Çinli hat sanatkârı Ma Hoca ile (Ma Yi Ping isminin Çincede okunuşu Yahya) 13 Şubat 2010 tarihinde bir e-mülakat gerçekleştirmiştik.

14 yıl önce Çin’de yüksek lisans öğrenimi için bulunan Boğaziçi Üniversitesi’nin çiçeği burnunda mezunlarından İsmail Benli ve Emre Dırmıkçı tavassutuyla gerçekleştirdiğimiz hasbihalle Çinli Müslümanların ahvaline ve Ma Hoca’nın yazı dünyasına projektör tutmuştuk. 

Aradan 14 yıl geçti, şimdiki zamanda İsmail Benli ve Emre Dırmıkçı kardeşlerimiz ülkemizin önemli müesseselerinde yöneticilik yapıyor. Bu süreçte Mâ Hocamızın sakalları, bu satırların yazarının da saçlara ağardı! Ve dahi mülâkatı yayınladığımız Dünya Bülteni Haber Portalı misyonunu tamamlayarak linkleri garîk-i nisyan oldu!  

Önceki gün değerli büyüğüm, pladis ve Godiva Yönetim Kurulu Başkanı, Yıldız Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Ülker Bey, kalem güzellerine âşinâlığımızdan bahisle öznesinde Ma Hoca bulunan kısa bir video kaydı gönderdi. Şöyle ki Çinli imamımız Ma Hoca 9 Ekim 2024 Çarşamba günü mütebessim çehresi, kâğıt ve kalemleriyle birlikte Malezya’ya gitmiş. Hocamız, 13 Ekim Pazar gününe kadar “Çinli Müslümanların Yemek ve Kültür Fuarı”nda bir taraftan eserlerini sergilerken diğer taraftan da canlı yazı performansıyla meşgul olacak. 

Biz dahi bu vesileyle arşivimizden bulduğumuz yazı ve fotoğraflarla Ma Hoca mülakatımızı İttifak gazetemiz tavassutuyla ilgililerin irfanına tecdiden arz ediyoruz.

Çinli Hat Sanatı Üstadı Ma ile Mavera Üzerine…

Şian ya da Çinlilerin ifadesiyle Xian şehri 70 bin Müslüman nüfusuyla Çin’de İslâm medeniyetinin hâkim olduğu bir merkez… Şehrin nirengi noktasında Ulu Cami ve caminin sanatkâr imamı Mâ Hoca bulunuyor. Ma Hoca bir imam, bir önder, bir sanatkâr; mahir bir hattat.

Ma Hoca Foto 1

İpek Yolu’nun merkezinde sanat ve estetiği kâğıdın müşfik yüzüne aktaran 60 yaşındaki muhatabımız Çin’de Müslüman bir cemiyetin içinde doğmuş.  Ailesinin tek çocuğu olan Ma Hoca henüz çok küçük yaşlardayken Kur’ân-ı Kerîm okumasını öğrenmiş. Ailesi ona her zaman hem İslâm’a hem de çevresine faydalı, barışa katkıda bulunan biri olmasını tembihlemiş.  Çocukluk yıllarında Kurân’ı Kerîm’i ve temel dini ilimleri gizlice öğrenmiş. Takip eden yıllarda siyasi baskı ve yasaklar nedeniyle camiler kapatılmış ve dini eğitim yasaklanmış.

2010 yılında Çin’de yüksek lisans tahsilinde bulunan İsmail Benli arkadaşımız bir görüşmemizde Şian'a gideceğini bu şehirde bulunan Hattat Ma Hoca’ya arzu ettiğim bir hat istifi yazdırabileceğini söylediğinde iş bu mülâkât fikri neş’et etti. 

İsmail Benli Bey sömestr tatili için Türkiye’ye geldiğinde beraberinde röportajın ses kaydı ve fotoğraflarla birlikte Ma Hoca’nın kamış kaleminden sudur eden yazıları da getirdi. Ma Hoca ince, aharsız bir kâğıda celî sülüsle “Sübhanallah” yazmış.” Yazısını da güzel bir muhafaza kabı içerisinde göndermiş. Zarf da mazruf da ince bir kuyumcu hassasiyetini h”aiz… Gelgelelim Hattat Mahmut Şahin hocamızla birlikte mezkûr yazıyı murakkaa gererken yazı, kâğıtla birlikte eriyiverdi. Ne diyelim, kısmetten ziyadesi olmuyor!

