Otuz yıla yakın bir zamandır eğitim - öğretim sektörü içindeyim. Öğretmenlikten idareciliğe farklı görevlerim oldu bu süreçte. Eğitim, öğretim işindeyseniz işinizin bir kısmının da ebeveynlerle iletişim kurmak olduğunu bilirsiniz. Özellikle de özel okullarda görev almışsanız ebeveynlerle iletişiminin ne kadar önemli bir yer tuttuğunu biliyor olmalısınız.
Bu yazıda, ebeveyn tutumları ile çocukların gelişimi arasındaki ilişkiyi inceleyeceğim. Eğitim sektöründe uzun yıllar çalışmış biri olarak, ebeveynlerle iletişimin önemini ve zorluklarını biliyorum. Ebeveynlerin çocuklarına nasıl yaklaştıkları, onların kişilik, davranış ve başarılarını nasıl etkilediği konusunda kendi gözlemlerimi ve araştırmalarımı paylaşacağım.
Ebeveynler üzerinde yapmış olduğum araştırmalara ve gözlemlerime dayanarak temelde üç tür yaklaşım olduğunu söyleyebilirim.
Bunlardan birincisi, son yıllarda sayılarında ciddi bir artış gördüğüm aşırı müdahaleci ve kontrolcü ebeveynlerdir. Hayatın merkezinde çocukları olan bu ebeveynler okula, öğretmene, diğer ebeveynlere, sınıftaki diğer çocuklara, okuldaki eğitim uygulamalarına müdahale etme hakkını kendilerinde görüyorlar. Çocukları için ortamı düzenlemekten tutun da çocukların karıştıkları sorunları çözmeye kadar her şeye karışabiliyorlar. Örneğin, çocuğunun sınıfta kiminle arkadaş olup olmaması, kiminle oturup oturmaması, kime karşı nasıl tepki vereceği, kimlerle oynayıp kimlerle oynamaması, öğretmenin kendisine karşı nasıl davranacağı, ödül vermesi, uyarılıp uyarılmaması, kıyafetini nereye asacağı gibi çok küçük detaylarla bile ilgilenen anne babalar bu gruba girerler.
Bu gruptaki ebeveynler için çocuk yetiştirmek gerçek bir projedir. Okudukları ve öğrendikleri yeni bilgilere, yeni akımlara göre çocuklarını yetiştirmek isterler. Çocuklarını okul sonrası da farklı kurslara götürürler. Bu tutumun çocukların gelişimine nasıl etki ettiği konusunda farklı görüşler vardır. Bazı araştırmacılara göre, bu tür ebeveynler çocuklarının zihinsel becerilerini ve özgüvenlerini geliştirirken, bazılarına göre çocukların sosyal ve duygusal becerilerini zayıflatır.
Bu gruptaki ebeveynlerin çocukları dersler, kurslar, etkinlikler, planlı geziler dışında başka işlerle ilgilenmezler. İlgilenmek istese de vakitleri kalmaz. Bu çocuklar genelde kendilerini iyi ifade ederler ve özgüvenleri gelişmiştir. Sorumluluk bilinçleri çok iyi gelişmemiştir ama. Eleştirel bakış açıları da gelişmiş olabilir. Mücadele etmeyi pek sevmezler. Çabuk kırılırlar, ısrarcı değildirler. Bencil olabilirler, pek paylaşmayı sevmezler.
Sizce bu çocuklar gelecekte nasıl bir hayat yaşayacaklar? Onlar için en iyi eğitim modeli nedir?
Bu gruptaki ebeveynlerin yaşadığı bir sorunu veya zorluğu şu anekdot çok iyi anlatıyor: "Ali, 8 yaşında bir öğrenci. Annesi, onun her gün saatlerce ders çalışmasını, hafta sonları da farklı kurslara gitmesini istiyor. Ali, arkadaşlarıyla oynamak, kitap okumak veya resim yapmak istediğinde annesi ona kızıyor. Ali, okulda da sıkıntı yaşıyor. Öğretmeni, onun çok stresli ve mutsuz olduğunu söylüyor. Ali, sınıfta arkadaş edinemiyor. Diğer çocuklar onunla dalga geçiyor. Ali, kendini yalnız ve baskı altında hissediyor."
Ali tam olarak ne yapması gerektiğini bilemiyor. Annesinin isteklerini yerine getirse kendisi mutlu olmuyor, kendi isteklerini yerine getirse annesi mutsuz oluyor. Bugün okullardaki binlerce çocuk Ali ile aynı durumu yaşıyor.
