Nüfusun yüzde 2’sinin silah sahibi olduğu İsrail’de, silah ruhsatı başvurularının yaklaşık iki kat arttığı ülkenin Ulusal Güvenlik Bakanlığı tarafından açıklandı.
Filistinlilere karşı sertlik yanlısı tavırdan yana olan İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben Gvir, geçtiğimiz Kasım ayında yapılan genel seçimler öncesi önceki hükümetlerin güvenlik sicilini eleştirmiş ve sert yanlısı vaatlerde bulunmuştu. Filistinlilere karşı sert davranma sözü veren İtamar Ben Gvir böylelikle İsrail’deki sağcı koalisyonda yer bulmuştu. Bu arada yine Gvir’in vaatleri arasında, İsrail yedek ordu güçlerini silahlandırmak ve ateş etme kurallarını hafifletmek de yer alıyordu.
27 OCAK SALDIRISI
İsrail işgalindeki Doğu Kudüs’te bulunan yasa dışı Yahudi yerleşim bölgesinde 27 Ocak 2023 günü gerçekleşen silahlı saldırıda 7 İsrailli hayatını kaybetmiş 3 kişi de yaralanmıştı. Saldırıyı gerçekleştiren Filistinli Hayri Alkam da polis tarafından aynı yerde vurularak öldürülmüştü. Sinagog bulunan sokakta gerçekleşen saldırıyı, İsrail polisi önce “Sinagogda düzenlenen saldırı” diye duyurmuştu.
POLİS AÇIKLAMASINI DEĞİŞTİRDİ
Saldırının ardından bölgeye giden basın mensupları ile görgü tanıkları, olayın sinagogda değil de anılan mabedin yakınındaki sokakta gerçekleştiği yönünde paylaşım yapmasıyla gerçeğin ne olduğu ortaya çıkmıştı. Ardından İsrail polisi de açıklamasını “Sinagogun dışında sokaktan geçenlere düzenlenen saldırı” şeklinde değiştirmişti. Elbette İsrail polisinin buna benzer birçok tutumu var.
SİLAH RUHSATINDA HIZLI SÜREÇ
30 Mart 2023 tarihli “İsrail'de silahlanan sivillerin sayısı neden artıyor?” başlıklı haberinde, 2022’nin ilk yarısından itibaren İsrail ile Filistinliler arasında yaşanan şiddetli çatışmaların artarak devam ettiğine yer veren BBC News Türkçe’ye göre, Ocak ayındaki saldırı sonrası İsrail Ulusal Güvenlik Bakanı İtamar Ben Gvir birtakım sözler verdi. Buna göre İsraillilere verilen silah ruhsatı sayısı aylık 2 binden 10 bine çıkartılacak, bekleme süresi de 6-8 aydan 2-3 aya indirilecek.
SİVİL SİLAHLANMADA ARTIŞ
Söz konusu haberde, İsrail’de silah sahibi olma oranının düşük seviyede, vatandaşların yaklaşık yüzde 2’sinin silahı olduğu ifade edilirken, genelde herkesin bir tabanca sahibi olmasına ve 50 mermi bulundurmasına izin verildiği de belirtilmiş. Ulusal Güvenlik Bakanlığı'nın verilerine göre, silah ruhsatı almak için başvuru yapanların sayısının 2022 yılında hızla arttığına dikkat çekilirken, rakamlarda kaydedilmiş. İsrail’de 2021’de 19 bin, 2022'de ise 42 bin 236 silah ruhsatı için başvuru yapılmış.
SALDIRIYA İŞARET EDİLMİŞ
“Filistinliler İsrail kentlerinde ölümcül saldırılar düzenlerken, İsrail ordusu işgal altına tuttuğu Batı Şeria’da gece saldırılarını sürdürdü,” ifadelerinin de yer aldığı aynı haberde İsrailli vatandaşların görüşlerine de yer verilmiş. Silahlanan İsraillilerinin gerekçe olarak 27 Ocak’taki saldırıyı işaret etmesi dikkat çekiyor:
“Şimon Mizrahi, dairesinin balkonundan iki şeritli, geniş bir yola işaret ediyor. Yolun karşı tarafında çocukların oynadığı bir sinagog var.
