Bir kitabın sayfalarını çevirir gibi. Hayatta da bir sonraki sayfa bir öncekini aratır gibi,  belki de öyle sanıyorum. Zaman ilerledikçe konular ağırlaşıyor, bir o kadar da yeni şeyler öğreniyorsun. Sen çevirmek istemesen bile hayatın akışında o sayfalar öyle açılıyor ki, bir öncekine aklin takıldığında yeni sayfaları algılamak zor olabiliyor. Anlam veremediğin birçok şey ve aklında sorular, sorgulamalar. Bazen okuduğunuz kitapta çarpıcı başlıklar vardır ya da bazı cümleler koyu renkle vurgu yapılarak, bazıları ise italik yazılmıştır. Hepsinin sendeki etkisi farklı oluyor. Öyle ki içini yakarcasına ezberini bozuveriyor. Evet yıllar sonra bildiğin bir şeyi aslında hiçbilmediğini anlayıveriyorsun. Zordur, acıdır, kabulü zaman gerektirir, lakin ateşin demiri erittiği gibi içini, hâlihazırdaki varlığını, mevcut durumda olan sanmaları, yanılgıları zaman geçmeksizin eritir yok ediverir, hem zordur, acıdır hem de öğretici; Öğreticiliğine sevinip bir sonraki sayfaya geçmeye niyetliysen demirliğinden (varlığından) vazgeçip eriyerek şekil almayı da kabul etmişsin demektir. Geçişler acıdır evet. Ama sonuçsuz kalan mücadeleler ve kısır döngüler daha da zordur, özellikle de yorucu. Hal böyle olunca, insan zor sayfaları okumayı daha çok seviyor, kısa zamanda öğreticiliği olan ve öğreticiliği üstün olan cümleler, sayfalar acı da olsa bir çırpıda seni dev bir dalga gibi sahile, serinlik ve sükû net iklimine atıveriyor. Tasvir ve ayrıntı içeren cümlelerle dolu sayfalar kitap okurken keyif veriyor fakat sanki vakit kaybı gibi. Kitabın okunan kısmı arttıkça güçlendiğini de hissediyorsun, çünkü kitabın okunan kısmı daha kalın bir hal almaya başlıyor. Acı ve zor olan şey şudur ki bir önceki sayfaya dönemezsin, dönersen mevcut bütünlükten yeniden uzaklaşıp yolunu uzatmış bir o kadar da yorulmuş olursun. Kitabın bitmesine az kaldı diye düşünürsün, bazen sevinerek bazen de sonun da ne ile karışılacağını bilmeksizin beklemediğin bir son olur mu kaygısıyla ağırdan alırsın okumayı, kitap bitsin istemezsin. Sona yaklaştıkça tahminlerin güçlenir zihninde... Ve asıl mesele ayrıntıda boğulup anlam veremediğin  resmi bir bütün olarak görmeye baslarsın. Seni yoran sorular tek tek cevabını bulmaya başlar. Oysa ne çok da üzülmüştün, kafa yormuştun, kırılmıştın, hatta tükenmiştin ve küllerinden yeniden, tekrar tekrar doğmuştun. Zaman kaybı, insan kıyımı, ömür  israfı, ne desen de adına, haklısın... 
Bir sonraki sayfayı okumadan kaldığın sayfada tek başına değerlendirme yapmak anlam yüklemek, sebep göstermek,  sonuçaramak, yetersiz gereksiz ve erkenmiş değil mi ?  Sayfalar bitince kitap da biter ve son sözünü kendine söylersin bu kez.
Çünkü kendinden başkasına söyleyecek tek bir kelimen kalmamıştır, söz bitmiştir.
Cümlelerin yorulduğu vakit duyguların da yorulur.
Bu kitap bitti, çok şey öğrendim, aydınlandım. Sonunu alarak anlamaya gayret etseymişim, bir başka kitaba başlama imkânım olur, hayatta daha çok merhale kat edebilirmişim belki de.
Aceleci davranarak ne de çok yormuşum hem kendimi hem sevdiklerimi.