BM Güvenlik Konseyi, Kıbrıslı Türk ve Rum liderleri yeniden müzakerelere başlamaya davet eden karar tasarısını onayladı. Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, Kıbrıslı Türk ve Rum liderler Mustafa Akıncı ile Nicos Anastasiadis i yeniden müzakere masasına oturmaya çağıran karar tasarısını oy birliğiyle kabul etti. İngiltere nin hazırladığı tasarıda liderler, 'açıklık ve yaratıcılığa angaje şekilde, BM himayesindeki bir anlaşma sürecine tam bağlılıkla' müzakerelere başlamaya davet edildi. 'BM istişarelerinden faydalanmaları' istenen iki lidere, 'başarı şansını azaltabilecek eylemlerden de kaçınma' uyarısı yapıldı. Taraflar ayrıca, adadaki cep telefonu ve elektrik bağlantılarının güçlendirilmesi gibi yeni güven artırıcı önlemler geliştirip uygulamaya çağrıldı. Ama bu arada Kıbrıs taki BM gücünün görev süresi 31 Temmuz a kadar uzatıldı. KKTC makamlarının rızası alınmadan uzatıldı. Bu karar Rum tarafını şımartmaktan başka işe yaramaz.
BM Güvenlik Konseyi nde kabul edilen karar tasarısı Türkiye Dışişleri Bakanlığının tepkisine neden oldu. Bakanlıktan yapılan açıklamada, BM Barış Gücü Misyonu nun görev süresinin 'BM`nin yerleşik uygulamalarına aykırı bir şekilde, KKTC makamlarının rızası alınmadan' uzatılmasının önemli bir eksiklik olduğu ifade edildi.
Çünkü tasarının genel itibarıyla BM Genel Sekreteri Antonio Guterres in sunduğu raporlarla da bağdaşmadığını belirtti.
Dışişleri Bakınlığımız, 'BM Genel Sekreteri`nin Güvenlik Konseyi`ne sunduğu gerek Kıbrıs`taki İyi Niyet Misyonuna ilişkin 15 Ekim 2018 tarihli raporunda, gerek BMBG`ye ilişkin 11 Ocak 2019 tarihli son raporunda, herhangi bir çözüm modeline atıfta bulunulmayarak, yeni fikirlerin geliştirilmesine vurgu yapılmıştı. Buna rağmen, Güvenlik Konseyi, bu son karar metninde BM Genel Sekreteri`nin görüşlerinin ötesine geçen bir tutum benimsemiş, ayrıca Genel Sekreter`in geçici olarak görevlendirdiği BM yetkilisi tarafından gerçekleştirilmekte olan temasların sonucuna ve çözüm sürecinin gelecekte alabileceği şekle dair peşin hükümler kaydetmiştir' şeklinde ifade edilerek   kararın bu açıdan Kıbrıs meselesinin çözümüne yönelik çabalara gerçekçi bir katkıda bulunmadığı belirtildi.
Siyasi eşitliğe dayalı federal çözüm gerekiyor
Açıklamada, müzakerelere yeniden başlanabilmesini ise şu şartlara bağladı: 'Yeni bir müzakere süreci başlatılacaksa, bunun sonuçodaklı bir süreçolması ve bu sürecin tüm parametrelerinin önceden belirlenmesi gerektiği, bu çerçevede, iki bölgeli, iki kesimli ve siyasi eşitliğe dayalı federal çözümü dışlamadan tüm alternatiflerin masada olması lazım geldiği yönündeki görüşümüzü koruyoruz. Önümüzdeki dönemdeki herhangi bir sürecin, ancak Ada`daki mevcut gerçekleri ve iki tarafın siyasi eşitliğini temel alması halinde başarılı olabileceğini düşünüyoruz.'
Kıbrıs`a ilk kez seyahat etme fırsatı elde ettim. Kuzey Kıbrıs`taki ortalama refah düzeyi Türkiye`ye kıyasla nispeten daha iyi görünse de, ada üzerinde sağlıklı bir ekonomik yapı bulunmamaktadır. Tabii ki bu siyasi belirsizlik, istikrarsız politikalar, mülkiyet haklarındaki anlaşmazlıklar, ticaretin önündeki engeller ve kamu sektörünün ülke ekonomisinde giderek artan ağırlığı ortaya oldukça kısıtlanmış bir özel sektör yapısı çıkarmıştır.
Güneydeki Rum kesimi, Kıbrıs Cumhuriyeti uluslararası toplum tarafından tanınırken KKTC nin bağımsızlığı Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmamaktadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 15 Kasım 1983 tarihinde bağımsızlığını ilan etmiştir. Bağımsızlığını ilan ettikten sonra BM Güvenlik konseyi Kuzey Kıbrıs`ın bu kararını kınamıştır.
Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti bağımsızlığını ilan ettikten sonra Türkiye, Pakistan ve Bangladeş tarafından tanınmıştır. Fakat gelen baskılar neticesinde Pakistan ve Bangladeş bu kararlarından vazgeçmişlerdir.
Şuan itibari ile Kuzey Kıbrıs`ı Dünyadaki ülkeler arasında tek tanıyan ülke Türkiye`dir. Türkiye dışında Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti`ni tanıyan başka bir ülke bulunmamaktadır.
Birçok ülke Kuzey Kıbrısı tanımasada bazi kuruluşlar ve ülkeler fili yani facto olarak tanımaktadır. Hatta bazı devletlerin Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyetinde bazı ülkelerin temsilcilikleri, diplomatik konutları, dernekler, destek ofisleri bulunmaktadır. Tabi ki bu durum Kıbrıs Türk Cumhuriyeti`ni tanıdıkları anlamına gelmemektedir. Çünkü aynı şekilde Kuzey Kıbrıs, Türkiye Cumhuriyeti`nde bazı ülkelerde bu şekilde diğer ülkelerde kuruluşları bulunmaktadır.
Kuzey Kıbrıs Türkiye Cumhuriyeti`nin sadece Türkiye`de Büyükelçiliği ve Konsolosluğu vardır. Diğer hiçbir ülkede resmi olarak Büyükelçiliği ve konsolosluğu bulunmamaktadır. Sadece bazı ülkelerde resmi olmayan temsilcilikleri vardır.
280 bin nüfuslu bir içpazarı olan Kuzey Kıbrıs`ta doğal olarak kamu sektörü ağırlığı her yerde hissedilmektedir. Buna rağmen Kuzey Kıbrıs`ın kişi başına GSMH artış trendinin, 2002`ye kadar Türkiye`ye paralel seyrederken, 2002`den sonra da Türkiye`den daha hızlı ayrışmış olması dikkat çekicidir. 2002`de Türkiye`nin ve Kuzey Kıbrıs`ın kişi başına geliri yaklaşık aynı düzeydeyken (5 bin dolar), 10 yıl sonra Türkiye 10 bin dolar düzeyine gelirken, Kuzey Kıbrıs ise 15 bin dolar düzeyine yükselmiştir. Eğer Rum kesimi çözüme yanaşmıyorsa herkes kendi yoluna gitmeli ve adadaki belirsizlik ortadan kalkmalıdır. Türkiye dostlarına da buradan çağrı yapıyorum, artık Kıbrıs`taki Türk Cumhuriyetini tanımalıdırlar. Ancak o zaman Rum kesiminin şımarık, uzlaşmaz tavrından vazgeçer. Yoksa bu şekilde bir çözümün olması mümkün görünmüyor.