Talat İçöz Sözlü Tarih yazı dizimizin altıncı ve son bölümünde değerli büyüğümüzün siyasi çalışmalarına değiniyoruz. Bu vesileyle İttifak Gazetesi camiası olarak Dr. Talat İçöz`e sağlık ve afiyet niyaz ediyoruz.

`height=
Talat İçöz ve İbrahim Ethem Gören

İbrahim Ethem Gören: Siyasete Anavatan Partisi`ne nasıl girdiniz?

Talat İçöz: Seçim çalışmaları sırasında Turgut Beyle birlikte yaptığım çalışma sonrası beni BURTRAK`a genel müdür yardımcısı tayin etti, Anavatan Partisi kurulunca da partide siyasete başlamam için davet etti.

1983 yılında ANAP`ın kuruluşu ve seçimlere katılma süreçleri sırasında ben Korkut Bey ile birlikte özel sektörde çalışıyordum. Korkut bey önceleri benim siyasete girmemi pek istemedi. Bunda kendisinin 1980 yılındaki askeri darbe nedeni ile yaşadığı zorlukların da tesiri vardı. Buna rağmen Turgut Bey 1983 yılında ANAP`ta görev almamı isteyince önce o sırada oturduğum Şişli ilçesinde partinin yönetim kurulu üyesi oldum. Seçimlerde partinin kurucularından Leyla Yeniay ablamın arkasından ikinci sıradan aday olduğum halde, listeler, Seçim Kuruluna verilirken Rahmetli Ali Tanrıyar`ın Turgut Bey`le Sn. Bülent Akarcalı için görüşmesi nedeni ile benimle sırası değiştirilince, Bülent Bey milletvekili, seçildi ben az bir oy eksiği ile o seçimi kazanamadım. Seçim sonuçları belli olurken -o zamanlar telefon bağlantıları çok sınırlı olduğu için- komşumuzun telefonundan Korkut Bey`in eşime ulaşıp, sonuçların benim kazanmama yetmeyeceğinin tahmin edildiği için, Seçim Kuruluna itiraz etmemizi istemiş, 'Talat sonuçlara itiraz etsin, biz de genel merkezden takip edeceğiz' demiş. Sonradan Korkut Bey o seçimde TBMM`ye girmem halinde örtülü ödenek ve petrol alanlarından sorumlu Devlet Bakanı ve Hükümet Sözcüsü olmam şeklinde bir planlama yapıldığını söylemişti.

`height=
Talat İçöz, ABD de dönemin dışişleri bakanı James Baker ile birlikte Washington da-1988

Nasip;

Evet, dediğiniz gibi siyaset gayret ve nasip arasında bir iş olsa gerek. 1983 seçimlerinde başarılı olabilsem, ilk Özal Kabinesinde Devlet Bakanı, Hükümet Sözcüsü ve Muhafazakâr bir üye olarak görev yapsam (o Kabinenin Türkiye`de en fazla bilinen ve iz bırakan bir hükümet olması nedeni ile) 1991 yılında Turgut Bey`in yerine akrabalar dışında, kendisinin en çok güveneceği bir aday olarak rahmetli Yıldırım Akbulut yerine Başbakan olmamım dahi ihtimal dâhilinde olduğunu kim bilir!

Sonra;

1987 yılında İstanbul`dan milletvekili seçildim. Bu dönemde iki kere Kabine değişikliklerinde birinde Turizm, diğerinde (rahmetli İst. İl Başkanımız Eymen Topbaş`ın talebi üzerine) diğerinde de Ulaştırma Bakanı olmam söz konusu oldu. Her ikisinde de -o sıradaki parti içi dengeler ve kısmen de muhafazakâr adaylara Semra Hanım`ın karşı oluşu ile birlikte milletvekili olduğum sırada Korkut Bey`in şirketlerinin faaliyetlerini yönetmem gibi nedenlerle- süreçsonuçvermedi. Milletvekili olduğum dönemde Anayasa ile Ticaret ve Sanayi Komisyonlarında üyelik, partinin Parlamento İlişkileri Başkan Yardımcılığı, Avrupa Konseyi Ü yeliği ve Avrupa Demokrat Partiler Grubu`nda parti temsilciliği yaptım.

