Tarihi mekânlar içerdikleri sanat ile durağan olmayıp, gözlemcinin değerlendirmesiyle hareketlenir.

İstanbul Yarımadası’nın hemen hemen tam ortasında yer alan Zeyrek, Saraçhane merkezinde bulunan dört Yarımada mahallesinin kesiştikleri bölgedir. Osmanlı mirasının izleri, zengin tarihi geçmişi ile günümüz şartlarına karşı varlığını korumaya çalışmaktadır.

WhatsApp Image 2023-09-12 at 12.05.56

Zeyrek Yokuşu, belgesel, sinema filmleri çekimlerinin yapıldığı dikkat çeken mekânlardandır. Her adımda mahalle, sokak araları yeni bir dünyaya açılır.  Arnavut kaldırımları arasından çıkan hüdayinabit bir çiçek, dalından düşen yaprak, rızkını arayan bir kuş, sükûtun içindeki tını ayırt edilmeyi bekler. Kuşlar, ağaçlar zikir halindedir. Gökyüzüne bakınca, kâinatın bütünündeki dayanışma, yardımlaşma, uyuma şahitlik edersiniz. Sonsuz yaratma gücü, hiçbir eşi benzeri olmayan Allah’ın Halık esmasının tecellisidir. Tabiat munis, tarih kendi ışığını serpmiş ve bereketli tohumlarını ekmiştir.

WhatsApp Image 2023-09-12 at 12.06.12

Roma ve Osmanlı devirlerinden pek çok tarihi mirası barındıran Zeyrek’in en önemli eserlerinin başında Molla Zeyrek Camisi gelir. UNESCO tarafından 1986’da Dünya mirası altına alınmıştır.

Zeyrek Camisi, 1136 tarihli Pantokrator Ortodoks Kilisesi iken Fatih devrinin ünlü hocası Zeyrek (zeki kişi) Efendi tarafından İslam mabedine dönüştürüldü. Zeyrek Camisi çevresindeki ahşap yapılar, sokak aralarında kabirlerin zenginliği, tarihi kemer ve tuğla kalıntıları, külliyeleri tarihi kompozisyonu tamamlar. Özellikle 19. yüzyıl öncesi konaklama birimleri ve bunlarla ilgili taş oda, hamam, mutfak, bahçe duvarları Osmanlı arkeolojisinin verileri olarak günümüze ulaşmıştır.

WhatsApp Image 2023-09-12 at 12.08.41

Zeyrek Camisi, Komnenoslar dönemine ait Pantokrator Manastırı’nın kilisesiydi. Başkentin en önemli manastırlarından biri olan Pantokrator Manastırı, imparator II. Ioannes Komnenos ve karısı Eirene tarafından 1118-1136 yılları arasında yaptırılmıştır.

WhatsApp Image 2023-09-12 at 12.07.41

Zeyrek Cami, yan yana üç yapıdan oluşmaktadır. İnşa edildiği dönemde güneydeki ilk kilise, imparatoriçe Eirene tarafından Pantokrator (evrenin hâkimi) İsa’ya sunulmuş ve manastırın ana kilisesi katholikonu olarak kullanılmıştır. İmparator Ioannes Kommenos ise bu yapının kuzeyine daha küçük bir kilise inşa ettirerek Theotokos Elaiusa’ya (Şefkatli Meryem) adamıştır. Bu yapının inşası tamamlanınca Ioannes, iki kilise arasındaki alana Başmelek Mikhael’e ithaf edilen bir mezar şapeli yaptırmıştır. Kilisenin naosu dört sütunlu kapalı Yunan haç biçimindeydi. Sütunların yerini Osmanlı barok üslubunda taş örme payeler almıştır. Ana mekânı yüksek kasnaklı pencereli bir kubbe örter.

WhatsApp Image 2023-09-12 at 12.06.45

Naosun merkezinde kubbeyi taşıyan dört sütunun yerine kare kesitli dört paye Osmanlı döneminde yerleştirilmiştir. Kilisenin zemininde çok zengin opus sectile mozaik kullanılmıştır. Günümüzde de caminin bir bölümünde sergilenen mozaik örneklerini görebilmek mümkündür. Güneydeki yapının zemininde bulunan renkli mermer döşeme konuları ve işçiliği açısından Bizans döneminden günümüze kalan en müstesna örneklerdendir.

WhatsApp Image 2023-09-12 at 12.39.01

Osmanlı devri boyunca kullanılan ve korunan yapı 1766 depreminde büyük zarar görmüş, III. Mustafa döneminde yapılan esaslı onarımla bugünkü halini almıştır. Aynı dönemde kuzeydeki yapının örtü sisteminin büyük ölçüde çöktüğü ve Bizans üslûbunda yüksek kasnaklı bir kubbenin yeniden inşa edildiği anlaşılmaktadır. Caminin güneyine hünkâr mahfili de bu dönemde yapılmıştır. Mahfilin cami içine taşan zengin ahşap işçiliğiyle büyük çıkması ve kâgir rampasının kemerli kaidesi günümüze ulaşmıştır.

WhatsApp Image 2023-09-12 at 12.05.56

WhatsApp Image 2023-09-12 at 12.07.28

WhatsApp Image 2023-09-12 at 12.39.13