İkinci olarak çocuğunun tüm eğitim öğretim sorumluluğunu okula devreden, kendi görevlerinin sadece çocuğa bakmak ve büyütmek olarak gören, olayı doğal akışa bırakan ebeveynleri söyleyebilirim. Bu ebeveynlerin çocukları hakkında pek bir iddiaları yoktur. Başarılı olursa bu çocuğun kendi başarısıdır. Çocukları o kurstan diğerine koşturmazlar. Çocuğun kendisi herhangi bir alana ilgi duyarsa o alanla ilgili bir kursa gider.
Bu ebeveyn tutumuna 'ilgisiz' veya 'izin verici' adı verilir. Araştırmalar, bu tutumun çocukların sosyal ve duygusal becerilerini olumlu yönde etkilediğini, ancak akademik başarılarını ve özgüvenlerini olumsuz yönde etkilediğini göstermektedir.
Bu ebeveynlerin çocukları sokakta futbol maçı yapar, oyunlar oynar. Bu çocuklar ev işlerine yardımcı olur. Evin ekonomisine katkı sunar. Sorumluluk alırlar. Anne babaları ile belirli olaylar, gelişmeler üzerine konuşurlar.
Bu çocukların hayatında neler eksik olabilir? Onlara nasıl daha fazla destek verebiliriz?
Bu gruptaki çocuklarla ilgili de Erdem’in hikâyesi çok güzel bir örnektir: "Erdem 10 yaşında bir öğrenci. Babası ve annesi, onun okulda nasıl olduğunu pek sormuyor. Ona karışmıyorlar. Erdem okuldan sonra sokakta arkadaşlarıyla oynuyor. Futbolu çok seviyor. Bir gün, mahalledeki bir futbol kulübü yetkilisi onu izliyor ve çok beğeniyor. Erdem’e kulübe katılmasını teklif ediyor. Erdem, çok heyecanlanıyor ve ailesine haber veriyor. Ailesi de onu destekliyor. Erdem, futbol oynamaya başlıyor ve çok mutlu oluyor." Tamamen Erdem’in kendi başarısıdır bu başarı. Ailesi de onunla gurur duyuyor ama olayı kendi başarıları olarak anlatmıyorlar.
Üçüncü olarak da dengeli bir tutum sergileyen ebeveynleri söyleyebiliriz. Bu ebeveynler, çocuklarının hem akademik hem de sosyal gelişimine önem verirler. Çocuklarına hem sevgi gösterirler hem de sınır koyarlar. Çocuklarına hem özgürlük hem de sorumluluk verirler. Çocuklarına hem destek hem de rehberlik ederler. Bu ebeveyn tutumuna 'demokratik tutum’ adı verilir. Araştırmalar, bu tutumun çocukların özgüven, başarı, uyum ve mutluluk gibi becerilerini en iyi şekilde geliştirdiğini göstermektedir.
Bu gruptaki ebeveynler, okulla işbirliği içinde çalışırlar. Çocuklarının okuldaki durumunu takip ederler. Öğretmenlere saygılı davranırlar ve güven duyarlar. Çocuklarının sorunlarına çözüm bulmak için onlara yardım ederler.
Bu grupla ilgili de hikâyemiz şöyledir: “Mehmet, 12 yaşında bir öğrenci. Babası ve annesi, onun hem derslerine hem de hobilerine önem veriyorlar. Mehmet, okulda çok başarılı bir öğrenci. Matematik ve fen derslerini çok seviyor. Ayrıca müziğe de ilgi duyuyor. Babası ve annesi, ona bir piyano almışlar ve ders vermişler. Mehmet, piyano çalmayı çok seviyor ve yeteneği var. Okulda düzenlenen bir yarışmaya kendi isteği ile katılıyor ve birincilik kazanıyor.”
Mehmet piyanoyu da kendi isteği ile çalıyor, matematik ve fen derslerine kendi isteği ile çalışıyor. Durum böyle olunca da başarı kaçınılmaz olarak geliyor.
Sonuç olarak, ebeveyn tutumları çocukların gelişiminde büyük bir rol oynamaktadır. Aşırı müdahaleci, ilgisiz veya tutarsız ebeveynler çocuklarının özgüven, sorumluluk, bağımsızlık ve uyum gibi becerilerini olumsuz yönde etkileyebilirler.
Ebeveynlerin çocuklarına saygılı, destekleyici ve demokratik bir şekilde yaklaşmaları, onların potansiyellerini ortaya çıkarmalarına ve mutlu bireyler olmalarına yardımcı olacaktır. Ebeveynlerin bu konuda kendilerini geliştirmeleri ve okullarla işbirliği yapmaları gerekmektedir.