Turgut Bey`in İzmir seçim çalışmalarına propagandist olarak katkılarım olduğu gibi parlamentoda iken parti adına bazı görüşmelere, konuşmalara katıldım.

Milletvekili gerçekten milletin vekilliği hizmet ve sorumluluklarını yerine getirebiliyor mu?

Türkiye`de mevcut siyasi sistem güçlü parti Genel Başkanlarının dizayn ettiği siyasi partilerden oluşuyor. Bu nedenle hem parti organları ve hem de parlamentoda milletvekilleri yeterince halkın düşünce ve tepkilerini yansıtamıyorlar. Bu yapı nedeni ile hizmet ve sorumluluklarını yerine getirmek isteyen vekiller ise kolayca tasfiye ediliyorlar. 

Türk ekonomisine KDV`si içinde` terimini kazandıran kişisiniz. KDV nasıl doğdu? Bu ismin hikâyesini daha doğrusu vakıasını nasıl anlatırsınız?

KDV`nin Türkiye`de uygulanması fikrinin Rahmetli Adnan Kahveci`ye ait olduğunu zannediyorum. Benim ise mevzuat hazırlanırken KDV`ye katkım olmuştu. KDV ilk çıktığında satış fiyatı+KDV şeklinde hesap ve tahsil ediliyordu. Turgut Bey bu uygulama için Eymen Topbaş beyi arayıp iş çevresinin tepkisini öğrenmek isteyince ben o zaman Eymen bey ile toplantı halinde iken, Turgut Bey`e bu uygulamanın, alıcıları 'KDV almayın ben de fatura istemem' şeklinde bir yaklaşıma teşvik ettiği cihetle 'satış fiyatının KDV`si içinde' ve nihai bir bedel olması gerekiyor' demiş ve uygulama bu şekilde değiştirilmişti.

KDV ile ilgili bir katkım da temel gıda maddeleri ile ilgili oldu. İlk çıkarılacağı zaman her şeye %10 KDV uygulanması düşünülüyordu, ben Korkut beyle de konuşarak KDV`nin temel gıdada %1 ve ürünlere göre kademeli olması fikrini savundum ve vergiye buna göre nihai şekil verildi. 

`height=
Talat İçöz, Turgut Özal ile birlikte Hayat Dergisi nin kapağında-1983

Turgut Özal nasıl bir liderdi?

Turgut Özal bilgisi ve birikimi ile bulunduğu her ortamın doğal lider olabiliyordu. Çok hoş görü sahibi, potansiyeli olan, gençlere yetki vermeyi, onlara her zaman yol göstermeyi seven bir kişiydi. Çok sert ve kırıcı olmayı sevmezdi. Çok kırıldığı kimseleri bile kolayca affetmeyi bilirdi. Halkımızı bölüp kutuplaştıran eski siyasi dönemlere üzülür, halkı Allah`ın ipine sımsıkı sarılmak, bölünüp parçalanmamak için uyarırdı. İki elini başının üstünde birleştirerek dört eğilimi bir arada toplamayı arzu ederdi.

Turgut Özal`ın ülkemize kazandırdıklarına dair neler söylemek istersiniz?

Turgut Özal, 1980 yılına girerken Türkiye`nin siyasi ve ekonomik krizlerle baş etmekte zorlandığı bir dönemde, her döviz darboğazı yaşanan periyodlarda ortaya çıkan yapısal sorunların 24 Ocak Kararları ile yoluna gireceğini düşünmüştü.