Ma Hoca Celi Sülüs Istif

Ma Hoca’dan, İsmail Benli hediyesi olarak gelen 2010 tarih ve “El-Hac Yahya” ketebeli, 39x170 cm ebadındaki ikinci yazı ise Türkiye’de pek bilinmeyen, ipek benzeri bir çeşit kâğıt üzerine meşk edilmiş. Hat levhasının çerçeveye temas etmekte olan kenar kısımları paspartu niyetine mukavim bir bez ile sıvanmış. Bir nevi özel pirinç hammaddeden imal edilen aharlı kâğıt üzerindeki sülüs yazılarda kamış kalemin zikri bariz bir şekilde dilleniyor. 
  
O tarihte Çinli hat sanatkârıyla aramızda on binlerce kilometrelik mesafe ve hattatın memleketinde yüksek lisans tahsili yapan İsmail Benli ve Emre Dırmıkçı vardı... Benli ve Dırmıkçı bu mülakat için 1500 kilometrelik bir tren yolculuğu yaptı. Yazının bu yerinde artık söz İsmail Benli ve Emre Dırmıkçı da…

İsmail Benli-Emre Dırmıkçı/Pekin

Kadim şehir Xian, eski Çin'de Qin ve Tang hanedanlıklarına başkentlik yapmış; İpek Yolu’nun Çin'e giriş yeri... Günümüzde ise Çin Halk Cumhuriyeti'nin ortalarındaki Shaanxi eyaletinin başkenti… Dünyanın sekizinci harikası olarak adlandırılan Terracotta Ordusu da Xian'da bulunuyor. 

Xian'ı bizim için ilgi çekici kılan ise 70 binden fazla Müslüman’a ev sahipliği yapıyor olması. “Hui” olarak adlandırılan Çinli Müslüman kardeşlerimiz, İslamiyet’le 1300 sene kadar önce Arap tüccarlar vesilesiyle tanışmışlar. Biz de hem bu kadim şehri görmek, hem de kardeşlerimizle ünsiyet sağlamak için Xian'ı ziyaret etmeye karar verdik. Çin'in Türkiye ile kıyasla çok daha gelişmiş ancak doğal olarak, çok daha fazla kalabalık olan trenleriyle, 12 saat yolculuktan ve 1500 km. yol kat ettikten sonra Pekin'den Xian'a ulaştık… 

Hui Müslümanları, hem Çinli olmaları ve Çince konuşmaları, hem de Çin Halk Cumhuriyeti’ni kuran 5 aslî unsurdan biri olarak kabul edilmeleri sebebiyle bugünkü yönetim nezdinde öneme sahip... Xian Müslümanları da bu gerçeğin farkında olarak kadim Çin kültürü ile İslâm medeniyetini birleştirmişler. Tabii ki İslâm'ın gereklerine sadık kalarak... 

Biz de bu durum sonucu ortaya çıkmış Çin'e özgü hat sanatını anlamak ve Çinli Müslümanların durumunu öğrenmek için Ma Yi Ping ile konuştuk. “Ma” soy ismi Çinli Müslümanlar nezdinde Sevgili Peygamberimizi (sav) simgeliyor. Ma Hoca, 742 yılında inşa edilmiş olan Xian Ulu Camii’nin imamı. Kendisi aynı zamanda İslam harfleri sevdalısı bir hat sanatkârı. Hoca ile “medrese” olarak adlandırdığı evinin bir bölümünde, çocuklara verdiği Kuran-ı Kerîm dersinden sonra görüştük. 

Ma Hoca Foto 3

Türkiye'den selâmlar ile geliyoruz.

