Gazeteci yazar, şair Ekrem Kaftan ile memleketi Denizli’nin Tavas ilçesinin Vakıf köyünde tesis ettiği husûsî kütüphane özelinde bir e-mülakat gerçekleştirdik.
İbrahim Ethem Gören: Ekrem Bey, emekli olduktan sonra 40 yıllık hayalinizi gerçekleştirmek üzere Denizli’ye geldiniz… Bundan sonrasını sizden dinleyelim…
Ekrem Kaftan: Öncelikle çok teşekkür ederim. Kütüphanesiz bir köyde ilkokul bitirdim. Sonra da yeterli kitap bulunmayan bir ilçede ortaokul ve liseden mezun oldum. Bu durum bende hep bir yara olarak kaldı. İstediğim kitabı okuyabileceğim bir kütüphane hayalini daha lise yıllarında kurdum. 1988 yılında üniversite ikinci sınıfta iken, zamanın Denizli İl Kültür Müdürü Rıza Kültür’e gidip, köye bir kütüphane kurmalarını talep ettim. Müdür bey; “Hayatımda ilk defa bir genç gelip köyüne kütüphane kurulmasını istiyor. Buna çok şaşırdım ve sevindim. Ne yazık ki devletimizin böyle bir projesi yok” dedi. Ben de o zaman kendi kütüphanemi köyümde kurmaya karar verdim. Allah, nasib etti ve kurdum, çok şükür.
Bârekallah. Bugünkü günde Denizli’de neler arıyorsunuz?
Denizli, benim için sadece, havası, suyu, sakinliği, tabii gıdaları ve sağlıklı bir hayat yaşamak için bulunduğum bir şehir. Yoksa Denizli’de, İstanbul’da bulunan tarih, kültür, sanat, deniz, şiir, edebiyat gibi asıl ihtiyaçlarımın hiçbiri bulunmuyor. Denizli, galiba bütün diğer Anadolu şehirlerimiz gibi az okuyan, az düşünen, fikir ve sanatın kıymet görmediği bir şehir. İnsanların günlük hayatlarındaki en mühim konuları sürekli daha çok para kazanmak ve daha rahat yaşamak. İnsanlar, kitap okumayı ve hatta kitaptan sözedilmesini pek sevmiyor. Kitap okumanın, sadece talebelere mahsus bir iş olduğunu düşünen çok büyük bir kitle var. Bütün bunlara rağmen ben, birkaç okuyucu bile bulabilirsem mutlu oluyorum. Zira bütün büyük hareketler, hep birkaç kişiyle başlamıştır.
Eyvallah. Aradıklarınızın ne kadarını buldunuz?
Manevi ve fikrî açıdan aradıklarımın hiçbirini bulamadım. Yine de ümidimi kaybetmedim ve bu sene üniversite imtihanlarına girdim.
Netice?
Çok şükür, Denizli Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi ile beraber bazı fakülteleri kazanacak puan aldım ve tercihimi bu yönde yaptım. İkinci defa üniversite hayatına başlayarak, belki üniversitede aradıklarımı bulabilirim, diye ümit ediyorum.
İnşallah. Denizli’nin Tavas ilçesinin Vakıf köyünde 40 yıllık hayaliniz olan kütüphanenizi tesis etmeye muvaffak kılındınız. Bidayetinden nihayetine kadar kütüphanenin tesis aşamalarını özetlemenizi istirham ediyorum.
Kütüphane kurmak hayaliyle yola çıktığımda ilk karşılaştığım engel, Tavas Belediyesi’nin ve başkanının kanunları bilmemesi ve yardımcı olmak yerine engel olmaya çalışması oldu.
Neden?