Emekli Mizrahi, İsrail işgali altındaki Doğu Kudüs’te, uluslararası hukuka göre yasa dışı olarak kabul edilen bir Yahudi yerleşiminde, Neve Yaakov’da yaşıyor.
Filistinli bir militanın, silah seslerini duyduktan sonra aşağı inen oğlu ve gelini Eli ve Natali Mizrahi’yi öldürdüğü sinagogun dış kısmını gösteriyor.”
“Şimon, ‘Kavşakta durmuş, her yöne ateş açıyordu’ diyor ve ekliyor:
“Zor, çok zor. Sanki gerçekten yaşamıyormuş gibiyim. Gecem gündüzüm yok. Yemek yiyemiyorum. Hiçbir şey hissetmiyorum.”
“Ocak ayında düzenlenen saldırıda 5 kişi daha ölmüştü. Bölgede yıllardır düzenlenen en kanlı saldırıydı bu. Bu tür saldırılar, bazı İsrailliler arasında ‘devletin kendilerini korumadığı’ algısını güçlendirdi.”
***
İSRAİL'E KARŞI SEMPATİ OLUŞTURMAK
27 Ocak saldırısına bir de böyle bakalım…
TRT Haber’in Anadolu Ajansı’na dayandırdığı 2 Şubat 2023 tarihli ve “İsrail polisi açıklama değiştirdi: Saldırı sinagoga değil sokaktan geçenlere düzenlendi” başlıklı haberine göre İsrailli insan hakları aktivisti Ofer Neiman saldırıyla ilgili açıklamada bulunmuştu. Saldırının önce sinagogda yapıldığını söyleyen, sonra mabedin dışında olduğunu açıklayan İsrail polisinin tutumuyla ilgili değerlendirme yapan Neiman, yalan açıklamada bulunmasının sebebinin medyaya yönelik propaganda yapmak olduğuna dikkat çekmişti. Yaptığı açıklamada, bunun yeni olmadığını belirterek, “İsrail resmi sisteminin Filistinliler hakkında genelde yalan söylediğini,” söyleyen Neiaman, “En iyi örneği İsrail tarafından yakın zamanda öldürülen gazeteci Şirin Ebu Akile. İlk önce İsrail, Şirin'in Filistinliler tarafından öldürüldüğünü söyledi sonra da 'evet muhtemelen onu İsrail vurdu' diyorlar,” ifadelerine de yer vermişti.
Aynı haberde, Filistinli gazeteci Halil Aseli, İsrail polisinin açıklamasının propaganda amaçlı olduğunu savunmuştu. İsrail’in işgali altındaki Doğu Kudüs ile Batı Şeria'da tansiyonun son günlerde çok yükseldiğini anımsatan Asseli, “İsrail polisi kendi halkına bunu açıklamak zorunda ve bazen onların duygularını kullanıyor,” şeklinde değerlendirmede bulunmuştu. Asseli, diğer yandan “İsrail'e karşı sempati oluşturarak Filistinlilere yönelik eylemleri uluslararası toplumun gözünde meşrulaştırmak,” olduğuna dikkat çekmişti.
Haberde yer alan bir başka değerlendirme de, Kudüs İbrani Üniversitesi'nde akademisyen olan Prof. Nurit Peled-Elhaman’den gelmişti. Elhaman, polisin, “saldırının sinagoga düzenlendiği” yönündeki açıklamasının amacının 'İsrail'e karşı sempati oluşturmak,`olduğunu vurgularken, öldürülen kişinin Yahudi olması halinde sempati duyulduğunu fakat Filistinli biri öldürüldüğünde sempati duyulmadığı eleştirisinde bulunmuştu.
***
YAHUDİ DİNDARLAR DA SİLAHLANIYOR
BBC News Türkçe’nin haberinden aktarmaya devam edelim. Netanyahu’da nasibini almış ve bir İsraillinin eleştiri içerikli sözlerine yer verilmiş:
“Şimon da, “Başbakanı (Binyamin Netanyahu) suçluyorum. Ordunun, güvenliğin sorumlusu o. Onları suçluyorum” diyor.”
