Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile normalleşme adımları konusunda yeşil ışık yakan açıklamaları ve bunun Ortadoğu coğrafyasına taşıyacağı olumlu etkileri konusunda hem Türkiye hem de global diplomaside tartışma odağı oluşturdu.
Bazıları söz konusu ilerlemenin ve genel olarak bu tür diplomatik çabaların ilişkilerin iyileştirilmesine, güvenlik konularında işbirliğine yol açabileceğini, insani yardım ve yeniden yapılanmayı kolaylaştırabileceğini iddia ederken, diğerleri insan hakları ihlâllerinin meşrulaştırılması, bölgesel aktörlerin yabancılaştırılması ve çatışmanın temel nedenlerinin ele alınamaması konusundaki endişelerini dile getiriyor.
Ülkeler arasındaki normalleşme diplomatik ilişkilerin iyileşmesine yol açabilir ve bunun da bölge üzerinde olumlu etkileri olabilir. Diyalog ve diplomatik alışverişlere katılarak ülkeler arasındaki gerilimler azaltılabilir. Çatışmaların çoğu zaman gergin ilişkilerden kaynaklandığı göz önüne alındığında, gerilimlerin azaltılması Orta Doğu'da daha fazla istikrarın sağlanması açısından hayati önem taşıyor. Yüzyıllara dayanan geliştirilmiş diplomatik bağlar ve gelişmiş iletişim, çözüm mekanizmalarının önünü açarak şiddetin tırmanma olasılığını azaltabilir. Ayrıca, gelişen ilişkilerden kaynaklanan daha fazla istikrar, bölgede ekonomik büyüme ve kalkınma için daha elverişli bir ortam yaratabilir. Barış içindeki ülkelerin ticarete, yatırıma ve işbirliğine katılma olasılığı daha yüksektir ve bu da katılan herkes için karşılıklı fayda sağlar.
Öte yandan Beşar Esad'la normalleşme, elbette onun insan hakları ihlallerini ve otoriter rejimini unutturup rafa kaldırmamızı sağlamayacaktır belki ama Esad hükümetinin muhaliflere yönelik acımasız baskıları, kimyasal silah kullanımı ve Suriye'deki sivilleri hedef alması kalın ve büyük puntolarla hafızamıza klişe olarak yerleşti. Böyle bir rejimle ilişkilerin normalleştirilmesi, bu eylemlerin uluslararası topluma kabul edilebilir veya tolere edilebilir olduğu mesajını verme riskini de taşırken Esad ve rejimini yaptıkları zulümlerden sorumlu tutma çabalarını baltalayabilme, siyasi reform çabalarını zayıflatabilme ve diğer otoriter liderleri sonuçsuz bir şekilde insan haklarını ihlal etmeye devam etmeleri konusunda cesaretlendirebilme ihtimalini de taşımaktadır. Uzun vadede, insan hakları ihlallerini normalleştirme yoluyla meşrulaştırmak tehlikeli bir emsal oluşturabilir ve ayrıca bu durum küresel hesap verebilirlik ve adaletin herkese uygulanma standartlarını aşındırabileceği gibi tehlikeler de barındırıyor.
Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme, başta terörle mücadele ve sınır kontrolünün sağlanması olmak üzere güvenlik konularında işbirliğini kolaylaştırabilir. İki ülke, güvenlik konularında birlikte çalışarak terör faaliyetlerini önleme çabalarını koordine edebilir, istihbarat paylaşabilir ve bölgede faaliyet gösteren aşırı gruplara karşı ortak operasyonlar yürütebilir. Terörizm her iki ülkede de halkların güvenliği ve refahına yönelik önemli bir tehdit oluşturduğundan, bu güvenlik işbirliği Orta Doğu'da istikrar ve barışın korunması için hayati öneme sahiptir. Ek olarak, etkili sınır kontrol önlemleri, silahların, terör örgütlerinin ve yasa dışı malların sınırlardan geçişini engellemeye yardımcı olarak bölgede güvenliğin ve istikrarın artmasına katkıda bulunabilir.
Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme, savaştan zarar gören bölgelerde insani yardım ve yeniden yapılanma çabalarının önünü açabilir. Geliştirilmiş diplomatik ilişkiler, çatışmalardan etkilenen halklara gıda, tıbbi malzeme ve barınma da dahil olmak üzere çok ihtiyaç duyulan yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırabilir. Türkiye ve Suriye, insani konularda birlikte çalışarak savunmasız grupların acil ihtiyaçlarını karşılayabilir ve bölgedeki insanların acılarının hafifletilmesine katkıda bulunabilir. Dahası, savaşın harap ettiği bölgelerdeki yeniden yapılanma çabaları altyapının, evlerin ve toplulukların yeniden inşasına yardımcı olabilir ve çatışmadan etkilenenler için daha iyi bir gelecek için umut sağlayabilir.
Recep Tayyip Erdoğan'ın Beşar Esad'la birlikte atacağı normalleşme adımları Ortadoğu'ya hem olumlu hem de olumsuz etki yapma potansiyeli taşıyor. Normalleşmenin potansiyel faydaları arasında gelişmiş diplomatik ilişkiler, güvenlik işbirliği ve insani yardım yer alırken, insan hakları ihlallerinin meşrulaştırılması, bölgesel aktörlerin yabancılaştırılması ve çatışmanın temel nedenlerinin ele alınamaması konusundaki endişeler geçerliliğini koruyor.
Sonuç olarak politika yapıcıların ve paydaşların, Türkiye ile Suriye arasındaki normalleşme çabalarının bölgenin geleceği açısından sonuçlarını değerlendirirken bu argümanları ve karşı argümanları dikkatle dikkate alması son derece önemlidir. Ayrıca Türkiye'deki muhalefetin de ülke menfaatine olacak olan bu tür gelişmeleri kayıtsız şartsız desteklemesi de elzemdir.