Bürokrasi. Bürokrasi çok kötü işliyor. Kütüphaneyi kurmayı düşündüğüm arazim, köy yerleşim alanında bulunmasına rağmen, yolu olmadığı gerekçesiyle inşaat ruhsatı vermediler. Hâlbuki daha önce “geçit hakkı” almıştım. Bu geçit hakkının kamuya terk edilmesiyle yol meselesi çözülebiliyormuş. Ben başta bunu bilmediğim için, “2019’da çıkan imar barışından yararlanarak binamı yapabileceğimi düşündüm. Yapı kayıt belgesi alarak binayı tamamladım. Ancak, belediye bir süre sonra yapı kayıt belgesini iptal ederek, binayı mühürledi. Bundan sonra ruhsat alma süreci başladı. CİMER’e müracaat ederek, kanunî yolları öğrendim ve ruhsat işlemlerini tamamladım. Bu süreçte belediye beni mahkemeye verdi, idarî para cezası kesti ve bütün bunlara rağmen ruhsatımı aldım. Belediye, boşuna benimle uğraşmış oldu.
Merhum Olcay Yazıcı’nın tabiriyle cemiyetimiz olanca hızıyla ‘Kitapsız Toplum’a dönüşüyor. Bu süreçte kütüphaneniz çevreye ne türden zararlar verdi!
Kütüphanemiz, kurulduğu günden beri bilhassa köy dışından çok sayıda ziyaretçi ağırladı ve ağırlıyor. İnsanlar, küçük bir köyde böyle bir kütüphane bulunmasına çok şaşırıyor ve takdir ediyor.
Sorunların tamamı çözüldü mü?
Şu anda hiçbir sıkıntımız bulunmuyor.
Kütüphanenizi tanımak için bir paragraf açalım… Kaç kitabınız var? Belli bir ihtisas alanı var mı? Çalışma gün ve saatleriniz?
Kütüphanede yaklaşık 7 bin kitap bulunuyor. Din, tasavvuf, tarih, sanat, İstanbul, edebiyat, şiir, roman, hikâye, felsefe, sosyoloji ve ilmî eserler ağırlıklı olarak bulunuyor.
Kütüphaneyi nasıl yönetiyorsunuz?
Kütüphanenin bütün ihtiyaçlarını kendi imkânlarımla karşılıyorum. Ziyaretçilerimize çay, kahve, meyve, kuru pasta türü ikramlarda bulunuyorum. Kütüphanemiz sabah saatlerinden gece on ikiye kadar açık. Ancak, kış aylarında çok fazla soğuk olması ve ısıtma imkânımızın bulunmaması sebebiyle kışın kapalı tutuyorum. Köye doğalgaz gelirse bu sıkıntıyı da aşacağız inşallah.
İnşallah. Kütüphanenin müdavimleri kimler? Üyelik sisteminiz var mı?
Kütüphaneye daha çok gazeteci arkadaşlarım, üniversite hocaları, öğretmenler ve öğrenciler geliyor. Çok özel bir okuyucu kitlem var.
Mesela…
Bir okuyucumdan söz edeyim. Kendisi dozer operatörü ancak ayda en az beş kitap okuyor ve en çok kitap alan, okuyup getiren okuyucum kendisi.
Şimdiye kadar kaç kişiye hizmet verdiniz?
Bugüne kadar yaklaşık bin kişi kütüphaneyi ziyaret etti. Bir defterimiz var. Yazmak isteyen ziyaretçilerimiz duygu ve düşüncelerini yazıyor.
“Al götür, Oku götür” kampanyanızın detaylarını öğrenmek isteriz.
“Al götür, oku getir” kampanyamız en çok işe yarayan kampanya. Kendisine kitap verdiğim kişileri ve verdiğim kitabı kaydediyorum. Bir süre tayin ediyoruz ve o süre sonunda kitaplar kütüphaneye geri geliyor.
Şair, “Dest-i gadr-i müsteîrândan ziyânım bî-hisâb/Tevbe ettim âriyet hîç kimseye vermem kitâb.” serzenişinde ne kadar haklı?
Kütüphaneyi bugünkü haliyle kurmadan önce, yani İstanbul’da iken, bu yüzden belki bin kadar kitabım gitti ve gelmedi. Zira benden kitap alanlar, hep dostlarımdı ve onlara verdiğim kitapları kaydetmemiştim. Zamanla, kime hangi kitabı verdiğimi unuttuğum için çok kitabım kayboldu. Artık, böyle bir hata yapmıyorum.