“İsrail işgaline direnen Filistinliler arasında da, yeni ve gençbir milis kuşağı ortaya çıktı.” ifadesinin de yer aldığı ve en başından beri anlatageldiğimiz BBC haberinde dindar Yahudilerin bile bundan böyle silahlanmaya sıcak baktığı vurgulanırken söz yine İsrail vatandaşında. Kudüs’ün güneyindeki Krav poligonunda atış yapanlardan ve ruhsatlı silah sahibi Hosha’aya Volman şöyle diyor:
“Savunmasız kalmamak için silah taşıyorum. Hem kendimi hem de etrafımdakileri korumak için”
Batı Şeria’nın kuzeyindeki Kohav HaShahar bölgesinde yaşayan Volman 27 yaşında dindar bir Yahudi ve askerlik yaptıktan sonra silahlanmış. Çoğunluk askerlik yapmayan ve silah sahibi olmayan Ultra Ortodoks Yahudiler genellikle ibadetle meşguller. Fakat şu an bunun değişebileceği söyleniyor:
“Şimdiyse, İsrail’deki Ultra Ortodoks toplumun kendilerini korumaları için daha iyi silahlanmaları gerektiğini söyleyenler var.”
SUÇLU YİNE FİLİSTİN!
Kimi bölgelerinde varlık gösteremeyen Filistin güçlerinin yerine siviller silahlanıyor. Bunu da Yahudi yerleşimcilerden çekindikleri için yapıyorlarmış!
“Ancak işgal altındaki Batı Şeria’da kendi güvenliklerini kendi ellerine alan insanlar daha çok görülüyor. Burada İsrail ordusuyla koordinasyon olmadığı için, Filistin Yönetimi’nin varlık göstermediği yerlerde, silahsız öz savunma grupları ve halk komiteleri, köylerin ve kasabaların güvenliğini organize ediyor. Bu siviller, geçtiğimiz aylarda bir biri ardına yaşanan örneklerin ardından, Yahudi yerleşimcilerin saldırılarından korkuyor.”
ÇOK SİLAH ÇOK CİNAYET DEMEK!
“Silahsız Mutfak Masaları” adlı koalisyonun kurucularından, İsrailli silah karşıtı Rela Mazali, sivillerin elinde daha çok silah olmasıyla, saldırıların önlendiğine ya da kurban sayısının azaldığına dair herhangi bir delil olmadığını ifade ediyor. Çok silahın daha çok cinayet anlamına geldiğini vurgu yapan Mazali İsrail’de silahlı şiddetin, artan silah ruhsatıyla beraber yükselişe geçtiğini ve kurbanların daha çok Filistinliler olduğunu belirtiyor.
“Geçtiğimiz yıllarda, kısıtlı sürelerde bu iddiayı izledik. Silah ruhsatlı sivillerin herhangi bir saldırıyı önlemesi gibi bir durum yok. İddia o kadar çok sıklıkla tekrar edildi ki doğru olduğuna inanıldı. Ama gerçekten destekleyen herhangi bir istatistik yok.”
Filistinli ile Yahudi kurbanlar arasında kadınların yüksek olduğu İsrail’de Rela Mazali’nin şöyle temennisi de var:
“Kişisel güvenliği özelleştirmek yerine, ihtiyacımız olan iyi eğitimli, hızla devreye giren, sorumluluk sahibi, dikkatli, düşünceli ve İsrail’de sıklıkla görüldüğü gibi gerilimi artırmayan, durumu nasıl kontrol altına alabileceğini bilen bir güvenlik gücü.”
***
SİLAHLANMA ÇAĞRISININ YILDÖNÜMÜ
2014 ile 2018 yıllarında da İsrail’de sivillerin ruhsatlı silah sahibi olmasında ciddi artış görülmüştü. Yine ülkede bulunan silahların yarısının sivillere ait olduğu iddia ediliyor!
Bu arada, hatırlayalım…
30 Mart 2022 tarihinde İsrail Başbakanı Naftali Bennett, İsraillilere silah taşıma çağrısı yapmıştı.
Bundan tam tamına bir yıl sonra…
İsrail’in karıştığı, protestoların alıp başını gittiği, ABD ile gerginliğin baş gösterdiği günlerde, 30 Mart 2023 tarihinde BBC’nin “İsrail'de silahlanan sivillerin sayısı neden artıyor?” başlığıyla haber yapması ve bunu da 27 Ocak 2023’teki saldırıya bağlamaya çalışması gerçekten ilginçdeğil mi?