Aleykümselâm. Türk kardeşlerimizin "medresemizi" teşrif etmelerinden ötürü çok mutluyum. Burası bizim "medresemiz", küçük okulumuz... Bugünkü dersimiz az önce bitti. Talebelerle Yâ-Sîn suresini okuduk. Bugün buralara bereketler getirdiniz elhamdülillah. Siz ve sizin gibi yurtdışından gelen kardeşlerimizle Çinli Müslümanların görüşmesi çok güzel. Sizin de Çinli Müslümanların selâmlarını Türkiye'deki kardeşlerimize ileteceğinizi umuyoruz. 

Hocam, Çin'de Müslümanların genel ahvali nasıldır? Xian'da kaç cami var? Camilere ilgi nasıl?

Elhamdülillah buralarda İslamiyet gittikçe yayılıyor, güzelleşiyor. Şu anki hükümetimizin ve devlet başkanının tutumu, eskiye göre oldukça memnuniyet verici. Şu an elhamdülillah ilkleri yaşıyoruz, dini özgürlükler konusunda. Eski Çincede “Vatanını sev, dinini sev” diye bir söz vardır. Buraları seviyoruz. Yaklaşık 20 tane camimiz var. Nüfusumuza oranla oldukça iyi bir sayı... Ayrıca şehir merkezinden uzak bölgelerde de camiler inşa ediliyor. Bu uzak bölgelerde yaşayan Müslümanların cuma namazı için şehir merkezindeki camilere gelmesi halk otobüsüyle bir saat sürüyor. Oralarda da küçük mescitler inşa ederek onların da kendi aralarında toplanıp cuma namazı kılmaları sağlanıyor. Bu konuda da devletin desteğini görüyoruz. Bu camiler devletin resmi izniyle açılıyor çok şükür. Böyle bir durum önceleri mümkün olmuyordu. Maalesef geçmişte dine karşı saldırılar, engellemeler oldu. 1966 yılındaki kültür devriminde Çin genelinde birçok cami yağmalandı. Dörtlü Çete (The Gang of Four) denilen yöneticiler Müslümanlara çok eziyet verdi. Şu anki hükümet için böyle bir şey söz konusu değil. Dediğim gibi camilerimizin sayısı sürekli artıyor. Bu bir… İkinci olarak gençlerimizin durumundan bahsedebiliriz... Genç kardeşlerimizin dini hassasiyetleri ve bilgileri de her geçen gün artmakta... Burada olsun, camimizde olsun çalışmalarımız sürüyor. Örneğin öğle namazından sonra vakti olanlara hocalarımızın kontrolünde Kur'an-ı Kerîm öğretiyoruz. Akşamları camiyi kapatmak zorunda olduğumuz için isteyenlerle yatsı namazından sonra da burada; medresemizde derslere devam ediyoruz. 

Katılım nasıl?

Katılım da çok iyi elhamdülillah.  

Maşallah… Talebelerinize neler öğretiyorsunuz?

Kuran okumayı, ibadetlerimizi nasıl yapacağımızı, nasıl namaz kılacağımızı, nasıl hac yapılacağını öğretiyoruz. Örneğin Hacca gitmeden önce hanımlar da dahil olmak üzere burada beş gün boyunca hac hakkında bilgi verdik. Buradaki kardeşlerimizin İslâmî bilgileri sürekli artıyor. 

Hanımlar, İslâm’ın emrettiği şekilde giyiniyor. Gün geçtikçe de Müslümanların sayısı artıyor çok şükür. Dışarıda sizler de görmüşsünüzdür. Pek çok genç kızımız başlarını örterek dışarı çıkıyor. Camide namazlarını kılıyor, iyi bir genç nesil yetişiyor. Gençlerimiz sadece ibadetlerini yapmıyorlar; ayrıca İslâmî bilgilerini, ahlâklarını da artırıyorlar. Kur'an'da bahsi geçen “İnsanları kandırmayın, birbirinize zulmetmeyin, doğru söz söyleyin, güzel ahlâklı olun" gibi emirleri yerine getirmeye çalışıyorlar. Bunların hepsi güzel ahlâklı olmanın gerekleri. Peygamber Efendimiz Muhammed Mustafa (sav) sokakta bir çocuk görse ona selâm verir, onun başını okşarmış. Kim O'na (sav) başvurmuşsa onlarla ilgilenmiş, onların sorunlarını çözmüş, onları razı etmeden yanlarından ayrılmamıştır. 

