Geçenlerde sekizinci sınıflardan bir öğrencimiz ile sohbet ediyorduk. Kendisine 'Şu anda içinde bulunduğun durumu neye benzetirsin ?' dedim. Biraz düşündükten sonra 'Dışı çok güzel, süslü ama içi boş bir kutuya benzetirim' dedi.

'Biraz açabilir misin?' dedim.

'Hocam dışarıdan bakıldığında benim oldukça başarılı olduğumu, iyi bir öğrenci olduğumu düşünüyorlar   fakat gerçekler öyle değil. Dışarıya yansıtmasam da içim bir sürü aşamadığım problemlerle dolu, başarılı birisi değilim, ders çalışamıyorum, özellikle matematik dersinde birçok konuyu anlamıyorum, soruları çözemiyorum. En önemlisi de bir türlü okul hayatımı düzene sokamıyorum, hedeflerime ulaşabilecek çalışma temposuna bir türlü  ulaşamıyorum.  O yüzden de dışımın süslü, içimin boş bir kutu olduğunu düşünüyorum' dedi.

Henüz 14 yaşına yeni girmiş ya da girecek olan bir öğrenciye ne olmuş olabilir ki kendisini içi boş bir kutuya benzetebilir? Kendisini bu denli değersiz görebilir? 

Kendisinden beklenilen o kadar büyük bir başarı var ki, onu yakalayamadığı her gün onun altında biraz daha ezilen bir çocuk var aslında karşımızda. 

Mutluluğunu, var olmayı, sevilmeyi, onay görmeyi sadece sınav başarısına endekslemiş, öyle hissetmesi sağlanmış bir çocuk var karşımızda.

'Peki içi dolu bir kutu olman neye bağlı?' diye sorduğumda verdiği cevaptan anlıyorum bütün bunları. Çünkü, 'Eğer sınavda başarılı olursam ve istediğim liseyi kazanabilirsem çok mutlu olacağım, ailem çok mutlu olacak' dedi öğrencimiz. Ailesinin mutlu olmasından dolayı kendisi de mutlu olacak ya da kendisini başarılı görecek. 

Kendi hayatına dair kendisinin düşüncelerinin, duygularının pek bir önemi yok anlaşılan. Kim için yapıyor, kimi mutlu etmeye çalışıyor? Kendisini mutu etmeye çalışmadığı ortada değil mi?

Biz ne yaptık böyle? 

Ebeveynler olarak neler yaptığımızın farkında mıyız?

Öğretmenler olarak neler yaptığımızın farkında mıyız?

Toplum olarak, devlet olarak bu çocuklara neler yaşattığımızın farkında mıyız?

Nasıl oldu da sana bunları yaşattık?  Sana bunları yaşatmaya ne hakkımız olabilir? Kendini kötü hissetmenin sebebi biz büyükleriz, senin hiçbir suçun yok sevgili öğrencim. 

Bütün suçebeveynlerin, öğretmenlerin, çevrenin, toplumun gereğinden fazla talepkâr tutumları, beklentileridir. Kendilerinin yapamadığı, olamadığı ne varsa onları çocuklarından beklemeleridir. Bu beklentileri karşılamak için  ne kadar çok çaba harcaması gerekiyor o çocukların biliyor musunuz?  Bizim için kolay gibi görünen, anlamlı görünen bazı şeyler onlar için son derece zor ve can sıkıcı olabilir. Bizim kafamızdakiler onlara hitap etmeye bilir.

Çocuklardan beklentilerimizin olması çok doğal elbette. Fakat bu beklentilerin bir sınırı olmalı. Çocuk üzerinde aşırı baskıya, kaygıya yol açmamalıdır. Beklentilerimizin çocuğun kişiliğine, hayallerine, düşüncelerine, geleceğine uygun olması gerekir. Onunla birlikte karar vermek en güzel yoldur belki de.

Bunu bir deneyelim isterseniz;