Türkiye’de husûsî kütüphanelerin sorunlarına da göz atalım…
Türkiye’de hususî kütüphane kuran kaç insan var bilmiyorum ama hususî kütüphane kurmak, evvelemirde kitap aşkı olanların başardığı iş. Aile desteği yoksa hususî kütüphane kurmak çok zor.
Sizde durum nasıl?
Eşim ve çocuklarım bu hususta bana destek verdiler ve başardım. Kütüphaneyi bir dernek kurarak, benden sonra da yaşayacak bir statüye kavuşturmak için çalışmalarımız devam ediyor.
Bahsettiğiniz sorunların çözümüne dair önerileriniz?
Kütüphane maddî imkânları geniş olmayı gerektiriyor. Ben, gazeteci olduğum ve okumayı sevdiğim için, bütün meslek hayatım boyunca kazancımın mühim bir kısmını kitap almak için ayırdım. Ancak, kütüphane bir bina, bina içinde kitapların yerleşeceği raflar, okumak için masa ve sandalye gibi temel ihtiyaçların temini epeyce masraflı işler.
Bu meyanda sizi kimler destekledi?
Bu hususta bana Bağcılar Belediyesi’nin önceki başkanı Lokman Çağırıcı ve Ankara Kahramankazan’ın öğretmen belediye başkanı Serhat Oğuz Bey yardımcı oldu. Lokman Çağırıcı, kütüphanenin raflarını hediye etti. Serhat Oğuz Bey de kütüphanenin çevre düzenlemesi için gerekli olan parke taşlarını hediye etti. Sosyal medyadan tanıştığımız bazı dostlar da küçük maddî katkılarda bulundular Hepsine teşekkür ederim.
Okuma kültürünü geliştirilmesi için neler yapılabilir?
Bu milletin, öncelikle okumanın önemine ve lüzumuna inanması lazım. Eğitim sistemimiz bu hususta çok yetersiz. Türkçe zevki aşılanmadan, okumanın insana neler kazandırdığı anlatılmadan, kitap okuma kültürü kazandırmak çok zordur diye düşünüyorum. İnsanların en iyi meşguliyet olarak kitap okumayı görmesini temin etmek zorundayız. Sosyal medya ve televizyon, hayatımızın büyük bir kısmını işgal etmiş olduğu için, insanlar okumaya zaman ayırmayı ve öğrenmeyi bir ihtiyaç olarak görmüyor. Kitabın yemek, su, hava gibi bir ihtiyaç olduğunu kabul ettirmemiz gerekiyor.
Köyünüzün ismi vakıf. Vakıf kültürüne âşinâsınız. Sizden sonra kütüphane nasıl devam edecek? Kitapları/kütüphaneyi vakfetme düşünceniz var mı?
Az önce kısaca temas ettiğim üzere avukat olan kızım ve damadım, kütüphanenin kıyamete kadar yaşaması için hukukî alt yapıyı oluşturuyor ve yakın bir gelecekte kütüphane bir dernek çatısı altında devam edecek. İleride inşallah vakıf haline dönüştürmeyi de imkân bulduğumuzda düşünüyoruz.
Sizin ilave edeceğiniz hususlar…
Denizli Valisi, Denizli Büyükşehir Belediye Başkanı, Denizli Müftüsü, Denizli İl Milli Eğitim Müdürü, Tavas Kaymakamı, Tavas Belediye Başkanı, Tavas Müftüsü, Tavas İlçe Milli Eğitim Müdürü başta olmak üzere, bütün kitapseverleri kütüphaneye bekliyorum. Liderler ve idareciler kitap okursa halk onları takip eder. Denizli mülkî ve idârî kadroları kitaba çok uzak bir hayat yaşıyorlar.
Son olarak okuyucularımıza nasıl bir mesaj iletmek istersiniz?
Okuyucularımız çok çok okusunlar ve kütüphanemize de mutlaka gelsinler. Kendileri de muhakkak bir kütüphane kurmayı başarsınlar. Dünyada bir eser bırakmayanın yerinde yeller eseceği gerçeğini unutmasınlar.
İlginiz için teşekkür ediyorum.
Sorularınız ve bu güzel mülakat için çok teşekkür ederim.
İbrahim Ethem Gören-Yazı No: 509