İşte bizler de Kur'an'ın emirlerine uyarsak düzgün insanlar, güzel ahlâklı Müslümanlar oluruz. Eğer herkes Peygamberimizin (sav) ahlâkıyla ahlâklansa insanların arasında hiçbir sorun kalmaz. Böylece toplum da güvenli ve huzurlu bir toplum haline gelir. Bu hepimizin çalışması, gayret etmesi gereken bir husus. 

Xian’dan hacca kaç  kişi gönderdiniz?

Hac ibadetini yapanların sayısı da artmakta… Geçtiğimiz üç senede sadece Xian'dan her yıl yaklaşık olarak 250 kişi hacca gitti. Bu sene de daha yeni döndük. Sayımız tam 241'di. Erkeği, kadını, yaşlısı, genci her kesimden insan vardı elhamdülillah. Hacca gidenlerimizin sayısı artıyor, İslâmî ilimlerde tahsil yapanlar çoğalıyor, camilerimizin adedi hep artıyor… Devlet bizimle ilgileniyor artık. Önceden Çince Kur'an-ı Kerim yoktu maalesef. Yaklaşık yirmi yıl kadar önce Çin Halk Cumhuriyeti İslâm Konseyi Çince Kur'ân-ı Kerîm meali hazırladı elhamdülillah. Hatta hacca giderken uçağa binmeden önce her bir hacı adayına hem Arapça hem Çince olmak üzere Kur'an-ı Kerim’ler hediye edildi. Yani şu an Çinli Müslümanların durumları eskiye nazaran çok iyi. Tekrar tekrar Allah'a şükrediyoruz.  

İslâm harflerine, hat sanatına ilgi duymaya nasıl başladınız?

Kur'an-ı Kerim eğitimimin Pekin'le yakından alakası bulunuyor. 1963 doğumluyum. 1974 yılında Arapça yazı çalışmaya başladım. O zamanlar camiler hep kapatılmıştı. Pekin'de ve Xian'da sadece birer cami açıktı. Buralarda Kur'an-ı Kerim yoktu. Evlerde de Kur'an-ı Kerim öğretilmesine izin verilmiyordu. Pekin'de bir imam bana evinde gizli gizli Kur'an öğretiyordu. Orada öğrendikten sonra Xi'an'a dönüp Arapça yazmaya başladım. Fatiha suresini, Yasin suresini, Bakara suresini yazıyordum. Her gün Arapça yazarak şu anki duruma geldim elhamdülillah. 

Hat sanatını  kimden öğrendiniz?

1990 yılında tanıştığım, Çin İslâm İlimleri Kurumu'nda İmam Yusuf diye uluslararası üne sahip çok meşhur bir hat hocamız vardı. İcazetimi ondan aldım. Sekiz çeşit hat yazısını öğrendim. Nesih, rik'a, sülüs, divani ve Farisi bunlardan bazıları... Tek tek tahtada yazarak çalıştık. 1991 yılında Medine İslâm Üniversitesi'ne gittim. Orada bir yandan derslere girerken, bir yandan da yarışmalara, sergilere katıldım. Mısırlı bir hocamızdan her hafta bir kez hat dersi alıyorduk. Daha sonra bir süre de Mısır'da hat çalışmaya devam ettim. 

Neler yazıyorsunuz?

Şimdi Arap kaligrafisiyle Çin kaligrafisini sentezleyerek yazıyorum. Çin kaligrafisinin dört ana unsuru vardır: Kalem, mürekkep, kâğıt ve mühür taşı. Oldukça kalın bir kâğıt üzerine ağaç kalemle hat yazıyorum. Kullandığım ahşap kalemin farkı, sert olması. Böylece çok kısa bir sürede yazabiliyorum. Bu da ayrı bir tarz tabi... Sert kalemle yazmak da oldukça zor. "Bismillahirrahmanirrahim" lafzını bir dakikada yazabiliyorum elhamdülillah. 

Ma Hoca Foto 2

Xian'de sizin gibi hattatlar var mı? En çok hangi yazı çeşitlerini yazıyorsunuz?

