Birçok bölgesini gezdiğimden midir bilmem ama ne zaman aklıma gelse, Afrika kıtası içimde hep bir burukluğa neden olur.
İçinde bulundukları duruma itiraz gücü bulamayan bu büyük ve zengin altyapıya sahip coğrafya, maalesef haydut içgüdüsü ile hareket eden ve adına batılı denen güçler tarafından talan edilmeye devam ediyor. Yüzyıllarca emperyalist emelleriyle birçok mazlum Afrika ülkesinin kaynaklarını kendi çıkarlarına hizmet etmek için sömüren Avrupalı devletler, kara kıtanın zengin kaynaklarını ve stratejik konumunu kullanmak amacıyla kıtayı sömürgeleştirmişlerdir. Ancak, tarihinin hiçbir döneminde emperyalist bir sabıkası bulunmayan Türkiye’nin Afrika’ya yaklaşımı bu sömürgeci anlayıştan oldukça farklıdır.
Güzel ülkemiz, Osmanlı İmparatorluğu döneminden bu yana Afrika ile tarihsel ve kültürel bağlara sahiptir. Osmanlı’nın Afrika’daki varlığı, kıtanın çeşitli bölgelerinde kalıcı izler de bırakmıştır. Bu tarihsel bağlar, Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle kurduğu ilişkilerin temelini oluşturur. Osmanlı İmparatorluğu’nun Kuzey Afrika’daki varlığı, özellikle Mısır, Libya, Tunus ve Cezayir gibi ülkelerde bugün bile yoğun biçimde hissediliyor. İşte bu bağlar, Türkiye’nin Afrika ülkeleriyle kurduğu ilişkilerin temelini oluşturur. Bu dönemde özellikle aralarında husumet bulunan Etiyopya ve Somali gibi ülkeler arasında yürüttüğü arabuluculuk görevi uluslararası diplomasi camiasının gözünden kaçmamakta olup ilişkilerinde kazan-kazan politikasını uygulayan Türkiye, sağladığı güvenlik ittifakları sayesinde kıtadaki siyasi belirsizliklerin de ortadan kalkması için dünyaya adeta bir diplomasi dersi vermeye devam ediyor.
Ekonomik işbirliğimizi artırmak için attığımız çeşitli adımlar neticesinde Afrika'yla 2003 yılında 5,4 milyar dolar olan ticaret hacmimiz, 2024 yılı itibarıyla yaklaşık 45 milyar dolara ulaştı. Türk müteahhitler, kıtada yaklaşık 90 milyar dolarlık projeler üstlenirken bu yatırımlar, Afrika ülkelerinin altyapısını geliştirmeye ve ekonomik kalkınmalarına katkı sağlıyor. Türkiye, Afrika’da enerji, inşaat, tarım ve sağlık gibi çeşitli sektörlerde yatırımlar yapmaya devam ederken bu yatırımlar, Afrika ülkelerinin ekonomik kalkınmasına da önemli katkılar sağlıyor.
Türkiye, Afrika’da eğitim ve sağlık alanında da önemli projeler yürütürken Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı TİKA da, Afrika halkının yaşam kalitesini artırmayı hedefleyen birçok okul, hastane ve sağlık merkezi inşa etti. Türkiye, ayrıca burs programları aracılığıyla Afrikalı öğrencilere eğitim fırsatları da sunuyor. Bu burslar, Afrikalı öğrencilerin Türkiye’de eğitim alarak kendi ülkelerine dönüp kalkınmalarına katkı sağlamalarını amaçlıyor. Yarın bir gün kendi ülkesinde önemli kademelerde görev yapan devlet adamlarının Türkiye dostu olmasının temelleri bugünlerde atılıyor ve yıllardır da atılmakta.
Afrika ülkeleriyle diplomatik ilişkilerini güçlendirmek için şaşırtıcı biçimde birçok büyükelçilik ve konsolosluk açan Türkiye, bu vesileyle düzenlediği kültür etkinlikleri vasıtasıyla iki taraf arasındaki anlayışı ve işbirliğini artırmayı amaçlıyor. Afrika ülkeleriyle ortak düzenlenen kültürel değişim programları, iki taraf arasındaki kültürel anlayışı ve işbirliğini artırmayı hedefliyor. Bu programlar, Türk ve Afrikalı sanatçıların, akademisyenlerin ve öğrencilerin bir araya gelerek ortak projeler geliştirmelerini sağlıyor.
Türkiye, Afrika’da insani yardım ve kriz müdahalesi konularında da aktif bir rol oynamaktadır. TİKA ve diğer Türk yardım kuruluşları, kıtada yaşanan doğal afetler, salgın hastalıklar ve çatışmalar gibi kriz durumlarında hızlı ve etkili yardımlar sağlıyor. Bu yardımlar, Afrika halkının acil ihtiyaçlarını karşılamayı ve yaşam koşullarını iyileştirmeyi amaçlıyor. Türkiye, ayrıca Afrika ülkelerine sağlık ekipmanları, gıda ve su temini gibi temel ihtiyaçlar konusunda da destek sağlıyor.
Türkiye’nin Afrika’ya yaklaşımı, Avrupalı sömürgeci devletlerin aksine, karşılıklı saygı ve işbirliği temeline dayanıyor. Bu sağduyulu yaklaşım, Türkiye’nin Afrika’da güvenilir bir ortak olarak kabul edilmesini sağlayarak önemli bir etki oluşturdu. Tüm kıtanın ortak görüşü; Türkiye’nin varlığının, Afrika'nın ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmasına önemli katkılar sağladığı yönünde. Bu görüş, Afrika’da uzun vadeli ve sürdürülebilir ilişkiler kurmamıza olanak tanıyor. Ensar vasfıyla tüm dünya mazlumlarının umudu olan ülkemiz, dileriz dünyanın en mağdur bölgesi olan Afrika kıtasına da bir gün huzur, barış ve adalet getirecektir.