Şair, hukuk adamı Sait Edip Akdağ`ın gönül coğrafyasından neş`et eden şiirlerini ve bahusus şiir kitaplarını tahlil etmeye devam ediyoruz. Yazı dizimizin dördüncü bölümünün öznesinde şairin dördüncü şiir kitabı olan Gönül Yarısı var.
'Uçurarak çil çil heyecanları dost burcuna asar,
Mutluluk dağına delişmen fırtınalar siparişlerim.
Gönül mürekkebim gönül yarımdan taşar,
Ve menekşelere göz kırparak koşan dolgun soluklar,
Bitmeyen duygu seyahatlerimi kuzey yıldızına denklerim...'
Şair, kitabının önsözünde yukarıdaki şiiri paylaştıktan sonra okuyucularına 'Lütfen buyurun Gönül Yarım`a' diyor. Öyle diyor lakin lila rengi basılan içformalardaki birbirinden âlâ keyfiyeti haiz şiirleriyle gönlünün yarısını değil, tamamını okuyucularının irfanına arz ediyor.
Şair Sait Edip Akdağ kimdir?
Sözün bu yerinde Şair Sait Edip Akdağ için bir paragraf açsak sezadır. Böylelikle 'Şair Sait Edip Akdağ kimdir?' sualini de cevaplamış oluruz;
Şairin miladı 1964 yılında Konya`nın yörük bir kasabasında orta halli bir ailenin ikinci evladı olarak başladı.
Konya Teknik Lisesi`ne kayıt yaptırdığı yılda, 'Öğretmenler Günü' şiir yarışmasında okulda birincilik kazandı. İlk şiiri Türkiye Çocuk Dergisi`nin 73`üncü sayısında 15.11.1984 tarihinde 'Dilek Taşı' başlığıyla yayınlandı.
1990`dan itibaren üçsene, aylık olarak yayınlanarak edebiyat dünyasında yer alan, 'Tepe Edebiyat Sanat' dergisinin kadrosunda yer aldı. Türk edebiyat ve sanatına yeni bir soluk, renk ve ahenk katmak niyetiyle yayınlanmakta olan dergi marifetiyle yazı, mülakat ve şiirleri memleketimizin dört bir köşesindeki mecmuanın abonelerine ulaştı. Şairi işte o dönemde tanıdım. Tepe Edebiyat Sanat dergisini 34 sayı birlikte yayınladık. Akdağ, akabinde, yazımızın üçüncü bölümünde bahsettiğim minval üzere Konya`ya taşınınca bu kez şiirlerini Konya Baro Dergisi ve Eylül Mecmuası için yazmaya başladı. Gök geçmeden, 'Türk Dünyası Şairler Antolojisi'ne girmeyi başaran şair, aynı dönemde edebiyatımızda farklı bir alan olan ve aruz vezniyle hece veznini sentezleyen 'Özleşim' ekolüne katıldı. Bu vezinle yayınlanan kitapta şiirleriyle yer aldı. Bir müddet, Konya Hâkimiyet Gazetesi`nde 'Ömürkonuğu' isimli köşesinde edebî yazılar kaleme alan Sait Edip Akdağ çeşitli dergilerde, edebiyat sitelerinde, antolojilerde şiirlerini yayınlarken TBB`nin 'Hukukçular Arası Şiir Yarışması' ve 'Hukukçu Şiirler Şiir Seçkisi' antolojilerinde şiir sevdalılarına seslenmeyi ihmal etmedi.
1994 yılından itibaren avukat ve hukuk müşaviri, 2007`den beri uzlaştırmacı, 2013 yılından beri arabulucu olarak Konya`daki özel ofisinde çalışmakta olan Şair Sait Edip Akdağ, 2014-2016 yıllarında Konya Barosu`nun Yönetim Kurulu`na seçildi ve iki aya yakın Baro`nun Genel Sekreteri olarak görev yaptı. 2016-2018 yılları için yapılan seçimde Konya Barosu Türkiye Barolar Birliği (TBB) Delegeliğine seçildi.
Hüsn-i hat, kaligrafi, vitray ve fotoğraf sanatlarıyla ilgilenmekte olan Şair Sait Edip Akdağ evli ve üççocuk babasıdır;
Kolektif pırıltının diğer adı şiir;
Şiir bahsi açıldığında yahut çevresinde şiire dair işaretler ortaya çıktığında Şair Akdağ`ın naif yüreğine güzellikler dolanıyor; Güzellikler ve dahi ışıklar âleminin en görkemli, en dinç, en ahenkli, en canlı, en cananlı ışıkları. Şairin lisanıyla 'Bir sevinçışığı ve gönenmişliği...'
Gönül Yarısı yedi bölümden meydana geliyor.
Gönül Yarısı, Şair Sait Edip Akdağ`ın tüm şiir kitaplarında olduğu gibi yedi bölümden müteşekkil. Ve her bölüm de yine yedi şiirden meydana geliyor. Aşk`ola, Bencileyin, Beyitler, Cemre, Gece, Hatır ve Yağmur, mezkû r yedi bölümün serlevhalarını taçlandırıyor.
 henk, mânâ ve keyfiyet;
 henk, mânâ ve keyfiyet nazarında belli bir seviyede olan eserlerin, çalışmaların güzel bir sunumla ilgililerinin dikkatlerine arz edilmesi önemli bir mesele olsa gerektir. Şair Akdağ, zarf ve mazruf olarak birbiriyle insicamlı şiirlerini okuyucularına oldukça güzel bir sunumla iletiyor. Söz konusu güzellik kitabın kapak tasarımından dizgisine, kâğıt tercihinden cildine kadar ben buradayım' diyor.
