Normalde hemşehri dernekleri etkinliklerine gitmeyi pek tercih etmem. Adana Kültür ve Dayanışma Derneği, 29-30 Eylül tarihlerinde Lifepark`da (Adanafest &ndash İstanbul) etkinlik düzenledi.

Dün sevgili dostum Kozanlı hemşerim, Kadıköy Kaymakamı Mustafa Özarslan arayıp 'Gel Adanafest`e gidelim. Adanalı hemşehrilerimizle hasret gideririz' deyince doğrusu tereddüt ettim. Çünkü dün için çok meşguldüm ve kalkıp cumartesi trafiğinde Bahçeköy`e gitmek tam bir eziyetti. Ama Mustafa Özarslan Beyefendi yi  de  kıramazdım, kendisi çok gayretli ve samimi bir dostumuz. Kadıköy bu anlamda çok şanlı, böyle gayretli Kaymakam`a sahip olduğu için.

Kalktım gittim. Zincirlikuyu`da Fatih Sadırlı dostumu da aldım. Gerçi o eski Adanalı! Biliyorsunuz Osmaniye ayrılarak vilayet  oldu. Dolayısıyla Osmaniyeliler, eski Adanalı oluyor.

İyi ki gitmişim.

Etkinlik alanı çok güzel düzenlenmiş, sahne ve yiyecek içecek standları yerli yerindeydi.

Daha önce gittiğim hemşehri dernekleri etkinlikleri alanı dumanaltı, tıkış tıkıştı.

Yalnız burada bir eleştirim olacak, hadi Adanafest, Adana festivalinin kısa söylenişi diyelim, parkın ismi neden Lifepark, Hayat Parkı deseler olmaz mı?

İstanbul`daki Adana festivaline Hasan Usta`nın 22 metrelik Adana dürüm gösterisi damga vurdu.

Adana kebabı, analıkızlı çorba, şalgam suyu, şırdan, mumbar dolması, içli köfte, halka tatlısı, bici bici;

Duymuşsunuz, geçen senelerde Adana`da aşırı sıcaktan bunalıma giren iki kişi, 'Kardeşlerimizin ve bizim artık dayanacak gücümüz kalmadı. Isını azaltacaksan azalt. Yeter la yeter. Yaktın kuruttun bizi' diyerek güneşe ateş açmış, daha sonra gözaltına alınmıştı. Adanalıların bu çılgınlığı yeni değildir.

Çanakkale Savaşı`ndaki bir çılgınlıklarını anlatayım: 'Adanalılar Çanakkale`de savaş esnasında bir bayırda konuşlanarak siperlerine küçük mavi bir plaket takmışlardı. Bu onların düşman askerleri karşısında birbirlerini tanıyıp kamufle olabilmeleri adına dahiyane bir sırdı. Adanalılar akıl almaz bir şekilde gizlenip, usul usul düşman askerlerini öldürüyor, sonrasında da öldürdükleri askerleri, düşman askerlerine doğru atıyorlardı. Bir süre sonra, yüzlerce askerlerini esrarengiz bir şekilde kaybeden Anzak ve İngilizler, Adanalıların savaştığı bayır boyunca siperlerinde mavi plaketin bulunduğu bu askerlerin olağanüstü şekilde kendi askerlerini öldürüp kendilerine gözdağı verdiğini fark ederek şok oldular. Ve Adanalı askerlerin bulunduğu sipere yaklaşmaya korkan düşman, 'O tarafa sakın gitmeyin, onlar Tanrı`nın adamları' diyerek geri çekilmeye başladılar. O gün 900 küsur Adanalı asker kahramanca şehit olmuş, bayırın adı Adana Bayırı` olarak anılmış, bu efsane de yıllar boyunca dilden dile anlatılarak,  Tanrı`nın adamları` sözü Türkçemize Adanalılar Allah`ın adamları` şeklinde uyarlanmıştır. Adana Bayırı` Çanakkale dolaylarında il ismiyle anılan ilk ve tek yer olarak tarihe geçer.'

'Adanalıyık, Allah ın adamıyık' sözünün buradan geldiği söyleniyor.

  Adana yazımızı, Ahmet Arif`in 'Yalnız Değiliz' şiirindeki şu dizelerle bilirelim:

Çukurovam,

Kundağımız, kefen bezimiz

Kanı esmer, yüzü ak.

Sıcağında sabır taşları çatlar,

Çatlamaz ırgadın yüreği.

Dilerse buluttan ak,

Köpükten yumuşak verir pamuğu.

Külhan, kavgacıdır delikanlısı,

Ü nlü mahpusanelerinde Anadolumun

En çok Çukurovalılar mahpustur,

Dostuna yarasını gösterir gibi,

Bir salkım söğüde su verir gibi,

Öyle içten

Öyle derin,

; '

Dünkü Adanafest`te gördük ki, İstanbul`da yalnız değilmişiz!