Geçen günlerde Gülçin Polat hanımın organizesi ile nefis bir yöresel kahvaltı yaptım.
Bir lezzet durağı düşünün ki adını ihtişamdan, lezzetini ise Gaziantep’in kadim geleneklerinden almış olsun. 2016 yılında, Gaziantep’in bereketli topraklarından İstanbul’un hareketli sokaklarına taşınan bu lezzet hikâyesi, Beyzade Künefe ile hayat buluyor.
Kurucusu Mahmut Saman, baba mesleği olan fıstıkçılığın bilgeliğini tatlı sanatına dönüştürerek, adeta bir gurme mekanı oluşturmuş. İstanbul Alibeyköy’deki beş katlı merkez binasından yükselen bu lezzet, Koşuyolu’ndan Karaköy ve Beylikdüzü’ne uzanarak şehrin dört bir yanına yayılan bir tatlı rüyası sunuyor. Künefe, kadayıf ve baklava gibi geleneksel tatlıların yanı sıra, yöresel gaziantep kahvaltısı ile de damaklara şenlik yaşatıyor.
Fıstığın ustası, lezzetin mimarı
Beyzade’nin hikâyesi, yalnızca tatlıya değil, lezzetin ham maddesine duyulan derin bir sevgiyle başlıyor. Yıllarını Gaziantep’te fıstık tüccarlığına adamış olan Mahmut Saman, kaliteye olan bağlılığını şu sözlerle ifade ediyor. “Künefe ya da baklavanın kalitesi, kullandığınız fıstık ve sadeyağ ile doğru orantılıdır. Biz bu işi en iyi bildiğimiz yerden, fıstıktan başlatıyoruz.”
Bu özen, yalnızca malzemelerde değil, Beyzade’nin sunduğu her bir lezzette hissediliyor. Gaziantep’ten özel lojistik firmalarıyla günlük olarak getirilen taptaze malzemeler, tatlılardan kahvaltı sofralarına kadar her tabakta kendini gösteriyor.
Gaziantep Kahvaltısının İstanbul’daki Adresi
Bir kahvaltı masası hayal edin; her lokmasıyla sizi Gaziantep’in sokaklarına götüren, baharat kokularıyla bezenmiş, yerel peynirlerle zenginleşmiş, sıcacık katmer ve tereyağında kızarmış ekmeklerin eşlik ettiği bir sofra… İşte Beyzade Künefe’nin sunduğu yöresel Gaziantep kahvaltısı tam da böyle. Bu kahvaltı, yalnızca bir yemek değil, bir kültür deneyimi sanki. Emsallerine göre fiyatı da çok uygun...