Netice itibarıyla güzel, güzel gözle görülür.
Sait Edip Akdağ kafa gözü yorulduğunda hayata ve hakikate dair güzellikleri kalp gözü ile de görebiliyor. Netice itibarıyla güzel, güzel gözle görülür. El-Hakk güzeli mutlak güzeli her göz de göremez. Hâsılı, gören, göz de değildir; Gönüldür, ruhtur; Mahza et olan göz neyi görecek ki? Hakikati, mutlak hakikati gören kalp gözüdür; Kalp, gönül gözü; Gönül gözü hakikat âlemine sefere çıktığında hayırlar fethedilmeye, şerler defedilmeye başlar. Gönül gözü hakikat caddesinde mütemadiyen seyrettikçe güzel ve güzelliklerle irtibatı da sürekli olur. Aynen, Yakamoz Çeşmesinden Damlayan Pırıltı gibi:
; aşina seslerle haşir neşir akşamın eşik durağında,
ruhlar yıkanır titreyen mum alevinin mahzun ışığında.
heyecanları kamçılayan Şahsenem gençlik pınarı,
geçmişi kaygılar, geleceğe saygılar, an`da bin bir selamda.
çantalara bütün serüvenleri doldurup sevinçrüzgârıyla,
kalplerin güvertesine kurulan tatlarla okyanuslar aşılır.
ütopyalarla tebessümlenir yarınlar, ışıktan parangalarıyla;
Şair Akdağ, Konya`da Mevlânâ Hazretleri`nin manevi huzurunda şiirle meşgul olduğu anlarda az önce ifade ettiğimiz kafa gözünün labirentlerini mütemadiyen yankılanan bir fısıltı sarıyor. Yüreği kıpır kıpır, göğüs çeperini zorluyor, tatlı bir tazyikle; Bu demde kelimeler, şairin şiirinin latif gökkuşağı hâlesine takılı kalmıyor. Pekiyi ne yapıyor? El-cevap: Cihanı dolaşıyor. Buhara`ya, Hî ve`ye, Semerkand`a, Mostar`a, Ü sküp`e, Zigetvar`a, Bağdat`a, Kû fe`ye, Şam`a, Medine-i Münevvere`ye uzanırken kelime gülümsemeleri Cuma ve Bayram`da beyit beyit ebedî bir tabloya dönüşüyor:
Süleymaniye`de Bayram Sabahı` der üstat
Her Cuma tazedir, her bayram yaşanır bu tat;
Şairin gönlünde kır bir şiir atı dolaşıp duruyor. Bazen rahvan, bazen dörtnala şiir cümbüşünün tatlı raksı okuyucularının havsalasında gezintiye çıkıyor. Sevgi Tayfları Ü lkesi`nde farklı pırıltıların duygu panayırını gündüz gibi aydınlattığı ve kollektif güzelliğin kol kola arkadaş olduğu şiir sunumlarında Şair Sait Edip Akdağ sihirli kelimeler, dizeler dokumaya başlıyor:
seviyorum aklımın fildişi kulesinden,
herkese, her şeye sevgi tayfları uçurmayı.
yansımaları aşk odunda damıtarak;
Akdağ`ın kolektif güzelliklere kapılar aralayan eşarı kâh gülümseyerek ve kâh da tebessüm ederek yine kollektif pırıltılarla sonsuzluğun kanadına yapışıyor. Bu noktada şair şiirinden de, kitabından da soyutlanıyor, bir kenara çekiliyor, aradan çıkıyor ve dizelerinde çiçek çiçek menekşeler bahçeleşiyor, lâleler süzülüyor, beyaz gelinliğini giymiş en güzel halleriyle; Ve dahi şair, hayattan sesten, ahenkten, düşten ve hayalden mürekkep bir edayla adeta kelebek hüviyetine bürünerek çiçek bahçesinde bitmeyen bir yolculuğa çıkıp Sütliman Duygularla Şahnan`ıyor:
seviyorum' derken titredi
yüreğim ve yüreğin; her bir zerreme işledi.
gönül göğümün yıldızlarına denk
yeknesak hayatın çağlayanıydı aşk.
hayallere pranga vurulmaz
ki, aşkın kanatlarıdır onlar.
sevginin çemberine dahil olun.
sütliman duygularla pî r şahlanın
gözlerden kaçsanız bile esirisiniz dolunayın;
Muhakkak ki güzelliğinde bir meydanı, harmanı var. Şairin güzellik harmanına nereden başlayacağına dair yaşadığı minik tereddütler aşılınca, ardı arkası kesilmeyen cemreli bahar yağmuru gönül ülkesine çiselemeye başlıyor, ahenk ve bereket içeriye giriyor. Söz konusu bereket yağmurunun her tanesi, üzerine rahmeti taşıdığı toprağı hazlayarak şiir yüklü tohumlarla çimleniyor. Sonrasında Şair Edip Akdağ`ın ifadeleriyle kaynağı sağlam, derinliği muhkem, hürlüğü muhteşem, yeri göğü sele veren mısralar katarı' ortaya çıkıyor. Ve şair, şiir kanatlarında ilhamını dahhalarken hiçbir zaman daralmıyor, 24 Mayıs 2016 tarihinde yazmaya muvaffak kılındığı Yağmur`un Dümen Suyu`nda olduğu gibi;
duygularım yalınayak geziniyor nisan yağmurunda
ve kalbim okumaya başlıyor Yâ-Sî n;
herkes koşturuyor şifa bulvarında
ve göklerin bereketinde çimiyorlar Tâ-Sî n;
 
