Suriye’de, 2016 yılında Rusya’nın müdahalesiyle Halep’ten ayrılmak zorunda kalan muhalifler 3 gün içerisinde yurtlarına dönerek bölgeyi kontrol altına aldılar.

Şam yönetimi muhaliflerin bölgeye hareket etmesiyle beraber geri çekilmeye başladı ve kısa sürede Esad rejiminin askerleri birden yok oldu.

Suriye’de bunlar yaşanırken Türkiye’de ise bölgeye dair çeşitli tartışmalarda gündeme taşındı.

Beşar Esad şu an Şam’da ve sadece civarını kontrol altına tutuyor. Rusya ve İran bildiğiniz gibi Şam’a destek olmayı sürdürüyor.

***

2016 yılında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Esad'ın bölgede butik devlet kurmaya çalıştığını söylemişti.

2017 yılının Mayıs ayında Sebilürreşad dergisinde “Plan Nusayri Devlet mi?” başlıklı bir yazı kaleme almış, Esad’ın küçük devletine dikkat çekmeye çalışmıştım.

Söz konusu yazıyı kimileri ilginç ve kıymetli bulurken kimileri de deli saçması hatta komplo teorisi demişti.

Ancak Suriye’deki son gelişmeler, 7,5 yıl önce kalemi aldığımız yazıyı ister istemez akıllara getirdi.

Yazıyı bu sefer de ittifakgazetesi.com okurları için buraya alıyorum ve takdir okuyucunun:

***

PLAN NUSAYRİ DEVLETİ Mİ?

Osmanlı Devleti, Batı’nın işgaline uğramasının ardından parçalanarak; büyük ülkelerin yanı sıra geride ufak tefek ülkeler, özerk bölgeler, mandalar da bırakmıştı.

Batı öyle bir hırslanmıştı ki; neredeyse mikro devletçikler de kuracaktı Osmanlı’nın eski topraklarında. Bu belirttiğim küçük ülkeleri çoğumuz bilir. Mesela bunlardan biri Hatay Devleti’dir. Fransızların kontrolünde küçük bir devlet haline getirilen Hatay daha sonra Türkiye’ye bağlanmıştır.

Fransızlar sadece Hatay’ı devletçik yapmamıştı. Şam Devleti, Halep Devleti, Cebel-i Duruz Emirliği gibi küçük ülkeler meydana getirirken, bugünkü Lübnan’ın da sınırlarını belirlemiştir. 

1920 yılından itibaren Fransızlar, bölgeyi etnik kökene ve dini unsurlara göre parçalamıştır. Günümüzde bölgede yaşanan, etnik köken ve dine dayalı ayrışmaların temelini Fransızlar o yıllarda atmıştır. Batı emperyalizmi bir arada yaşayan toplumları, insanların zihinlerine nefret tohumları yerleştirip bölerken, bölgede yaşayan Türkleri kapsayan bir devlet kurmamıştır.

Türkleri bu bahsettiğim devletçiklere dağıtmıştır. Bu ‘Türkler’, Batı’nın dayatmasıyla ‘Türkmen’ dediğimiz Anadolu Türklerinin akrabalarıdır. Suriye’de karışıklık meydana gelmemiş olsaydı eğer, bu Türklerden çoğumuzun haberi olmayacaktı. Yukarıda saydıklarımın arasında yer almayan ve Fransızların yarattığı, günümüzde de hayli önemli olan Nusayri Devleti’nden bahsetmek istiyorum.

I. Dünya Savaşı’ndan sonra kurulan Fransız Suriye Mandası sınırları içerisinde yer alan, Nusayri topluluğunu kapsayan ve Lazkiye merkezli bu devletçik daha sonra Alavi Devleti adını aldı. 1930 yılında bölgenin adı Lazkiye Sancağı oldu. 1936 yılında Suriye sınırlarına dahil oldu.

1939 yılında Suriye’den ayrılarak “Özerk Alavi Bölgesi” ilan edildi. Özerkliği 1944 yılına kadar sürdü. Daha sonra tekrar Suriye’ye dahil oldu. Batı, çeyrek yüzyıl bu bölge ile oynayıp durdu. Sadece Nusayrileri kapsayan Alavi Devleti’nin merkezi Lazkiye ve civarıydı.

Nusayriler Suriye’nin sahil kesimlerinde yaşarlar. Antakya ve Adana’da da önemli ölçüde Nusayri topluluğu vardır. 

Şu an yönetimi Şam merkezli elinde bulunduran Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’da Nusayri topluluğundandır. Babası Hafız Esad’dan görevi devralmıştır. Yetmişli yılların başından itibaren ülkesinde dini ayrımcılık yapmaya başlayan Hafız Esad, Alavi/Nusayri Devleti projesini “B Planı” olarak cebinde taşımıştır.

Mezhepçi yaklaşımı ile bilinen baba Hafız Esad, Suriye’de uyguladığı sindirme politikasında her hangi bir olumsuzluk karşısında “Nusayri Devleti” projesini hep aklında tutmuştur. Bu projenin gerçekliği, Suriye de etnik dağılım incelendiğinde apaçık ortaya çıkmaktadır. 

Gelelim yakın tarihimize ve günümüze; Beşar Esad’ın izlediği politikaya bakacak olursak, babasından kalır yanı yok. Bununda cebinde “Nusayri Devleti” projesi bulunmaktadır. 

Ülkede ilk karışıklığın başladığı dönemde Fransa’ya kaçan Esad’ın eski Başkan Yardımcısı şunları söylemiştir; “Planında Nusayri Devleti kurmak var.” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 2016 yılında bir açıklamasında “Esad’a Suriye’de butik bir devlet kurmak istiyorlar” ifadesine yer vererek bölgedeki hassasiyete dikkat çekmiştir. Hassasiyet diyoruz, bu çok önemli.

Sadece Suriye’de değil, Adana ve Antakya’da da Nusayriler yaşamakta. Ülke olarak da, toplum olarak da dikkatli olmaktayız. 

Son birkaç yıldır, Adana ve Antakya’da yaşayan Nusayri vatandaşlarımızın üzerinden iktidara siyasi muhaliflik yapılmaya çalışılmaktadır. Tamam herkes siyasi düşüncesini ifade edebilir, Türkiye’de var olan bu ortamın benzerini Avrupa’nın hiçbir ülkesinde bulamazsınız. 

Lakin; dikkatli, tedbirli, sağduyulu olmak zorundayız. Oynanan oyunlar büyük. Siyasi muhaliflik adına etnik ayrımcılık yapmaya çalışanlara karşı toplum ve ülke olarak dikkat etmemiz gerekiyor.