Dr. Talat İçöz: Türkiye`de yapısal değişimler olmasaydı İran ya da Mısır gibi olurduk.

Turgut Bey, Süleyman Demirel gibi ve hatta ondan daha fazla barajlar, yollar, elektrifikasyon metrolar, doğalgaz hatları, telekomünikasyon,  köprüler vb. gibi yatırımlar gerçekleştirmiştir. Turgut Özal`ın mimarı olduğu 24 Ocak Kararları Türkiye`yi karma ekonominin karışık ve istismara açık düzenini değiştirdiği için bu yapısal değişim programıyla birlikte Özal, her zaman milli vicdanımızda özel bir mevkide konumlanacaktır. Bu yapısal değişim olmasa Türkiye bugünkü İran veya Mısır gibi zorluklar içinde bir ülke olacaktı.

Yakınında bulunduğunuz Turgut Özal insani yönden nasıl bir kişilikti?

Turgut Özal çok sakin ve sevgi dolu bir insandı. Eksikleri önemsemez, iyilikleri önemserdi. İnancı kâmil bir insandı. Lisan-ı hâl ile etrafına etkili olmayı arzu ederdi. DPT Müsteşarı iken Yusuf (Bozkurt Özal) ile İngiltere`de doktora yapan bir Türk öğrenciye, görev teklif ettiği zaman onun o tarihte ateist olmasına aldırış etmediği gibi örnek bir kişi olması, bilgisi ve hoşgörüsü ile ortaya çıkan tesir, bu arkadaşın önce kendisi ile Sabancı Holding`de çalışmasına, daha sonra da iman-ı kâmil ile mübarek beldelerde yaşamak için Suudi Arabistan`da İslam Kalkınma Bankası`nda çalışmaya başlamasına vesile oldu.

`height=
Turgut Özal ın Talat İçöz için imzaladığı fotoğrafı

Turgut Özal`ın Başkanlık sistemi üzerinde çalıştığını biliyoruz. Nasıl bir sistem öngörüsünde bulunmuştu? Bu meyanda neler yaptı/birlikte neler yaptınız?

Turgut Bey 24 Ocak Kararları ile Birinci Değişim Programını hayata geçirdiğine inanıyordu. İkinci Değişim Programı olarak yasama, yürütme ve yargı kuvvetlerinin tamamen ayrıştığı, çok güçlü bir denetim sisteminin var olduğu, bir yandan siyasi istikrarın diğer yandan ise halkın tanıyarak ve doğrudan seçtiği milletvekilleri yanında yine halkın seçtiği bir yürütme erkinden oluşan başkanlık sistemini gerçekleştirmek istiyordu. Bu amaçla bir parti kurmamızı istedi. Kendisi de Cumhurbaşkanlığından ayrılıp bu partinin başında siyasete devam etmek istiyordu. Buna maalesef ömrü yetmedi. Biz de Yusuf Bozkurt Özal Bey, Hüsnü Doğan Bey ve bir grup politikacı ile birlikte 1993 yılında 'YENİ PARTİ'yi kurduk. Partinin kuruluşunu takip eden dönemden kısa bir süre sonra Yusuf Bey ağır bir hastalıkla çalışamaz hale gelince partiyi, Korkut beyin genel başkanlığında -bizim evimizde gerçekleşen- bir toplantıda Demokrat Parti ile birleştirdik.

Bu parti daha sonra siyasi çalışmalara devam ettiği halde, Başkanlık Sistemini tanıtmaya gayret ettiğimiz halde toplumda bir karşılık ve ilgi oluşturamadık.

Ak Parti kurulunca Korkut Bey Sn. Erdoğan`a bu programın tanıtımını yaptı. Onun karizmatik gücü ile Başkanlık sisteminin bugün hayata geçirildiğini düşünüyorum. Bu önemli yapısal değişikliğin hayat bulduğu Başkanlık Sisteminde kuvvetler ayrılığı, tarafsız Başkan, Bakanlar Kurulunun Meclisten güvenoyu alması ve Kanun Hükmünde Kararnamelerle Yasama erkinin yetki alanına girilmemesi gibi değişiklikler yapılırsa ülkemiz 100 yıllık Cumhuriyet döneminde arzu ettiği gerçek istikrara kavuşur. 