Benim gibi hat yazan çok kişi olduğunu söyleyemeyiz; fakat yine de birkaç tane var... Xian'de de diğer şehirlerden gelen hattatlar var. En çok sevdiğim hat türleri sülüs ve dîvânîdir. Genelde bunları yazarım… Ayrıca nesih ve rik'a da yazarım. Çin İslâm Konseyi'nin çıkarmış olduğu "Çinli Müslümanlar" diye bir dergi var. Zaman zaman benim hatlarımı da yayınlıyorlar. 

IRCICA milletlerarası  hat yarışmaları düzenliyor? Yarışma bilgisi Xian'a kadar geliyor mu?

IRCICA hakkında bir bilgim yok, haberim olur ve Türkiye'ye davet ederlerse katılmayı çok isterim tabii ki. Ancak farklı yarışmalar oluyor. Hem yurtiçinde hem yurtdışında büyük çapta yarışmalara ve sergilere katıldım. Yarışmalara katılmayı, katıldığım yarışmalarda yeni insanlar tanımayı, onların bilgilerinden istifade etmeyi seviyorum. 

Medine İslâm Üniversitesi'nde çalışırken de hat yarışmalarına katılmıştım. Malezya ve Singapur'da birçok yarışmaya katıldım. Hong Kong'da ve Çin'de de birçok yarışmalar oluyor. Haberim olanların hepsine katılmaya çalışıyorum. Türkiye'den de bir davet gelirse katılmayı çok isterim. 

Çinli Müslümanlar nezdinde  hat sanatına rağbet ne durumda?

Elhamdülillah çok fazla rağbet söz konusu. Bazıları bir aksesuar olarak masasının üzerinde bulundurmak için hat yazdırıyor. Bir kısmı ise evlerinde duvarlara asıyor.  Mesela gelecek hafta bir Müslüman kardeşimi görmek için Tianjin şehrine gideceğim. Evini değiştirdiği için eski evinin duvarlarına yazdığım yazıyı anne babasına bırakacakmış. Benden yeni evi için de bir hat levhası yazmamı istedi. Kimileri de birbirlerini ziyarete giderken hediye olarak bu yazılardan götürüyor. Yani, Çinli Müslümanlar bu eserleri seviyor. 

Genelde Çinlilerin hat sanatına bakışları nasıl? Müslüman olmayan Çinliler bu sanattan haberdar mı?

Diğer Çinliler hat levhalarını görünce oldukça şaşırıyor. Yabancı dildeki bir yazının böyle göze hoş şekilde bir Çinli tarafından yazılması onlara çok ilginç geliyor. Ancak Çin geleneğinde de Çince karakterler ile güzel yazı yazma sanatı (Çin kaligrafisi) olduğu için bu sanatı hepimiz biliyoruz. Buraya gelen turistler ve Arap tacirler de bizim bir Çinli olarak Arap harfleriyle yazı yazdığımızı görünce çok şaşırıyor. Bir Çinlinin bu hali gariplerine gidiyor.  Hatta bir Amerikalı beni görünce hat sanatına ilgi duymaya başladı. Hem de Çin kaligrafisiyle Arapça hat yazmak istedi. Birkaç ay beraber çalıştık. Ülkesine dönerken de benim yazılarımdan bir kısmını yanında götürüp üniversitesindeki müzede bir sergi açtı. Çin tarzı hat sanatının çok ilgi uyandırdığını söylüyor. Şimdi de beni ülkesine davet ediyor. 

Hat talebeniz var mı?

Burada camide imamlık yaptığım için Kuran talebelerim var, tefsir talebelerim var. Onların içinden bir iki tane hat yazmak isteyen oldu, ancak hat, uzun zaman isteyen bir sanat olduğu için, güzel yazamıyorlar. Hat, öğretenin ve öğrenenin sabrını istiyor, o yüzden zamanla o da olacak diye düşünüyorum.  

Ma Hoca Foto 4

Hat malzemelerini nasıl temin ediyorsunuz?

