollarına ihtiyacımız büyüktür.
Batı ülkelerinin dayattığı kavgacı ve “kaybet-kaybet” politikasının yerine “kazan-kazan” politikasının hayata geçirilmesi şarttır.
Deniz İpek Yolu ve Demir İpek Yolunun hayata geçirilmesi başta Müslüman ülkeler olmak üzere çok büyük fırsatları ayağımıza kadar getirmektedir. Sanayi devrimi yaşanırken kaçırdığımız fırsatları bir defa daha kaçırmamamız gerekiyor…
Hasbihalimize sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?
Resmi tarihin yalanları sayesinde geçmişinden koparılmış materyalizme kurban edilmiş bir gençlik ortaya çıkmıştır. Bu nedenle tarihi şahsiyetlere sahip çıkılmalı ve her fırsatta gündeme getirerek milli birlik ve beraberliğimizi güçlendirmemiz gerekiyor.
Bir Vehbi Kara klasiği
Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
Kitapyurdu yayınlarında satılan Amiral Zheng He kitabının okunması ve tartışılmasının gerekliliğine inanıyorum. İnternetten bir pizza siparişi kadar kolay olan bu alışverişten herkes kârlı çıkacaktır.
Okumak en hızlı bilgi edinme yöntemlerinden biridir. Kitap okumayı hayatımızın bir parçası haline getirmemiz gerekiyor. Özellikle mânevî yönlerimizi kuvvetlendirecek dini kitaplar ve Kur’ân-ı Kerîm tefsirlerine genç-yaşlı herkesin ihtiyacı vardır. Bunu ihmal etmeyelim…
Teşekkür ediyorum Vehbi Bey. Bu vesileyle Çin’in efsanevi amirali Seyyid Cheng He’nin ve cümle geçmişlerimizin ervâhına Fatihalar okuyalım.
İbrahim Ethem Bey, ben de bu imkânı tanıdığınız için size ve gazete camianıza teşekkürü borçbilirim…
İbrahim Ethem Gören Yazı No: 492
-BİTTİ-