Maalesef 100 yıllık süreçte 25 hükümet yerine 69 hükümet kuruldu, Ferit Melen, Sadi Irmak ve benzeri kişiler hiçbir parti ile haktan destek almadıkları halde Başbakanlık yaparak ortalama 11 aylık hükümetlerin neden olduğu istikrarsız bir sistem sürüp gitti.

Turgut Özal`ın vefâtına dair pek çok şey konuşuldu/yazıldı? Sizin tesbitleriniz nelerdir?

Turgut Bey önce silahlı saldırı ve sonrasında uçak arızası dâhil olmak üzere pek çok suikast girişimine muhatap olmuştu. Ölümü ile ilgili olarak ise Korkut beyin tahmini, Turgut beyin liberalizasyon yolu ile çıkarlarını engellediği kişiler tarafından Ortaasya Türk Devletleri seyahatinden dönüşü zamanına denk gelen bir dönemde bazı güçlü ülkelerce öldürüldüğü yönünde idi. 

Ben Turgut Bey`in vefâtı ile ilgili olarak eskiden İçişleri Bakanlığı yapmış kardeşi Korkut Özal`ın bana anlattıkları ile birlikte düşündüğümde suikast ihtimaline daha fazla inanıyorum. Dünyada sözü geçen güçlü ülkelerin küçük-büyük bütün ülkelerde siyaseti dizayn etmeye çalıştıklarını biliyoruz. Bu perspektiften bakınca Merhum Menderes`in ve çocuklarının ve hatta Eşref Bitlis`in, Adnan Kahveci`nin karşılaştıkları, uçak kazası, askeri darbe, havagazı ile intihar, trafik kazası geçirmeleri gibi pek çok olayın suikast ihtimalleri ile birlikte düşünülmesi gerekiyor.

`height=
Talat İçöz-Yeni Parti İstanbul İl Merkezi nde-1993

Az önce değindiniz, tekrarda fayda mülahaza ediyorum: Turgut Özal`ın vefâtından sonra hangi mülahazalarla Yeni Parti`yi kurdunuz?

Turgut Bey ölmeden önce yeni bir parti kurmamızı istemişti. O sıralarda basının ve merhum Demirel`in sert muhalefeti ile ANAP`ın Özal`ı korumasız bırakıp partinin de dağılma sürecine girmesi, bir parti kurmak için uygun bir ortamın olmadığı inancını bizlerde oluşturdu. Turgut Özal`ın vefât ettiği gün bütün milletin derin bir sevgi ve elemle cenazesine sahip çıkması bu düşüncemizde ne kadar yanıldığımızı gösterdi. Bu ortamdan aldığımız güçile YENİ PARTİ`yi kurduk ve kısa sürede teşkilatlandık.

Yeni Parti`nin ömrü hangi saiklerle vefâ etmedi?

Yeni Parti`nin Genel Başkanı Yusuf Bozkurt Özal`dı. Korkut Bey de genel başkanı olmak istiyordu. Bu durum bir olumsuz faktör oldu. Yapılan ilk seçimde Korkut Bey ve Hüsnü Doğan Bey ANAP`tan milletvekili olunca Özal misyonu` dağınık bir görüntü verdi. Yusuf`un rahatsızlığı ise Yeni Parti`nin devamını imkânsız hale getirdi.