Söylediğim gibi Çin kaligrafisi de bir nev'i hat sanatı. Çin kaligrafisi için mürekkep, kâğıt gibi malzemelerin bulunduğu özel yerler var. Mesela kâğıdı çevreleyen duvarlarda gördüğünüz kumaş, ipekten yapılıyor. Kâğıt ise özel olarak pirinçten imal ediliyor. Mürekkep de hâkezâ bu yerlerden bulunabiliyor. Kalem ise Hocam Üstad Yusuf'un benim için özel olarak yaptırdığı ve bana hediye ettiği bir kalem... Yazının bir kısmının koyu renk, bir kısmının açık renk değil de, her tarafın aynı tonda yazılması için yapılmış bir kalem bu. Hatta bir arkadaşım bu kalemi kendisine hediye etmemi istedi ancak, “Bin Yuan versen de sana satmam” diyerek latife yaptım. Şakası bir yana, benim için manevi bir değeri de var… 

Ne tür istifler yazıyorsunuz? Mesela Türkiye'de daha çok ayet-i kerimeler,  hadis-i şerifler ve hilyeler tercih ediliyor? Sizin sıkça yazdığınız ibareler neler?

Ben de temelde ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifler yazıyorum. Ancak tabii buraya Müslüman olmayan birçok insan da geliyor. Onlar için de Arapça güzel sözler yazıyorum. Bir de Çin'de çok ünlü olan Konfüçyüs'ü biliyorsunuz. Müslüman olmayan bir kişi Konfüçyüs’ün sözlerini Arapça yazılmış halde görünce çok hoşuna gidiyor. Böylelikle hat sanatına ve daha da önemlisi İslâm yazısının kültürüne ilgi duymaya başlıyor. Mesela Konfüçyüs'ün “Uzaklardan dostlar gelmiş, ne büyük lezzet” diye bir sözü var… Bunu Müslüman olmayan bir Çinli'ye aynı kâğıt üzerine hem Arapça, hem de Çince yazdım, çok mutlu oldu ve ilgi duydu yaptığımız işe. 

Türkiye Müslümanlarına mesajlarınız nelerdir?

20 sene kadar önce Türk bir imam tanımıştım: Şeyh Nimetullah. Maşallah, çok ihlâslı, çok takvalı bir imamdı. (Rehmetullahi aleyh) Buraya, yani Xian'a gelmiş, çocuklarımıza Kur’an öğretmeye başlamıştı. İhlâsına o zaman şahit oldum. Dışarıda bir evde ya da otelde değil de, caminin içinde yatıp kalkıyordu. Küçük çocuklarımıza ve büyüklerimize Kur’an öğretmeye başladı. Bizleri kardeşleri gibi sevdi. Uykusundan feragat ediyor, yemek yemiyor, dışarı çıkmıyor, sadece Kur’an öğretiyordu. Ancak buradan ayrılmak zorunda kaldı, Mekke'ye döndü. 1994 yılında ben Hacc'da iken, Kabe-i Muazzama'da tevafuken karşılaştık. Bu görüşmeden ikimiz de mutlu ayrıldık.  

Şeyh Nimetullah’tan sonra hacda Türklere karşı bende hususi bir alaka oluştu. Türk hacı gördüğümde, tek bildiğim Türkçe cümle olan (burada Türkçe konuşuyor) “Allah kabul eylesin” dediğimde Türk hacılar da bana sarılmaya başladı, hepsi çok cana yakındı... O yüzden biliyorum ki, Türkler diğer milletlerden Müslüman kardeşlerine karşı çok sıcak ve ilgililer… Geçmişte ve günümüzde İslâmiyet’e çok güzel hizmetleri var. İmamlarınız çok güzel Arapça konuşuyor.  İnanıyorum ki hepiniz birer Şeyh Nimetullah’sınız. Geçen sene yazın Cumhurbaşkanınız Abdullah Gül de bizleri ziyarete geldi, camimizi gezdi. O'na da bir hat yazmak istedim, ama çok az zaman vardı, yazamadım. O’nun aracılığıyla Türkiye'deki kardeşlerime selâm gönderdim, sizlerle de gönderiyorum. Türkiye'yi ziyaret etmeyi çok istiyorum.  Selâm olsun Türkiye’deki kardeşlerime...

İbrahim Ethem Gören/10.10.2024-Yazı No: 624