yağmurun dümen suyuna girmiş hayat
neşe sarhoşluğunda titriyor nebatat
yaprak alkışlarıyla oluyor sabah
erik ve çağlayanın özünde Yaradana nakarat.
 
hafif bir rüzgârla oynaşıyor camda,
yağmuru nisanın
dolup dolup taşıyor göğüs kadranımda
gönül coşkusunun hoşluğu insanın
 
o anlattı ben dinledim pencere önünde,
okudukça 'amin' dedi, her 'Mübî n' sütresinde..
Muhakkak ki bam telinden kopup gelen, kimi zaman inleyen, kimi zaman ünleyen sözün bir tesiri yahut bir adım öte sihiri vardı. Sait Edip Akdağ`ın sözünün  sihiri gülücükler ve gülümsemeler kadar ısıtıcı ve sahici. Taptaze muştulu sabahlar kadar dinlendirici. Bugün kadar sahici, yarın kadar yakın, dün kadar uzak; . Çünkü Akdağ nazarında şiir arz ettiğim durumdan daha kapsayıcı ve daha etkileyici olarak mütemadiyen ortalıkta arz-ı endam ettikten sonra Yağmur gibi bir iddia ortaya çıkıyor:
; yağmur sesini ne zaman duysam gönenirim
rahmet gelinciği yıkar ben temizlenirim
ruhumu yıkar yağmur gül tazeliğiyle
ürpertiyi iliğinde hissede hissede;
 
umut yağmurlarının bahar mutluluğunda
ıslanalım hep beraber usulca.
 
hep beraber hikmete susuyoruz
koro halinde huzuru soluyoruz.
Hâsılı, Şair Sait Edip Akdağ, şiirle hemhâl olduğunda dakikalarca dudaklarında yarınların hepsini kuşatan tebessümler beliriyor. Yazımızın bu bölümüne nokta koyduğumuz enfüsî ve âfâkî Bend-i Server tebessümler:
'Ben`i bana, beni sana, beni O`na bendleyiver
Boş bakışlı başlardan bâkî dir başı taçlı server;