`height=
Talat İçöz, Yusuf Bozkurt Özal, Hüsnü Doğan ve çalışma arkadaşlarıyla birlikte parti çalışmalarında Bakırköy-1993

Türkiye ekonomisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye Cumhuriyeti`nin kuruluşunda İzmir İktisat Kongresi`nde konan hedeflere bakılınca liberal bir ekonomik yapının öngörüldüğünü ancak sermaye birikimi ve müteşebbis yetersizliği nedeni ile devlet yatırımlarımızın önemli pek çok sektörde yapıldığını, Mustafa Kemal Atatürk`ün ölümünü müteakip (dünyada Faşizmin parladığı dönemde) devletçiliğin 1950`li yıllara kadar devam ettiği, Demokrat Parti iktidarı ile başlayan yeni dönemde özel sektörün güçlenmesine rağmen sonuçta ekonominin serbest piyasa kuralları yerine devlet kontrolünün ve karma ekonominin yapısını oluşturduğunu bunun da ortalama 11 ay süren koalisyon hükümetlerinin istikrarsız siyasi yapımızda devlet kaynaklarını siyasi amaçlarla kötüye kullandırarak 1950`lerde aynı ekonomik güce sahip olduğumuz Güney Kore, İspanya, Portekiz ve hatta Yunanistan gibi pek çok ülkenin gerisinde kalmamızı bir başarısızlık hikâyesi olarak görüyoruz. 

`height=
Talat İçöz, Yusuf Bozkurt Özal,   Nihat Akbak, Talat Zengin ve Hüsnü Doğan ile birlikte İstanbul-1994

24 Ocak Kararları ve özelleştirmelerin, AK Parti iktidarında da uygulanıp serbest piyasa kurallarının tatbikine devam edilip, demokratik standardımızın yükseldiği, özelleştirmelerin devam ettiği süre zarfında çok başarılı bir ekonomik performans görülmesine karşı, son yıllarda bu yönde olumsuzluklar yaşandığını ve Türk ekonomisinin gücünü kaybetmekte olduğunu düşünüyorum. 

Sizin ilave etmek istediğiniz hususlar nelerdir?

2010 yılından beri Ü niversitelerde MBA öğrencileri ders vererek öğrencilerime iş hayatımdaki tecrübe ve birikimlerimi anlatmaya çalışıyorum. 

Gençlerimizin iyi yetiştirilmesi çok önemli. Ben de her sömestrde onlara iyi birer yurttaş ve başarılı birer iş insanı olmaları için bildiklerimi aktarmaya gayret ediyorum.

Gençlerimize

-Güçlü bir Allah inancı,

-Aile kurmanın ve onu başarı ile devam ettirmenin önemi,

-Türkiye`de mezhepler arası farklılıkların yarattığı sorunların Türk siyasi yaşamımdaki etkileri, 

-M. Kemal Atatürk`ün İzmir İktisat Kongresi`nde hedef gösterdiği liberal ekonomi, 

-Yine M. Kemal Atatürk`ün laiklik anlayışının doğru anlatılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. 

Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz?

Dünyanın her bakımdan hızlı bir değişim yaşadığı ve bu değişimin hızının da devamlı artarak sürdüğünü görüyoruz. Gençlerimize bilgi çağının en önünde yer almaları için gerekli ortamı sağlamalı ve desteğimizi artırmalıyız.

`height=
Barbaros Ceylan, Talat İçöz ve Ahmet Cihanbeyoğlu Bağdat ta Abdülkadir Geylânî Hazretleri nin huzurunda

Zamanın geri gelmeyen bir değer olduğu ve onu iyi kullanılarak hem kendimiz, hem ailemiz, hem ülkemiz ve hem de toplum için güzel bir iz bırakmak için nasibimizi iyi ve doğru gayretlerimiz ile kullanmayı, böylece her iki dünyayı da kazanacağımızı düşünüyorum.

İlginiz için teşekkür ediyorum Talat Bey.

İbrahim Ethem Bey ben de ilginiz için size ve Sözlü Tarih çalışmamızı okuyan kardeşlerime teşekkür ederim.

-BİTTİ-